13 Kasım 2010, 17:07 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Şeb-i Firkat Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Şimdi vakit; kasvetli bir karanlığın tam ortasına sıkışmış bir zaman aralığı. Yani isyan nakışlı bir gecede sevdayı ayrılığa incindiğin yerlerinden çoğaltarak büyüttüğün paragraflar dolusu sözlerle, İki kişilik tekilliğimizi ayırıp çoğulluğundan bırakıp kimsesiz hiçliğine Terk ettiğin yaşanmışlığın ardı Hüzün ve yalnızlık arası iç çekişlerin kalbimi kanattığı bir seyirde Hatıraların bol demli efkârını vuruyorum. Üşüyen bir can taşımakta bedenim, sarhoş mısraların besleyerek büyüttüğü Ve yalpalayarak yüreğime çarptığı yaralı dizelerin hüzünbaz anlamlarında. Fırçalarının usta darbeleriyle çizer ressamlar; Benim fotojenik hüznümün, sözlerinin vurup ta kırdığı yerden Suretime beliren duruşunu, en hazan renkli tuvallere, Ve asarlar ibretlik namına, yeni filizlenen sevdaların başucuna Bir daha âşıklar bizar düşmesin diye… Gördüm! Bir geceydi, sehere yakın. Bulutsuz ve karanlıktı gökyüzü Kayarken vurdular bir yıldızı Ama kimse görmedi benden başka Vurulan yıldıza adadığım dileğimin çırpınarak can verişini Ve duymadı kimse adını haykırdığı çığlığını sonsuz boşluğa. Oysa ceylan ürkekliğinde, berrak bir yaşamaktı istediğim. Saçlarına vuran şavkıyla izlemekti parlayan dolunayı… Katilleşirken bu ahir zaman Umudum; ayrılığın zehrine düştü. Gökyüzünün aynası durgun sulara yansıyor güzelliğinin izdüşümü. Bir göğe bakıyorum, bir suya Sonra ne seni görüyorum ne de beni buluyorum bende. Sana baktıkça sevda sevda, kendimden kayboluyorum yiten aklımla. Ey sevdasını kalbimde kutsadığım! Ve boynumu ayrılığın cellâdıyla vuran kız! Bilinmeyen bir zamana kaybolmakta Damla damla erimekteyim yokluğunda. Ararken seni her köşe başında, parça parça kendimi unutmaktayım. Gel de kurtar beni bu girdabın çaresizliğinden Ya da gözleri gülen yâr! Gel de çek al kendini benden Gideceksen eğer Kendini benden al da öyle git… Aşk ve ayrılık… Yalnızlık ve ateş… Her günüm şeb-i firkat… Gidişinin ardı bıraktığın enkaz altında Dört duvar arası boşlukta Azrail’le randevudayım. Gülüşünün dimağıma düştüğü her saniyede Sözlerimin karıştığı acılı şarkılar eşliğinde Her gece ölmekle meşgulüm Ve sevdiğim Her sabah yeni bir ölüme hazırlıyorum kendimi Yâr yarası bıraktığın acıları yüreğimde süzerek. Ama heyhat ki sevdiğim! Eksik kaldığım gibi yaşama Sensiz bir türlü ölmüyorum Ölemiyorum… Gel ey yâr! Gel de gözlerinde vereyim son nefesimi Gel ey yâr; varlığında kapatayım gözlerimi sonsuzluğa… Arif Onur SOLAK
__________________ Zambaklar en ıssız yerlerde açar Ve vardır her vahşi çiçekte gurur Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir. | |
|
Etiketler |
firkat, Şebi |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Şeb-i Firkat – Arif Onur SOLAK | Vesaire | Şairler ve Şiirleri | 0 | 22 Kasım 2014 18:03 |
Vuslat ve Firkat Eğitimi | Kalemzede | İslamiyet | 0 | 23 Ağustos 2011 09:38 |