13 Eylül 2008, 22:50 | #21 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Delik Deşik Delik Deşik kirpi gibisin çocuk her tarafın diken kim elini uzatsa delik deşik üstelik sen de kan içindesin . Attila İlhan |
|
13 Eylül 2008, 22:51 | #22 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Elimden Gelen Bu Elimden gelen bu ben iki kişiyim Çoğalmak neyse ne azalmak zor Birisi seni her an bırakıp gittiğim Öbürü kan gibi tutulmuş seviyor Ağzındaki acı alnındaki çizgiyim Gözlerine kirli bir bulut getirdim Hiçbir sevinç aydınlığı onu silemiyor Elimden gelen bu ben iki kişiyim Birisi kapadığın kapılardan gitmiyor Yağmur yağmaksa o güneş açmaksa o Bir yerin üşüse onun sıcaklığı Öbürü en içten çağrını işitmiyor Alıp tutmaksa o basıp gitmekse o Bakışları kıyısız deniz uzaklığı Elimden gelen bu ben iki kişiyim İkisi birden çıkmaya uğraşıyor Bilmem ki hangisinden nasıl vazgeçeyim Birisi yeni baştan serüvene başlamış Öbürü silahında son mermiyi sıkıyor Çoğalmak neyse ne azalmak zor |
|
13 Eylül 2008, 22:51 | #23 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Emirgân'da Çay Saati çerağân sarayı'ndan büyükdere'ye üşümek sonbaharında eski çınarların uzadığı yerde gizlice akşamların başlayıp adetâ kendini dinlemeye kafeslerin ardında bol gözlü bir kadın ansızın giydirilmiş ipek ferâceye bir çay yalnızlığı emirgân'dan öteye değdikçe ısındığı yaldızlı bardağın nedîm'den yansıması tatyos efendi'ye tenhâ bir genç kız sesiyle hicazkâr'ın kuytularda çürüdüğü bağdadî yalıların yorgun sarmaşıklarıyla sarkmış bahçeye soğuk kuşlar gibi dağılır boğazda rüzgârın getirdiği donuk bir yağmur pusu istinye'de gemilerin karanlık uykusu kırık direkleriyle dalgın ve hasta birden içimi kaplayan ölüm korkusu selâm verilince meçhul bir namazda gâzâli'yse biraz mevlânâ biraz da kubbenin altındaki divan uğultusu 'şeref' vapurundan en kirli beyazda yüzlerce harbiyeli sürgün yolcusu havada bir asılmış adam kokusu istanbul jöntürkleri hüzzâm bir yasta yankılarıyla telaşlı geceleri bir bebek'ten motorların taşıyıp o kadar bitiremediği en yılgın sonbahar benim gözlerimdeki çok daha dumanlı mütâreke günlerinden alaturka saat kaçta ikinci tömbeki miralay sadık bey'in nargilesinden dem çekip kumrular gibi sebilleri şenlendiren osmanlı sehpâların gölgesindeki emirgân'da acılaşmak koyu bir semâverden çaylar gibi kararıp kaç defalarca eski bir şiir üzüntüsüyle müseddes biçimindeki çoktan unutulmuş kilitli defterlerden |
|
13 Eylül 2008, 22:52 | #24 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Gecenin Kapıları Bütün kapılar kapandı, dışardayım Birden karşıma çıkmayın korkuyorum Uykusuzum fena halde, sokaktayım Karanlık bastırdı mı bozuluyorum Fena bir yerimden koptuğum doğru Kendimden çok fazla yaşamaktayım Nereye bağlanacak bu işin sonu Aslında ben kimim meraktayım Bütün kapılar kapandı, sokaktayım... |
|
13 Eylül 2008, 22:52 | #25 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Geç Kalmış Ölü Geç Kalmış Ölü Korkacak bir şey yok hesap tamam Sıram geldi mi hatta güleceğim Kendimi hazırladım biliyorum Önce turgut arkasından ömer haybo Daha sonra varujan sonra nureddin Sonra ben değilsem demokrat toni Sonra o değilse mutlaka benim Kendimi hazırladım biliyorum Aysel'in gölgesine saklandım Hep susamışım su içiyorum |
|
13 Eylül 2008, 22:53 | #26 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| hacı murad'ın ölümü hacı murad'la olduk eski kafkasya'da ihtiyar çuvaşgili santur çalıyordu ne çaldığı zaten anlaşılmıyordu oğlu belki o saat asılıyordu şarap patlak vermişti isyan masada atlas gömlekleri boyundan ilikli sabahlara kadar hançer dokuyanlar mezmur okuyarak duvar duvar dudaklarında karanlık ilkbahar gözbebekleri çelik çekirdekli çalarak getirdiği korkak tatarların bakunin yazması kitaplarından dinamitler yürür bakü sokaklarından siyah bir toz olur doru kısraklarından öfkeli kazakları II'nci nikola'nin ölmek fısıldadıkça son semaveri bulutlanır çay kristal fincanda ıslıklar gizlice bilenir zindanda bir ustura çizgisi azerbeycan'da hacı murad'ın üzengileri |
|
