15 Eylül 2008, 14:16 | #61 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Sokağa Çıkma Yasağı öyle büyük hicran ki cam çerçeve bırakmıyor kırdı kapıları döküldü sokağa havada yangın kokusu itfaiye sirenleri uzaktan uzağa öyle büyük hicran ki telefonlar devamlı meşgul çalıyor trafik durdu çarşılar darmadağın çığlıklar geçiyor karanlıktan camlarda sinsi bir titreme boğuk bir uğultu yeraltından borular patlamış sular vahim bir tenhalığa akıyor öyle büyük ki hicran zincirleme elektrik kontakları şerareler dökülüyor sokak lambalarından ceryanlar kesildi gözden kayboldu şehir sanki siyah bir denize batıyor ayak sesleri boş meydanlardan hoyrat kanatları yukarda bir helikopterin o ihanet sessizliğini par par parçalıyor |
|
15 Eylül 2008, 14:19 | #62 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Soğuk Bir İntihar yıldızlar damlıyordu parmak uçlarından kısa kirpiklerine ne kızlar asılı elektrik çıtırtısı yok gibi saçlarından yüzünde görünmez bir şiir yazılı bir türlü anlaşılamadı nedeni nasılı belki bir çağrışım işlenmemiş suçlarından gülümsemesi bile ne kadar acılı sanki gözyaşları dudaklarından bu dünyaya ait her yanlışa meraklı yanılgılar üretiyor uzlaşmazlığından kendini çok dağıtmış herkesten alacaklı uykuları kilitli koyu baş ağrısından yalnızlığa saklanması kaçıp dünyalılardan çünkü duygusallığı onlardan farklı soluğu tıkanıyor o lazer tabancasından soğuk bir intihar ki hani içinde saklı |
|
15 Eylül 2008, 14:19 | #63 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Şahane Serseri yolumdan çekil yavrum bağlasalar duramam demir asa demir çarık dedim neyleyim! yolculuk dedim ağaçlara tünedi yine akşam kargalarla bir rüzgar kendini yerden yere vuruyor kırık dökük yıldızlar belirdi uzaktan telsiz mevceleri ardım sıra koşturuyor anamdan yolcu doğmuşum yedi dağın yolları kalbimden geçer salkım salkım mısralar gelir içimden dudaklarımda yağmur damlaları alır beni yollar beni alır gider anamdan yolcu doğmuşum nehirlerle birlikte denizlere kavuştum akşam dedim şu koca dünya dedim ağlasam dedim yola bir düşüldü mü ömür boyunca gidilir ekmeğin ve şarabın peşinden turnaların peşinden büyük şehirler büyük aşklar çığlık çığlığa terkedilir ben çocuklar gibi sevdim devler gibi ızdırap çektim damarlarımda dünyanın bütün rüzgarları harblere açlıklara yalnızlığıma rağmen anamdan yolcu doğmuşum neyleyim gurbet dedim vatan dedim hürriyet dedim . |
|
15 Eylül 2008, 14:20 | #64 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Söyler Zaman olmuştur ki Dumanlı havuzlarda soğuk nilüferler Bulutlara savrulmuş ateş kuşları Korkulu bir hicranı söyler Zaman olmuştur ki Dalgınlıkları hisarbuselik kızların Bildik şarkıları birden unutuşları Aynalarda solan gün Bilinmez hangi uğultulu Ahval-i perişanı söyler Zaman olmuştur ki Loş salonların heyhula büfelerinde O kiristal fanuslu yorgun saat Fena halde durmuş görünse de Başka bir boyutta başka bir zamanı söyler Zaman olmuştur ki Falcının avucunda tuttuğu sihirli küre Aslında yaşanmamış belki hiç yaşanmayacak Ancak ne kadar renkli Ne kadar yanardöner bir ömr-i zerefsani söyler Zaman olmuştur ki Belki sonbahar belki akşam Tepeden tırnağa silme yıldız Belki haziran gecesi Sanki bir hayal oturmuş o tenha piyanoya Parmak uçlarında tatyos efendi'nin Herkesin unuttuğu bir bestesi Çalıyor doya doya O evcara beste ki Çevresinde avizelerden Gökkuşağı serpintileri Güllerdeki suhu O serv-i hiramanı söyler Zaman olmuştur ki Yanar mor zambaklar buğulu gece lambaları Bir katar kaybolur haydarpaşa garı'ndan Bırakıp gümüş çığlıklarını tel tel ardında Ağır ve cefakar bir marşandiz katarı Kıvamlı bir sessizliğe batmış ıhlamurlar Yalnız kuzguncuk'taki yalıda Karanlık bir gazelhan Yanık yanık bir aşk-ı bi-amani söyler Zaman olmuştur ki Sızar gecenin suları simsiyah camlardan Havada ölüm parıltısı adeta çelik Fi bin dört yüz beş Dersaadet'te yazıldı işbu gazel Avuçları kan yüreği delik deşik Yaşlanmış ama uslanmamış Bir eski militanı Bir şair-i devranı söyler |
|
