IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 14 Mart 2010, 03:54   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Birinci Dünya Savaşı ve Mustafa Kemal




Mustafa Kemal'in Sofya'da yarbay olarak bulunduğu dönem, aslında I. Dünya Savaşı'nın arifesiydi. Mustafa Kemal, gelişen olayları dikkatle gözlemliyor ve Osmanlı İmparatorluğu'nun izlemesi gereken stratejiyi Harbiye Nezareti'ne (Milli Savunma Bakanlığına) özenle bildiriyordu. Onun yakında patlak vermesi kuvvetle muhtemel kanlı savaş hakkındaki düşünceleri açıktı: "Katılma zorunlu hale gelmedikçe Osmanlı Devleti bu büyük savaşın dışında kalmalıydı." Çünkü Atatürk ileriyi görebilme özelliği ile Osmanlı'nın bu savaşı kaldıramayacağını anlamıştı. Diğer taraftan Osmanlı İmparatorluğu'nun o dönemdeki yöneticileri, Mustafa Kemal'in değerli görüşlerini göz önüne alacak kadar anlayışlı değillerdi. Bu kişiler arasında Alman taraftarlığı "moda" haline gelmişti. Oldu-bittilerin birbirini izlediği bu dönemde İngiltere ve Rusya'ya savaş açan Almanlar, Osmanlı İmparatorluğu'nun kendi yanlarında savaşa girmesini istiyorlardı. Bu sırada iki Alman savaş gemisi Karadeniz'e çıkarak Rusya'nın Sivastopol, Odesa ve bazı Rus limanlarına saldırdı. Enver Paşa ve Almanların ortak geliştirdikleri senaryo "başarıyla" uygulanıyordu. Atatürk'ün itirazlarına rağmen olaylar çok hızlı bir şekilde gelişti ve 29 Ekim 1914'te Osmanlı Devleti İttifak Devletleri'nin yanında savaşa girdi.

Mustafa Kemal 20 Ocak 1915'de, Tekirdağ'da kurulacak olan 19. Tümen Komutanlığına tayin edildi. O da vakit kaybetmeden yeni görev yerine ulaşarak tümenini kurdu. Bu tümen, daha sonra 25 Şubat 1915'te Tekirdağ'dan Maydos'a (Eceabat) kaydırıldı. Ayrıca 9. Tümen'in 2. Piyade Alayı ve bazı topçu birlikleri de emrine verildi. Atatürk böylece büyük savaşın başında Maydos Mıntıkası Kumandanı olarak hizmet etmeye başladı.

İngiliz donanması 18 Mart 1915 günü Çanakkale Boğazı'nı geçmeye çalıştı; ama kıyıdaki Türk topçusunun etkili savunması sayesinde başarılı olamadı ve ağır kayıplar verdi. Düşman birlikleri Çanakkale Boğazı'nı geçemeyince taktik değiştirdiler ve Gelibolu Yarımadası'na çıkarma yapmaya karar verdiler. Bu sırada Gelibolu'da, Alman Generali Otto Liman von Sanders'in komutanlığında 5. Ordu oluşturuldu. Mustafa Kemal ise, General von Sanders'in savunma planı çerçevesinde, tümeniyle birlikte 18 Nisan 1915 günü Bigalı'ya geçti.

Çanakkale Geçilmez!

Düşman birlikleri Seddülbahir ve Arıburnu bölgesinde ilk çıkarma hareketini başlattıklarında tarih, 25 Nisan 1915'i gösteriyordu. Ancak Mustafa Kemal'in komutasındaki vatansever kahraman askerlerin karşılarına çıkacaklarını bilmiyorlardı. Daha doğrusu ne ile karşı karşıya geleceklerini tam olarak hesap etmemişlerdi. Mustafa Kemal, çıkarma başlar başlamaz kuvvetlerini Bigalı'dan Conkbayırı'na sevk etti. Karaya çıkan İngiliz kuvvetlerine karşı Mustafa Kemal'in önderliğindeki 19. Tümen kuvvetleri kahramanca mücadele ettiler ve onları geri püskürttüler. Elbette bu zafer, Mustafa Kemal'in üstün liderlik ve yöneticilik özelliklerinin de açık bir göstergesidir. Büyük Komutan, ordusunu gerçekleşeceğine kesin olarak inandığı zafer için yüreklendirmiş ve onlara şu emri vermişti: "Ben, size taarruz emretmiyorum; ölmeyi emrediyorum! Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar geçebilir!" Verdikleri ağır kayıplara rağmen, düşman kuvvetleri kolay kolay pes etmemekte kararlıydı. 26 ve 27 Nisan 1915 günleri de İngilizlerin çıkarma girişimlerine sahne oldu. Ancak bunlar kahraman Türk askerinin başarılı savunmasıyla durduruldu. Çanakkale Cephesi'nde elde edilen zaferler sonucunda, Mustafa Kemal 1 Haziran 1915'de Albaylığa terfi etti.

