12 Kasım 2024, 14:13 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Modern Tarih: Fidel Castro (1926 - 2016) Fidel Castro Kimdir? Fidel Castro (1926-2016) [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Fidel Castro Ruz 1926 senesinde 13 Ağustos tarihinde Küba'nın Oriente ilindeki Biran kasabasının şeker kamışı tarlası sahibi başarılı ve varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Castro'nun ailesi çocuklarını bir okula yazdırmaya niyetli olmasalar da, biraz da Castro'nun ısrarıyla 6 yaşından itibaren Cizvit okullarına gitmeye başladı. Bu okullarda Castro'nun özellikle tarımcılık, tarih ve İspanyolca derslerinde başarılı olduğu görülüyor. O dönemler atletik bir yapıda olan Fidel Castro'nun ise özellikle sosyal alanda eksikliği göze çarpıyordu. 1945 senesinde Castro Havana Üniversitesi'nde hukuk okumaya başladı. Burada öğrenci protestoları, şiddet ve birbiriyle çatışan çok sayıda küçük çapta örgütle tanışan Castro, zaman içerisinde bu protestolarda yer almaya ve örgütlerden Union Insurreccional Revolucionaria'a yakınlık göstermeye başladı. Bu dönem her ne kadar bir öğrencinin cinayetinde polis tarafından şüpheli görülse de, suçun Castro tarafından işlendiğine yönelik bir kanıt bulunamadı. Castro üniversite yıllarında hırsı ve hitap yeteneği sayesinde ön plana çıkmaya çalışsa da, girdiği öğrenci seçimlerinden hiçbirinde seçilemedi. 1947 senesinde Castro yazar Juan Bosch'un Dominik Cumhuriyeti diktatörü Rafael Trujillo'ya karşı düzenlediği darbede yer almak için üniversite hayatına ara verdi. Castro henüz denizde, Dominik Cumhuriyeti'ne doğru seyahat ederken Amerika'nın girişimleri sonucu darbe iptal edildi ve Castro geri dönmek zorunda kaldı. Ertesi sene Bogotazo adı verilen olaylar başgösterdi. Kolombiya'da Liberal Parti Genel Başkanı Jorge E. Gaitan'ın suikaste kurban gitmesi sonrası halk sokaklara döküldü, Fidel Castro da Kolombiya'ya seyahat edip bu gösterilere katıldı ve gösterilerde Amerika karşıtı söylemlerde bulundu. Kolombiya hükümetinin gösterilerden dolayı Kübalıları sorumlu tutması ve yavaş yavaş Kübalıları gözaltına almaya başlaması üzerine Kübalılar ülkedeki Küba Büyükelçiliği'ne sığındı. Bu olay sonrası Fidel Castro ülkesine geri dönüp üniversite hayatına devam etti. Üniversite hayatında Fidel Castro sadece kendi sınıfında dahi çok sayıda farklı ideolojiden insanlarla tanıştı. Ülkenin tek bir güçlü adam tarafından merkezi bir şekilde yönetildiği faşizmi destekleyenlerden tüm hizmet ve ürünün devlet tarafından halka eşit olarak dağıtıldığı komunizmi destekleyenlere kadar çok sayıda farklı ideolojiden insan bulunuyordu. Castro zaman içerisinde aradığı şeyi Küba'nın Ortodoxo Partisi'nde buldu. Ortodoxo Partisi ekonomik özgürlükleri, politik liberalizmi, sosyal adaleti savunuyor, yozlaşmaya karşı bir tutum sergiliyordu. Castro partinin lideri Eduardo Chibas'ın sıkı bir takipçisi haline geldi. Henüz üniversite bitmeden Castro felsefe öğrencisi Mirta Diaz-Balart ile evlendi. Mirta Diaz Balart'ın ailesi oldukça varlıklıydı ve dönemin askeri lideri General Fulgencio Batista ile sıkı ilişkilere sahipti. İkilinin 1949 yılında Fidelito isminde bir oğlu oldu. Castro'nun herhangi bir gelirinin olmaması evliliğin sonlanmasına sebep oldu. 1952 yılının başlarında Castro Chibas'ın yerini almak üzere kongre yarışında aday oldu. Ancak 10 Mart tarihinde General Batista ve ordusunun Başbakan Carlos Prio Socarras'a darbe yapması sonucu ülke yönetimine el koymasıyla seçimler iptal edildi. Castro için bu olaydan sonra tek çözüm yolu şiddetti. Bu sebeple küçük bir örgütlenme kuran Fidel Castro, 26 Temmuz 1953'te Moncada'daki kışlaya saldırı düzenledi. Bu saldırı sonrası Castro yakalandı, yargılandı ve 15 yıl hapse mahkum edildi. İki yıl sonra çıkan genel af sayesinde hapishaneden kurtulan Fidel Castro Meksika'ya geçti. Meksika'da Batista karşıtı 26 Temmuz Hareketi adı verilen bir örgüt kuran Fidel Castro, ertesi yıl topladığı 80 adamla birlikte Küba'ya çıktı. Küba Ordusuyla karşılaşmaları sonrası sadece kendisi ve 12 kişi hayatta kaldı. Sierra Maestra'ya kaçan Fidel Castro, bölgenin dağlık arazisinden faydalanıp gerilla faaliyetlerine başladı. Zaman içerisinde ülke genelindeki Batista karşıtı hareketlerin ana figürü haline gelen Fidel Castro, halktan destek görmeye başladı. 