19 Ocak 2008, 22:55 | #11 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: HiçLiğim.. Hava kararmış, yağmur yağıyordu.. Düşlerime yağmur yağıyordu.. Hiç olmadığın kadar içimdeydin.. Sensiz geçen zamanlara inat daha bir hissettim seni bugün.. Yalan değil başka sevdalar, başka aşklar peşinde koştum yokluğunda.. Sana benzeyen her şeyi sevdim ben.. Sevdiğim her şeyde senden izler vardı. Aradığımı buldum sandım ama yanıldım, bulduğum sen değildin. Olmadık zamanlarda aklıma düştün, zamansız yaralandım. Her sabah seni bulmak için yollara düşmek geldi içimden ama yapamadım.. Yalnızlığın acısıyla kahroldum her gece. “Gelir” dedim kendi kendime, “Söz verdi gelmesi gerek.” Bekledim. Kendimi param parça hissetim ama yine de sana kızamadım. Unuttum kötü sözlerini.. Unuttum kapında bekletildiğimi.. Unuttum telefonlarıma cevap vermediğini, kavgalarımızı unuttum.. Bir tek seni unutmadım sevgili, bir tek seni unutamadım. Hep dönmeni bekledim.. Zamanla alıştım acılara.. Alıştım sevdiklerimin yokluğuna. Ama yalnızlığa alışamadım, hasrete alışamadım, sensizliğe alışamadım. Hep dönmeni bekledim.. Şimdi artan yalnızlığım, büyüyen yokluğun var.. Tenimde kokun, gülüşün içimde saklı. Sen neredesin sevgili, varlığın nerede? Bir mevsim döndü , sen dönmedin.. ”Düşlerim böyle dağınık değildi eskiden. Özlemlerim hiç bu kadar olmamıştı gün ışığına. Hasret hiç bu kadar büyümemişti..” |
|
19 Ocak 2008, 22:56 | #12 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: HiçLiğim.. şimdi ben, kalksam; ve oraya gitsem parke taşlı sokakları dikkatsizce adımlayan o güzel çocuğu bulabilir miyim? yüreği hiç yaşlanmayacakmış gibi duran haylaz ve sevimli, baktı mı gözleri yüreğime akan o meraklı bakışlı çocuğu… şimdi ben, gitsem; gençliğim mi? çocukluğum mu? -u-mutluluğum mu? NEYSE KAYBETTİĞİM…? Yamaca yayılmış küçük şehrin, kıvrılarak yükselen dar sokaklarına yavaş yavaş tırmansam, hiç bakmadığım kadar dikkatli baksam, özenle yürüsem kaldırımlarında - hatta uçsam- ve arasam geçmişimin kalabalığında kendimi gökyüzüne çarpa çarpa arasam bulabilir miyim? Bulabilir miyim pencereye koyduğum çiçekleri? şimdi ben, ölsem tüm ihanetlerimle, çiçekler canlanır mı? |
|
19 Ocak 2008, 22:57 | #13 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: HiçLiğim.. hava soguk ceplerini sevmiyor ellerin usuyorsun kaldirimda otobusun gelmesini beklerken saatin kac oldugu onemsiz zaman kusarken bekleyislerin her bir dakika her biri olum ... saatin kac oldugu onemsiz (ve zamani tasimak ne buyuk izdirapdir kolunda) hava soguk hava karanlik ellerin buzdan eldivenlerin icinde otobus seni almayacak bu gece gitmek ama once gitmeyi istemek bir yer yok ki kalbinin olmadigi ... |
|
20 Ocak 2008, 01:33 | #16 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: HiçLiğim.. Herkes bir arayış içinde, ama hiç kimse ne aradığını bilmiyor. Sanıyoruz ki çok paramız, sürekli yükselen bir kariyerimiz, bahçeli bir evimiz, spor bir arabamız olunca biz de çok mutlu olacağız. Hadi maddeciliği bir kenara bırakalım; niye herkes aşktan şikayetçi? Çevremizde kaç kişinin aşk hayatı iyi gidiyor? Eminim parmakla sayılacak kadar azdır. Ve eminim hiç kimse yanlışın nerede olduğunu da bulamıyordur. Ben ten uyuşması kadar ruh uyuşmasının önemine inanırım. Hatta insanların eş ruhlarının olduğuna bile inanırım. Ama ruhları olmayan bedenler birbirleriyle ne kadar uyuşabilir ki? Evet, önce göz görür fakat ancak ruh sever. Ayrıca ruhumuz olmadan eş ruhumuzu bulmak gibi bir şansımız olmadığına da eminim... İşte bu yüzden içimiz de sürekli bir eksiklik duygusuyla yaşıyoruz hepimiz, işte bu yüzden sürekli duvarlara çarpıp çarpıp kendimizi kanatıyoruz ve işte bu yüzden mutluluğu bir türlü yakalayamıyoruz... Gerçekte hız çağında yaşıyoruz. Her şey o kadar hızlı geçiyor ki, ne işe, ne