Sen kar topuna tutulan bir yıldızsın Ebru duvarlara karşı çalınan ıslıksın beyaz bir bulutsun çamaşır makinesine atılan metal yığınlarının dağıttığı bir duygu bahçesiyken yüreğin ipliğe tutunmaya çalışan kırık düğmesin çok güzel bir kadınsın da, bunu niye saklamalı niye saklamalı tutkulu aşkların masallarda kaldığına inandığını ve aradığını yine de avuçlarını yangına verecek elleri
rüzgârda açılan saçın güzelliğisin sen Ebru gülüşünü çalmak için hırsızların pusu kurduğu bir yüz batan bir geminin ambarındaki kuyruklu piyanosun İstanbul'un boğazında sallanan bir diş gibi dururken deprem coğrafya kitabısın en kaygan fay çatlağının esrik bir kadınsın da, bunu niye saklamalı niye saklamalı gözlerinde mavi, uysal kediler yürürken birden gözbebeklerinden kaplanlar fırladığını ve yıktığını geceleri âşıklarının üstüne
boşlukta salınan bir tüyü andırsan da sevgili Ebru aramızdan kuşlar geçer, kanatları kırılmaz hem niye saklamalı uçuldukça uzayan bir göç yoludur aşk..