02 Ekim 2007, 05:20 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Yokluğun.... Yokluğun... Yokluğunda uzun uzun yazmaya başladım. Pencerenin önünde saatlerce oturup, gelip gidenlere daldığım zamanlar oluyor. Gidişini unutamıyorum. İçimdeki boşluğun iliklerime geçişine seyirci olup, izliyorum. Her şeyden, herkesten uzaklaşan kopuk bir ruha yataklık ediyorum. Eskiden de severdim yalnız olmayı, ama şimdi, daha bir hoşuma gidiyor bir başına kalmak, yaşamak. En iyi kendime ifade ediyorum kendimi. .. Kendi filmimi yazıp, yönetiyorum. Tek kişilik bu oyunda sensizliği ve yalnızlığımı anlatıyorum. Bir rüyanın içinde uyanır gibiyim. Gerçek hangisi, ben nerdeyim çözemiyorum. Sen de yoksun... İçimdeki boşluğun derinleştiği gündü gidişin. Gitme diyebilmeyi her şeyden çok istedim. Ama, söyleyemedim. Küçük hayallerim vardı büyük umutlara gebe kalan. Düzgün, koca adamdın sen, bense hiç büyümek istemeyen bir çocuk. Aslında senin gidişinle değişti her şey… Yokluğunu kaldıramayacak kadar büyüdüğümü fark ettim. Oysa büyük olmak can yakıcı duygulardı benim için. Bundan iyice emin oldum. Kuşkusuz artık gelmeyeceksin biliyorum. Kalabalık, en tenha köşelerde yakalıyor şimdilerde beni. Sensizlik darbe üstüne darbe indirirken, gelişigüzel duygulara demir atıyorum. Düşüncelerimi karıştırıyorum. Karışıyorum. Hep aynı duygular etrafımda dönüyor. Alışkın bir eda içinde yere çivileniyor ayaklarım. Kaçmak istiyorum. Kaçamıyorum... Yalnızlık benden kalabalığa bulaşıyor. Kendimi bırakıp, duygularımı salıveriyorum sokağa. Her yer gözlerim değdikçe grileşiyor. Sensizliğe tahammül gücüm gün ve gün zorluyor düşüncelerimi. Çıkıp gittiğin anı düşlüyorum tam orta yerinde evimin. Kapıya dokunamıyorum. Sadece sen varsın orada, bakamıyorum. Gidişine ortaklık eden kapım yalnızca yokluğuna açılıyor... Aramıza kapıdan başka her şey giriyor. Zaman giriyor, ayrılık, özlem bir de sensizlik. Kalan son gücümü çıktığın kapıyı kapatmak için kullanıyorum. Sessizliğin içinde buluyorum artık seni. Ruhumdaki tüm duyguları boşaltıyorum kapının arka yerine. Bıraktığın yerdeyim hala. Her gün gidişini yeniden izliyorum. Üzerimde ince yorgunluğun, yüreğimde külçe ağırlığınla duruyorum.... Yokluğuna alışamadım. Ancak, bu şekilde yaşamaya çalışıyorum... --- Alıntıdır | |
|
02 Ekim 2007, 05:21 | #2 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Yokluğun.... Sana gitme diyemediğim zaman; bir yanlızlık resmi çizildi önce. Sonra hafiften bir rüzgar esti, üşümeye başladı ellerim senin yokluğunu hatırlatırcasına. Bir buruk ses vardı hala kulağımda sevda türküleri söyleyerek rüzgarın uğultusuna karışan. Sessizce sallarken elimi ardından bir küçük tebessüm belirdi yüzümde bu son vedaya aldırmayan... --- Alıntıdır.. |
|
02 Ekim 2007, 05:22 | #3 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Yokluğun.... denize acildim sevmeye sevilmeye anladim sevmek gibisi yok; kim anlar sevdanin dilinden kim korkusuzca suzulur acik kapilardan iceri, kim kirar zincirleri, kim sever, kim durust, kim acik, kim asik olur pervasizca..oyunsa bu evet bir ask oyunu, kim bilerek ve isteyerek acitir canini..ben atesle yanilan aciyla sevdim.. yagmura soyundum yavas yavas yagar diye damlalarda yuzmek gibisi yok ; dunu unutmadan bu gunu yasayabilmek, bir hic olmadan sevebilmek..bir bir hatirlayabilmek soylenmis tum