Çevrimdışı

ÇÖPLÜKLERİ SADECE KÖPEKLER KURCALAR

Bir gün Necip Fazıl, bir üniversitede konferansa katılmış ve herzamanki gibi Din ve Allah kavramı hakkında konuşmuş...
Konuşması bittikten sonra, onunla karşıt görüşlü olan bir Profesör, Necip Fazıl'a
'Siz önceden çıkıp farklı şeyler söylerdiniz, şimdi ise o sözlerinizle çelişen şeyler söylüyorsunuz... Yazdığınız şiirler hala ezberimdedir... bu ne demek oluyor? '
Necip Fazıl'ın cevabı meleklere parmak ısırtacak bir cevap olur 'Benim geçmişim bir çöplüktür ve çöplükleri sadece köpekler kurcalar'

 

Çevrimdışı

BaRoN Nickli Üyeden Alıntı Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Bunu bana ispatlarmısın eğer ispatlayamazsan sen olsan olsan tıpkı Said Nursi Hz.lerine attığın iftira gibi iftiracı, zalim ve bedbahtın birisi olursun.. Bu arada sıradaki nükte'yi bilinçli olarak seçmedim. sırada bu varmış tesadüfmü yoksa tevafukmu orasını sen düşün ve yorumla artık .. Devam ediyoruz ..

O bedbahtlığın senindir. Çok şükür kimseye iftira atmışlığım yoktur, söyledikledimin hepsinin dayanağı vardır. Said Nursî denen adama iftira atmadım gerçekleri yazdım tabii işine gelmediği için iftira olarak anladın. 3 aylık eğitim görmüş, ne doğru düzgün Türkçe yazabilir, ne doğru düzgün Arapça yazabilir. Allah'ın kitabı varken, imla hatalarıyla dolu bir kitabın neresini okurlar anlamıyorum. Sizi gidi göstermelik Müslümanlar... Neyse gelelim sözde dindar Necip Fazıl'a. Bir de bana cahil dersin Said Nursî konusunda. Senin cahil olduğun apaçık belli. İşte sana en basit kaynak.
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Bir videosunda da Atatürk'ü eleştiriyordu tabii ona eleştirmek denirse.

Alıntı:

Atatürk'e hakaret davası Atatürk aleyhinde işlenen suçlar hakkındaki kanuna aykırı fiilinden dolayı 8 Temmuz 1981 tarihinde [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]'ün manevi şahsına hakaret suçundan hüküm giydi. Karar Yargıtay 9. ceza dairesi tarafından onaylandı.[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Davaya konu olan "Vatan Haini Değil, Büyük Vatan Dostu Sultan Vahidüddin" adlı kitabın mahkemenin bilirkişi olarak görevlendirdiği Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Başkanı Doç. Dr. Seçil Akgün tarafından herhangi bir suç unsuru teşkil etmediği rapor edilmiş ancak Necip Fazıl "Atatürk'e hakaret etmeye meyilli olmak" gerekçesiyle mahkûm edilmiştir.[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Aslında boşa yazdım. Buna da iftira diyeceksin, yalan diyeceksin vesaire vesaire.

 

Çevrimdışı

Şimdi sana şöyle cevap vereyim Şu Said Nursi Hz.lerine ilk önce yok vatan haini diyip sonra ben ilgili başlıkta delil gösterdikçe sen kıvırıp kıvırıp imla hatasına kadar gelmen senin kıvırıklığın yani dönekliğinden kaynaklanıyor. onun için bu konuda daha fazla konuşma bence bilgisiz cahil herif 5000 sayfa külliyatı var senin değil 7 sülalen 77 sülalen bir araya gelse bunu yazmaya ne aklı ne fikri nede zikri nede ömrü yeter!

gelelim Mustafa kemal hakaret konusuna orada ne diyor

Alıntı:

