20 Ocak 2008, 01:41 | #21 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: HiçLiğim.. HepSide Cok GuzeLdi ellerine sagLik .. Yalnızlığın acısıyla kahroldum her gece. “Gelir” dedim kendi kendime, “Söz verdi gelmesi gerek.” Bekledim. Kendimi param parça hissetim ama yine de sana kızamadım. Unuttum kötü sözlerini.. Unuttum kapında bekletildiğimi.. Unuttum telefonlarıma cevap vermediğini, kavgalarımızı unuttum.. |
|
20 Ocak 2008, 01:42 | #22 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: HiçLiğim.. Tel tel, Bolero diyeceğim bak sustuk bir kaç günlüğüne, Sonra yağmurlar sağanak, Sağanak akacak, O gittiğin soğuk kente götüreceksin al Kışlarımı, Kaç günlüğüne, Elim dilim sobe! Aşka ait zamanlardan birinde yakalayacağım seni, Kaçamayacaksın, Sana gelişim öyle saçma olacak ki sen bile İnanamayacaksın, Gittiğin gün, Gittiğin gün acı çekeceğim, kaç günlüğüne, Özleyeceğim seni, En çok ben, Saf olsam inanacağım Saf olacağım İnanacağım İçimdeki o tarihi geçmiş tutkular beni sana itecek İtecek ayni yönlü Kutuplarımız bizi, Asla arama diye kaydettiğim rakamlarına parmak uçlarım dokunsun İsteyeceğim, dokunsun isteyeceğim, sesine, s e s i m , Kuru bir paradoksa dönüşecek aşk kimliklerim. Bekleyeceğim ilhamlarım gelsin gitmesin sana Acemice yazılmış bir hiyeroglif olacak sana varan işaretlerim, Bekleyeceğim Sana biriktireceğim harflerimi Sana dolacağım Sana dolanacağım İçimin en tenha bilinmeyenlerinde yok olmasını bekleyeceğim gidişinin, Ellerine dillerine hasret kalacağım Arabesk yanlarımda Ellerimle gözlerimle tenimle Tuzlu kalacağım.. |
|
20 Ocak 2008, 01:42 | #23 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: HiçLiğim.. "sen gidiyorsun/ ben kalıyorum... bana ne kalıyorsa hepsi senden gidiyor şimdi... ve sen ne götürüyorsan / yani bakışlar ve kelimeler/ benden gidiyor... dilsizim ve görsüzüm... sen gidiyorsun ve gidiyor omuzların, bir ağırlığım var dilimde bak, ben içtikçe sularından/ batıyorum... batıyorum gözlerine.... sorların gidiyor diyorum, sormuyorum/ yanağın nasıl? sen gidiyorsun ve gidiyor işte dört var-larım, üçe kaldım yine... Sen ben o/ sen gidiyorsun saçların gidiyor...bağ lı... hiç bir rüzgara gitmiyor saçların bilmiyorsun/ hiç bir suya gitmiyor... bağlı... biden bire/ yok gibi/ sus gibi... düştüğüm ve çıkamadığım... çıktığımda, düşümü hatırlamadığım pusular gibisin... ellerini bulup bulup yitiriyorum sen gidiyorsun ben kayp oluyorum... sen gidiyorsun/ bu sefer sahiden! kocaman gidiyorsun/ gittikçe büyüyorsun düşlerimde... resmine ters persfektif ekledim... sen gittikçe büyüyensin... bu kadar işte... bitti şarkı..." |
|
20 Ocak 2008, 01:43 | #24 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: HiçLiğim.. Sen dediğini duydum… İnan duydum sen dediğini… Sen, bir kelime olmaz dediğini/ tekil bir şahıs sen/ dediğini… Ben, diyecektim sana… Ben… (kırıldı sesim/ hiçbir yere yığılmadan gölgesi…) Ben dedim sana tüm kırıklarıma rağmen ‘‘Ben’’ |
|
20 Ocak 2008, 01:45 | #25 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: HiçLiğim.. Geceyi yırtan bir ses çınlıyor beynimin dehlizlerinde, Karanlığa inat bir aydınlık arayışı var içimde... Yetmiyor ışıklar yetmiyor, yıldızlar yetmiyor. Topluyorum sokak lambalarının aydınlıklarını kaldırımlardan Yine yetmiyor aydınlatmaya hiçbir ışık gözlerinin boşluğunu... Seni arıyorum labirentinde ruhumun Kayboluyorum çıkmazında sokakların... Soğuk bir duvara sırtımı dayayıp, Alıyorum dökülmüş yüzümü avuçlarımın arasına. Görünmekten utanan bir cüzzamlı gibi... Kaçıyorum aynalardan ben bile tiksiniyorum kendimden. Bir ses geceyi yırtıyor sen diyor senin sesinden Arıyorum sesi kendime rastlıyorum bir duvar dibinde Ezilmiş, parçalanmış, yıkılmış bir biçimde... Ararken seni gecede hep kendi çaresizliğimle çarpışıyorum her köşe başında. Yaralıyorum, yaralanıyorum Seni/Kendimi... Kayboluyorum en iyi bildiğim kayıp kentimin sokaklarında... Sen diyor bir ses... sendeliyorum Korkuyorum bir çocuk gibi karşıma çıkmayacak ejderhalardan... Arıyorum/Buluyorum/Kaybediyorum.../Kayboluyorum.../Ölüyorum. |
