18 Aralık 2014, 09:17 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Saatler Bank'a uzanmış saatten gözlerimi ayıramıyordum. Denizde yolculuk yapmak, uzayda yolculuk yapmak gibidir demişti bir saat önce güvertede sigara içtiğimiz yaşlı adam. Yüzündeki lekeler kısık bakan mavi gözlerini çoktan örtmüştü ve nereye gidiyordu ki? yaşı olmuş seksen hala yolculuk, hala aforizma peşinde. Sigaraya bir kondik vurdum cupp denize, bir selam çaktım, çekildim ufaktan hadi dayı selametle. Selametle dedi evlat selametle de, sen gençsin ben çukurun dibinde iyi bak ömrüne, iyi bak kendine sonra çekil bu dünyadan selametle. Nasılda denk geldim dayıya yaşı seksen her yanı kasvet, tek eksiği ölüm döşeğiydi gözümde. Amma huzursuz, amma karamsar dı bu yaşlılar, ne diyorlardı hep hayat üzerine, ne için hep bu uyarılar? lafmı yok başka bir şey üzerine. Benim konum çok farklı ben, ben zatıalim sevdiğime kavuşacağım inşallah bakakaldığım saat üç ü gösterdiğinde. imkan olsa koşup süreyi kısaltacaktım deniz üstünde. Mavi deniz üstünde can bulmuş bir midyeyey di yolculuğum, tabi o midyedeki inci benim sevgilimdi, yüreğimi odalara sığdıramayan, bana dünyayı dar eden, heyecandan öldüren incim, sevgilim. Tekirdağ, barbaros ta sahilde bulunan Padişah yolunda ayağımı kesen o kayalara küfretmiştim bir zamanlar, ah o zamanlar ben ne bilirdim ki bir sevenin sevdiği için sırtında denize taşıdığı kayaların çilesini. Şimdi denizde koşmak isteyen ben! ne farkım vardı denize taş döşeyen o imkansıza yürüyen sevenden? tek fark vardı gözümde, o cennette ben sevgi selinde ve yavaşladı motorlar, hissettim gemi yan döndü sahile. Limanlar kim bilir kaç yüreği birleştirdi, e hadi artık sıra bendeydi Birleştirin bizi, gayri sabrım kalmadı zaten olmuş yedi ay de hadi birazda siz gemiye yaklaşın limanlar. Bir ceketim vardı yanımda birde sevgim yüreğimde çıktım merdivenleri apar topar. İskele alabanda kaptan, rüzgar akyel, sevdiğim sancak tarafında tam yol ver. İçim içime sığmıyordu, ilk ayak basan ben olacaktım bozca adaya, "zil sesini duymadan yaklaşmayın board a, zil çalmadan yaklaşmayın kapıya tehlikeli ve yasak " tamam miço tayfa hadi aç artık bak yanaştı gemi bozc adaya, ama ilk ben inmeliyim sevdiğim limanda. "Dur sakin ol genç önce emniyet sonra mülkiyet" tamam miço tayfa hadi acele et. Gemi demir atmış ben de ayak basmıştım bozca adaya, Limana göz gezdirdim simitçiler, faytoncular, börekçiler, tabakçılar, baklacılar, falcılar. Yoktu. Gözlerimi kıstım baktım yine yoktu. biraz daha ilerledim, piyangocular, bisikletçiler, şerbetçiler, yine yoktu. Yine kıstım gözlerimi ve yine yoktu ömrüme hayal ettiğim. Saatler, saatler bazen yalan söylerler bize, uyuşmazlar bazen, bazen de yanlış anlaşılırlar, tam yerinde buluşamazlar. bilmem kaçı bilmem kaç geçeler, bilmem kaçtan bilmem kaç geçelere karışırlar. Ama mektupta yazan saatle limandaki saat aynıydı, aynıydı bindiğim vapur ve beklediğim aynıydı. Şimdi oturduğum bu halat babası bir gemiyi tutardıda beni tutabilirmiydi acaba? Acaba bir insan dört tarafı sularla çevrili bir adada geç kalabilirmiydi? kalabilirdi, insan her yerde her şartta geç kalabilirdi. yollar kapanabilir, son dakikada insan bir şeyler unutabilir geride dönebilirdi. Ama insan her zaman ulaşabilirdi gideceği yere ve insanlar her yerdeydi. Ayakkabıma takılmıştı gözüm bağcığı söküktü, belki de sabahtan beri öyleydi yada yeni sökülmüştü, kimin umurundaydı ki? hatalar her yanımızı sarmışken bir bağcık hatası telafi edilebilirdi. Ben bağcığımı kurdelaya dönüştürürken "Gelmişsin" dedi, evet yüzüm endişe yerine tebessüme teslim etti kendini. başımı yukarı kaldırdığımda göz göze geldik. "Gelmişmiydim? ben aslında hep buradaydım ki, sadece bedenim gitmek zorundaydı, aslında ben hep burada seninleydim" dedim içimden. Ayağa kalktım "evet geldim, sanırım biraz erken geldim seni limanda göremeyince endişelendim biraz, ancak olsun buradasın işte" - "Evet buradayım, son kez. Sana mektupla bunları söylemenin dürüstçe olmayacağını düşündüm, benim başkasıyla ilişkim var ve sanırım nişan yüzüğü takacağız" tam yutkunuyordum ki öyle boğazımın pis bir yerine bir şey takıldı, konuşucam konuşamıyorum, susucam olmuyor çıldırıcam. Dürüstlük? sahi dürüstlük nedir ya? bir insanın bir insana doğruyu söylemesi her zaman dürüstlük olabilirmi? Dürüstlükten ziyade yalan sanki daha hoş olurdu bu anda. Yalan bazen duymak istemediklerimizi perdeleyen bir idare makamıdır bence. Bu idare makamı kimin tekelinde? kötününmü, o zaman hadi kötüler boğun beni yalanlarınızla bu denizde. "Mutlu ol" ağzımdan çıkarabildiğim tek kelime. "Dur" dedi, duramadım, biraz daha ilerledim dilenciler, çiçekçiler, ayakkabı boyacıları ve müzisyenler, biraz daha yüksek sesle "Durrrr" dedi, döndüm, "nasıl durayım be kadın ben buraya koşarak geldim nasıl durayım, beni deniz durduramadı sen nasıl durdurursun" Bu cümlem saçmaydı, belki de onun için anlamsızdı ama küfür etmemden de iyiydi aslında sadece o farkında değildi. Döndüm arkamı biraz daha ilerledim lokantalar, meyhaneler, büfeler, büfeler? Selamın aleyküm hayırlı işler, Güzel Marmara rica edeyim, gazeteye saralım lütfen içimde öldürmem gereken biri var parmak izlerim kalmasın...
__________________ Yürürken başımın yerde olması sizi rahatsız etmesin.Benim tek derdim; yere düşen edebinize takılmamak.. | |
|
Etiketler |
saatler |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
sen'li saatler.. | Frozen | Aşk ve Sevgi Köşesi | 0 | 04 Şubat 2011 14:07 |
Saatler ~ | Ruj | Ah Kadınlar | 0 | 13 Kasım 2010 05:06 |
Diesel Saatler | PauL | Ah Erkekler | 0 | 02 Eylül 2010 17:49 |
Saatler | YapraK | Ah Erkekler | 0 | 25 Ağustos 2009 12:29 |