Davaya konu olan "Vatan Haini Değil, Büyük Vatan Dostu Sultan Vahidüddin" adlı kitabın mahkemenin bilirkişi olarak görevlendirdiği Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Başkanı Doç. Dr. Seçil Akgün tarafından herhangi bir suç unsuru teşkil etmediği rapor edilmiş ancak Necip Fazıl "Atatürk'e hakaret etmeye meyilli olmak" gerekçesiyle mahkûm edilmiştir

bunu anlamayacak kadar dar ve önyargılı bir bedbahtsın N.Fazıl yani Üstadım demişki "vahdettin hain değildir" bunu diyince doğal olarak ozaman mustafa kemalmi haindiki vahdettini sürgün ettirdi anlamını taşıdığı için sonuç olarakda T.C. nin kurucusu Mustafa kemal olunca hak hukuk burada işlermi hele hele ozamanlar komünizmin ve sebatayların kolgezdiği bir zamanda doğal olarak suçsuz olduğu halde N.Fazıl gibi değerli bir şahsiyete cezayı reva gördüler. sanki tövbe haşa mustafa kemal kusursuz bir kişi idi
ben düşüncemi söyleyemmi mustafa kemal hakkındaki iyi bir askerdi ama asla ve asla iyi bir devlet adamı değildi bu eleştiriyi yapacak kadar mert olun! onun arkasına saklanarak bu fani dünyada fazla böbürlenmeyin ilahi huzurda mustafa kemal kendini kurtarabilcekmi orası dahi meçhul sen ondan yoksa medetmi umuyorsun breh breh breh .. neyse sözü daha fazla uzatmıyorum ve sana dediğim iltifatlar hala geçerlidir senin kapasiten bunları anlamayacak kadar dar. sen madde gözüyle bakarken bunları görmen mümkün değil. 13. Yüzyılın Müctedidi (Peygamber (s.a.v.) varisi ) Said Nursi Hz.leri şöyle diyorya "Ey kendini insan bilen insan! Kendini oku. Yoksa, hayvan ve câmid hükmünde insan olmak ihtimâli var."

Devam ediyorum ..

DİRİLER VE ÖLÜLER

Evet, şimdi çok enteresan bir noktaya geldik. Bu bahsettiğimiz devirlerin birçok kahramanı şimdi toprağın altında... Ve bizde bir kaide var, bir kanun:

«— Ölüleri hayır ile yâdediniz!»

Bunu dalâlet diyalektiği her zaman karşımıza çıkarır. Bu mu İslâm ahlâkı?.. Cevap; öğrenin!.. Ceplerinize koyun hikmeti ve mukabele edin:

— Bu Hadis «ölülerinizi hayr ile yâdedin!» Hadîsidir. Ölüleri değil!.. Ve bizim, bugün şu gördüğünüz manzarayı başımıza getiren hiçbir sağ ile alâkamız yoktur!.. Bütün intikamımız ölülerdendir!..

 

Çevrimdışı

BaRoN Nickli Üyeden Alıntı Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Şimdi sana şöyle cevap vereyim Şu Said Nursi Hz.lerine ilk önce yok vatan haini diyip sonra ben ilgili başlıkta delil gösterdikçe sen kıvırıp kıvırıp imla hatasına kadar gelmen senin kıvırıklığın yani dönekliğinden kaynaklanıyor. onun için bu konuda daha fazla konuşma bence bilgisiz cahil herif 5000 sayfa külliyatı var senin değil 7 sülalen 77 sülalen bir araya gelse bunu yazmaya ne aklı ne fikri nede zikri nede ömrü yeter! gelelim Mustafa kemal hakaret konusuna orada ne diyor bunu anlamayacak kadar dar ve önyargılı bir bedbahtsın N.Fazıl yani Üstadım demişki "vahdettin hain değildir" bunu diyince doğal olarak ozaman mustafa kemalmi haindiki vahdettini sürgün ettirdi anlamını taşıdığı için sonuç olarakda T.C. nin kurucusu Mustafa kemal olunca hak hukuk burada işlermi hele hele ozamanlar komünizmin ve sebatayların kolgezdiği bir zamanda doğal olarak suçsuz olduğu halde N.Fazıl gibi değerli bir şahsiyete cezayı reva gördüler. sanki tövbe haşa mustafa kemal kusursuz bir kişi idi ben düşüncemi söyleyemmi mustafa kemal hakkındaki iyi bir askerdi ama asla ve asla iyi bir devlet adamı değildi bu eleştiriyi yapacak kadar mert olun! onun arkasına saklanarak bu fani dünyada fazla böbürlenmeyin ilahi huzurda mustafa kemal kendini kurtarabilcekmi orası dahi meçhul sen ondan yoksa medetmi umuyorsun breh breh breh .. neyse sözü daha fazla uzatmıyorum ve sana dediğim iltifatlar hala geçerlidir senin kapasiten bunları anlamayacak kadar dar. sen madde gözüyle bakarken bunları görmen mümkün değil. 13. Yüzyılın Müctedidi (Peygamber (s.a.v.) varisi ) Said Nursi Hz.leri şöyle diyorya "Ey kendini insan bilen insan! Kendini oku. Yoksa, hayvan ve câmid hükmünde insan olmak ihtimâli var." Devam ediyorum ..

