IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  digitalpanel

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Konuyu Değerlendir Stil
Alt 03 Haziran 2006, 01:56   #1
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Can Yücel'den




EĞER

O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar
bırakılmasaydı eğer.

Dayanılması o kadar da zor değildir,
büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer.

Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer.

Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.

Daha çabuk unutulurdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.

Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer.

Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı
belki de,
kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.

Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece
sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.

Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır
yaralamasaydı eğer.

Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.

Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.

O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.

O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.

Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.

Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.

Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.

Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
dokunulası ipekten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.

Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.

Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
kulağına okunacak biri olsaydı eğer.

İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir
ayrılık gizlendiğine
belki de, kartvizitinde "onca ayrılığın birinci
dereceden failidir"
denmeseydi eğer.

Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.

Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle
avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.

Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini
tutmak isterse...

Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, kim
uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık
etmiş olmasalardı eğer!!

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet sohbet
Alt 03 Haziran 2006, 01:58   #2
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Can Yücel'den




Ölüm var zira.
Ölüme inat tutunmak lazim.
Inadina kök salmak lazim.
Bari ufak kaçislar yapabilsek.
Var tabii yapanlar.
Ama az.
Sadece kaymak tabakasi.
Hepimiz kaçabilsek...
Bütçe, zaman, keyif...
Denk olsa.
Gün içinde mesela...
Küçücük gitmeler yapabilsek.
Ne mümkün.
Sabah 09.00, aksam 18.00.
Sonra baska mecburiyetler.
Sıkışıp kaldik.
Sirf yeme, içme, barinmanin bedeli bu kadar agir olmamali..
Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
Bir ömür karsiligi bir ömür yani.
Ne saçma.
Bahar midir bizi bu hale getiren?
Galiba.
Ben her bahar asik olmam ama her bahar gitmek isterim.
Gittigim olmadi hiç.
Ama olsun...
Istemek de güzel.

CAN YÜCEL

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 03 Haziran 2006, 02:00   #3
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Can Yücel'den




bilmelisin ki ...
duvarda asili diplomalar insani insan yapmaya yetmez.

bilmelisin ki ...
ask kelimesi ne kadar çok kullanilirsa, anlam yükü o
kadar azalir.
bilmelisin ki ...
karsindakini kirmamak ve inançlarini savunmak arasinda
çizginin nereden geçtigini bulmak zor.

bilmelisin ki ...
gerçek arkadaslar arasina mesafe girmez. gerçek
asklarin da!

bilmelisin ki ...
tecrübenin kaç yasgünü partisi yasadiginizla ilgisi
yok, ne tür deneyimler yasadiginizla var.

bilmelisin ki ...
aile hep insanin yaninda olmuyor. akrabaniz olmayan
insanlardan ilgi,sevgi ve güven ögrenebiliyorsunuz.
aile her zaman biyolojik degil

bilmelisin ki ...
ne kadar yakin olursa olsunlar en iyi arkadaslar da
ara sira üzebilir. onlari affetmek gerekir.

bilmelisin ki ...
bazen baskalarini affetmek yetmiyor. bazen insanin
kendisini affedebilmesi gerekiyor.
bilmelisin ki ...
yüreginiz ne kadar kan aglarsa aglasin dünya sizin
için dönmesini durdurmuyor.

bilmelisin ki ...
sartlar ve olaylar, kim oldugumuzu etkilemis olabilir.
ama ne oldugumuzdan kendimiz sorumluyuz

bilmelisin ki ...
iki kisi münakasa ediyorsa, bu birbirlerini
sevmedikleri anlamina gelmez. etmemeleri de sevdikleri
anlamina gelmez.
bilmelisin ki ...
her problem kendi içinde bir firsat saklar. ve
problem, firsatin yaninda cüce kalir.

bilmelisin ki ...
sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pismanligin uzun yillar
sürüyor.

can yücel

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 03 Haziran 2006, 02:01   #4
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Can Yücel'den




tersten yaşamak

yaşamın en tatsız tarafı sona eriş şeklidir. şüphesiz ki yaşamı tersten yaşamak daha güzel, hatta mükemmel olurdu.

nasıl mı ?

camide, musalla taşında uyanıyorsunuz. bir tahta sandık içersinde, herkes karşınızda saf durmuş, iyiliğinize dua ediyor ve tüm haklar helal edilmiş vaziyette. tabuttan doğruluyorsunuz, yaşlı, olgun ve ağırbaşlı olarak. herkes etrafınızda, büyük bir itibar, iltifatlar, çocuklar torunlar hepsi hazır.

