22 Temmuz 2008, 02:35 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Şizofrenik Bir An (Motel) ( Öykü ).. Dışarıda yağmur yağıyor, bugüne dek görülmemiş bir yağmur bu… Sokaklar boş, herkes çekilmiş evine ve öylesine bir şimşek çakıyor ki, insan pencereye yaklaşmaya bile korkuyor, karanlıklar aydınlanıyor ve bir ruh, bir beden geziyor sokakta, saçlarından sular damlıyor… Damlayan su damlalarının sesi, sokak taşlarının üzerine düştükçe ayak sesleri gibi işitiliyor. Aklında bir kara sevda ve yüreğinde bir ateş var ki adam sırılsıklam oluşunu bile hissetmiyor. Ayakları duruyor bir çıkmaz sokağın köşesinde, adım atmak istiyor fakat bir pranga var sanki ayağında atamıyor adımını. Zorluyor kendini bir süre, boşa çıkıyor tüm çabaları, sanki son durağa gelmişçesine hissediyor, hareketlerine yön veremiyor, sanki zincirlenmiş gibi, bir heykel gibi görüyor kendini ve ruhunu, başı dışında tüm uzuvları alçıdanmış gibi… Rüyada sanıyor kendini, bir karabasan da bulmuşçasına… Başını kaldırıyor yukarı, rengarenk ışıkları yanıp sönen tabelayı görüyor “Motel” yazıyor tabelada. Bir den çözülüyor zincirler, heykel canlanıyor bir perinin sihirli değneği değmişçesine, korkak adımlarla içeri giriyor. İçeride bir kadın, saçları kızıl, orta boylu, dudakları kalın, gözleri büyüleyici derecede güzel… Anahtarı uzatıyor o kadın, adam sanki defalarca gelmişçesine, ezbere hareket ediyor. Sanki daha önce bu merdivenleri çıktı, bu koridoru adımladı, bu odanın önünde durup, bu oda da defalarca yaşadı ruhunun derinliklerindeki fırtınaları… Ama gerçekte bu daha ilk gelişi… Odaya çıktığında kurtuluyor üzerindeki ıslak elbiselerden, kendini yatağa atıyor halsizce ve bilmediği bir şehirde ne işinin olduğunu düşünüyorken, kapı çalınıyor, kızıl saçlı kadın giriyor içeri, adam ellerini göğsünde birleştirip, bacaklarını karnına doğru çekip sırtını kadına dönüp yatıyor. Kadın sanki böylesi manzaralara çok alışık gibi davranıyor. Odayı bir lavanta kokusu sarıyor. - “Sana kuru çamaşır getirdim, giyersin. Yalnız üşürsün öyle, yorganı çek istersen üstüne…” - “Sigaran var mı?” gözleri bir yere sabitlenmiş ve dalgınca bir ruhla söylüyor adam bu soruyu… - “Var, aşağıda. Getireyim.” Kapıyı kapatıyor kadın, koridorda yol alırken, yanaklarına bir ateş gelip duruyor, adımın esrarengiz oluşunu düşünüyor merdivenlerden inerken, hatta ismini kaydederken verdiği adın ona ait olup olmadığından bile şüpheli, bedeninin kasıldığını hissediyor masanın üstündeki sigara paketine uzanırken ve hızlı bir şekilde , sanki acelesi varmışçasına odaya dönüyor. Adam aynı şekilde yatıyor yatakta, kadın iki sigara çıkarıyor paketten, ikisini de yakıyor, birini ayırıyor dudaklarından, adam dudaklarını aralıyor kadının elinde kendine uzanan sigarayı görünce, derin bir nefes çekiyor ikisi de sigaralarından. - “ Kimsin sen? ” - “ Boş ver, kimliksiz, ruhunu kaybetmiş, yuvasız biri… ” - “ Ailen?” - “ Yok ” - “ Sevdiklerin?” - “ Yok, işi düşünce arar millet beni…” Adamın yanına uzanıyor kadın, sigarası ağzında, düşünüyor ve bir an sıcaklığını hissediyor adamın, fırtınalar koparırcasına bir hissediş sanki bu… Uzun yıllar olmuş, kendi ateşinden başka birinin teninin sıcaklığını duymayalı, kendine, duygularına, arzularına, hislerine zincir vuralı yıllar olmuş ve yıllar sonra kalesinin kapısına vurduğu kilit bu hissedişler bir anda fünyesi çekilmiş bir el bombası gibi patlarcasına kırılıyor… - “ Üşüyorum, yalnızlığımın ayazında kaldım, üşüyorum. Ne kadar oldu, buraya ne zaman geldim, bu şehir de ne işim var bilmiyorum, üşüyorum. ” - “ Ne sürükledi seni bu şehre, nereden geldin?” - “ Uzaklardan geldim, bir kadın, bir kara sevda getirdi beni…” - “ peki o kadın nerede şimdi, niye onunla gelmedin? ” - “ Yanında biri vardı ve o birinin elleri vardı ellerinde ve ben en nadide kelimelerimi ona söylerken, yüreğimin sıcaklığından kopup gelen kelimelerimi hissetmiyorken o adam sarılıyordu ona ve dudaklarım yanaklarının ateşini daha tanımazken, gözlerinde başka bir ruhu ve dudaklarında o ruhun ateşini hapsediyordu.” - “ Peki sen ne yaptın, gitmedin mi yanına, kimmiş öğrenmedin