9 Nisan 1958'de topyekün saldırı emri verdi ancak Batista buna karşın tüm saldırganların görüldükleri yerde vurulması emrini verince emri geri aldı. Öte yandan Batista'nın verdiği bu emir ordu içerisinde popularitesinin büyük hasar almasına sebep oldu. 1959 yılında Castro ve liderliğini yaptığı 26 Temmuz Hareketi ülke yönetimini ele geçirdi ve eski yönetimdeki "suçluları" yargılamaya başladı. 15 Şubat tarihinde Castro ülkede başbakanlık mevkisine kardeşi Raul'u getirdi. Güçlü bir hitap yeteneğine sahip olan Fidel Castro halktan büyük bir destek alıyordu. Demokrasiye ve sosyal reformlara bağlılığını dile getiren Fidel Castro, ülkesinde 18 ay içerisinde serbest seçimlerin yapılacağını söyledi ve komünist olduğu iddialarına karşı çıktı. Castro Batista yandaşlarının tüm mal varlıklarına el koydu. Ülke genelindeki kiraların düşmesini sağladı ve malvarlıklarının miras yoluyla devlete kalmasını sağlayan bir yasa geçirdi. Tüm bu gelişmeler Castro'nun komünistliğe olan yakınlığını gösteriyordu. 1959 yılının sonunda ordudan tüm eski generaller terhis edilmiş ve yerlerine komünist radikaller geçirilmişti. Bu değişimi eleştiren gazeteler hızlı bir şekilde susturuldu. Küba'nın yönetimindeki bu değişim dış ilişkilerine de yansıdı. Küba iç işlerine karışmak ve devrime karşı çıkmak gibi sebeplerden Amerika'yı suçlarken, dünyanın diğer bölgelerindeki - başta Sovyetler Birliği olmak üzere - komünist devletlerle ilişkilerini geliştirmeye başladı. 1961 yılında Başkan Dwight Eisenhower Küba - ABD ilişkilerinin sonlandırıldığını açıkladı. Aynı yılın Nisan ayında yeni seçilmiş başkan John F. Kennedy'nin desteğini almış bazı Kübalı göçmenler ülkelerini geri almak için Domuzlar Körfezi Çıkartmasını gerçekleştirdi. Bu çıkartma başarılı olamadı. 1961 yılının sonlarında Castro Batista'ya karşı savaşmış tüm grupları tek bir çatı altında birleştirdi, bu birleşme sonucu oluşan organizasyon 4 sene sonra Küba Komünist Partisi adını alacaktı. Küba'nın dışişlerinde Sovyetler Birliği'ne yakın hamleler izlemesi, 1962 senesinde Küba füze krizinin yaşanmasıyla sonuçlandı. Sovyetler'in Küba'ya yerleştirdiği füze başlıklarının kaldırılması Kennedy-Khrushchev arasındaki müzakerede ele alınıp nihayetinde Sovyetler bu bölgeden geri çekilmeyi kabul edince Fidel Castro kendini aşağılanmış hissetti. Küba ve Sovyetlerin politikadaki bir diğer farklılığı devrimin diğer ülkelere yayılma biçimi konusunda gerçekleşti. Castro diğer ülkelerdeki devrimci grupların desteklenmesi gerektiğini savunuyordu. 1964'teki Havana Konferansı sonrası Sovyetler Castro'yu bir müddet yavaşlatmayı başardı. Öte yandan Castro'nun girişimleri genellikle başarısızlıkla sonuçlandı, yoldaşlarından Che Guevara Bolivya'da hayatını kaybetmişti. Çeşitli başarısızlıklara rağmen Castro'nun diğer devletlerdeki devrimcileri destekleme politikası 70'lere kadar devam etti. Castro'nun Küba üzerindeki etkisi ilk başta olumlu olsa da kendisi sık sık insan haklarını hiçe sayan uygulamalarından dolayı eleştirildi. Hapishanelerin büyük bir çoğunluğu politikacılarla doluydu, eşcinseller, çeşitli entellektüel çevrelerde yer alan insanlar sık sık hükümet tarafından desteklenen şiddetin hedefi haline geliyordu. Castro'nun nihai amaçlarından bir tanesi kendisine karşı olanları ortadan kaldırmaktı ve bunu sadece idamlar ve hapishaneye atmalarla değil, aynı zamanda insanları ülkeden ayrılmakla zorlayarak da başardı. Tüm bu olaylar 120 bini aşkın Kübalı'nın Küba'dan atılması ve Miami'ye yerleşmesiyle sonuçlandı. 1990'lı yılların başlarında Sovyetler Birliği'nin çöküşüyle birlikte Castro'nun gördüğü destek de azalmaya başladı. Ülkedeki işsizlik oranı ve enflasyon Küba için en önemli sorunların başlangıcı oldu. Castro Amerika'dan ambargoyu kaldırmasını istese de, Amerika Küba'nın yönetim biçimi değişmedikçe ambargonun da kalkmayacağını belirtti. Castro 1996 yılında Amerika Birleşik Devletleri'ni ziyaret edip ülkedeki Küba'lıları geri çağırdı. 2006 yılında Castro tüm politik gücünü kardeşi Raul'a bıraktı ve 2016 yılında 90 yaşında hayatını kaybetti. Küba'da devrim liderini kaybettikten sonra da devam edebilecek mi? Bunu ancak tarih gösterecek.
__________________ The devil begs us to obey her, but is it because we are such good people that we cannot break her? | |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Fidel Castro hayatını kaybetti! | Dream | Haber Arşivi | 1 | 03 Aralık 2016 23:57 |
Fidel Castro Kimdir? | PassioN | Biyografiler | 0 | 02 Şubat 2012 21:18 |
Fidel Castro, Bir Beyzbol Yıldızıymış | Afrodit | Merak Ettikleriniz | 0 | 11 Aralık 2011 17:19 |