arabanıza kurulup evinize gidiyorsunuz. doğar doğmaz devlet size maaş bağlıyor, aylık veya üç ayda bir maaşınızı alıyorsunuz. ne güzel, hazır maaş, hazır ev... altmışlı yaşlara kadar her şey garanti, huzur içinde yaşıyorsunuz. sağlığınız gittikçe düzeliyor, kaslar güçleniyor, kuvvetleniyorsunuz.

bir gün çalışmak istiyorsunuz ve işe ilk başladığınız gün size hoş geldin hediyesi olarak bir plaket ve altın kol saati veriyor patronunuz. genel müdürlük veya bunun gibi yüksek bir makamdan tecrübeli bir insan olarak işe başlıyorsunuz. herkes karşınızda el pençe divan...

vücudunuzda da bazı hoşa giden dirilişler de başlıyor. gittikçe zayıflıyor forma giriyorsunuz. diğer hormonsal aktiviteler artıyor, fevkalade... aman ne güzel günler başlıyor...

derken bir gün patron size artık üniversiteye gitsen daha iyi olur diyor. bu arada babanız ortaya çıkmış, "fazla çalıştın" diyor, "artık eve dön, işi bırak, okumaya başla, harçlığın benden olsun..." keyfe
bakar mısınız? okuduğunuz dersler gittikçe kolaylaşıyor. ekmek elden, su gölden bir dönem başlıyor. partiler, diskotekler, kızların sayısı artıyor.

derken, anne ve babanız sizi götürüp getirmeye başlıyor, araba kullanma derdi de yok artık... günün birinde sizi okuldan da alıyorlar, "evde otur, keyfine bak, oyuncaklarınla oyna" diyorlar.

mamanız ağzınıza veriliyor, zaman zaman altınızı bile temizliyorlar, hatta bu durum alışkanlık yaratıyor ve hiç tuvalet kullanmamaya başlıyorsunuz. derken anneniz bir gün size süt verme kararını alıyor ve başka bir keyifli dönem başlıyor. mama artık her yerde, her an ve en taze şeklinde hazır. bir gün karanlık fakat güvenli ve ılık bir ortama giriyorsunuz. beslenmek için ağzınızı açmaya dahi gerek yok; bir kordondan besleniyor, sıcacık, yumuşacık, gürültü ve patırtısız bir ortamda döne döne yaşıyorsunuz.

sonra küçülüyor, küçülüyor, ufacık bir hücre halini alıyorsunuz. ve günün birinde hayatınız bitiyor...

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 03 Haziran 2006, 02:02   #5
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Can Yücel'den




körü körüne yaşamak

bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"o olmazsa yaşayamam" demeyeceksin.
demeyeceksin işte.
yaşarsın çünkü.
öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
çok sevmeyeceksin mesela. o daha az severse kırılırsın.
ve zaten genellikle o daha az sever seni, senin o'nu sevdiğinden.
çok sevmezsen, çok acımazsın.
çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
senin değillermiş gibi davranacaksın.
hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
çok eşyan olmayacak mesela evinde.
paldır küldür yürüyebileceksin.
ille de bir şeyleri sahipleneceksen,
çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
gökyüzünü sahipleneceksin,
güneşi, ayı, yıldızları...
mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"o benim" diyeceksin.
mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin...
mesela gökkuşağı senin olacak.
ille de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
mesela turuncuya, ya da pembeye.
ya da cennete ait olacaksın.
çok sahiplenmeden,
çok ait olmadan yaşayacaksın.
hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
ilişik yaşayacaksın. ucundan tutarak...

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 03 Haziran 2006, 02:03   #6
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Can Yücel'den




Asklar da ayakkabilar gibidir...


Bazilari çamur yagmur, toz toprak kar buz gibi her türlü "kötü hava"

kosullarina dayaniklidir.

Bazilari ise ummadiginiz kadar kisa zamanda çabucak "yamulur" ilk yagmurlu

havada "alti açilir" veya güzel havalarda bile "iki günde bozulup" gider.


Asklari da ayakkabilar kadar "itinayla" seçmezseniz, tipki ayaginizda oldugu

gibi yüreginizde NASIR olusabilir.