Düşman kuvvetleri Ağustos ayının başında daha da güçlü olarak saldırıya başladılar. Mustafa Kemal'in yönlendirdiği Türk askerinin kahramanca müdafaası neticesinde bu taarruz da durduruldu. Ancak İngilizler, 6 Ağustos akşamı Çanakkale'nin güney kıyılarına asker çıkarmaya başladılar. Böylece Anafartalar Bölgesi'nde tehlikeli bir durum oluştu. Söz konusu durumu iyi analiz eden Liman von Sanders, yerinde bir müdahalede bulunarak Anafartalar Grubu Komutanlığına Albay Mustafa Kemal'i atadı. Komutayı derhal ele alan Mustafa Kemal ve yiğit askerleri ilerleyen İngiliz kuvvetlerinin üzerine atıldılar ve düşmanları durdurdular. Askerimizin kahramanca çarpışmaları sonucunda Anafartalar kısa sürede düşman askerinden arındırıldı. Bu muharebeler sırasında askerleriyle yan yana ateş hattında bulunan Mustafa Kemal'e isabet eden bir mermi cebindeki saate çarpmış; bu sayede büyük komutan ölümle sonuçlanabilecek bir tehlikeden kurtulmuştur. Bundan sonra O, "Anafartalar Kahramanı" olarak anılmaya başlanmıştır. Başarıları ve cesareti, ününün her yerde duyulmasını sağlamıştır. Sonuç olarak, Çanakkale'yi geçemeyen ve umduklarını bulamayan düşman kuvvetleri 1915 yılının sonunda geri çekildiler. Bu zafer, İstanbul'un düşmanlar tarafından işgal edilme tehlikesini ve İngilizlerin Boğazlar kanalıyla Rusya ile bağlantı kurma imkanını ortadan kaldırmıştır. Burada üzerinde durulması gereken bir nokta ise, düşmanların asker sayısı, silah, cephane ve teknoloji bakımından Türklerden daha üstün olmalarıdır. İşte bu gerçek dikkate alındığında, Çanakkale'de yazılan destanın arkasında Türk askerinin olağanüstü kahramanlığı ve Mustafa Kemal'in örnek komutanlığının bulunduğu daha iyi anlaşılır.

Çeşitli Cephelerde

Mustafa Kemal, 10 Aralık 1915 tarihinde Çanakkale'deki görevini Fevzi Çakmak'a devrederek İstanbul'a gitti. 27 Ocak 1916'da Edirne'deki 16. Kolordu Komutanlığına atandı. Kısa bir süre sonra Kolordu Komutanı olarak Diyarbakır-Bitlis-Muş Cephesi'nde görevlendirildi. 1 Nisan 1916 ise, Mustafa Kemal'in genç yaşta General olduğu tarihtir.
1916 yılı, Mustafa Kemal ve komutasındaki askerlerin Ruslarla göğüs göğüse çarpıştığı bir dönemdir. Bu zaman zarfında Muş ve Bitlis, Rus kuvvetlerinin işgalinden kurtarılmıştır.

Vekaleten yürüttüğü 2. Ordu Komutanlığı sırasında Mustafa Kemal, bu ordunun Kurmay Başkanı olan Albay İsmet İnönü ile tanışır. Böylelikle ileride kurulacak olan Türkiye Cumhuriyeti'nin temelini atan iki büyük devlet adamı ilk defa biraraya gelmiş olurlar.

