24 Haziran 2010, 13:25 | #1 | |
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | 24 Haziran 2010 Perşembe, Günün Hikayesi, Gideni Döndürmek Neden İmkansız Gideni Döndürmek Neden İmkansız? Geçmişte yazdığım yazıları arasıra dönüp okuyorum.. Maillerime bakıyorum. Daha sizlerle paylaşamadığım birçok mailim var.. Onları okudukça anlıyorum ki, her yanımız yaralı yüreklerle dolmuş. Geçmişteki bahsettiğim sokaklardan biri maalesef ayrılık kokuyor. İlişkiler, artık bitmek üzere mi kuruluyor anlayamıyorum? Başlamadan ayrılmayı düşünen beyinler, aşkın, sevdanın tadına varması gerekirken hemen acıya boğulan yürekler.. Pek çok kişiden aynı soruyu duyuyorum.. “Sevgilim beni terk etti, nasıl döndürürüm?” Keşke tam olarak bilebilsem.. İçim cız ediyor elbette. Biten her şey, ardında biraz hüzün ve keder bırakıyor maalesef. Gidenden geriye kalan yürek artığının adı, çok üzgünüm ki “çaresizlik” oluyor. Bir şekilde çıkış arıyor insanlar ama nafile.. Gideni döndürmek imkânsız bir çaba oluyor. Düşününce, her gidişin bir sebebi vardır bana göre. Doğru, yanlış, iyi, kötü, beğenelim ya da beğenmeyelim, hak verelim ya da vermeyelim; kendince bir nedeni vardır gidenin. Hiçbir gidiş, aslında o anın hareketi değildir. Mutlaka öncesinde birikmiş bir şeyler vardır. Ve bu gidiş nadiren ansızın olur. Bir cinnet gibi, apansız vazgeçebilmek ender yaşanır. Baktığımızda gideceğinin sinyallerini daha önceden mutlaka vermiştir giden. Denemiştir, beklemiştir, susmuştur ve eminim ki aklındaki sorulara bir yanıt arayıp durmuştur. Bizlere mantıklı gelmese de, kendince bir çıkmazın içindedir giden. Ya istediğini elde edememiştir, ya da aradığını bulamamıştır. O zaman, onca vakti niye geçirir, neden karşısındakinin duygularıyla oynar diye soracaksınız bana!. Çünkü o süre bitmeden bir karar verilemez. Birini hayatına alıp, onunla aynı yolda yürüyüp yürüyemeyeceğini nasıl bilebilirsin? İnsan, bakkaldan ekmek alır gibi alınmaz ki! Elbette bir zamana ihtiyaç duyarsın. Fakat olay ne kadar uzarsa, o kadar beklenti içine sokar bizi. Aynı noktalarda buluştuğumuzu düşünüp, üstüne hayal kurmaya başlarız umarsızca. Galiba önemli noktamız da bu!.. Karşımızdakine yatırım yapmadan önce iyi düşünmemiz gerekiyor. Beklentiye dönüşen zamanlar, maalesef sonunda bizi yaralıyor. Yukarıda da belirttim ya giden sevgili nasıl döner, döndürülür inanın ben de bilmiyorum. Üstelik bunun için de hiç kafa yormayı düşünmüyorum. Beni ilgilendiren kısım, gittikten sonra kalanın hayatına devam etmesi. Eğer karşındaki gitmeyi kafaya koymuşsa, dünya geçse önüne durduramaz. Ayrıca buna gerek de yok. Zorla kalanın sevgisine nasıl güvenilir ki? Ne beklenir ısrarla yanında kalandan? Büyüklerimizin dediği gibi “zorla güzellik olmaz”.. Önemli olan karşılıklı yaşanan güzelliklerdir. Ve şu var ki, ortada gerçekten bir sorun varsa, gitme aşamasına gelmeden kurtarılmalıdır ilişkiler. Eğer gitmek isteyen avareliğinden gidiyorsa yolu açık olsun.. Hiç tutmayın zaten. Daha ne olmasını bekliyorsunuz, hayatın bundan sonra size ne sunmasını istiyorsunuz? Sakın ha sakın yanlış hayatın, yanlış insanın peşinden koşmayın!.. Hayatınızı, gereksiz insanlar uğruna harcamayın. Kalbinizde yaşadığınız her duyguyu aşk sanıp, peşinden çöllere düşmeyin. Aşkın, sevdanın adını ağzınıza almadan önce, uzun uzun düşünüp, yüreğinizle yüzleşin. Sevgiyi, tutkuyu, alışkanlığı, çekimi, aşkı birbirinden ayırt edin. Hiç kimsenin ve hiçbir şeyin sizden daha önemli olduğunu düşünmeyin. Bedeninize, ruhunuza ve en önemlisi aklınıza sahip çıkın. Hak etmeyenin ardından yas tutup, bunu da aşka bağlayıp, aşkın şanını da kirletmeyin. Önce kendinizi tanıyın sonra kimleri, neden ve niçin seçtiğinizi iyi bilin. Hepimiz insanız. Elbette zayıflıklarınız, düşkünlükleriniz, saflıklarınız var ancak kendi huylarınızı, eksikliklerinizi de iyi tahlil etmelisiniz. Ardından gözyaşı döktüğünüzün adını doğru koymalısınız. Korkularınızla yüzleşin lütfen.. Yattığınız yerden, kurduğunuz hayale uygun başka bir beyaz atlı prens beklemeyin. Aklınız çalışacak, eliniz ekmek tutacak, kimseye boyun eğmeden yaşamanın lezzetini bileceksiniz. İster kocanız olsun, ister oğlunuz, ister babanız, ister aşkınız kimsenin sevgisiyle hükmünü birbirine karıştırmayın.. Başkalarına değil, kendi gücünüze inanın. Yani kısacası, dünya da sizsiniz, evren de… Emanet hayatlara tutunup, ömrünüzü harcamayın ... Giden de zaten gitmiştir.. Kendi kaybetmiştir emin olun. Ha! Bir gün dönmek ister mi, döner mi? Kimbilir? Keşke size “evet” diyebilsem. Ama “hayır” da diyemiyorum. Demek istemiyorum. Peki, ya dönerse? Bunun cevabı da tamamen sizlerde!... Emine Alkan | |
|
Etiketler |
2010, 24, döndürmek, gideni, haziran, hikayesi, neden |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
26 Nisan 2010 Pazartesi, Günün Hikayesi, Küçük istavrit | Ay | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 26 Nisan 2010 18:05 |
22 Nisan 2010 Perşembe Günün Hikayesi İftira | Ay | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 22 Nisan 2010 10:07 |
19 Nisan 2010 Pazartesi Günün Hikayesi, Ölmeyen Sevgi | Ay | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 19 Nisan 2010 10:34 |
19 2010 mart cuma günün hikayesi, Ölümsüz Aşk mı | Ay | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 19 Mart 2010 08:54 |
16 mart 2010 Salı ,Günün Hikayesi,Sevda Uğruna Ölüm | Ay | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 1 | 16 Mart 2010 13:34 |