sozleri, dokunamadan dokunabilmek, aşk/sevda sanipta mayin tarlasinda yurumek kimin harci. kimin harci birakip gitmek, hemde severken gidebilmek.. yoklugum varligim bir, dunum yok yarinim sir; elde var aci, sevdali omrumun bedeli bes para etmedi odedim.kapini calan o hic tanimadigin, hic kimse kadar hic'im. gormedigin kadar gorulmez, duymadigin kadar duyulmazim iste..ben saklambac oynarken bulunma korkusunun heyecaniyla sevdim.. anlattikca usuyor, anlattikca isiniyor yuregim, senli dort mevsim, zaman senden sonra benden once. akrebe kus yelkovan, saniyeler sasirmis, aylardan sendeyim..saatim desen sana gec...yanarak, yikilarak, varliginda yok olarak.. --- Alıntıdır.. |
|
02 Ekim 2007, 05:23 | #4 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Yokluğun.... Uzaklardan bir ses olmanı isterdim, bir selam, bir nefes... "Üşüme" diye seslenmeni isterdim... Bir el olmanı isterdim, bir kol... "Özledim" deyip sarılmanı... En karanlık yerinde düşlerimin çıkıp gelmeni isterdim. Kınalı bir bahar gibi, umut ışığı olmanı isterdim hayatıma... Gelseydin ve yaslasaydım başımı omuzuna, ağlasaydım doya doya ... Geçerdi üşümesi yüreğimin, geçerdi üşümesi içimin, kirpiklerimde yağmurlar dumanlanmazdı biliyorum... Seninle suları yeşil bir ırmağın kıyısında buluşmak, saçlarının kokusundan öpmek, içime çekmek ve serin soluğundan içmek, sana sarılmak, kucaklamak, uçmak isterdim… Ama nafile, aramızdaki bütün yollar kapalı... Bütün dallar kesik... Yokluğun buz gibi soğuk... Üşüyorum... Yüreğim de donmuş sanki. Gözlerimde... Ateşler içinde bedenim... Öyle bir üşüme ki, hiç bir şey ısıtmıyor artık. Bütün uzuvlarım uyuşmuş. Ezip geçiyor ruhumu acılar... Yoksun işte, kalbimin kuyusu en hazin sesle inliyor şimdi. Kirpikleri kırılan bir zamanın teninde, ağrılı şiirler topluyorum gecelere şimdi... Bilirim, sevmek ve özlemek bir ateşe dokunmaktır; yakmaktır yüreğini yangınlarda. Ama ben üşüyorum. Yokluğun buz gibi soğuk. Yakacak bir şeyimde yok… Ağlıyorum, buza dönüşüyor gözyaşlarım… Ağlıyorum, akıp gidiyor gözyaşlarım çağlayanlara… Bakakalıyorum ardından çaresiz… Ah! bir el olsan dokunsan alnıma, okşasan saçlarımı bir anne şefkatiyle.. Geçerdi ağrısı başımın, geçerdi biliyorum... Bir gül olsaydın bahçemde, koklasaydım nefes nefes, çekseydim içime derin derin... Bir göz olup baksaydın gözlerime, çekip alsaydın içindeki hüznü... Ah! bir bilsen nasıl sevinirdi yüreğim, nasıl sevinirdi dudağımdaki gelincik, kapımdaki akasya... Susuyorum artık derin derin... Ve sessizce soluyorum bir hazan yaprağı gibi... Oysa ne kadar çok hasretim konuşmaya, anlatmaya anlaşılmaya... Oysa ne çok istiyorum, tüm bedenimden söküp almanı yalnızlığımı, hicranımı bir tılsımla... Yüreğim kanrevan, dikenler acımasız, ayaklarım kırık koşamıyorum artık doruklara, menzil uzak... ---- Alıntıdır.. |
|
02 Ekim 2007, 05:24 | #5 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Yokluğun.... kumların sahilden denize hızla sürükleniği zamanda gel sevgili...bir ateş,bir gitar sesi duyduğunda...yıldızların dilek tuttuğu zamanda gel.öyle bir geri gel ki...dönmek,kopup gitmek kolay olmasın.herkesin bilmediği gibi bil beni ve hiç sevmediğin kadar sev...öyle bir şey söyle ki bana,bu bizim sırrımız olsun.göz yaşı saflığında bir söz olsun kelimelerin.