biletimi,
kör bir piyangocunun
titreyen ellerinden çekiyorum
savrulmuş hayatıma bir amorti vursa
bu, en büyük ikramiye bana!
sen'lerden örülmüş bir duvarın kenarından yürüyorum
sen'lerden örülmüş o duvara tutunarak
yalnızlıklardan kaçıyorum güya
yalnızlıklarıma birer davetiye gönderirken
ben o sen'leri bölüyorum
o sen'ler beni
bölük pörçük hayatımı
iliklemeye çalışıyorum beceriksiz ellerimle!
yamalı bir kum torbasına dönmüşüm
kendimi dövmekten geliyorum
bir iş dönüşü saati
yorgunum, bitkinim
dargınım kendime!
cevapları kendi içinde saklı sorguların
binlerce soruya gebe bakışlarında
bir sümüklüböceğin kabuğunu sürüklediği çaresizlikte
sürüklüyorum kendimi
bir kaplumbağanın "evim" dediği heyecanda
taşıyamıyorum artık bedenimi!
kendimi ispiyonluyorum
bir casusun kurşuna dizilme hakkını
görebilmek için kendimde
terazi burcundan gündönümlerinde
akşamdan kalma yorgun bir gündüzün sarhoşluğu,
kazandığı savaşlardan topladığı madalyaları
ağlayarak sayan bir askerin gölgesiyim
ah!
göz özü görmeyen bir havada
fareli köyün kavalcısını arıyorum:
ömrümün kalan kısmına hükümlü
peşinatsız dört taksit sudan ucuz üç kuruşluk acılarımı
dökmesi için denize!