03 Temmuz 2006, 16:40 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Bu kadar Sevebilirmisiniz ? BU KADAR SEVEBİLİR MİSİNİZ? Bir otobüs durağında karşılaşmışlardı ilk kez… Biri tıpta okuyordu, diğeri mimarlıkta… İlk karşılaşmalarından sonra, bir kere, bir kere, bir kere daha karşılaşabilmek için, hep aynı saatte, aynı duraktan, aynı otobüse bindiler. Gençtiler, çok genç… Birbirleriyle konuşacak cesareti bulmaları biraz zaman aldı ama sonunda başardılar. İkisi de her sabah otobüse bindikleri semtte oturmuyorlardı aslında. Delikanlı arkadaşında kaldığı için o duraktan binmişti otobüse, kız ise ablasından… Sırf birbirlerini görebilmek için her sabah erkenden evlerinden çıkıp, şehrin diğer ucundaki o durağa, onların durağına geldiklerini, gülerek itiraf ettiler bir süre sonra… Okulları bitince hemen evlendiler. Mutluydular, hem de çok mutlu… Bazen işsiz, bazen parasız kaldılar ama öylesine sıkı kenetlenmişti ki yürekleri ve elleri, hiçbir şeyi umursamadılar. Ayın sonunu zor getirdikleri günlerde de, ünlü bir doktor ve ünlü bir mimar olduklarında da hep mutluydular. Zaman aşımına uğrayan, alışkanlıklarına yenik düşen, banka hesabında para kalmadığı için ya da tam tersine o hesabı daha da kabarık hale getirmek uğruna bitip tükeniveren sevgilerden değildi onlarınki… Günler günleri, yıllar yılları kovaladıkça sevgileri de büyüdü… Tek eksikleri çocuklarının olmamasıydı. Zorlu tedavi sürecine rağmen çocuk sahibi olamayınca, “bütün mutlulukların bizim olmasını beklemek bencillik olur” diyerek devam ettiler hayatlarına. Çocuk yerine, sevgilerini büyüttüler… “Senin için ölürüm” derdi kadın sımsıkı sarılıp adama ve adam da “hayır, ben senin için ölürüm” diye yanıt verirdi hep… Bazen eve geldiğinde, aynanın üzerinde bir not görürdü kadın, “bitanem kütüphanenin ikinci rafına bak” Kütüphanenin ikinci rafında başka bir not olurdu, “mutfaktaki masanın üzerine bak ve seni çok sevdiğimi sakın unutma.” Mutfaktaki masadan, salondaki dolaba sevgi dolu notları okuya okuya koşturan kadın, sonunda kimi zaman bir demet çiçek, kimi zaman en sevdiği çikolatalar, kimi zaman da pahalı armağanlarla karşılaşırlardı… Aldığı hediyenin ne olduğu da önemli değildi zaten… Hayat ne kadar hızlı akarsa aksın, işleri ne kadar yoğun olursa olsun hep birbirlerine ayıracak zaman buluyorlardı bulmasına ama kırklı yaşların ortalarına geldiklerinde, daha az çalışmaya karar verdiler. Adam hastaneden ayrıldı ve muayenehanesinde hasta kabul etmeye başladı. Kadın da mimarlık bürosunu kapattı ve sadece özel projelerde görev aldı. Artık daha fazla beraber olabiliyorlardı. Bir gün sahilde dolaşırken, harap durumda bir ev gördü kadın, üzerinde satılık levhası asılıydı. “Ne dersin, bu evi alalım mı?” dedi adama. “Bu viraneyi yıktırır harika bir ev yaptırırız. Projeyi kafamda çizdim bile. Kocaman terası olan, martıları kahvaltıya davet edebileceğimiz bir deniz evi yapalım burayı…” “Sen istersin de ben hiç hayır yanıtı verebilir miyim” diye yanıt verdi adam. “Amerika’daki tıp kongresinden döner dönmez ararım emlakçıyı… Kaç para olursa olsun burası bizimdir artık…” Sadece bir hafta ayrı kalacaklarını bildikleri halde ayrılmaları zor oldu. Gözyaşları içinde kucaklaştılar havaalanında… Her gün, her saat konuştular telefonda. Fakat birkaç gün sonra, kocasında bir tuhaflık olduğunu fark etti kadın. Eskisi kadar mutlu görünmüyor, konuşmaktan kaçınıyordu. Onu neşelendirmek için sahildeki evi hatırlattı ve çizdiği projeyi verdi kadın ama hiç beklemediği bir cevap aldı. Adam “Canım o ev bizim bütçemizi aşıyor, en iyisi sen o evi unut” dedi kadına. Mutsuzluk, mutluluğun tadına alışmış insanlara daha da acı, daha da çekilmez gelir. Kadın, hiç sevmedi bu beklenmedik misafiri. Derdini söylemesi için yalvardı adama, “Senin için ölürüm biliyorsun, ne olur anlat” diye dil döktü adama boş yere… Yıllardır sevdiği adam, duyarsız ve sevgisiz biriyle yer değiştirmişti sanki… Ona ulaşmaya çalıştıkça, beton duvarlara çarpıyordu kadın, her çarpmada daha fazla kanıyordu yüreği… Bir gün çocukluğunun, gençliğinin ve bütün hayatının birlikte geçtiği arkadaşına dert yanarken, “Artık dayanamıyorum sana söylemek