çünkü ben seni hala çok seviyor,özlüyor,bekliyorum. sensizliği anlatmak istedim herkese.nasıl bir şey olduğunu sordular bana.dedim ki:çığlık çığlığa sessizlik sanki.haykırışlarımın duyulmadığı bir zaman bunalımı bu.anlamadılar,anlamadı kimse...ben sizi anlıyorum,dedim.çünkü seven analar benim dediklerimi,bir de gönül adamları...teselli etmeye çalışmayın,dedim.zira sıradan yalanlara karnım toktu.beni bir tek sen avutabilirdin.hoş...sende zaten buralardan çok erken gittin. yalnız birinin yavaş yavaş tükenişini görüyor şimdi insanlık.sebebini bilmedikleri bir bitişe komplike senaryolar yazıyorlar.bilmezler ki bunun adı sevgi,bunun adı aşk,adı sevda...gelir,geçer unutursun cinsinden bir yara değil bu.yaram sevdam,yaram ayrılık...bilmezler ki sensiz geçen her günümün yalnızlık adını aldığını.en iyisi yine susmak,ruh girdaplarında kaybolmak...yoksa... şimdi sen yoksun ya... mevsim temmuza gelse ne yazar... ya da tenim yansa, avuçlarım terden ıslansa neye yarar... sen yoksun ya... boşver gitsin,aldırma... --- Alıntıdır.. |
|
02 Ekim 2007, 05:24 | #6 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Yokluğun.... Saymadım. Kaç yıl geçti aradan... Ben her günbatımında bu ağacın altındayım. İçiyor, kızaran ufukların ötesini gözlüyor, senin geri dönmeni bekliyorum. Sensiz hüzün dalgaları vuruyor, bu sahile. Sensiz yaşam boş. Benim gibi bir bekleyen daha var. Her akşam kulübesinin önünde oturur. Her akşam aynı şarkıyı dinler, taş plaktan. ''Beklerim hergün bu sahillerde mahzun böyle ben, Gün batar, kuşlar döner, dönmez bu yoldan beklenen...'' Neden bekletiyorsun? Niçin gelmiyorsun? Söyle. Neredesin sen?.. --- Alıntıdır.. |
|
02 Ekim 2007, 05:25 | #7 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Yokluğun.... Seni en sona saklamıştım... Varlığımın ve yokluğunun sonunda söylenebilen tek suskunluktun sen... Ömrümün son demlerine yakışan son sözdün. Ben seni hiç söylemeyecek, yazmayacak, anlatmayacaktım... Bir sır olmalıydın duvarımdaki suretinle yalnız benim aramda. Sandallara gül.... gül doldurmalıydın ve bir bir tutuşturup denize salmalıydın ben sonlardan sana selam edince... Uçurumlar eşiğinde dururum bir an. Yanık bir türkü olur dudaklarımda; eski, çok eski bir gülüş gibi kalan.. Geçtiğim ve belki de geçmediğim o yollardan yeni aşklar gelir şimdi çığlık çığlığa... Elleri titrer hasretin vuslatların koynunda.. Bir ben böyle ne diyeceğini bilmez kalırım ortalarda... Bir ben böyle bunalmış, bıkkın... Turuncu balkonlu evlerin pencerelerinde yine her mevsim taze çiçekler kalsın.. Bana düşen son suskunluk, bana düşen son yalan (da) burada denize hiç kavuşamamış nehirlerin kederi ile yaşansın... Kaçınılmaz yokluğumun kıyısından ben şimdi dünyada benden hatıra bilinecek olan son sözleri yazdım. Sana adanmış bir yürekten başka neydim? Var olmayan sana yana yana yokluğumun girdabına kapıldım.. Ah! Aşk! Bu mudur hep senin alınyazın! Şiirler, okunmaya vakit bulunmamış kitaplar baş ucumda duran... Çantamdaki bahar.. defterlerin arasında unutulmuş güller, postada mektuplar... Hepiniz hoşça kalın! Uzakta bir şehrin ıssız kaldırımlarında unutulmuş, ayaklar altında yıpratılmış onurlu hatıraları aşkın... ahh dalları ağaçların... Dalgaların selamını dallarda serçelere getiren yanlış rüzgârlar da bu matemli sessizliğe katılsın... Ve bir gül olsun yangınlardan arta kalan! Bu şehir yansın, hiç acıma! Ve ardımdan yalnız cevapsız sorularım ağlasın... Sevdamın adı, Kaderde saklı, Kalsın! İşte sana son sözüm bu, Sen benim tek yalanımsın... Katiller, faili meçhul ölüler, intihara meyilli şiirler ve şairler Hepiniz hoşça kalın! --- Alıntıdır.. |
