17 Aralık 2010, 18:02 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | ...neron... Roma İmparator’u Neron bu kelimeyi kullandığında, o ana kadar, kendisi de bilmiyordu ne kadar önemli bir kelime olduğunu, daha önce kendisi de çokça kullanmıştı. İlk kez o kelimenin büyüklüğünü ve önemini görüyordu. Anlıyordu..... Ama her şey için geç kalmıştı. İmparator Neron sanatsal kişiliğiyle tanınıyordu; ama hiçbir zaman ince ruhlu bir insan olamamıştı. Olmadı da....... Olmasını da beklenmiyordu hiç kimse kendisinden. Sanata olan düşkünlüğünü ve insanlara karşı kendi yüceliğini kanıtlamak için, her şeyi ama her şeyi yapıyordu. Bir kral olarak, bir imparator olarak yapıyordu. Yapacak durumdaydı...... Sanatsallığın cazibesini halkının yüreğine yerleştirmeye çalışan Neron’un, yazdığı şiirin yangınla ilgili mısrasının, daha gerçekçi ve inandırıcı bir şekilde yazılması için; şiirin bilmem kaçıncı mısrasına gerçek yangının karşısında tekrar yazılma düşüncesi Petronius’ ten gelmişti. Şiirin daha inandırıcı olabilmesi ve ateşten yükselen alevlerin kıvılcımlarının yazılması için, gerçek ateşin karşısında yazılması gerekiyormuş. İmparator Neron bu söz üzerine şiirin bilmem kaçıncı mısrasını tekrar yazmak ve Amphitheatre’da halkına okumak için, büyük bir ateşin karşısında durma fikri geçti aklından. Ama bunun ne kadar kötü bir düşünce olduğunu, İmparator da bilmiyordu. Lygia’ya aşık olan Vinicius bunu düşünseydi, hayvanlar için yapılmış ağılı yakacaktı. Ancak bunu düşünen bir İmparator olunca, işler ve düşünceler değişiyordu/değişti. Sadece şiirin bilmem kaçıncı mısrasının gerçekçi olması için İmparator Neron, Roma’yı ateşe verdirdi. Alevler arasında yanan Roma’da büyüdükçe büyüyordu ateş ve neredeyse tüm şehri kaplamıştı o dehşet ve insan çığlıkları. Ateşten yükselen duman, Roma şehrinin üzerinde bir bulut oluşturdu. Yer ile gök arasında oluşmuş bu duman bulutu, bütün insanlara korkunç bir dehşet veriyordu. Hatta İmparator Neron dahi korkmaya başlamıştı ama yine de ateşten yükselen alevleri görmek için, Roma’nın en yüksek tepesine çıkmaktan da geri kalmamıştı. Yaptığı, dahası düşündüğü ve aklında canlandırdığı ateşten yükselen alevleri görmek istiyordu. Roma yanarken Neron hâlâ şiirini düşüyordu. (Nasıl bir düşünceyse). Roma yanarken insanlar olabildiğince uzaklara kaçmaya ve yangının içinde canlarını kurtarmaya çalışıyorlardı. Sadece bir şiir için yakılan Roma ve göklere yükselen alevin arasında nice canların yandığını gören halk, isyan etmeye başladı. İsyanları bastırmak ve halkını susturmak için Kral Neron, bu ateşi yakanları bulması gerekiyordu. Yangının sorumlusunu bulması lazımdı. Birisini cezalandırması gerekiyordu. Ama Neron kimi bulacaktı veya suçu kimin üstüne atacaktı? Her zaman suyun aktığı yer, en düşük olan yer olmuştur. İnsanlık duygusunu yitiren kişiler, ne zaman bir suç işlerlerse, suçu kabullenmek yerine, her zaman başkasının üstüne atmak istemişlerdir. Geçmiş günlerinde yaşadığı gibi, günümüzde de, Neron dan daha farklı düşünmeyenlerde vardır. Kendileri işledikleri suçları, bir başkasının üstüne atmak için, olmadık şeylere başvuruyorlar veya olmadık şeyler yapıyorlar. İşlenen bir suçu kabullenmek yerine, bir çok inkarcı neden buluyorlar ve suçlarına ortak olmaları için, bir çok kişi veya kişileri arıyorlar. O dönemde Roma’da azınlık olarak görülen halk Hıristiyan olduğundan, ince nokta olarak Neron, Hıristiyanları düşündü ve düşündüklerini yaptı. Ama unuttuğu veya hiç aklına gelmeyen bir şey daha vardı. Er geç Roma halkı anlayacaktı. Yangını Hıristiyanlar değil, İmparatorun çıkardığını. Halkın isyanları ve gece yarısı gelen bir habercinin şehirde askerlerin de isyan bayrağı çektiğini ve Galba’yı kral olarak kabul ettiğini, Kral Neron şirin uykusundan uyanarak öğrendi. Artık her şeyin geç olduğunu herkesten önce kendisi biliyordu. Günahsız öldürdüğü veya kendi eliyle başlarını kestiği nice insanın arasında, anası da vardı. Ama ilahi adalet yaklaşıyordu. Neron kaçtı....... Azatlı kölesi Epaphoridit’nin yanında kaldı. Neron ilk defa vicdan azabı çekiyordu. Fakat bunun için geç olduğunu kendisi de biliyordu. Tunçsakal’ın başını alıp götürmek için bir bölük askerin reisliğinde yüzbaşı çıka geldiğinde Neron, Epaphoridit’e yüzbaşıyı öldürmesini emretti. Ancak kimse Nero’nun dediğini yapmadı. “ Şu halde ne dostu ne de düşmanı olan tek insan benim” dedi. “Öyle ise işini kendin yap ve çabuk bitir” azatlıları dediler. Neron hançeri boğazına götürüp çekingen davrandı. Epaphoridit kendisine yardımcı oldu. Hançeri kabzasına kadar boğazına saplayınca, kapıdan yüzbaşı çıka geldi. “Sana hayat haberi getirmiştim” dedi. “GEÇ KALDIN” diye hırıldandı Neron. Bu gün veya dün Neron gibi nice suçluların cezasız kalmaması hepimizin dileğidir. Ama hangimiz Hz. Ali’nin şu sözünü hatırlıyoruz: “Haksızlığa karşı eğilmeyiniz, hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz | |
|
17 Aralık 2010, 18:18 | #2 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: ...neron... Roma'nın bir şiir yüzünden yandığını bilmiyordum, o şiiri de bulursan paylaş. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. |
|
Etiketler |
neron |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Roma yanarken Neron ne yapıyordu? | Desmont | Merak Ettikleriniz | 2 | 27 Ocak 2016 23:49 |
Hem travesti hem NERON | Lee | Haber Arşivi | 3 | 06 Şubat 2008 15:59 |
Neron'lar yeniden sahnede | Lee | Haber Arşivi | 0 | 25 Ocak 2008 22:40 |
Neron çetesi | Lee | Haber Arşivi | 0 | 22 Aralık 2007 18:15 |