![]() |
![]() |
![]() | #11 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cehennem Köpekleri azdılar yine; sıçrayıp ısırıyorlar,geri çekiliyorlar,etrafımda dolanıp sonra yine saldırıyorlar. oysa ben kurtulduğumu sanıyordum onlardan,beni unuttuklarını; ama şimdi daha da çoklar. ve ben daha yaşlıyım şimdi ama köpeklerin yaşı yok ve herzamanki gibi etinizi ısırmakla yetinmiyor beyninizi ve ruhunuzu da ısırıyorlar bu odada etrafımda dönüyorlar şimdi. harikulade değiller; cehenem köpekleri bunlar ve sizi de bulacaklar şimdi onlardan biri olsanız da. |
| ![]() |
![]() | #12 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Dilenmek çoğumuz gibi, o farklı işlere girip çıktım ki, midem deşilmiş ve bağırsaklarım rüzgara fırlatılmış gibi hissediyorum kendimi. iyi insanlar da tanıdım bu işlerde öbür tür de. ama birlikte çalıştığım insanları düşününce- aradan on yıl geçmesine rağmen- ilk aklıma gelen Karl oluyor. Karl'ı hatırlıyorum: yaptığımız iş belden ve boyundan askılı önlük giymeyi gerektiriyordu. ben Karl'ın çömeziydim. 'kolay bir işimiz var', demişti bana. her sabah yöneticilerden biri geldiğinde Karl hafifçe öne eğilip gülümser, başını hafifçe sallayarak onu selamlardı: 'günaydın Doktor Stein', 'günaydın Bay Day' ya da Bay Night, kadın bekarsa 'günaydın, Lilly' ya da Betty ya da Fran. ben tek kelime etmezdim. Karl bundan rahatsızlık duyuyordu, bir gün beni kenara çekti: 'bana bak, böyle bir işi başka nerede bulacaksın? iki saatlik öğle paydosumuz var.' 'bulamam herhalde...' 'kesinlikle, senin benim gibiler için bundan iyisi can sağlığı..' bir şey demedim. 'tamam, önceleri zor gelir insana köpeklenmek benim için de kolay olmadı ama bir süre sonra önemli olmadığını keşfettim kabuğum çıktı. artık kabuğum var, anladın mı? ' baktım ona, gerçekten vardı kabuğu, yüzünde de bir tür bulanıklık vardı gözleri anlamsız bakıyordu, boş ve kayıtsız; yıllanmış, yıpranmış bir deniz kabuğuna bakıyordum. birkaç hafta geçti hiçbir şey değişmedi: Karl hiç sektirmeden herkesi saygı ile selamlıyor, gülümsüyor, rolünü mükemmel oynuyordu. ölümlü olduğumuz aklına hiç gelmiyordu herhalde ya da daha büyük tanrıların bizi izliyor olabileceği. ben işimi yaptım. sonra, bir gün, Karl beni kenara çekti yine. 'bak, Doktor Morely benimle senin hakkında konuştu.' 'evet? ' 'senin neyin olduğunu sordu bana? ' 'sen ne dedin? ' 'genç olduğunu söyledim.' 'teşekkür ederim.' maaşımı alır almaz istifa ettim ama yine benzer işler buldum yeni Karl'larla karşılaştım ve sonunda hepsini bağışladım ama kendimi asla: ölümlü olmak bazen insanı tuhaf neredeyse çalıştırılamaz ve son derece iğrenç kılar- hür teşebbüsün kölesi değil. |
| ![]() |
![]() | #13 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Edebi Bir Aşk onu her nasılsa yazışma ya da şiir veya dergiler yoluyla tanıdım ve bana tecavüz ve şehvet konulu çok seksi şiirler yollamaya başladı, ve işin içine biraz da entellektüellik karışınca biraz kafam karıştı ve arabama atlayıp Kuzey'e sürdüm; uykusuz, akşamdan kalma, yeni boşanmış, işsiz, yaşlanmış, yorgun, beş on yıldır çoğunlukla uyumak ister bir halde, sonunda moteli buldum küçük güneşli bir kasabada toprak bir yol üzerinde ve orda oturup bir sigara tüttürdüm