Dar gelen bir ayakkabiyi sadece tarzini begendiginiz için "zamanla açilir"

diyen saticiya inanarak alirsaniz, zaman içinde ayak kemiklerinizde

"deformasyon" baslar.

Ruhunuzu daraltan bir ask içinde yalnizca fiziksel begeniye kapilip "zamanla

düzelir" diyenlere kanarsaniz, yine zamanla

içinizdeki olumlu duygularin "çarpildigini" görebilirsiniz.

Asik olabileceginiz insan türü, tipki ayakkabilar kadar degisik stillerde,

farkli kalitelerde ve sayisiz "renktedir"....

Aski bir çesit serüven olarak "spor" gibi yasayanlar, aynen "spor ayakkabi"

gibi dikkat çekici ve rahat kisileri bulurlar.

Tersine askta tutucu ve istikrarli olmayi benimseyenler "klasik ayakkabi"

gibi muhafazakar çizgiler tasiyanlara tutulurlar.

Dekolte ayakkabilar gibi sadece cinsellik ve eglence zevkleriyle ateslenen

asklar vardir.

"Bez" ayakkabilar gibi kisa ömürlü "tatil asklari" ise hemen herkesin

kisisel tarihinde mevcuttur.

"Marka" ayakkabi alir gibi, sevgilinin kariyerine ve maddi durumuna

"tutulan" asiklar görürsünüz.

Kati plastikten "yagmur çizmesi" edinir gibi mantik süzgecinden geçirip

"ise yarar" biçimde yasamak isteyenleri de bilirsiniz.

Ayrica ne tuhaf ki, psikolojik testlerde "zaafi"olup evine sayisiz çesitte

ayakkabilar yigan insanlarin ayni zamanda "degisik" türde asklara da zaafi

oldugu söylenir.

Evet ask "ayakkabidir".

Aynen ayakkabiniza bakim yapmayip "hor" kullandigniz zaman kolayca

eskittiginiz gibi, askiniza da dikkatli davranmayip özen göstermediginiz

zaman kisa sürede "eskitirsiniz".


Ve nasil ki "delik" bir ayakkabiyi tamir ettirdiginizde yalnizca "bir

miktar" ömrünü uzatmis olursaniz; "delik" bir aski onarmaya kalkistiginizda

da "asla eskisi gibi olmayacaktir"!

CAN YÜCEL

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 03 Haziran 2006, 02:04   #7
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Can Yücel'den




Baska Turlu Birsey

başka türlü bir şey benim istediğim
ne ağaca benzer, ne de buluta
burası gibi değil gideceğim memleket
denizi ayrı deniz,
havası ayrı hava..

bir başka yolculuk dalından düşmek yere
yaşadığından uzun

bir tatlı yolculuk dalından inmek yere
ağacın yüksekliğince
dalın yüksekliğince rüzgarda
ve bir yeni ömür
vardığın çimen yeşilliğince

nerde gördüklerim
nerde o beklediğim
rengi başka
tadı başka..

Can Yucel

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 03 Haziran 2006, 02:05   #8
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Can Yücel'den




Ozledim Seni

özledim seni...
ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir.
beynimi uyuşturuyor özlemin...
çok sık birlikte olmasak bile
benimle olduğunu bilmenin
bunca zamandır içimi ısıttığını
yeni yeni anlıyorum
Yokluğun,
Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sizi olmaktan çıkıp
mütemadiyen bir boşluğa
Sabahları seni okşayarak başlamaları
aksamları her isi bir kenara koyup
seninle baş başa konuşmaları özlüyorum;
oynaşmalarımızı,
yürüyüşlerimizi,
sevimli haşarılığını,
çocuksu küskünlüğünü...
Nasılda serttin başkalarına karşı
beni savunurken;
ve ne kadar yumuşak
bir çift kısık gözle kendini
ellerimin okşayışına bırakırken
Gitmeni asla istemediğim halde
buna mecbur olduğunu görmek
ve sana bunları söylemeden
''git artık'' demek
''beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk
kavuşacaksın mutluluğa''
demek sana nede zor
seni görmemek ve belki yıllar sonra
karsılaştığımızda
bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden...
yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek....

