13 Eylül 2014, 14:21 | #1 | |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Belki benim kalbim de bir gün iyileşir… Bir sevgilim vardı. Yalnızca sevgili demek ona hissettiğim şeye yapılabilecek en büyük hakaret olur sanırım. Çünkü o bundan çok daha fazlasıydı. Hani “canımdan can” derler ya, işte öyle… Böyle aşklar romanlarda olur denilen cinsten sevdim onu. O benim huzurum, mutluluğum, geleceğim, hayatım… O benim sahip olduğum her şeydi… Gün içinde birlikte olmak yetmiyordu. Uyumadan önce de saatlerce telefonda konuşurduk, bazen öyle uyuyakalıyorduk. Bir gün yine geç saate kadar konuştuktan sonra kapattık telefonu. Gecenin bir yarısı yine telefon çaldı, açtım. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Korktum… Ne oldu diye sordum cevap vermedi. Tekrar sordum “lütfen kapatma” dedi. Bir süre sustuk, sonra “orada mısın” diye sordu. “Buradayım sevgilim” dedim; sonra ekledi “lütfen orada ol, gitme.”… Bir şeyler anlatacak gibiydi ama hıçkırıkları boğazına düğümleniyordu sanki. Bir kelime etmeye çalışıyor, sonra derin bir nefes çekiyor, sonra yine susuyordu. O an sadece yanında olduğumu hissetmek istediğini fark ettim. Biraz sakinleşmesini bekledikten sonra suskunluğu bozdum ve sordum. - Çok sessiz değil mi? - Evet… - Sessizlikten korkuyorsan sarılabilirim istersen… - Hem de çok korkuyorum, lütfen sarıl. Ama sımsıkı sarıl tamam mı, sakın bırakma. - Ama canın acır o zaman. - Sarılmadığında daha çok acıyor… O an gerçekten yanındaymışım gibi sarıldım ona. Saçlarını sevdim, kirpiklerini öptüm… Başka şeylerden bahsettim, bir şiir okudum; sonra sakinleşti biraz. Onu mutsuz görmeye dayanamıyordum. Çünkü o benim kalbimdi, kılına zarar gelse benim canım yanıyordu. Ağlaması durmuş, hıçkırıkları kesilmişti. Sonra tekrar sordum: - Ne oldu, neden ağladın? - Tamam artık ağlamıyorum, bir şey sorma. Sadece sarılmaya devam et, bu şekilde uyumak istiyorum. Telefon da açık kalsın tamam mı? - Tamam, açık kalsın da neden ağladın sonu söyler misin? - Çünkü gittin sen! - Nereye gittim meleğim? Yanındayım ya işte. Sesi tekrar titremeye başladı. - Çok kötü bir rüya gördüm. Artık seni sevmiyorum dedin bana. Beni bırakıp gidiyordun. O kadar yalvardım ki gitme diye… Peşinden koştum, yetişemedim. - Uyandığımda ağlıyordum. Uykumda bile o kadar ağlamışım ki yastık bile sırılsıklam olmuş. Gerçekten gittin sandım, çok korktum… - Deli misin, hiç bırakır mıyım ben seni? Seni herkesten, her şeyden çok seviyorum. Sen benim başıma gelen en güzel şeysin. Tamam haklısın, belki bunu çok belli edemiyorum ama seninle yaşlanmak istiyorum. - Et o zaman! Seni çok seviyorum ben. Bir gün sakın beni sevmemezlik yapma olur mu? Benden asla vazgeçme. Zaten beni bırakırsan önce kendimi öldürürüm, sonra da seni öldürürüm. - Deli, önce beni öldürsene; sonra nasıl öldüreceksin? - Yok, olmaz öyle. Önce seni öldürürsem pişman olurum çünkü, üzülürüm. Hem kıyamam zaten sana. Ama önce kendimi öldürürsem daha sonra seni her gün öldürebilirim. Bence bu senin için daha kötü… - Evet, haklısın galiba. En iyisi biz birlikte yaşlanalım. Sen benim