mi? Belki bir arkadaşıdır ya da bir tanıdığı olabilir.” - “ Kaçtım. Sen bir tanıdığına dahi de olsa, dudaklarını teslim eder miydin? Hissedemediği için, onu hissedebilmek adına ona olan hasretimin vuslatını yaşayalım diye gelmiştim bu şehre… ” - “ Demek sende yaralandın yüreğinden ha, tıpkı benim gibi, aşk gözümü kör etmişken, kendimi fütursuzca sevdiğime adamışken, o kadar çok tanıdığım olduğu halde eşim için hepsini silip yeni bir hayata başlamış ve mutluyum derken, eşim dediğim insanın beni vurduğu ihanet kurşunuyla vuruldun. Yüreğinin acısını anlayabiliyorum, ben hislerimi kaybettim ama sen sakın kaybetme.” - “ Ben kimseleri silmesini istemedim, kimi zaman ilgim boğmuş olabileceğini düşündüğüm anlarda, kendi hayatını yaşamak adına, özgürlüğünü engellediğimi düşünmesin diye çektim, yok oldum bir an için, ondan hiçbir şey beklemedim, sevgiden başka, tek varlığımın o olduğunu hissettirmek istedim. Dünya onun çevresinde dönmüyordu ama benim dünyam o idi ve kendi çevremizde dönüyorduk bu yeterli dedim. Anlatamadım demek ki. Hep onun varlığına, ona ihanet etmek olmasın diyerek bana ruhunu sunanlara bile hiç düşünmeden kapımı suratlarına çarparak kapattım, eskiye bir çizgi çektim, onunla yeni bir hayata başladım derken…. Neyse… Sadece ağlamak istiyorum, yağmur misali yağmak. Bu, şizofrenik bir an.” Gece uzundu ve çok şey vardı konuşulacak, yan odadan şen kahkahalar geliyordu çakır keyif, diğer taraftan belli belirsiz çığlıklar yükseliyordu. Onlar uzun uzun dertleşirken, yukarıdaki odadan Mozart’ın müziğine eski bir karyolanın iç gıcıklayan sesi karışıyor, dışarıdaki sessizliği yürek burkan bir Ambulans’ın feryadı bozuyordu. Adamın içi üşüyordu, kadın hiç böyle bir anı yaşamamıştı ve yüreğinde volkanlar kaynıyordu, bir yavru kuşun uçmayı öğrenmeden önce yuvasından bir su göledine düşüp, merhametli bir insanın avucunda titrediği gibi titriyordu ve ilk defa kendi için yaşıyordu o anı… Kendi ruhuna zincir vurmayıp, kaybettiği hisleri kendine gizemli bir şekilde gelip sunan birini saklıyordu içinde. Adam yalnızdı, kadın en kalabalık anını yaşamaktaydı. Şimdi kadın gözlerinde bir gizemli adamın ruhunu hapsetmişti saçları adamın yüzüne döküldüğünde ve içinde o ruhu sakladığında, dudaklarına kilit vurmuştu, sesinin duvarlardan yankılanıp kendine dönmemesi için. Sabahın ilk ışıklarıyla uyandı kadın, aynada kendini izledi, giyindi ve işine döndü, yeni bir güne uzun bir zamandan sonra ilk defa gülümseyerek başladı. Adam öğleye doğru uyandı. Ruhunu temizledi, kurumuş elbiselerini giyerken masanın üstünde kızıl saçlı kadının getirdiği elbiselere takıldı gözleri, gülümsedi bir an için. pencereden dışarı izledi bir süre, yağmur dinmiş, güneş açmıştı ve insanlar günü yarılamıştı bile… - “ Gidiyor musun? ” - “ Evet, vakit ayrılık vaktidir, vuslatı bir daha olmayan bir ayrılık ve unutma ki şu yaşadığın anın, hayatın tekrarı yok.” - “ Gitme, kal burada desem, yeni bir hayat başla desem.” - “ Sakın sahiplenme ruhumu, ben ruhumu sahiplenenleri sevemedim.” - “ Peki nereye gideceksin?” - “ Hani gece ben hislerimi kaybettim diyordun ya. Bende her şeyini bir ruha delice bir sevdayla bağlayıp, ruhundan yaralanan insanlar nereye gidiyorsa oraya gideceğim ama önemli olan ümittir, ben ümidimi yitirdim. Sen ümidini hiçbir zaman yitirme.” - “ Güle güle” - “ Ümidini bir beden bir ruha sakın bağlama, sonunun benim gibi hüsran olmasını istemem, kendine sakla ve hiçbir zaman yitirme ümidini, unutma ki karanlıkta ruhunda nice sırları gizleyen her gecenin sonunda bir aydınlık mutlaka vardır. Hoşça kal” | |
|
Etiketler |
bîr, motel, Öykü, Şizofrenik |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Şizofrenik Haller | Sır | Kitap Tanıtımları | 0 | 23 Nisan 2019 23:44 |
Motel | AftieL | Film Tanıtımları | 0 | 13 Ağustos 2014 15:06 |
Şizofrenik Bir Sokak Lambasina Düştüm | Sue | Aşk ve Sevgi Köşesi | 0 | 25 Mayıs 2012 22:12 |
Şizofrenik Bir Kalpten Kompozisyon.. | dreamy | Aşk ve Sevgi Köşesi | 0 | 12 Haziran 2009 20:12 |
Son ( Öykü ) | PopSy | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 22 Temmuz 2008 02:26 |