04 Nisan 2010, 13:44 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Küçük Şeyler mi? Dediniz Hepimiz kendi hayatımızda bir yere gideriz. Veya gitmek isteriz. Bunun için de gerekeni yerine getirmeye dikkat ederiz. Bu bizim için önemlidir. Çünkü bu bizim seçimimiz ve bizim hedefimizdir. Ancak insan hayatında önemli olan bu seçim, bir başkası için önemli değildir. Veya o an için önem taşımamaktadır. Bir yığın nedenlerden dolayı. Haklı veya haksız. Bunun neticesinde bir yığın uygulamalarla karşı karşıya kalırız. Ancak günü geldiğinde ve bu uygulama bize şekillendiğinde hayret eder paniğe düşeriz. İşte bu düşünce ile hareket eden insanoğlu söylem ve yapılanmalar içerisinde sürekli bir tutarsızlığa düşmekte ve kendi kendisine saygısızlık etmeye devam etmektedir. İnsanlığın içine düştüğü esas gizem de aslında buradadır. Bunu çözümleyemediği durumlarda ise bunun ayni şekilde sürüp gideceğidir. Bu duruma uygun basit bir örneği sizlere sunmak istiyorum. Bugün çarşıdan eve doğru geliyordum. Önümde bir bayan , yanında küçük bir kız çocuğu. İki üç yaşlarında. Küçük kız yürürken yolun kenarındaki ark’ın beton zemini üzerinde yürümeye çalışıyordu. Ayaklarının tam basamadığı kısımlarda yan yan yürüyerek ve duvara yaslanarak yürüdüğü istikamete doğru hareket ediyordu. Bu işlemi yaparken de büyük haz alıyordu. Ark’ın bir kısmını aştıktan sonra bir evin basamakları ile karşı karşıya kaldı. Küçük kız önce birinci basamağa çıktı. Daha sonra ikiye sonra üç’e. Oradan atlayacağını düşündüm. 20 – 30 metrelik mesafe içerisinde küçük kız bu şekilde giderken onu izleyen ve ona dikkat eden bayan , küçük kızın merdivenin üçüncü basamağa ulaşması ile birlikte biraz hızlı ve aceleci bir şekilde küçük kızı elinden tutarak sert bir şekilde kendisine doğru çekti. Belki korkmuştu. Küçük kızın atlayamayacağını düşünüyor da olabilirdi. Nazik bir şekilde çocuğun bu hareketi yapabileceğini bayana belirttim. Bana göre endişe etmeyebilirdi. Bayandan aldığım yanıt ise enteresan; Çok acele işim var. Zamanım yok. Ve küçük kızı elinden tutarak hızlı bir şekilde yoluna devam etti. Burada biz insanlara göre farklı acaip bir durum yok. Doğal. Doğal da , neye göre doğal! Tabii ki kendimize göre! İşte esas mesele de burada başlıyor! Doğru ve Yanlış burada. Bu olayda bizim doğrumuz ortaya çıkıyor. Aceleciliğimiz, işimiz ve zamanımız önem taşıdığından davranışımızın farkında olmadan, olamadan yaptığımız hareketle gerçekte HAYATIN KURALLARINA karşı gelmiş oluyoruz. Farkındamıyız! Sanmıyorum. Pekii …Nedir buradaki olayda görmemiz ,bilmemiz ve yapmamız gereken hayatın kuralı; Öncelikle önemli olan şey; kişinin kendisini GÖRMESİ, BİLMESİ, YERİNE GETİRMESİ( Denemesi ve yapması ) ve ÖĞRENMESİDİR. Bunun sonucunda iyi gördüklerini ve benimsediklerini kendi hayatında kendisi için sergilemesidir. Beğenmediklerini ise istememesidir. Kişinin kendi istediklerini yerine getirmesi onu sağlıklı, huzurlu ve mutlu kılacağıdır. ( Elbette doğru olmayan şeyleri de yerine getirecektir. Bilerek veya bilmeyerek ). Bunun