arkadaşlarımıza, ne ailemize, ne çocuğumuza, ne kendimize yeterince vaktimiz kalmıyor. Akrep ve yelkovanla yarış halindeyiz. Bu yüzden bütün ilişkiler yarım yamalak, bütün sevgiler bölük pörçük. Sevmeye bile vaktimiz yok bizim. Oysa teknolojinin nimetlerinden fazlasıyla yararlanıyoruz. Ne çamaşır yıkıyoruz ne de bulaşık, çayımızı kahvemizi makineler yapıyor. İşlerimizi bir telefon, bir faksla hallediyoruz. Uçaklar bizi iki saat içinde dünyanın bir ucuna taşıyor. Hatta artık gitmeye bile gerek yok, internetle dünya elimizin altında. Ama yine de vaktimiz yok işte! Bence doğanın kara bir laneti. Biz ondan uzaklaştıkça, o da bizden bütün zamanları çalıyor. Milan Kundera "yavaşlık" adlı kitabında; "yavaşlık hep aldatır,hızlılık ise unutturur" diyor. Telefon hızlılık mesela, konuşulanları,söylenenleri unutturur. Mektupsa yavaşlık, hep vardır ve hep hatırlatır. Evet freni patlamış kamyon gibi yaşamanın hiç anlamı yok. Ayağımızı gazdan yavaş yavaş çekelim ve biraz mola verip ruhumuzun da bize yetişmesini bekleyelim artık. Aceleye ne gerek var? Hayat yalnız biz izin verdiğimiz gibi geçer. İyi ya da kötü hızlı ya da yavaş... Her şey bizim elimizde, sevgi de, aşk da, başarı da. Ama ancak kendi ruhumuzla buluştuğumuzda... |
|
20 Ocak 2008, 01:36 | #17 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: HiçLiğim.. Bense sadece büyük bir hasret, öylesine yalnız, öylesine suskun, bir o kadar umursamaz. Ve o kadar yabancıydım ki kendime. Kendime gömüldüğüm zamanların çığlığıydı en çok kulaklarımı tırmalayan. Yıkımlardan, ölümlerden gelen insanları oynardım yalnızlıklarımda. Çünkü bu ölümlerin, yalnızlıkların hamalıydım ben, yorulmadan. Uzak yerler çekiyordu beni durmadan, uzak gitmeler, vakitsiz gitmeler. Gözlerin kalabalık bir şehirdi senin. Bense onları aramadığımda terkedilmiş kentler gibi oluyordum. Yokluğun büyüdükçe, gece de koyulaşıyordu artık. Ve içimde kainatın rahatça sığabileceği bir boşluk oluştu içimde sen gittiğinde. Bütün yollar çıkmaz sokaklara çıkıyor artık. Kimliksiz koşulan bir yolun başındaydım artık. Kimliğimi kaybetmiştim sen giderken. Gidiyordum, bilmediğim, tanımlayamadığım yerlere, zamanlara. Aynı anda gideceği yeri bilmeyen binlerce tren kalkıyordu yüreğimin en ücra istasyonlarından. Her vagonuna anılarım doluştuğu trenler� Üşürdüm bazen. Yağardı yağmur. Bedenimi ıslatan yağmur, anıları tazelerdi, yüreğimi kanatarak. Sen olsaydın yanımda ne olurdu ki� usulca öperdin beni ve bütün yağmurlar dinerdi, gözlerinle beraber bahar da gelirdi çoraklaşan yüreğime. Sen olsaydın, kimsesiz sokaklar dolardı hemen. Gözlerin kalabalık bir şehirdi senin, bense onlarsız, terkedilmiş bir kent oluyordum, hiç kimsenin uğramadığı. Acılı bir çocuktum bazen. Ne kadar da üzülsem, bir yanım umutlu, her umutlu anımda da usul usul bir yerlerim kanıyordu durmadan. �gidersen, yıkılır bu kent.�diye inleyecekti artık her şey. Ve tüm kitaplara, dizelere lanetler okuyordum artık. Gitmiştin ve yıkılmıştı bu kent. Ama sana dair izler taşıyan bu kent güzeldi benliğimde. Sen gittin, gözlerin gitti. Ve buz kesti ellerim, yüreğim. Kokunla birlikte, sende gittin. Artık şehrin rengi siyahtı. Şehrin bütün ışıkları sönük, hiçbir kapının zili ötmüyordu artık benim için. Kimse duymuyordu çığlıklarımı. Yağan her yağmur sokaklara çekiyor beni hala. Sen arar dururum bu şehrin ıssız sokaklarında. �sen yoksun, gönül yaresi ne olacak, Kim saracak beni bu yarası sarılmayan günlerde. Kim fark edecek senin bendeki yokluğunu, Sen yoksun, beni bulana aşk olsun.� Evet. �sen yoksun, beni bulana aşk olsun.� Hallerindeyim artık. Uzaklar çekiyor beni artık. Sen uzaklardasın diye sevmeye başladım uzaklıkları. Gözlerin kalabalık bir şehirdi senin. Ve sen artık ulaşılmaz, büyük kentler gibiydin�. |
|