13 Eylül 2008, 22:54 | #27 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Harp Kaldırımında Aşk sen şimdi yanımda yepyeni bir türkü gibisin hiç görmediğim yıldızlar gözlerine doğmuş bir büyüklük duygusu dağlar gibi yüreğinde ah biz mutluluğu böyle aranıp duracak mıyız yağmur hep böyle yağacak mı hatıralara eksik olan bir şey var sana bana dair belki bir rüzgar belki rüzgardan da hafif ama kalbimiz yine uzak bir deniz gibi boş heybetli gurupların belirdiği saatlerde sen şimdi yanımda yepyeni bir türkü gibisin acaba nasıl öğrenmişim nasıl farkında olmadan her şey nasıl olup geçmiş nasıl barut yağmış nasıl güneş vurmuş zehirlenmiş şehrin üstüne şimdi hangi kıyılarda gemiler demir alıyor güney rüzgarlarına açıp yelkenlerini belki bir italyan kızı tüfeğine dayanmış senin gibi barışı tasarlıyor dağlarda mahzun esirler harp şarkıları kadar mahzun gizlice talim ediyor hürriyet adımlarını sen şimdi yanımda yepyeni bir türkü gibisin ah şu harp bitse rüzgar gibi bir nefes alabilsek kimseler kimseler çıkmasa yolumuzun üstüne yağmur yağsın varsın ıslansın saçlarımız yalnız duyulmaz olsun göğsümüzdeki darlık dilimizdeki kilit kolumuzdaki zincir ömrümüz meçhullerden meçhullere akıyor saatler bizim değil kitaplar bizim değil bizim değil yaşamak bizim değil hiçbir şey kendi dünyamızda yabancılar gibiyiz ya çok erken ya çok geç doğmadık mı sevgilim buna rağmen mutluluğa inanıyoruz |
|
13 Eylül 2008, 22:54 | #28 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Hayır bu döşeği sen mi serdin elin dert görmesin ana ana uyuyacağım ninni çağır danalar girsin bostana çetin bir yoruk kızı hoyrat murat dağ'ından bir papatya getirsin bir gelincik getirsin elimden tutsun beni Metristepe'ye götürsün gönlümce bir hu diyeyim hısımım Ali Osman'a yamacına yöresine rüzgarlı çamlar diaaaim bu hoşmerimi sen mi ettin eline sağlık ana ana lokma dökelim aşure kaynatalım hayır dağıtalım hayır Ali Osman dayıma ördüğün bu çorabı sağlıcakla giyiyorsam tuzladığın bu ayranı afiyetle içiyorsam tuttuğun bu yoğurdu yoğurduğun bu ekmeği kaynattığın bu bulguru çalakaşık yiyorsam etime ve sütüme ineğimin işlikli memelerine kabıma kaçağima toprağıma bu benim diyebiliyorsam Ali Osman dayımın yoksul yüreği bunun bedeli Metristepe ğöğüne uğru yıldız uğramaya ana bu benim yüreğim hısımım Ali Osman'in yüreği |
|
13 Eylül 2008, 22:55 | #29 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Her Sabah, Yanılmak! .. sabah olmak her gece kolay mı sanırsınız bulutları dağıtıp güneş olarak doğmak denizle gök arasında çiy yorgunu şehre kurşun kubbeleri buğulu minareleri ıslak soğuk bir trenden inmiştiniz / yalnızdınız bilmem kaçıncı defadır / yine yanılmıştınız hiç uyumamıştınız / gözleriniz yanıyordu yolculuk sanki bitmemişti / birdenbire kendinizi vagonda unuttuğunuzu sandınız sanki katar soluk soluğa tırmanıyordu dumanlı rampaları / bir kılıç gibi çıplak tiz çığlıklarıyla aydınlığı doğrayarak bilmem kaçıncı defadır / yine yanıldınız jilet mavisi bir kadın elinde purosu değdiği yer açılıyor çok fena keskin kim olduğunu bilen yok / işin doğrusu yüzünü kaybetmiş aynalarda arıyordu amerikan bara tünemiş sek vodka içiyor geçmişinden rusça bir şarkı arayarak sarhoş olmamak en büyük korkusu bilmem kaçıncı defadır / yine yanıldınız elbet en kötüsü sokaklarda tutuklanmak hani bir kere iki yanınızda iki sivil polis beyoğlu'ndan çekilip nasıl koparılmıştınız nabız gibi vuran o kötü ve karanlık his yakanızı hala bırakmadı asla bırakmayacak bilmem kaçıncı defadır / yine yanıldınız |
|
13 Eylül 2008, 22:56 | #30 |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Herşeyi Birden İstemek o kitabı da okudum bitirdim hani o genç kızın beni unuttuğu bir ara fena halde fikrindeydim dudağındaki nem gözündeki buğu durmadan hayal değiştiriyorduk çetrefil bir hayat herkesin korktuğu kaderlerimiz kalındı sevinçlerimiz çabuk yaşamadan dağılıyor yarısından çoğu erteleyip durduk suç ortalığımızı asıl mutluluğun içinde bulunduğu bazı ben yalnıştım o yalnıştı bazı çünkü gecikmenin ağır yorgunluğu yanıldığımız herşeyi birden istemekti isteği gerçekleştirmez isteğin yoğunluğu ihtiyaç başka bir boyuta geçmekti devreden çıkarıp gereksiz sorumluluğu tekrar loş yalnızlıkların en dibindeyim sararmış yaprakların usulca savrulduğu köprüler yıkıldı artık kendimleyim parmak uçlarımda ölümün soğukluğu |
|
Etiketler |
atilla, İlhan |
Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Atilla İlhan - An Gelir | Ayışığı | EylulFM Paylaşım | 0 | 29 Ocak 2023 09:15 |
Atilla İlhan Hayatı | Sır | Sanatçılar | 0 | 09 Eylül 2013 10:25 |
Atilla İlhan - Pia | Melodram | Aşk ve Sevgi Köşesi | 0 | 10 Eylül 2011 01:23 |
Atilla İlhan | kont_dracula | Kültür ve Sanat | 0 | 29 Haziran 2007 00:20 |