|
02 Ekim 2007, 05:25 | #8 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Yokluğun.... Bir gün sende seveceksin.Belki mutsuz olacak, ağlayacaksın.İşte o gün, gözlerinden yaşlar süzülürken aklına ben geleyim.Bende çok ağladım..Karanlık odalarda bir başıma.Issız sokaklarda çok dolaştım..Amaçsız, şuursuzca nereye gittiğimi bilmeden.Kaldırım taşlarını saydım tek tek.Zaman geçmek bilmedi.. Bu şehirden kaçmak istedim.Ama yapamadım.Biliyordum nereye gidersem gideyim, yüreğimde senide götürecektim.Sevgiden kaçış yoktu..Başka bir şehirde doğan güneş, silip atmayacaktı seni yüreğimden.Bilseydim öyle olacak, giderdim uzaklara. Aynalara bakamaz olmuştum.Kendimi tanıyamıyordum çünki.Yüreğimdeki acı yüzüme yansımış, aynadaki ben değildim artık.. Yolumu bulamadım aylarca kendimi bilmeden yaşadım.Bazen duruyor düşünüyordum.Neredeyim, ne yapıyorum...Cevabı veremeden o sonsuz, karanlık boşluğa geri dönüyordum..Bazen çıldıracak gibi oluyordum..Sanki dünya üzerime yıkılmış, o ağırlık altında ölüyordum acıdan..Hasretini taşımak çok zormuş anladım.. Suçlu kimdi peki..Sevgimin büyüklüğünü anlamayan, sen mi?..Seni bana çok gören kader mi?Yoksa seni bu kadar çok sevdiğim için ben mi?...Kim di suçlu... Değer miydi peki?...Sevgi için bu kadar çok acı çekmeye...Bunun cevabını kim verebilmişki ben vereyim..Koca dünyaya sığdıramadığım sevgimi, minicik yüreğime hapsettim sayende..Kapattım kapıları..Bir gün gelmek istersen eğer, o kapıyı ancak sen açabilirsin her şeye rağmen.. Çünki asla yerine bir başkasını sevemem..Sevgilim... --- Alıntıdır.. |
|
02 Ekim 2007, 05:26 | #9 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Yokluğun.... Inanmasan Da Biliyorsun Herhangi birsey beklemiyorum kelimelerim karsiliginda... Kelimelerden dahi birsey beklemiyorum, hissettiklerimin tercümani olabilmelerinin haricinde... Neden... Nedenini benden daha iyi biliyorsun... inanmasan da biliyorsun... Ben iyi bir tiyatrocu degilim... Ben iyi bir yalanci da degilim... Hissettiklerimi birbirinden ayirmayi becerememis olmamin sebebi çok fazla olmalari sana dair... Birbirine sarmas dolas dügüm olmus 7 farkli yün yumagini birbirinden ayirmayi denedin mi hiç? Hiç beyaz yün yerine siyah yünü çektigin olmadi mi? Ben bunu yaptim... Ve bedelini sen ödedin... Elimde 7 yumakla geride kaldim... Onlarla oynayabilecegim oyunlari paylasabilecegim kimse olmadan, 77 yumakla uzaklasmani izledim uzaktan... Ve arkami döndüm... Bos bir sokakta kendi adimlarimi dinledim, rüzgar gecenin karanligini dagitmaya çalisirken... Aslinda hersey ayni, isikta da olsa karanlikta da olsa... Sadece farkli görünüyor insan gözüne... Aslinda her adim bir öncekinin aynisi; Sadece ayaklarin altinda ezilen yolu degistiriyor insan fikirlerinin arasinda... Atilan her adim, bir öncekinden biraz daha yavas... Gittikçe yavasladi zaman... Gittikçe gidememeye basladim... Geride birseyler kalmis gibi... Konusulmamis, kapanmamis birseyler var gibi... Yoksa neden islansin gözler, geçen her saatte biraz daha... Neden burkulsun insanin içi zaman geçtikçe... Neden uçussun etrafta korku yumaklari daha fazla