düşündüm, gerçekten delirmiş olmalısın diye, ve bir saat geç çıktım kadınla buluşmaya, epey yaşlıydı, nedense benim kadar, pek seksi değildi ve bana çok set, ham bir elma verdi kalan dişlerimle çiğnediğim; adı konulmamış bir hastalıktan ölüyormuş astım gibi bir şeyden, ve sana bir sır vermek istiyorum dedi, ben de biliyorum; bakiresin,35 yaşındasın, dedim. ve bir defter çıkardı, on-oniki şiir: bir ömürlük çalışma ve okumak zorunda kaldım ve anlayışlı olmaya çalıştım ama çok berbattılar. sonra onu bir yere götürdüm, boks maçlarına ve ellerini kenetleyip dumanın içinde öksürdü ve etrafına bakınıp durdu bütün insanlara ve sonra da boksörlere. sen hiç heyecanlanmazsın, değil mi? , dedi ama o gece tepelerde epeyce heyecanlandım, ve onunla iki-üç kere daha buluştum şiirlerinin bazılarında yardımcı oldum ve dilini boğazımın yarısına kadar soktu ama ondan ayrıldığımda hala bakireydi ve berbat bir şair. düşünüyorum da bir kadın açmamışsa bacaklarını 35 yıl iş işten geçmiştir aşk için de şiir için de. |
| ![]() |
![]() | #14 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Edebi Bir Tartışma Markov'un iddiasına göre ruhunu bıçaklamaya çalışıyormuşum ama ben onun karısını tercih ederdim. ayaklarımı kahve masasının üzerine koyarım ve o da der ki, ayaklarını kahve masasının üzerine koymana pek aldırmıyorum ama bacakları sallanıyor her an zavallı şey parçalara ayrılabilir. ayaklarımı masadan çekmem ama hala onun karısını tercih ederim. Markov der ki, bir hendek kazıcısını eğlendirmeyi tercih ederdim veya bir gazete satıcısını çünkü bu insanlar hiç olmazsa nezaket kurallarına uyacak kadar nazik olurlar Rimbaud ile fare zehiri arasındaki farkı bilmeseler de. boş bira tenekem yere yuvarlanır. 'ölmem gerekmesi hiç mi hiç canımı sıkmıyor, ' der Markov, 'bu oyundaki rolüm yaşayabildiğim kadar iyi yaşamam gerektiğidir.' yanımdan geçerken karısını yakalarım elindeki bira göbeğime yaslanır, dizleri ve göğüsleri çok güzeldir ve onu öperim. 'yaşlı olmak pek o kadar kötü değil, ' der, ortalığa bir sakinlik çöker ama önemli olan şudur: Sakinlikle ölümü birbirinden ayrı tutmak için: asla yaşlı olduğun için gençliğe aşağılayıcı bir şekilde bakma, tecrübeli olduğun için yaşlılığa asla bilgelik olarak bakma. bir insan hem ahmak hem de yaşlı olabilir -- böyle birçok insan vardır, bir insan hem genç hem de bilge olabilir -- çok az insan böyledir. bir insan -- Tanrı aşkı için diye figan ettim, 'kes sesini! ' gidip bastonunu aldı ve dışarı çıktı. 'onun hislerini incittin' dedi karısı 'senin büyük bir şair olduğunu sanıyor.' 'bana göre o fazla kurnaz' dedim 'biraz fazla bilge.' göğüslerinden birini dışarı çıkarttım kokunç büyük güzel birşeydi. |
| ![]() |
![]() | #15 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Edebi Bir... onu her nasılsa yazışma ya da şiir veya dergiler yoluyla tanıdım ve bana tecavüz ve şehvet konulu çok seksi şiirler yollamaya başladı, ve işin içine biraz da entellektüellik karışınca biraz kafam karıştı ve arabama atlayıp Kuzey'e sürdüm; uykusuz, akşamdan kalma, yeni boşanmış, işsiz, yaşlanmış, yorgun, beş on yıldır çoğunlukla uyumak ister bir halde, sonunda moteli buldum küçük güneşli bir kasabada toprak bir yol üzerinde ve orda