17 Mart 2006, 22:30 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Çanakkale Şehitlerine Çanakkale Şehitlerine Şu Boğaz Harbi nedir ? Var mı ki dünyada eşi ? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi, -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya- Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya, Ne hayâsızca tahaşşüt ki ufuklar kapalı! Nerde -gösterdiği vahşetle "bu, bir Avrupalı" Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi! Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer, Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer, Yedi iklimi cihanın duruyor karşında; Ostralya'yla beraber bakıyorsun Kanada! Çehreler başka, lisanlar, deriler, rengârenk. Sâde bir hadise var ortada: Vahşetler denk. Kimi Hindû, kimi Yamyam, kimi bilmem ne belâ... Hani tâûna da züldür bu rezil istîlâ... Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-u asil Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyla sefil, Kustu Mehmed'ciğin aylarca durup karşısına; Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına. Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz... Medeniyet denilen kahpe, hakikat, yüzsüz. Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb, Öyle müthiş ki: eder her bir mülkü harab. Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı; Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı: Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin; Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin. Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam; Atılan her lâğımın yaktığı yüzlerce adam. Ölüm indirmede. gökler, ölü püskürmede yer; O ne müthiş tipidir: savrulur enkaaz-ı beşer... Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak; Boşanır sırtlara, vadîlere sağnak sağnak. Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller. Veriyor yangını, durmuş da açık sînelere, Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre. Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler... Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler!.. Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından; Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman? Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrından râm? Çünkü te'sis-i ilâhî o metîn istihkâm. Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler, Beşerir azmini tevkîf edemez sun-u beşer; Bu gögüslerse Hüdâ'nın ebedî serhaddi; "O benim sun-u bedîim, onu çiğnetme!" dedi. ÂSIM'ın nesli.. diyordum ya... Nesilmiş gerçek; İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek, Şühedâ gövdesi, baksan a, dağlar, taşlar O, rükû olmasa dünyâda eğilmez başlar, Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor; BİR HİLÂL uğruna, yâ Rab, ne GÜNEŞLER batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!.. Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor TEVHÎDİ... BEDR'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi... Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın? "Gömelim gel seni târîhe!" desem, sığmazsın. Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb... Seni ancak ebediyyetler eder istiâb. "Bu, taşındır" diyerek KÂBE'yi diksem başına; Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına; Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ nâmiyle, Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmiyle, Ebr-i nîsânı açık türbene çatsam da tavan, Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan; Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına, Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına, Türbedârın gibi tâ haşre kadar bekletsem; Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem; Tüllenen mağribi, akşamları, sarsam yarana... Yine birşey yapabildim diyemem hâtırana. Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini; Şarkın en sevgili sultânı SELÂHADDÎN'i, KILIÇ ARSLAN gibi iclâline ettin hayran... Sen ki, İslâmı kuşatmış, boğuyorken husran; O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın; Sen ki rûhunla berâber gezer ecrâmı adın; Sen ki a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât! Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat... Ey şehid oğlu, isteme benden makber, Sana âğûşunu açmış duruyor PEYGAMBER. Mehmed ÂKİF ERSOY | |
|
17 Mart 2006, 22:31 | #2 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın Bu toprak,bir devrin battığı yerdir. Eğil de kulak ver bu sessiz yığın Bir vatan kalbinin attığı yerdir. Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda, Gördüğün bu tümsek, Anadolu'nda İstiklal uğruna, namus yolunda, Can veren Mehmet'in yattığı yerdir. Bu tümsek, koparken büyük zelzele Son vatan parçası geçerken ele Mehmet'in düşmanı boğduğu sele Mübarek kanını kattığı yerdir. Düşün ki haşrolan kan, kemik, etin Yaptığı bu tümsek amansız çetin Bir harbin sonunda bütün milletin Hürriyet zevkini tattığı yerdir Necmettin HALİL ONAN |
|
17 Mart 2006, 22:32 | #3 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Çanakkale Türküsü Çanakkale içinde vurdular beni Ölmeden mezara koydular beni Of gençliğim eyvah Çanakkale köprüsü dardır geçilmez Al kan olmuş suları bir tas içilmez Of gençliğim eyvah Çanakkale içinde aynalı çarşı Anne ben gidiyorum düşmana karşı Of gençliğim eyvah Çanakkale içinde bir dolu testi Anneler babalar ümidi kesti Of gençliğim eyvah Çanakkale'den çıktım yan basa basa Ciğerlerim çürüdü kan kusa kusa Of gençliğim eyvah Çanakkale içinde sıra söğütler Altında yatıyor aslan yiğitler Of gençliğim eyvah Çanakkale'den çıktım başım selamet Anafarta'ya varmadan koptu kıyamet Of gençliğim eyvah |
|
Etiketler |
canakkale, sehitlerine, Şehitlerine |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Çanakkale Şehitlerine (Mehmet Akif Ersoy) | Sevda | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 2 | 20 Haziran 2010 12:31 |
Çanakkale Şehitlerine | Lady | Haber Arşivi | 0 | 22 Mayıs 2010 12:44 |
Çanakkale Şehitlerine | Thief | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 16 Mart 2009 23:39 |
Çanakkale Şehitlerine | ad3m | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 4 | 27 Ekim 2007 22:21 |
Çanakkale Şehitlerine ( M.Akif Ersoy) | Mur4ts | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 01 Mart 2007 00:21 |