15 Eylül 2008, 14:21 | #65 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Süleyman Öbür ışıkları getir hadi süleyman Bulvarın ortasında dur bağırma Senin için bir yağmur hazırladım Hadi ışıkları getir yağdıracağım Al bu nisan akşamını benimkini ver Sual sorup durma sevmiyorum Öbür ışıkları getir hadi getir Karanlıktan korkuyorum karnım ağrıyor O kadını da getirsene portakal yiyen Porselen dişli kadını hani pantolon giyen Dur dolmabahçe saatini dinleyeceğim Onikiyi çalsın öyle getir hadi getir Deniz fenerinden mi çalarsın işte çal Kibrit mi tutarsın bilmem işte tut Öbür ışıkları getir hadi süleyman Sana yağmur hazırladım yağdıracağım Sen kimsin süleyman bir de bu var . |
|
15 Eylül 2008, 14:21 | #66 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Şubat Yolcusu Seni kim çizebilir şubat yolcusu Yalnız akşam olsun dağınık olsun Ceplerinde bozuk bir bulut uğultusu Geceleyin dörtte bir ölüm korkusu Dörtte dört sabaha karşı yağmursun Seni kim çizebilir şubat yolcusu Bütün çizgileri bozuyorsun |
|
15 Eylül 2008, 14:22 | #67 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Tut ki Gecedir tut ki gecedir karanlık sıvaşır ellerine camlardan birden kırmızıya döner trafik ışıkları kükürtlü dumanlar yükselir korkuya batmış camkırığı adamlardan tehliaaae büyür sakalları tut ki gecedir ihbarlar birer sansar bir telefondan bir telefona atlar yeraltı örgütleri tetik üstünde adres değiştirmiş silah kaçakçıları fahişeler birbirinden kuşkulanıyor tut ki gecedir katiller huzursuz hırsızlar sinirli hainler ürkekçedir elleri telefona kendiliğinden uzanıyor ihanete gece müthiş bir gerekçedir ihbarlar birer sansar bir telefondan bir telefona atlar ihanet bir bilmecedir |
|
15 Eylül 2008, 14:23 | #68 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| salı gecesi kara bir balta buldu akşam vuracak noktayı hücreler doldu bir ıslık en yakın maçka tramvayı kim bırakmış yalnızlığıma bu hüzzâm şarkıyı kimin bu karanlık kimler sürgülemişler kapıyı insan olan bağlar her koptuğu yerden yaşamayı daktilolar camları bulutlu sorgu odalarında didiklemez mi özgürlüğünü sansaryan hanı'nda küflenir suyun bir bakır çalığı birikir ağzında kendini öldürmeyi belki bin kere tasarlarsın da bir kere aklından geçmez bitirmeden ölmek şarkıyı gönlünde büyüttüğün o müthiş ünlem içindir ki seni kapattıkları öyle rezil o kadar çirkindir ki çıplak bir lâmba mısın dört duvar içindeki ne lâmbası/söndürülen bütün ilk gençliğindir ki gözlerin zehirlense de suç sayarsın ağlamayı görülmez dev böceklerdir sanki büyülü duyargalar uçaksavar ışıldakları gökyüzünde bir yanlış arar tophane rıhtımı'nda acı acı gemiler kalkar hücreleri akşam olur haydut öfkeleri kaplar ezerim sanırsın vurursan tek bir yumrukta dünyayı |
|
15 Eylül 2008, 14:24 | #69 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| tutanak elektrik elletirler kıvılcım yalatırlar tuzruhu damlatırlar kulak boşluğuna çekip alınlar kerpetenle tırnaklarını öğrenmek istedikleri aslında bildikleridir geceleri rüyalarına girip uykularını kaçıran insanın insanı soyduğu derisini yüzdüğü |
|
15 Eylül 2008, 14:25 | #70 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| duruşma arası (o varsa kırılır buzlu camları kışın anlamı yoğunlaşır anlamsız bir yaşayışın gerçi farkındayız adı belirsiz bir yanlışın acaba ben çok mu esmerim o çok mu sarışın yansımaz oldu aydınlığı yüzüme haftalardır yazdıklarında bile gizli bir uzaklık vardır eylem bir dağıldı mı bütün boğazlar daralır ben başka bir erkek olurum o başka bir kadın) |
|
Etiketler |
atilla, İlhan |
Konuyu Toplam 6 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 6 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Atilla İlhan - An Gelir | Ayışığı | EylulFM Paylaşım | 0 | 29 Ocak 2023 09:15 |
Atilla İlhan Hayatı | Sır | Sanatçılar | 0 | 09 Eylül 2013 10:25 |
Atilla İlhan - Pia | Melodram | Aşk ve Sevgi Köşesi | 0 | 10 Eylül 2011 01:23 |
Atilla İlhan | kont_dracula | Kültür ve Sanat | 0 | 29 Haziran 2007 00:20 |