20 Temmuz 1974 tarihli Cenevre Anlaşması'yla Kıbrıs'ta fiilen iki muhtar idarenin varlığının kabul edilmesi, fiili durumun Birleşmiş Milletlerde kabulü, Kıbrıs'ta yaşanan göçler sonucu ortaya çıkan iskan ve istihkam sorunu Kuzey Kıbrıs'ta parlementer sisteme geçişi zorunlu hale getirmiştir. Bun zorunluluk doğrultusunda 13 Şubat 1975'de toplanan Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi Meclisi oy birliği ile Kıbrıs Türk Federe Devletini ilan etti. Demokratik parlamenter sisteme dayalı ve milletler arası hukuka uygun olarak hazırlanan anayasa yüzde yüze yakın bir oy çokluğuyla kabul edildi. 1976 ve 1981'de iki genel, iki yerel seçim yapılmış, bu arada Rum tarafı ile de görüşmelere devam edilmiştir.
Kıbrıs Türklerinin tüm özverilerine rağmen; Rum tarafının gerek ekonomik ambargo yoluyla, gerekse BM nezdinde Türkleri suçlayıcı kararlar aldırtmaya çalışarak, dünya kamuoyunda küçük düşürücü eylemlerle özveriye özveri ve iyi niyetle mukabele etmemesi, Türkleri daha kesin ve keskin kararlar almaya götürdü. Tüm Kıbrıs'ı temsil ettiği iddiasıyla ekonomik ve politik olarak tek meşru güç tavrını sürdüren ve geçmişte yaptıklarını unutarak, BM nezdinde aldırttığı kararlarla egemenliklerini kuzeyde de sürdürme arzusunu fiiliyata geçirmek isteyen Rumlara karşı, onların tecavüzlerini mümkün kılacak ortamı ortadan kaldırıp milli irade ile kendini ifade eden bir kararlılık örneği sergileyecek KKTC’nin ilanı kaçınılmaz hale geldi.
Nihayet Kuzey Kıbrıs'ta Türkler 15 Kasım 1983'te "Kıbrıs Cumhuriyeti karşısında kendi hak ve özgürlüğünü kullanarak, dünya ve tarih önünde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti"ni ilan ettiler. 5 Mayıs 1985'de Kurucu Meclisi'n hazırladığı anayasa % 70.18 evet oyuyla kabul edildi. Rauf R. Denktaş da % 71 oy ile Cumhurbaşkanı oldu. 23 Haziran'da yapılan Genel Seçimle de 7 partiden 50 milletvekili ile Cumhuriyet Parlementosu oluştu. Bugün de aynı yönetim biçimi ve yapısı varlığını sürdürmektedir