20 Ocak 2008, 01:36 | #18 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: HiçLiğim.. Bir sabah uyanacaksin ki yokum ben artik sevgili... Mesela sabahin erken saatlerinde sevisemeyecegiz seninle artik ac karna. Sen uyurken beyaz güller seremeyecegim yatagina/öperek uyandiramayacagim seni. Aksamlari kapina dayanan o cilgin cocuk olmayacak gecelerinin konugu. Gizli gizli birbirimize sarilamayacagiz kent caddelerinde. El ele tutusamayacagiz kokumuzu duyumsayarak. Avuclarimizda eritemeyecegiz artik zamani. Mesela romeo ve juliet filmini izlerken gizlice tutamayacaksin ellerimi. Dudaklarini kanatamayacagim artik öperken. Yildizlar altinda dokunamayacagim tenine,güzelligine hayran kalamayacagim. Yagmurlar altinda islanamayacaksin benimle. Sarap icerken baygin baygin bakamayaksin bana. Saclarimi bozamayacaksin oksarken... Mesela inci küpelerine dokunamayacagim artik Gögüslerine bakamayacagim firarice. Ter icinde birakamayacagiz birbirimizi,yorulamayacagiz. Sarkilarini dinleyemeyecegiz ayrligin ; kanepede dizlerine uzanarak. Kacak sevismeler cogalamayacak utangacligimizda. Yataginda yatamayacagim artik sabahlara vararak. Mesela bir eyleme gider gibi gelemeyecegim sana yasadisi kosarak. Sehvetlice oynayamayacagiz oynumuzu askin. Senin icin seker toplayamayacagim bayram sabahlarinda. O beyazim güllerini calamayacagim baris parkinin. Ve pencerene o gülleri gece yarisi birakamayacagim artik. Zamani kiskanamayacagim birlikteligimize. Mesela hicri izgören kasetini sizin evde yagmurlu bir günde birlikte dinleme istegi olamayacak sonbaharlara erteleyerek. Gidislerimize özlem duyamayacagiz/bekleyen ve beklenen olamayacagiz. Mesela o kente yagmur yagarken bana yazamayacaksin yagisini yagmurun. Islakligini,heyecanini söyleyemeyeceksin bana. Bir bahar daha umut olamayacagim ben sana... Mesela nefesini öpemeyecegim artik. Sevismelerimizin basrol oyuncusu olan dilimi de isiramayacaksin. Yüregimden yüregine nehirler akamayacak. Dudaklarinda siginaklar acamayacagim yurtsuzluguma. Bir seyyah olamayacagim gögsünde / Cadirlar kuramayacagim vücudunda... Mesela sen gittiginde yenilen bir sövalye olamayacagim. Bir köse basinda rastlayamayacagim ben sana. Seni duyamayacagim bir yolculukta/Sana bakamayacagim gül kokunda. Mesela ben... Mesela sen... |
|
20 Ocak 2008, 01:40 | #19 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Cevap: HiçLiğim.. Of of of şiirlere sözlere bak Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. harikasın mafisim doldur KÖŞEMİZİ Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. bende katılcam yakında. |
|
20 Ocak 2008, 01:40 | #20 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: HiçLiğim.. Ben ne kadar küçük bir kelime yalnızca üç harf ve tek hece. Bense o benden daha küçüldüm, önce parçalandım, sonra ufalandım... Kendimi baltaladım, köküne köküne vurdum hayat ağacımın sonra devrildim haşmetli bir şekilde... Bunları ben yaptım o küçücük ben yaptım... Ne düşünüyorum ne yazıyorum bilmiyorum... Hiçbirşey hissetmez oldum hissettiğim dışında hissederken hissiz kaldım... Yok edemiyor hiçbirşey beni hiçbir neşter kalbimi çıkarıp alamıyor... Hiçbir hançer yarası öldürmeye yetmiyor beni olmuyorrr ölmüyorum... Ruhum bedenime yapışmış sanki çıkmıyooorrr çıkmıyor Lanet Olasıca.. Nerdeyim... Ne yapıyorum ? kimim ? kimsin ? Kim bunlar ? .... Sessiz çığlıklar atıyorum karanlıklara kayboluyorum boş dehlizlerde... Birden bir labirentin içine atılmış tarla faresi oluveriyorum... Çıkamıyorum işin içinden bulamıyorum çıkışı lanet olsun. Offf ne zırvalıyorum ben ya. |
|
Etiketler |
hiçliğim, hicligim |
Konuyu Toplam 6 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 6 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Hiçliğim Ancak Sende Anlam Kazanır.. | vaLerya | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 14 Ocak 2011 17:26 |