09 Aralık 2005, 16:28 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Öylesine.. yasak ütopyalarımız için gizli yeminlerimiz var. sanki sonrası hep kalıyor... çoğu zaman gördüğümüzü, hissettiğimizi sandığımız birçok şey sırlarla örtülüp içimizde garip bir burukluk ve hüzünlü bir şaşkınlık olarak dağılıp gidiyor. bazen öyle anlar oluyor ki, kalplerinde küllenen ütopyalarını gizli bir yemin gibi taşıyan yanıbaşımızdaki insanların varlığından bile haberimiz olmuyor. yorgun ve yaralıyız, kanun hükmünde bir hayatın kıyılarında suçlu gibi yaşamaktan. yıllardır hayatın yanından zehirli bir telaşla geçip gittik, sırf aşklarımızı ve tarihimizi koruyabileceğimiz uzak bir ülke bulabilme umuduyla... ama öyle bir ülke hiç olmadı. üç beş kişi kaldık şu dünyada hala geçmişe özlem duyan. kalbimizdeki "yasak ütopyalar" adına gizli yeminler edip, henüz büyüsü bozulmamış aşklarımız adına direnmekten başka bir şey gelmez elimizden... eğer ütopyalarımıza ve sırlarımıza ihanet edersek aşk ağrısını geri alacak, içimiz daha çok üşüyecek... sadece ütopyalarımız sayesinde biraz olsun bu dünyada varolduğumuzu, bu dünyanın bize ihtiyacı olduğunu hissedebiliyoruz. çünkü kendimizi bu dünyaya ait hissetmememiz için içimizdeki çok şeyi kırıp yerlebir ettiler. aşkların vurgun yediği, yüreklerin inadına kanatıldığı bu dehşet verici insan ilişkilerinin egemen olduğu dünyada ütopyalarımız olmadan nasıl yaşanabilir ki... neden hep uçurumların kenarında yaşamaya yazgılı olduğumuzu şimdi daha iyi anlıyorum. çünkü bizi esirgeyip bağışlayan o büyü hızla eksiliyor hayatımızdan. artık aşkımız da bizi koruyamıyor. ne zamandır birbirimizden bile kaçak ve korkak yaşıyoruz. şimdi kalabalıklardan, duygusuz dalgınlıklardan sonsuz alınganlıklara kapılıp hep arka odalara çekiliyor ütopyalarımız. tıpkı ürkek ve yaralanmış çocukluğumuz gibi... yıllardır zamanın acıların en iyi ilacı olduğunu, her şeyi affedeceğine inandık. oysa ne çok yanılmışız. meğer zaman aşkların da, ütopyaların da en acımasız tanığıymış. meğer yıllardır acılarla büyüttüğümüz hayallerimiz hayatımızın tek kristaliymiş... şimdi ütopyalarımızı örten tesellisiz hüzünlerden, sıkıntılı kaygılardan, aşklarımızı zehirleyen kuşkularımızdan anlıyoruz bunu. üzerine acılarımızın gölgesi düşen tarihimizle o büyük ayrılığa henüz hazır değiliz. her ne kadar altında kaldığımız anılardan yorulmuş olsak da, yine de geriye ütopyalarımızı besleyen o büyük sır kalacak... yenilgi mevsimi hiç bitmese de, her gün hayallerimize "yeni naziler" dadansa da ütopyalarımız hep ilk gözağrımız olacak kalacak. ve biz felaketimizin kıyısında körebe oynamaya devam edeceğiz... | |
|
09 Aralık 2005, 16:45 | #2 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Sıcağın sessiz ağırlığını hissettim tenimde biraz önce.. İki küçük çan hafif bir esinti yakalayıp birbirlerine çarptılar.. Bir ağacın dallarına asılıp sallanmaya başladı üç çocuk... Çatıdan çatıya atladı bir siyah ve bir de tekir kedi.. Sıcağın sessiz ağırlığı dokundu omzuma... Bir an içinde ne çok şey yaşandığını düşündüm birbirine dokunmadan... Ve.. sonra sordum kendi kendime: anların zabtını tutuyor mu birileri acaba..? hayat ardarda dizilmiş anların zincirlemesidir... Birini yaşar, sonra diğerine geçeriz. Hiçbirini atlayamayız ve hiçbiri de önemsiz değildir.Anları farketmeden, hayatı hissedemeyiz..Anların sırrını çözmeden, yaşamanın sırrını çözemeyiz..Daha dün çok iyi tanıdığımı sanıyordum seni... Bugün hiç tanımıyorum! Bir günde değişip bambaşka biri olmayı nasıl başarabiliyorsun..? Nasıl bu kadar çok kılığa girebiliyorsun..? Baksana bana, doğduğumdan beri hep aynı şeyim... Kendimden ne kadar sıkılsam da bir yere gidemiyorum.Beni arayan bıraktığı yerde bulabiliyor her zaman. oysa sen öyle misin, sana bir adres uydurmak mümkün değil!!! Birgün buradasın, bir gün başka yerde.. Birgün çok yakındasın, birgün çok uzakta.. Birgün dokunulabiliyor ruhuna, birgün yaklaşılmıyor bile yanına... milyonlarca kez kaydettim seni hafızama... Ama bir kez bile işime yaramadı kayıtların.. Çnkü sen her yeni güne bir yabancı olarak başlıyorsun. her yeni günün içine yepyeni biri olarak giriyorsun. seni ancak başkalığından tanıyabiliyorum. Sorsalar adını bile söyleyemeyeceğim.. Her gün yeni bir kelime tanımlıyor çünkü seni.. Sanırım iyi bir eşleşme değil bizimkisi... Evet sanırım iyi bir eşleşme değil... Değişme yeteneğim olsa peşinden gelebilirdim. Bir an için değişmeyebilsen, benimle karşılaşabilirdin... Ama sen sürekli başkasısın ve ben sürekli aynı kişiyim. Korkarım hiç tesadüf etmeyeceğiz birbirimize... Korkarım hiç karşılaşmayacağız.. Bir kırlangıç bir elektrik direğine konar... Bir görüşte sevdalanır elektrik direği kırlangıca... Bir an sonra yerinde duramaz, uçar kırlangıç.. Uçamadığını o zaman farkeder elektrik direği... |
|
Etiketler |
oylesine, Öylesine |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Öylesine.. | Never Give Up | Üye Resimleri | 16 | 24 Mayıs 2022 02:40 |
Bazı insanlar öylesine güçlü ve öylesine kıymetli hissettirir ki. . Onlara ithafen. . . | GabrieLLa | Amatör Şairler | 11 | 15 Haziran 2021 19:23 |
öylesine.. | GueSt | Amatör Şairler | 0 | 28 Ekim 2011 13:33 |
Öylesine :) | oSmanLi | Genel Paylaşım | 0 | 04 Mayıs 2011 16:45 |
Öylesine.. | Lady | Aşk ve Sevgi Köşesi | 0 | 21 Nisan 2010 22:31 |