09 Haziran 2010 Çarşamba, 11:28:11


DAHA saymama gerek var mı? Yeni dünya düzeninde “oluşan yeni denklemin” bütün liderleri İstanbul’da. Aynı şehirde yatıyorlar, aynı şehirde uyanıyorlar. Hani şehirde? Yeni düzenin ve bölgenin “yeni başkentinde”, İstanbul’da.

Sevgili dostlar, yıllar önce düşüncelerimde “paylaştığım” düzen, artık çok daha net ve görünür. Buna “Avrupa bitecek” tezimi de ekleyince, hiç tevazuya gerek yok; ülkem adına mutluyum. Bu noktada bir not düşmem gerekli; bir endişem var! Acaba Türkiye, “ayağına konjonktürün” getirdiği bu “topu” iyi kullanabilecek ve 1946 sonrası “hapsedildiği- ” yalan hapishanelerinden kurtulabilecek mi?

Sonuç: 2001 Eylül sonrası “böyle olması” gerekiyordu, oldu da. Şimdi “olanı” ileriye taşımanın ve “70 yıldır” yaşadığımız “sanal siyasi-ekonomik” denklemden kurtularak “yeniye” geçmenin zamanı. Yapabilir miyiz? Yerleşik olanlar karşı çıkacak, engellemek için bildiklerini deneyecekler ama Türkiye “buradan çıkacak”!

Yerleşik düzenin itleri ürüyor...
SEVGİLİ dostlar, Fatih Altaylı geçen gün internetteki “yalan, kin ve iftira” dolu çukurlar hakkında önemli tespitler yaptı, sonuna kadar haklıydı ve en önemlisi artık birilerinin bu “saçma gidişe” dur demesi gerekiyordu. Bir gazetede yazar ol, başkası adına karanlık internet odaları kur, Ergenekon’dan İsrail’e kadar “destek” al; Türkiye’de “devşiremediğin” herkesi karala! Bunun adı da basın özgürlüğü, iletişim serbestliği olsun! Aslında şunu da merak ediyorum: Hakkımızda “erkekçe” köşelerinde yazma-yazdırma cesareti olmayan medya patronları ve yazarlarının “birkaç bin dolarlık” uzantıları olan bu “internet lağımları” biz olmasak acaba ne yazacaklar?

Dediğim gibi “yerleşik düzen” öyle bir yapıdır ki; asla karşınıza çıkmaz ama “itleri” her yerdedir! İtlerin fazla ürüdüğü yerde de “bilginin kirlenmeden” kalması mümkün olmaz. Bu noktada Türk savcılarına büyük iş düşüyor. Temiz bir toplum için “başıboş itlerin” toplanması veya Anayasa-hukuka saygılı bir konuma getirilmesi ilk şart!

Yerleşik düzen öyle bir yapıdır ki; asla karşınıza “adam gibi” çıkmaz. Kendisi asla yoktur ama birkaç bin dolara “devşirdiği” itleri her yerdedir! Düzene dokunmaya kalktığınızda özellikle “yerleşik menfaat hortumlarını” kesmeyi, Türk halkının lehine kısaltmayı denediğinizde; hangi makamda olursanız olsun “inanılmaz bir saldırı” altında kalırsınız. Yalan, iftira, karalama, hedef saptırma kampanyaları bitmez. Hele bir de “medyanın tek elde toplandığı” dönemi düşünün; ağzınızla kuş tutsanız, kendinizi Türk halkına anlatmanız mümkün değil.

Zbigniew Brzezinski 2007’de aynısını söylemiş!
ERDOĞAN “başkenti Doğu Kudüs olan” bir Filistin Devleti’nin kurulmasından bahsetti! Peki bu projeyi ilk kim ortaya attı? İsim çok ilginç. Bundan 3 yıl önce “Amerikan derin devletinin” uzantısı olarak görülen Zbigniew Brzezinski uluslararası bir toplantıda konuşurken aynen şöyle dedi: “...Çözüm, İsrail ve Filistinli liderlere bırakılırsa, asla gerçekleşemez. Kudüs’ün paylaşılması gerekiyor. Kudüs’ün doğusunda bir Filistin başkenti olması gerekli ...İsrail’in bunu kabul etmesi kolay olmayacaktır, bu tarihi bağlamda organik bir Filistin’in parçasıdır... ABD çözümü zorlamalıdır, bölgeden elini çekerse İsrail gerçek bir tehlike haline gelir...”
Sevgili dostlar, Türkiye “dünya ile çatışıyor, herkese rağmen adım atıyor” diyenler, yukarıdaki “ismin kim olduğunu” ve “ne dediğini” iyi anlamaya çalışsınlar!

Not: 2003 sonrası gelişen “yeni dünya düzeninde” Amerika’da “İsrail ana etken olmadan yeni bir Ortadoğu” modelinden yazılarımda defalarca bahsettim ve o yazılarda hep şu notu düştüm: Amerika’da “İsrail yerine Türkiye” modeli bazı çevrelerde çok ciddi olarak tartışılıyor!