Can Yucel

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 03 Haziran 2006, 02:06   #9
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Can Yücel'den




AKDENİZ YARAŞIYOR SANA

Akdeniz yaraşıyor sana
Yıldızlar terler ya sen de terliyorsun
Aynı ıslak pırıltı burun kanatlarında
Hiç dinmiyor motorların gürültüsü
Köpekler havlıyor uzaktan
Demin bir çocuk havladı
Fatmanım cumbadan çarşaf silkiyor yine
Ali dumdum anasına sövüyor saatlerdir
Denizi tokmaklıyor balıkçılar
Bu sesler işte sessizliğini büyüten toprak
O sesinin sardunyalar gibi konuşkan sessizliği
Hayatta yattık dün gece
Üstümüzde meltem
Kekik kokuyor ellerim hala
Senle yatmadım sanki
Dağları dolaştım
Ben senden öğrendim deniz yazmayı
Elimden düşmüyor mavi kalem
Bir tirandil çıkar gibi sefere
Okula gidiyor öğretmenim
Ben de ardından açılıyorum
Bir poyraz çizip deftere
Bir ada var sırf ebabil
Dönüyor dönüyor başımda
Senle yaşadığım günler
Gümüş bir çevre oldu ömrüm
Değince güneşine
Neden sonra buldum o kaçakçı mağarasını
Gözlerim kamaşınca senden
Ölüm belki sularından kaçırdığım
O loş suda yıkanmaktır
Durdukça yosundan yeşil
Kulaç attıkça mavi
Ben düzde sanırdım yıkıntım
Örenim alkolik asarım
Mutun doruğundaymışım meğer
Senle çıkınca anladım
Eski Yunan atları var hani
Yeleleri bükümlü
Gün inerken de öyle
Ağaçtan izdüşümleriyle
Yürüyor Balan tepeleri
Yürüyor bölük bölük can
Toplu bir güzelliğe doğru
Kadınım Yaraşıyorsun sen Akdenize

Can YÜCEL
************************************************** ****

AY! AY! AY!

Şu gökteki ay var ya
Şu boktan şu yarım ay
Bakarsan bakarsan bakarsan
Bi tek sözüme bakıyor benim
dolunay olmak için
O bana bakıyor
Ben ona.
O bana bakıyor
Ben ona,
Hepimiz ama
Hepimiz
Hepimiz
Bakıyoruz hep birbirimize
bakıyoruz hep bakıyoruz
ADAM olmak için hep
Ay! Ay! Ay!
O bana bakıyor
Ben ona.
O bana bakıyor
Ben ona
Canım yanarcasına
Ne zaman
Ama ne zaman olacak bu iş?
Bakıyorum bakıyorum da aya
Bakıyorum da ayın ayaklarına
Yatırmışlar yine Ahmed’i falakaya

Can YÜCEL
************************************************** ****
AKİS

Sen çaldıkça Teodorakis
Bir mor yağıyor üstüme...
Dudaklarım öpüşmekten mosmor...
Bir putum sanki ilahilerle
denize fırlatılmış
Ve bir deniz yağıyor üstüme
Bakma sen sevgili Teodorakis
Açgözlü güvercinlerin didiştiklerine!
Avluların o en çakırkeyiflisine
Mısır daneleri gibi serpilmişler ama
Mısır danesi değil ki bu adalar
Ne de biz güverciniz...

Sekerek o güneş güzeli çakılların üzerinden
Çıplak ayaklarımızın su sesleriyle
Birbirimize
Ve kendimize
Bilakis

Sen çaldıkça Teodorakis
Bir mor yağıyor üstüme

Can YÜCEL
************************************************** ****
BELKİM BİR KERTENKELEYİM



Belkim bir kertenkeleydim
piç edilmiş bir yağmurun serini
bir güzelin çirkiniydim
çirkinlerin en güzeli
yeşil koşsa güneşlerin gölgesi
ben en hızlı yeşiliydim
kurbağa yarışlarında annemin

