26 Mayıs 2010 Çarşamba, 11:01:32


HER şeyi bildiği için “lider” seçilenin, normalde kendi kişisel kararlarını kendisinin vermesi gerekmez mi?..

Tersi olur; kalabalıklaşan çevresi her şeye karar verir:

“Elini şöyle havadan tutacaksın...”

“Hızlı yürü, döneceğin zaman kalçanı hafif dışarı çıkartarak, önce sağ ayağını...”

“Kalabalığa doğru şeyini çıkartıp şöyle salla, parmağını...”

Nitekim yeni liderin, salona girişinde kalabalıkta sıkışıp yürüyememesi, herkesin ona yol açmak için koşmasındandı...

(Ki tarihte “lidercilerin” yol açmak için koşup ezdikleri ya da sırtlarına alıp düşürerek sakat bıraktıkları lider çoktur.)

Kılıçdaroğlu‘na kimse yol açmaya koşmasa, yürüyecek aslında...

Ayakları böyleydi...

Başına gelince; kasket yetiştirdiler...

Peki, başına taktığı kendi kasketi olsaydı?...

Alıp kaçıracaklardı...

Geliyoruz orta kısmına:

Anladığım kadarıyla buna “Kravat takma” demişler, ki halkın içinden, halktan yana birisi izlenimi verir gibi olsun...

Bir de gömlek giydirmişler halkçıya; Etro... 250 dolar mı, 350 lira mı?...

İşte kıyametin koptuğu yer:

Dünkü gazetelere baktım, yüzden fazla haber-yorum vardı “250 dolarlık Etro gömlek” üzerine... Yandaş medya en çok Kılıçdaroğlu’nun “pahalı gömleğini” diline dolamıştı...

Çamlıca’daki havuzlu villaların hesabını tek sütuna dahi soramadılar...

Gemiciğin yorumunu asla yapamadılar...
Mücevherat şirketini kimse ağzına bile alamadı...

Damadın şirketine devlet bankası parasıyla alınan gazetenin-televizyonun lafını bile etmediler...

Ne yapacaksınız...

Bizim laikçilerin günahı bu kadardır; halkçı görüneyim derken 250 dolarlık gömlek giyecek kadar...