sonucunda kendine göre bir ders çıkaracaktır. Alacağı bu ders onu daima ileriye doğru taşıyacaktır. Tabii kendisini kontrol edebilirse. Bunun için de kişinin ÖZGÜVENİNİN tam olarak yerli yerine oturması gereklidir. Özgüveni yerine tam olarak kuramayan kişi; sürekli endişe, korku, öfke ve panik içerisinde olacaktır. Bunun sonucunda ne kendisine ne de çevresine güvenemeyecektir. Sürekli olarak şüphe içerisinde hareket edecek ve şüpheci ve paranoyak bir hale sürüklenecektir. Bu da onu hasta edecektir. Özgüvenini yerine doğru olarak kurabilen kişi kendisi ve çevresi ile BARIŞIK olacağından dolayı böylesi bir karmaşayı yaşayamayacak, kendi hayatı ve çevresinin hayatı huzurlu, rahat ve mutlu bir yapı içerisinde olacaktır. İşte bu özellikleri bilmememiz neticesinde yapmış olduğumuz davranışlar; tıpkı bu bayanın yaptığı gibi olmaktadır. Kendisine ÖZGÜVEN getirecek bir davranış şekli, ÖNEMSENMEYEREK sert bir şekilde kendisine müdahale edilmesi ( şu veya bu şekil ve nedenle ) onun hayatına karışmadır. Ve bu SAYGISIZLIKTIR. Bu hakkı biz bunu kendimizde ne hakla buluyoruz! Biz büyüklük kompleksi içerisinde üstünlük gösterisi sergileyerek bu harekette bulunduğumuzda, karşımızdakini küçümseyerek hareket etmemizi getirir ki… Bu noktada tüm insanlığın ayni şekilde davranışını ortaya getirir. Böylelikle aile ortamında anne çocuğa, okul ortamında öğretmen öğrenciye, iş ortamında patron işciye, askeriyede, komutan askere, sokakta güçlü görünen güçsüze , akıllı akılsıza, zengin fakire v.s. v.s. Bu saygısızlığın getirdiği ölçütlere göz atarsak sorunun büyüklüğü daha da göz önüne gelebilir. Yapılan davranış neticesinde bu küçük kıza verilen mesajların başlıcaları şunlardır. - Sen Önemsizsin. - Değersizsin - Bana bağlısın. - Ben ne dersem o olur. - Sözümü dinlemelisin. - Sen bilmezsin, bilemezsin. - Ben bilirim. - Varlığının bir önemi yok. - Kendi bildiğini yapamazsın. - Hareketlerine dikkat et. - V.s. v.s. Bunun sonucunda ortaya ne çıkıyor. Sanırım kendimizde ve çevremizde yaşadığımız ve yaşattığımız. Ne kadar da küçük şeyler değil mi? Tabii bunun sonucunda ARAYIŞIMIZ başlıyor. Özgürlüğümüz, Barışımız, Huzurumuz, Rahatlığımız ve Mutluluğumuz. Bulabiliyormuyuz??? Daha sonra herkes BARIŞ HAVARİSİ, DEMOKRASİ KAHRAMANI, MUTLULUK SULTANI kesiliverecek. Önümüzdeki günlerde hep birlikte bunların yollarını, anlatımlarını, davranışlarını izleyeceğiz seyredeceğiz. Dinleyeceğiz. Ve kararımızı vereceğiz. En BÜYÜK KİM!!! Sonra da ayni terane devam edecek… Hayatımızda. Hayatlarımızda. Kubilay Öğütveren | |
|
Etiketler |
dediniz, mi |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
'Küçük Şeyler' Karlovy Vary'de | xena | Sinema Dünyası | 0 | 07 Haziran 2019 09:25 |
Anemi * Bütün Küçük Şeyler | Zen | A, B, C, Ç | 0 | 22 Eylül 2013 20:35 |
En Küçük Şeyler - Dünyanın Küçük Enleri | PauL | Esrarengiz Olaylar | 1 | 02 Şubat 2012 10:42 |
Küçük Şeyler... | Sihir | Serbest Kürsü | 0 | 28 Kasım 2011 16:41 |
En iyi şeyler küçük çıkıntılarda taşınırmış | Candy | Serbest Kürsü | 0 | 04 Eylül 2010 14:24 |