çatal matal kaç çataldım kim bilir
bin dereden bir kendimi getirdim
haydan gelip huya giden bir huysuz
heyheyler içinde bir heydim
belkim yedi belkim sekiz belaydım

düdük çalar hırsızlanmış polisler
ben korkudan üstlerime işerdim
üç yıldızlı bir albaydı gökyüzü
karşısında önüm açık gezerdim
ağzı bozuk meymenetsiz bir ozan
rus cenginde çağanozdum bir zaman

iki gözüm iki koltuk-eviydi
mavilerim bir miyobun koynunda
kendi düşen köyler kentler ağlamaz
sur dışında ben oturur ağlardım
ekmek diye bağrışırdı bebeler
elma derler ben ortaya çıkardım
ağıtlarla kutlanırdı İsa-doğdu gecesi
fildişinden bir kuleydim yıktım kendimi

bilmem hangi keloğlanın fesiydim
bir püskülsüz sümbülteber tohumu
fesleğenler yaprak dökmüş şerrimden
bir naraydım kimse bilmez nereden
ya yakından ya uçmaktan gelirdim
belkim ince belkim kalın bir sestim
belkilerin kol gezdiği saatta
belkim belki bile değildim.

Can YÜCEL
************************************************** ****

SEVGİ DUVARI

Sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa
Kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
Dilimizde akşamdan kalma bir küfür
Salonlar piyasalar sanat sevicileri
Derdim günüm insan arasına çıkarmaktı seni
Yakanda bir amonyak çiçeği
Yalnızlığım benim sidikli kontesim
Ne kadar rezil olursak o kadar iyi

Kumkapı meyhanelerine dadandık
Önümüzde Altınbaş, Altın Zincir, fasulye pilakisi
Ardımızda görevliler, ekipler, Hızır Paşalar
Sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
Öyle sıcaktı ki çöpcülerin elleri
Çöpcülerin elleriyle okşardım seni
Yalnızlığım benim süpürge saçlım
Ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi

Baktım gökte bir kırmızı bir uçak
Bol çelik bol yıldız bol insan
Bir gece Sevgi Duvarını aştık
Dustuğum yer öyle açık seçik ki
Başucumda bi sen varsın bi de evren
Saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
Yalnızlığım benim çoğul türkülerim
Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi

Can YÜCEL
************************************************** ****

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 03 Haziran 2006, 02:08   #10
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Can Yücel'den




Bunca zaman bana anlatmaya çalistigini,
Kendimi buldugumda anladim.
Herkesin mutlu olmak için baska bir yolu varmis
Kendi yolumu çizdigimde anladim..

Bir tek yasanarak ögrenilirmis; hayat, okuyarak,dinleyerek degil..
Bildiklerini bana neden anlatmadigini, anladim..
Yüreginde ask olmadan geçen hergün kayipmis
Ask pesinden neden yalinayak kostugunu anladim..

Aci doruga ulastiginda gözyasi; gelmezmis gözlerden,
Neden hiç aglamadigini anladim..
Aglayani güldürebilmek, aglayanla aglamaktan daha degerliymis,
Gözyasimi kahkaya çevirdiginde anladim..

Bir insani herhangi biri kırabilir, ama bir tek en çok sevdigi
acitabilirmis, Çok acittiginda anladim..
Fakat, hakedermis; sevilen onun için dökülen her damla gözyasini,
Gözyaslariyla birlikte sevinçler terkettiginde anladim..

Yalan söylememek degil, gerçegi gizlememekmis marifet,
Yüregini elime koydugunda anladim..
''Sana ihtiyacim var, gel!'' diyebilmekmis güçlü olmak,
Sana ''git'' dedigimde anladim..

Biri sana ''git'' dediginde, ''kalmak istiyorum'' diyebilmekmis sevmek,
Git dediklerinde gittigimde anladim..
Sana sevgim simarik bir çocukmus, her düstügünde ziril ziril aglayan,
Büyüyüp bana sımsıkı sarildiginda anladim..

Özür dilemek degil, ''affet beni'' diye haykirmak istemekmis pisman olmak,
Gerçekten pisman oldugumda anladim..
Ve gurur, kaybedenlerin, acizlerin maskesiymis
Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmis
Yüregimde sevgi buldugumda anladim..

Ölürcesine isteyen,beklemez,sadece umut edermis bir gün affedilmeyi,
Beni afetmeni ölürcesine istedigimde anladim..

 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
yucelden, yücelden


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Can Yücel - Pul Pul Nisa Şairler ve Şiirleri 0 16 Temmuz 2014 03:37
Ya’u - Can Yücel Afrodit Şairler ve Şiirleri 0 28 Ekim 2012 22:59
Can Yücel Ruj Şairler / Yazarlar 0 04 Eylül 2011 13:20
Can YüceL / aŞk Kayahan Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler 0 20 Ağustos 2010 11:08