Mustafa Kemal 14 Şubat 1917'de Hicaz Ordu Komutanlığına atandı ve Sina Cephesi'ni teftiş etti. 5 Mart 1917 tarihinde Diyarbakır'daki 2. Ordu'ya vekaleten komutan olarak atandı; 16 Mart 1917'de ise 2. Ordu Komutanlığına asaleten getirildi. 5 Temmuz'da Halep'teki 7. Ordu'nun başına getirildi. Ancak birkaç ay sonra, Halep cephesinin genel idaresini üstlenen General Falkenhein ile arasında baş gösteren bazı görüş ve uygulama farklılıkları nedeniyle Mustafa Kemal, bu görevinden ayrılmak durumunda kaldı.
Mustafa Kemal 7 Kasım 1917'de İstanbul Genel Karargahı'ndaki görevine başladı. Veliaht Vahdettin Efendi ile birlikte Almanya'yı ziyaret etti; Alman Genel Savaş Karargahı'nı ve Alman Cephelerini gezdi. Alman İmparatoru II. Wilhelm ve tanınmış komutanlarla görüştü; onlara savaşın sonuçları hakkındaki görüşlerini anlattı.

Mustafa Kemal Paşa, İstanbul'a döndükten sonra böbreklerinden rahatsızlandı; tedavi olmak amacıyla Viyana ve Karlsbad'a gitti. Seyahat dönüşü, General Falkenhein'in yenik olarak bıraktığı Yıldırım Ordular Grubu Komutanlığına getirilmiş olan General Liman von Sanders'in emrindeki 7. Ordu'ya Ağustos 1918'de tekrar komutan oldu. 15 Ağustos 1918 günü Halep'e ulaştı ve emrindeki kuvvetleri İngiliz kuvvetleri karşısında müdafaa savaşı yaparak Halep'e kadar çekmeyi başardı. Bu esnada Vahdettin'in özel isteği doğrultusunda yaverliğe getirildi. Almanya gezisi sırasında Vahdettin'in Mustafa Kemal'in düşüncelerinden etkilenmesi, Onun yaver oluşunda önemli bir etken olmuştu.

İttifak Devletleri'nin aleyhine devam eden savaşta, 29 Eylül 1918'de Bulgaristan savaştan çekildi; 4 Ekim 1918'de de Almanya ateşkes talebinde bulundu. İstanbul'da, bu askeri gelişmeler ve Almanya'nın mağlubiyeti sonucunda siyasi durum değişti; istifa eden Talat Paşa'nın yerine Ahmet İzzet Paşa hükümet kurmakla görevlendirildi. Bu şartlar içinde, her ne kadar Mustafa Kemal Paşa çözüm yolları üreterek devlet yetkililerine bildirmişse de görüşlerine gereken değer verilmedi. Milyonlarca insanın hayatını kaybettiği büyük savaşın sonunda Osmanlı, 30 Ekim 1918'de Alman İmparatorluğu ile mağluplar safında yer alarak Mondros Mütarekesi'ni imzaladı ve I. Dünya Savaşı'ndan büyük bir yıkımla ayrıldı. Mustafa Kemal, I. Dünya Savaşı öncesinde ve savaş süresince, hatta savaşın en zorlu zamanlarında, Osmanlı Devleti'nin aleyhine olabilecek kararlar ve uygulamalara karşı çıkmış, fikirlerini devleti ve Türk Milleti adına korkmadan cesurca ifade etmiştir. Bu dönemde birçok yerde görev almış, devletinin gönderdiği her cephede kahramanca savaşmış, ülkenin içinde bulunduğu kötü durumdan kurtulması için elinden gelen herşeyi yapmıştır. Bu tarihten sonraysa asıl mücadelesi başlayacak, tarihin akışını değiştirecek olaylara ve büyük başarılara imza atacaktır.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet Mobil Chat
Cevapla

Etiketler
birinci, dunya, dünya, kemal, mustafa, savasi, savaşı, ve


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Birinci Dünya Savaşı’nda Esir Düşen Mehmetçikler Zen Tarih 0 27 Mayıs 2014 18:46
Birinci Dünya Savaşı ve Millî Mücadele Zen Tarih 0 12 Mayıs 2014 00:00
Birinci Dünya Savaşı’nda Esir Düşen Mehmetçikler Zen Tarih 0 21 Ekim 2012 19:39
Birinci Dünya Savaşı'nda kullanılan Alman üniformaları neyden yapılmıştı? Lady Merak Ettikleriniz 0 21 Nisan 2010 21:16
Mustafa Kemal'e göre Dünya'nın en büyük İnsanı? blackkurt38 Atatürk Köşesi 0 11 Nisan 2008 21:08