30 Ağustos 2010, 03:36 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | İçimizdeki dalkavukları ıslah et Allah'ım! İnsanoğlu kendine çıkar sağlamak için başkalarının hakkını çiğneme günahıyla tarihin en eski zamanlarında tanışmıştır. Şimdilerde adına dalkavukluk dediğimiz bu mesleğe günümüzde 'yalakalık' deniyor. Yalaka, gök kubbenin gördüğü en eski zalimlikleri iş edinmiştir kendine. Bazen masum bir menfaat temini uğruna zavallı uygulamalara girişir, bazen canlara kastedecek kadar arsızlaşır ve azgınlaşırlar. Makam, güç, para vb . yönünden üstün birine yaranmak yegane gayeleri olduğu için menfaatleri bittiği anda bir başkasının dizi dibine çöküp meslek icrasına orada başlamaları tabiidir. Onlar güce tapar ve gücü kendileri için kullanabilmek üzere her çareye başvururlar. Dalkavukluğun milliyeti, cinsiyeti, din veya imanı yoktur. Tarih, çıkar uğruna yapılan dalkavukluğun pek çok örneğini görmüştür çünkü. Dalkavukların sayısı, gücü elde bulunduran iradenin zayıf karakterli olması halinde hızla artar. Osmanlı Devleti'nin yükseliş devrinde fazla görülmeyen dalkavukların çöküş sürecinde mantar gibi her yerde türeyivermeleri bundandır. Yönetimin ve gücün çevresini dalkavuklar sarar da yönetici de zayıf iradeli çıkar, her önüne gelene inanırsa orada dalkavukluk bir cinayete bile kapı aralayabilir. Örnek mi istiyorsunuz; buyurun Sultan III. Mehmet'in sarayı: Adnî (cennetlik) mahlasıyla şiirler yazıp "Yokdurur zulme rızamız adle biz mailleriz / Gözleriz Hakk'ın rızasın emrine kâilleriz" diyen adamdır. Ama gelin görün ki yaptıkları... Tarihin kaydettiğine göre Sultan Mehmet vehimli, saf kalpli ve zayıf iradeli birisi imiş. İnsanlar gelip kendisine bir şey söylese hemen inanır, derhal o doğrultuda icraat yapar, sonradan hakikati öğrenince de pişman olur. Nitekim tahta geçer geçmez on dokuz kardeşini boğdurtması böyle bir dalkavukluk hikayesinin sonucudur. Sarayda vezirden kethüdaya, askerden hademeye iş görenler olduğu gibi eğlenceye dalan hanendeler, sazendeler, cüceler, dalkavuklar var idi. Bir yandan dünyanın her yanından getirtilmiş bu eğlence adamları birbirini kıskanıyor, diğer yandan yöneticiler rekabet duygusuyla hastalıklı ilişkiler ağı örüyorlardı. Çünkü dalkavuklar için en vahim durum, başka dalkavukların varlığıdır. İşte o günlerden bir yalakalık hikayesi: Bir bahar gününde Nurcihan Haseki'nin oğlu Şehzade Mahmut, Sarayburnu'ndaki kayalıklara doğru inip elindeki çakılları denize atarak oyalanıyordu. Birden yanında bir derviş belirdi. Kimdi, nereden gelmişti, bilmiyordu. Gözlerinin ortasındaki kömür bakışlar yüreğine saplanıverdi, bir müddet baktı, dayanamayıp başını yere indirdi. Dervişin sözleriyle sarsılmaya başladı: - Bak a Mahmut! Sultanlık istersen yağız ata binmekle, kaftan giymekle onu elde edemezsin. Anadolu Celali illetinden kavruluyor. Eğer şu mülke sultan olmak, ahiretinde cennete girmek istiyorsan önce halkın gönlüne girmeye bak. Git, Celalileri sustur! Şu sarayda bu işi senden başka yapacak kimse de yoktur! Şehzade sihre uğramış gibiydi. Başını kaldırdığında dervişin kayalıklardan aşıp gitmekte olduğunu gördü. Hayatını bu derviş nereden biliyordu? Hızır mıydı? Kendisine bu görevi neden vermişti? Şehzade günlerce düşündü ve vezirlere mektup gönderdi. Kendisine bir ordu vermelerini istiyor ve bu ordu ile Celaliler üzerine yürüyeceğini bildiriyordu. Mektupların içindekiler sarayda duyulunca saray dalkavukları sultan eşiğine döküldüler. Hepsi de şehzadenin ordu istemesiyle bir isyana kalkışacağını dile getiriyorlar. Bir tek veziriazam Yemişçi Hasan Paşa şehzadeye inanmış ve onu bir ordu ile Anadolu'ya göndermekle Anadolu birliğinin sağlanabileceğini dile getirmişti. Sultan ona değil, dalkavuklar sürüsüne inandı. Dalkavuklar aslında halkın Şehzade Mahmut'a gösterdikleri sevgiden dolayı rahatsız idiler. O tahta geçerse dalkavukluklarının devam etmeyeceğini biliyorlardı. Bu şehzade ortadan kalkarsa dalkavukların iktidarı devam edebilirdi. Çünkü onlar güçlü, akıllı bir hükümdar istemezler; bilakis yönetip yönlendirebilecekleri bir kukla isterlerdi. Olan Şehzade Mahmut'a oldu ve annesiyle birlikte idam ettirildi. Ardından Yemişçi Hasan Paşa da öldürtüldü. Sultan yaptığına pişman olup Şehzade Mahmut'un yazdığı mektupları okudu. Hiçbirinde isyanı çağrıştıran tek kelime yoktu. Dalkavukluk rekabet ateşiyle körüklenirmiş, babanın dalkavukları kendine rakip olduğunu söyleyerek öz oğlunu öldürtürken diğer dalkavuklar da kendi rakiplerini ateşe atıvermişler. Şehzadenin annesi Nurcihan ile veziriazam Hasan Paşa işte o ateşe yandılar. Allah'ım!.. Bizi, ülkemizi, halkımızı dalkavukluk illetinden kurtar!.. Allah'ım!.. Yüreklerimizi kıskançlık ateşiyle yakma! İskender PALA. | |
|
Etiketler |
allahım, dalkavukları, icimizdeki, İçimizdeki, ıslah |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Sizce Allah kimleri ıslah etsin? | Sarya | IF Soruyor | 4 | 25 Aralık 2023 11:32 |
İçimizdeki Güzellikler | aSk | IF Ekstra | 1 | 22 Aralık 2021 23:00 |
Sizce Allah kimleri ıslah etsin? | Araf | IF Ekstra | 0 | 01 Ağustos 2021 14:17 |
İçimizdeki Şeytan | Sır | Kitap Tanıtımları | 1 | 04 Aralık 2019 12:49 |
İçimizdeki Yılan | Kalemzede | İslamiyet | 0 | 24 Temmuz 2011 12:54 |