|
20 Ocak 2008, 01:47 | #26 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: HiçLiğim.. saatleri geri alıyorum..birazdan yeniden sevişmeye başlayacak gözlerimiz..dudaklarımıza tastikli imzalar atacağız..rüzgar okşayacak tenini..söylemeyi unuttum, rüzgar gerçekte benim ellerim.. yaşlandı yaş(lar)ım saçlarına ak düşmüş bir gülüşü öptüm boynundan doğdum ve doğurdum al üstümden yorganını gece, üşüdüğüm zamanlarda susuyordum açıldı kahkaha tene düştü kalbi çarpan dokunuş soyundu huzur, içine aldı özlemleri nasibim olsun, bu son vuru(lu)ş ..gökyüzüne düştüm..çıplaklığımı örttü mavi..mavilerin içine gir sevgilim, aşk'ı üşütmeden sevişelim..acıtma yüreğimi..farkında olmadan irkilelim ve sevinelim.. uykusu kaçan bir gecenin bedenine dokundu sevi usulca soydu üzerinde ağırlık yapan kaygıları okşadı ve titretti, yüreği aydınlatan mumun alevini parmaklarını doladı saçlarına karanlığa yapıştı ıslak kavuşmaların sesi aşk'ın dudakları kulağın altında alev aldı özlemler yakalandı hüzün, tutuştu utancın çırası çıkarken doruklara sarıldı dil yarası ...devam et konuşmaya..kelimelerini yutup, cümleler doğurmak için yaklaştım nefesine..kabul ediyorum, bendeki bu delilik, hayatın içinden akan tescilli acılardan içti ve öyle sarıldı umudun bacaklarına..gülüşlerinde Akdeniz'in sıcaklığı var, yasla dudaklarını Ege'nin kıyılarına... beni benden alıyor yüzündeki şehvet sende kalmaya geldim, perdeleri artık ört... |
|
20 Ocak 2008, 01:48 | #27 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: HiçLiğim.. Gecenin karanlığına yaslanıp gözlerine yıldızları ördüğüm zaman diliminden yazıyorum bu pulsuz mektubu. Yüreğimi kelimelere ilmekleyip yine sana yağıyorum yağmurlara gebe kalmış yüreğimle. Bir gece yarısı içten ice kanayan yokluğunu gözlerime gömüp her sabah güneş ile yine sana doğuyorum. Perdelerine eğilip gözlerinin karanlık duvarlarını yıkıyorum kirpiklerimde asılı kalmış gözyaşlarımla. Dağınık saçlarını rüzgarla tarayıp bulutlarla taçlandırılmış dağlarımın son kardelenlerini örüyorum saçlarının ince tellerine.. Seni hasret kelimelerinin dilsiz duvarlarına çizilmiş bir figürden öte kelebegin gözyaşlarıyla yazıyorum. Nedenini soracak olursan gülüm; toprağa düşen her gözyaşında ciceklerin dudaklarında her zaman yaşa diye. Biliyorum her canlı gibi bir gün vuslat şurubunu Azrail'in avuçlarından kana kana içecegiz. Her insan gibi toprağı gözlerinden öpüp bulutların kanatlarında bu dünyadan göçecegiz . Lakin unuttuğun birşey var sevdiğim. Bedenler çürüse de, diller unutsa da satırlara ilmeklenmiş gözlerin her zaman yaşayacak. Sen benim yürek bahçemde Zümrüd-ü Anka'nın gözyaşlarıyla beslenen ve gözlerimde nefes bilinen bir yudum ömürsün. Her gün gözlerinde yeniden doğmak için avuç içlerine bir bebek gibi kıvrılıp soluklarına gömülüyorum yine. Kirpiklerine yaslanmış rüzgarların kanatlarına uzanıp gözlerinin huzurunu soluyorum. Yalnızlık anbarından bir dirhem sevgini dudaklarıma değdirip sana geliyorum. Toprağa mevzilenmiş güneşe seni anlatıp sonsuzluğa çiziyorum güllerin gözyaşlarında yıkanmış ismini. Seni " sende " yaşamaya geliyorum. Şehvet yüklü duygularına kiracı olmaya değil; dizlerinde kütük misali ağlamak için yüreğine geliyorum. Ben gözlerine kangren acıları sermeye değil; yüzünün coğrafyasında cicek açmış gülüşleri gözlerine ilmeklemeye geliyorum. Yaşadığım şehrin tüm ışıklarını söndürüp yüreğinin aydınlığında karanlıklarımı ezmeye geliyorum. Haydi gözyaşlarınla sil terli yüreğimi, gülüşlerinle öp seni kirpiklerinden kıskanan gözlerimi. Nefeslerinden bir yudum sun susuz dudaklarımın kurak topraklarına. Yanına geldiğimde, zehir olup dolaşsan