kıyamadığımsın. Seni çok seviyorum. Valla bak… Şimdi seni kocaman öpüyorum, kolumu da başının altına koydum, sımsıkı sarıldım da… Mutlu uyuyalım tamam mı meleğim? - Tamam aşkım. Şimdi en sevdiğim yerdeyim, huzurla uyuyabilirim. Seni çok, çok, ço…k seviyorum. Bunu hiç unutma tamam mı? İyi geceler aşkım… Çok fazla sürmedi o geceden sonra. Bir şekilde aramız açıldı. Gururdan mıdır yoksa haklılık psikolojisi mi bilmiyorum, aramadım bir süre. O da aramadı. Doğum gününde bir mesaj attım, bir daha bana yazma diye cevap verdi. Yazmadım… Aradan biraz zaman daha geçti, bu kez o aradı. Nasılsın diye sordu, “içim acıyor” diyemedim. Biri var mı diye sordum, hayır dedi. Uzun bir süre kimseyi istemediğini, kendisiyle kalmak istediğini söyledi. Sadece nasıl olduğumu merak ettiği için aramış, öyle dedi sonra. Konuşacak hiçbir şeyimiz kalmamış gibi sustuk bir süre. Sonra da veda faslı falan derken kapattık. Önceleri ikimiz de inat ettik belki. Belki de birimiz kırsa inadı her şey yoluna girecekti. İnattan aramayışlarımız alışkanlığa dönüştü zamanla. “bitti” bile demeden sonlanmış bir ilişkimiz oldu yani. Bu yüzden bir ayrılık tarihimiz bile yok, zamanla ayrılmışız haberimiz olmadan. Çok sonradan öğrendim, biriyle görüşmeye başlamış. Mutlu olsun ne diyeyim… Bazı zamanlar ağlayarak beni aradığı o gece geliyor aklıma. Mideme koca bir bıçak saplanıyor o zaman. “Seni çok seviyorum ben. Bir gün sakın beni sevmemezlik yapma olur mu? Benden asla vazgeçme. Zaten beni bırakırsan önce kendimi öldürürüm, sonra da seni öldürürüm . Önce seni öldürürsem pişman olurum çünkü, üzülürüm. Hem kıyamam zaten sana. Ama önce kendimi öldürürsem daha sonra seni her gün öldürebilirim. Bence bu senin için daha kötü…” dediğini hatırlıyorum... Rüyalar gerçekten de tersine çıkıyormuş. O kendini hiç öldürmedi. Beniyse önce içinde öldürdü, sonra da her gün öldürmeye devam etti. Bazı zamanlar oluyor saçı onun saçına benzeyen birini görüyorum sokakta, kalbim duruyor o an. Her an karşılaşacakmışız gibi hissediyorum. Bazen evinin olduğu mahalleye yolum düşüyor, bir köşe başından çıkacak da göz göze geleceğiz diye ödüm kopuyor. Dolmuşta, otobüste, vapurda… Her an onunla yüz yüze gelme endişesi var içimde. Sanırım hala yastayım… Biten bir ilişkiydi demek istiyorum bazen ama bununla kendimi avutamıyorum. Bitmesine bitti de benim “canımdan can” gitti… Bazen benim de hayatıma biri girecek oluyor. Sevecek gibi oluyorum ama olmuyor. Önce içimde bir şeyler kıpırdamaya başlıyor, heyecanlanıyorum; ama nasıl oluyorsa oluyor, bir şekilde kaçıyor hevesim. Her seferinde aynı soruyu soruyorlar bana, “Kadınlara karşı neden bu kadar güvensizsin” diye. Uykusunda bile beni kaybetmekten korkan bir kadın tarafından terk edildim diyemiyorum. Kim bilir belki bir gün her şey değişir. Belki diyorum… Belki benim kalbim de bir gün iyileşir… Ezgin KILIÇ | |
|
Etiketler |
belki, benim, bîr, de, gÜn, iyileşir…, kalbim |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Zuzu'm Benim.. Bitanem Benim Bi Bi Bibii...:) | Hesna | Aşk ve Sevgi Köşesi | 0 | 05 Ekim 2009 14:34 |