28 Kasım 2010, 16:09 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Bu Şehre Tren Var mı? (Seçkin Aydın Kınacı) Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Soğuktan elleri üşüdü, yarım bir gülümseme ile oturduğu banktan etrafı izlemeye devam etti. Sıcak bir kahve ne güzel olurdu diye geçirdi aklından. İleride duran kadına baktı; kırmızı tayyörü, siyah çorapları, siyah ince topuklu ayakkabılarıyla ayakta bekliyordu. Sanki otursa üstündekiler buruşacaktı, tedirgindi. Gözleri hep ileriye bakıyordu. Diğer zamanlarda da kolundaki saate. Zaman, onun için çok yavaş ilerliyordu. Her saatine baktığında yüzü sıkıntılı bir hal alıyordu. Sevdiği adamla buluşmaya gidiyor diye tahminde bulundu, üşüyen ellerini nefesiyle ısıtmaya çalışarak. Kırmızılı kadının fazla bir eşyası yoktu, küçük bir el çantası sadece. Ya kısa bir yolculuktu ya da acele gitmesi gerekiyordu. Gözleri kırmızılı kadının ayakkabılarına takıldı. (her kadın gibi) Sivri topukları dikkat çekiciydi, ince siyah çorapları, küçük bir kaçık vardı ! Ucu beyaz bir ojeyle tutturulmuştu. Demek ki küçük şansızlığı için çantasında sadece beyaz bir oje bulabilmişti. Gözlerini kırmızılı kadından, duvardaki büyük saate çevirdi. Daha trenine bir buçuk saat vardı. Her garda olan büyük, yuvarlak saat. Gişedeki gür bıyıklı adam, gözlüklerinin üzerinden kendisine baktı. Öyle ya bu saate yalnız bir kadının ne işi vardı? Üstelik iki tren geçmiş, hiçbirisine binmemişti. Bildik meraklı gözler. İleride iki genç sevgili vardı. Ikisi de hüzünlüydü. Onlar için de tahminde bulundu. Üniversite öğrencisiydiler ve ayrı şehirlerde yaşıyorlardı. Birinci sınıf olmalıydılar, muhtemelen kız bu şehrin dışında bir üniversite kazanmıştı. Sürekli saate bakıyorlardı, belli ki zaman onlar için çok hızlı geçiyordu. Kızın gözleri buğuluydu, erkek de sürekli burnunu çekiyordu, ağlamamak için kendini zor tutuyor olmalıydı. Bir tren sesi duyuldu, daha bir sarıldılar birbirlerine. Hasret şimdiden tüm bedenlerini sarmıştı. Aslında ikisi de korkuyordu; Ya ‘’gozden uzak olan, gönülden de uzak irak olursa’’ diye... Banktaki kadın ah aşk diye geçirdi içinden ve sol tarafa çevirdi bakışlarını. Solda bir baba ve küçük oğlu vardı. Küçuk oğlan babasının paltosunun kenarına sımsıkı yapışmıştı. Burnu soğuktan kıpkırmızıydı. Annesi olsa elinden tutardı. Bilmem hangisi iyi diye düşündü. Belki de babası, onun birey olmasına katkıda bulunuyordu, belki ona şimdiden özgürlüğün ipuçlarını veriyordu. Kadın çocukla biran gözgeze geldi. Çocuklardan kaçılmazdı! Gözlerini dikti kadına, kadın suçüstü yakalanmış gibi hissetti kendini, çocuğa gülümsedi. Çocuk da ona dil çıkardı. Çocuk da ona dil çıkardı. Çocuk için zaman hızlı ya da yavaş değildi, zaman şu andı. Çantasından kitabını çıkardı sayfalarına dokundu, sözcüklerin arasında gezdirdi parmaklarını, elleri biraz olsun ısınmıştı, tren yolculuğunu çok özlemişti. Çocukluğundan aklında kalan; trenin o ritmik sesi, annesi kızsa da rüzgara karşı pencereden başını uzatması(meğer o özgürlük hissiymiş), tünellerden geçerken her yerin kararması, bir de tüm trenin içini kaplayan salatalık kokusu. Annesi ‘yol arkadaşım’ derdi. En çok da tren istasyonlarını severdi, şimdi yalnızdı. Kitabı, küçük notlar aldığı kağıtları.. Yine de kalabalık hissetti kendini. Sevdiğin bir şeyi yapmak , yalnızlığın hazinliğini yokediyordu. Mavi trene binecekti. Küçükken paraları yetişmediği için mavi trene binemezlerdi. Bir de çocukluğunda istasyonda beklerlerken çay içerdi, babasının parası bitmesin diye. Oysa meyveli gazoz ne de güzel görünürdü. Olsun babası ona ‘ akıllı bıdığım’ derdi ya içi ısınıverirdi. Hem okul harçlığı fena sayılmazdı gazoz ve simite yetiyordu. İstasyonda da çay içiversindi. Tekrar yuvarlak, kocaman saate baktı. Mavi trenine yarım saat kalmıştı. Vedalaşacağı da, kavuşacağı da kendisiydi. Yok yok öyle yeni moda kendini aramaya felan çıkmamıştı! Sadece trenleri çok özlemişti ve tren istasyonlarını. Zaman onun için göreceliydi; kimi zaman hızlı, kimi zaman yavaş. Zihni nasıl algılarsa oydu zaman. Düdük çaldı; kadın banktan kalktı. Siyah gecede mavi treni gelmişti, elleri artık sadece heyecandan soğuktu. | |
|
Etiketler |
bu, kınacı, mü, seckin, tren, var |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Portalaydin.com.tr Aydın Son Dakika Haberleri Ve Portal Aydın Haber Platformu | ZeuS | Web Site Tanıtımı | 0 | 13 Temmuz 2023 13:08 |
Emre Aydın - Geceler Kara Tren | Ayışığı | EylulFM Paylaşım | 0 | 30 Ocak 2023 07:15 |
Ece Seçkin Resimleri / Ece Seçkin Fotoğrafları | Violent | Yerli Ünlü Resimleri | 2 | 29 Ağustos 2016 16:37 |
Ece Seçkin Kimdir, Ece Seçkin Biyografisi | Bozkurt | Müzisyenler | 0 | 06 Mayıs 2016 17:04 |