zorundayım” diye sözünü kesti arkadaşı “O seni aldatıyor. İş yerimin tam karşısındaki restoranda genç bir kadınla yemek yiyor her öğlen. Sonra sarmaş dolaş biniyorlar arabaya…” Kadın sus diye bağırdı arkadaşına. Onca yıllık arkadaşını kıskandığı için yalan söylemekle suçladı. Ertesi gün, öğle vakti o restoranın karşısında bir köşeye sindi sessizce ve peri masallarının sadece masal olduğunu anladı… Kocasının eskiden aynı hastanede çalıştığı genç çocuk doktorunu tanıdı hemen. Bazen evlerinde ağırladıkları kadına nasıl sarıldığını gördü adamın. Akşam kocası eve gelir gelmez, bazen bağırıp, bazen ağlayarak, bazen ona sımsıkı sarılarak, bazen de yumruklayarak haykırdı suratına her şeyi. İnkar etmedi adam. Zamanla duyguların değişebileceğini, insanların orta yaşa geldiklerinde farklılık aradığı gibi bir şeyler geveledi ağzında ve bavulunu alıp gitti evden. Kapıdan çıkarken, “Son bir kez kucaklamak isterim seni” diyecek oldu ama kadın, “Defol” dedi nefretle… İlk celsede boşandılar. Modern bir aşk hikayesinin böyle son bulmasına kimse inanamadı. Arkadaşlarının desteği ile ayakta kalmaya çalıştı kadın. Adamın, sevgilisiyle birlikte Amerika’ya yerleştiğini öğrendi. Bazen yalnız kaldığında, onu hala sevdiğini hissedince, ağlama nöbetleri geçiriyor, aşkın yerini en az onun kadar yoğun bir duygu olan nefretin alması için dua ediyordu. Aradan bir yıl geçti. Her şeyin ilacı olan zaman bile kadının derdine çare olamamıştı. Bir sabah, ısrarla çalan zilin sesiyle uyandı. Kapıyı açtığında o kadını karşısında gördü. “Sen buraya ne yüzle geliyorsun” diye bağırmak istedi ama sesi çıkmadı. “Lütfen, içeri girmeme izin verin, mutlaka konuşmamız gerekiyor.” dedi genç kadın. Kanepeye ilişti ve zor duyulan bir sesle konuşmaya başladı: “Hiçbir şey göründüğü gibi değil aslında. Çok üzgünüm ama o bir saat önce öldü. Geçen yıl Amerika’daki kongre sırasında öğrendi hastalığını ve yaklaşık bir senelik ömrünün kaldığını. Buna dayanamayacağını, hep söylediğin gibi onunla birlikte ölmek isteyeceğini biliyordu. Seni kendinden uzaklaştırmak için, benden sevgilisi rolünü oynamamı istedi. Ailesine de haber vermedi. Birlikte Amerika’ya yerleştiğimiz yalanını yaydı. Oysa ilk karşılaştığınız otobüs durağının karşısında bir ev tutmuştu. Tedavi görüyor ve kurtulacağına inanıyordu ama olmadı. Gece fenalaşmış, bakıcısı beni aradı, son anda yetiştim. Sana bu kutuyu vermemi istedi…” Gözlerinden akan yaşları durduramayacağını biliyordu kadın. Hemen orada ölmek istiyordu. Eline tutuşturulan kutuyu açmak sonradan geldi aklına. İtinayla katlanmış bir sürü kağıt duruyordu kutuda. İlk kağıtta, “Lütfen bütün notları sırayla oku bitanem” diyordu. Sırayla okudu; “Seni çok sevdim, seni sevmekten hiç vazgeçmedim. Senin için ölürüm derdin hep, doğru söylediğini bilirdim. Fakat benim için ölmeni istemedim. Şimdi bana söz vermeni istiyorum, benim için yaşayacaksın” Son kağıdı eline alırken, kutuda bir anahtar olduğunu gördü kadın… Ve son kağıtta şunlar yazılıydı: “Sahildeki evimizi senin çizdiğin projeye göre yaptırdım. Kocaman terasta martılarla kahvaltı ederken, ben hep seni izliyor olacağım…” | |
|
03 Temmuz 2006, 17:26 | #2 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Yanıt: Bu kadar Sevebilirmisiniz ? Severim lan allah allah. Niye sevmeyeyim. Ya da niye sevmesin başkaları? Allah allah yav. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Hikaye bunlar hikaye, geçelim. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. |
|
03 Temmuz 2006, 18:40 | #5 | ||||
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Yanıt: Bu kadar Sevebilirmisiniz ?
Sen olamadın diye mi böyle diyosun Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. | ||||
|
Etiketler |
kadar, sevebilirmisiniz |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Bu Kadar Sevebilirmisiniz – Ömer KÖROĞLU | Vesaire | Şairler ve Şiirleri | 0 | 22 Kasım 2014 18:24 |
Bu Kadar Sevebilirmisiniz ..? | cLaS | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 2 | 08 Nisan 2012 23:26 |
Biraz değiştim, her şey kadar, herkes kadar, sen kadar | Luthien | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 1 | 31 Ekim 2011 22:11 |