kirmaya dair... Ve neden bir baraj olup önünü kessinler akmak isteyen kelimelerin... Sana, beni gülümseyerek hatirlayabilecegin anilar birakamadim... Veya siyah yumaklar, agir geliyor dudaklarina; asagiya çekiyor onlari... Oysa ben odama girip kapiyi her kapattigimda, duvarima sana dair astigim seylere bakiyor ve bir kez gülümseyebiliyorum kendi içimde... Bunca zaman sonra bile... Bana hediye ettigin melekler zaman zaman yüzlerini, zaman zaman sirtlarini çeviriyorlar... Ama... Artik o kadar parlak degil sanki isiklari... Atesböcekleri dolusmuyor artik etraflarina... Orada durup içime birseyler katmiyorlar artik... içimdekilerle hayatta tutmaya çalisiyorum onlari... Beraber sevdigimiz kediler ise hala eskisi kadar sevimliler, herhangi birseyden haberleri yok gibi sanki... Bütün bunlari neden yazdigimi merak ediyorsun... Senden ne istedigimi merak ediyorsun... Artik senden herhangi birsey isteme hakkini kendimde göremiyorum ne yazik ki... Sadece çok, çok üzgün oldugumu bilmeni istiyorum... Seni kirdigim her kelime için... Sana aci çektirdigim saniyelerin her biri için... Hayatina girmesine yol açtigim bulutlarin her bir zerresi için... Canini yakan gözyaslarinin her bir damlasi için... Birseyler söylememi istedigin zamanlardaki suskunlugumun her ani için... Sicakligima ihtiyaç duydugun haftalardaki soguklugumun her bir günü için... Duygularimi incelemekten daha önemli herhangi bir isim olmadiginda baska seylerle ilgilendigim her bir dakika için... Sana ayirabilecegim zamanin baska yerlere harcanmis her bir zerresi için... Ve tesekkür ederim... Kedileri, melekleri ve seni hüzünle de olsa hala içten bir gülümsemeyle hatirlayabildigim için... Ve beklenmedik bir zamanda dökülen bu kelimelerin kendi içten ve mahçup gözyaslarimla islandigini bilmeni istiyorum... Ve bilmeni istedigim birsey daha var... Ama onu zaten biliyorsun... inanmasan da biliyorsun... --- Alıntıdır.. |
|
02 Ekim 2007, 05:27 | #10 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Yokluğun.... İşte karşımdasın. Başımı kaldırıp sana bakıyorum. Bakışıyoruz. Gözlerinin koyuluğuna vuruluyorum. Karanlığında apaydınlık oluyorum. İçime serinlik veriyor varlığın. Gözlerin anlamlı, gözlerin ılık, gözlerin taze, gözlerin gözlerim oluyor, gözlerim gözlerin. Bakışlarında tüm dünyanın güzelliği okunuyor. Bana tüm dünyanın güzelliğini verseler senin gözlerinin güzelliğine değişmem. Gülümsüyorsun. Dudaklarındaki tebessüm tüm yüzüne yansıyor. Gözlerine de tabii. Bu tebessümle yaşama tekrar doğduğumu hissediyorum. Susuyoruz bir zaman. Sana bakıyorum, seni görüyorum. Vazgeçiyorum sözcüklerden. Sözcükler bu anı bozabilir diye korkuyorum. Konuşmuyorum. Seni seyrediyorum. Senin başını eğip te düşündüğün bir zaman. Düşünceliliğinde seni seyrediyorum. Geldin, geldin işte. Geldin ve gecemin yalnızlığını böldün. Gecemin güneşi oluverdin... --- Alıntıdır.. |
|
Etiketler |
yokluğun, yoklugun |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Yokluğun | yeSa | Resimli Sözler | 0 | 01 Ağustos 2020 01:39 |
YokLuğun.. | Hümaşah | Amatör Şairler | 5 | 24 Mayıs 2020 15:42 |
Yokluğun. | SuLh | Amatör Şairler | 2 | 24 Mart 2016 01:28 |
Yokluğun | Frozen | Aşk ve Sevgi Köşesi | 0 | 15 Şubat 2011 14:46 |
Yokluğun var ya... | Dilara | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 08 Ekim 2010 01:51 |