oturup bir sigara tüttürdüm düşündüm, gerçekten delirmiş olmalısın diye, ve bir saat geç çıktım kadınla buluşmaya, epey yaşlıydı, nedense benim kadar, pek seksi değildi ve bana çok set, ham bir elma verdi kalan dişlerimle çiğnediğim; adı konulmamış bir hastalıktan ölüyormuş astım gibi bir şeyden, ve sana bir sır vermek istiyorum dedi, ben de biliyorum; bakiresin,35 yaşındasın, dedim. ve bir defter çıkardı, on-oniki şiir: bir ömürlük çalışma ve okumak zorunda kaldım ve anlayışlı olmaya çalıştım ama çok berbattılar. sonra onu bir yere götürdüm, boks maçlarına ve ellerini kenetleyip dumanın içinde öksürdü ve etrafına bakınıp durdu bütün insanlara ve sonra da boksörlere. sen hiç heyecanlanmazsın, değil mi? , dedi ama o gece tepelerde epeyce heyecanlandım, ve onunla iki-üç kere daha buluştum şiirlerinin bazılarında yardımcı oldum ve dilini boğazımın yarısına kadar soktu ama ondan ayrıldığımda hala bakireydi ve berbat bir şair. düşünüyorum da bir kadın açmamışsa bacaklarını 35 yıl iş işten geçmiştir aşk için de şiir için de. |
| ![]() |
![]() | #16 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Entel kadın havaya sprey sıkan uzun bir hortum misali durmadan yazı yazıyor, ve durmadan kavga ediyor; söyleyebileceğim gerçekten farklı hiçbir şey olmadığından söylemekten vazgeçiyorum; sonunda- üzerinde etki yaratmaya çalışmıyorum gibi bir şey deyip söylene söylene çıkıp gidiyor. ama biliyorum ki geri dönecek hep dönerler. ve akşam 5'te kapıyı çalıyordu. açtım kapıyı beni istemiyorsan uzun kalmam, dedi. eyvallah, dedim, banyo yapmam lazım. evlilik gibi bir şey: her şeyi hiç olmamış gibi kabulleniyorsun. |
| ![]() |
![]() | #17 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Etki Ve Tepki En iyilerimizin sonu genellikle kendi ellerinden olur sırf uzaklaşmak için, ve geride kalanlar birinin onlardan uzaklaşmayı neden isteyebileceğini bir türlü tam olarak anlayamazlar. |
| ![]() |
![]() | #18 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Evet Evet Evet Evet tanrı aşkı yarattığında çoğu insana yaramadı tanrı köpekleri yarattığında köpeklere yaramadı tanrı bitkileri yarattığında eh işte idare ederdi tanrı nefreti yarattığında standart bir hizmete kavuştuk tanrı beni yarattığında beni yaratmış oldu tanrı maymunu yarattığında uyuyordu zürafayı yarattığında sarhoştu uyuşturucuları yarattığında kafası kıyaktı ve intiharı yarattığında bunalımdaydı senin yatakta uzanmış halini yarattığında ne yaptığını biliyordu sarhoştu ve kafası kıyaktı ve sonra dağları ve denizi ve ateşi aynı anda yarattı bazı hataları oldu ama senin yatakta uzanmış halini yarattığında tüm Kutsal Evren' in üzerine boşaldı. |
| ![]() |
![]() |
Etiketler |
bukowski, charles |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Charles Bukowski | Ocean | Genel Paylaşım | 7 | 04 Nisan 2018 12:04 |
Charles Bukowski / Tüm Şiirleri | fatal | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 6 | 10 Ekim 2012 22:55 |
Charles Bukowski ve Şiirleri | Zen | Edebi Şahsiyetler | 9 | 09 Şubat 2012 21:54 |
İtiraf*Charles Bukowski | Ruj | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 01 Aralık 2011 09:57 |
Charles Bukowski | Ruj | Şairler / Yazarlar | 2 | 01 Ekim 2011 16:38 |