damarlarımda. Durma sevdiğim, imkansızlığına gömülmektense gülüşlerinin kurak toprakları olsun mezarim. Üşüdüm mü toprağın altında, sarılırım avuç içlerine bir cocuğun annesinin göğsüne kıvrılması gibi. Susadım mı, kirpiklerine uğrar kana kana içerim sevgini. Şimdi şehrimin tüm ışıklarını söndür ve şah damarıma sür kör bıçaklarını. Varlığının huzurunda sonlansın sen kokan kelimelerim. Bir yudum mutluluğun hazzında vur beni. Gözlerim, gözlerinden başka yurt bilmesin. Dizlerim, yüreğin gölgesinde toprağa sarılıp son kez gözlerinde gülümsesin Cennetin gölgelerine. Saçlarından örülmüş darağacındaki urganım olsun parmakların. Zehir olup dolaşsın damarlarımda keskin bakışların. Şimdi seni seviyorum diyen dilime kilit vur ve şah damarımdan süzül içeriye. Zehrini sür hücrelerimin dudaklarına. Bal diye kana kana içsin damarlarım ölümün zehrini. Ne olur üzülme hicranım. Ölüm, senin kollarından gelmeli. Çünkü; sen benim yüreğimin satırlarına örülmüş ölümsüzlüğümsün.... Günahlarına kefil olmuşken, Şah damarlarımdan süzül içeriye. Zehrini bal diye içerim sen bende yaşarken. Şehrimin tüm ışıklarını söndürüp Acılarını kilitle üzerime. Kurtlanmış sancıları giydirip bedenime, Ölümün ipini geçir gözlerime. Ne olur sus ölüm meleğim, Dizlerine eğilsin yüreğim. Senin ellerinden ölmenin ödülünü Göğsümün sol yanına takayım. Haydi zehir olup dolaş damarlarımda. Azrail'in kollarına senin avuçlarından kanatlanayım. |
|
20 Ocak 2008, 01:48 | #28 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: HiçLiğim.. Bir kömür dumanıyla tütsülendi akşamlar, sokak başlarındaki isli lambalar yeni yanmıştı… İnceden inceye bir yağmur çiseliyordu. İçimde anlatamadığım bir his vardı, bütün benliğimi sarıyordu. Sıcacık… Garip bir tebessümle dışarı bakıyordum, karanlıklar arasında işçi kadınlarla, akşamcılardan başka kimse kalmamıştı… Yanan alnım duvarda, sönen gözlerim camda… Saatler saatleri vurdu çelik sesiyle, yine bir hüzün akıyor gözlerimden. Yine sessizlik, yine sensizlik, yine bekleyiş… Duvarlarda yüzünün gölgesi, gelişi güzel çizdiğim sen… Gelişi güzel yazdığım sen… Son sigara… Henüz başladığım paketimdeki şu son sigara ( zararlı mahluk! )… Bana arkadaş olmaya çalışıyor yavaş yavaş… ( tadını anlamaya başladım bile! ) Bedenim çöle susan sular gibi suskun, Bir duvardır gerilmiş aramıza seni bana ulaştırmayacak… Ben ne kadar sensiz olamasam da o duvar bizi yakınlaştırmayacak… Yokluğunu alın yazım bilirdim, bir kopmuş yaprak gibi düşerdi. Sana uzanmak isteyince elim, cesaretim olmazdı sana dokunmaya… Yine güz, yine fırtına… Dışarı çıkıp usul usul yağan yağmura avuçlarımı açıyorum düşen her damlacığı yakalamak için…Kirli sular yürüyor iliklerime, bir zehir karışıyor kanıma, Seni hissediyorum… Islatıyor bedenimi her düşen damlacıklar, Üşütmüyor... Dilimin ucunda sen, başımın içinde sen, Şahidim Tanrı... Gözyaşlarım karışıyor her düşen damlanın ardından, Yine anımsadım seni... Çocuğum olan alnını, sevgilim olan ağzını, dostum olan ellerini anımsadım… Yağan yağmurda ıslan sevgilim, benim gibi… |
|
20 Ocak 2008, 01:49 | #29 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: HiçLiğim.. peşimde, sonbahar yüzün, pamuk derin, neşeli kendinden geçişlerin, çocuk boyun, ensen, bardağı tutuşun, kahvaltı keyfin, güldüğün karikatürler, kalemi tutuşun, anahtarı çevirişin, kapıyı kapayışın, kemerin, gözlerini ovuşturman, alnındaki çizgiler, sesindeki arıza, gözündeki mavi.. sen sen işte.. peşinde, gölgem, heveslerim, erimelerim, titreyişim, mahçubiyetim, çocukluğum, kadınlığım, aidiyetim, varlığım.. sen de, sen de . |
|
Etiketler |
hiçliğim, hicligim |
Konuyu Toplam 4 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 4 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Hiçliğim Ancak Sende Anlam Kazanır.. | vaLerya | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 14 Ocak 2011 17:26 |