Hiç bir zaman kıvırmadım kıvırmam da. 5.000 sayfa külliyat dediğin şey nedir? Hikâye okuma bana senin gözünden perde kalkmadığı müddetçe işin aslını göremeyeceksin. Allah ile aldatılıyorsunuz haberiniz yok... Söylediğin sözleri aynen iade ediyorum sana. Üstadına bir sana iki... Peygamberimizin vârisi diye kendinizi avutmaya devam edin, çok güzel uyutuluyorsunuz. Üstadına gelince; istediği kadar mükemmel şair olsun içi boş olduktan sonra, adam olmadıktan sonra ne işe yarar? Öyle dindar ayaklarına yatıp din üzerinden siyaset yapmakla şair olunmuyor BaRoN efendi. Mustafa Kemal konusuna gelince; ön yargılı değilim senin gözün gerçekleri idrak edemediği için ön yargılı görüyorsun beni. Dilerim bir gün gerçekleri idrak edersin. O sabatayist dediğin adamlar Müslüman ayağında istediklerini yapıyordu ondan haberin yok tabii. Aynı şu anda bir kesimin yaptığı gibi. Mustafa Kemal'i iyi bir devlet adamı olarak görmemen senin cahilliğin, geri kafalılığından dolayı kaynaklanıyor. Hiç bir insan kusursuz değildir, eleştirilebilir, tabii saygı ve edep sınırları çerçevesinde! Mustafa Kemal'in işlediği günahlar kendini bağlar bizleri değil. Bizi ilgilendiren kısmı bu ülkeye getirdiği yenilikler ve yaptığı hizmetlerdir. Tabii yaptığı şeyleri içinize sindiremediğinizden dolayı çamur atarsınız gerek aşikâr olarak gerek gizliden gizliye... Sizin gibilerin kanını bilirim ben. Şeriatı(!) getirmeliydi, sizin gibiler de şeriat adı altında istediği gibi at koşturmalıydı değil mi? Tıpkı sözde şeriat uygulanan din kardeşlerimiz(!) gibi... Kaldı ki Kur'anda Allah devlet yönetiminin nasıl olacağı konusunda hüküm vermemiş. Şu âyet var: "İçinizden seçtiğiniz idarecilerinize itaat edin." Tam şekli nasıldı hatırıma gelmiyor, mealen böyle bir şeydi. Beni cahillikle suçlarsın ama bilmezsin ki asıl cahil sensin, sen sözde dindarların peşinden gezerken ben hakiki İslâm'ı öğreniyorum... Seni sözde üstadınla ve muhterem(!) hocanla baş başa bırakıyorum. Dilerim Allah'tan bir gün hakiki İslâm'ı öğrenir, Allah ile aldatanların peşinden değil, gerçek Müslümanlığın peşinden koşarsın... Neyse vaktimi daha fazla sahtekâr iki insana harcayamam. Onlara ayıracağım vakti daha faydalı işlere ayırırım.

 

Çevrimdışı

atmaca27 Nickli Üyeden Alıntı Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Hiç bir zaman kıvırmadım kıvırmam da. 5.000 sayfa külliyat dediğin şey nedir? Hikâye okuma bana senin gözünden perde kalkmadığı müddetçe işin aslını göremeyeceksin. Allah ile aldatılıyorsunuz haberiniz yok... Söylediğin sözleri aynen iade ediyorum sana. Üstadına bir sana iki... Peygamberimizin vârisi diye kendinizi avutmaya devam edin, çok güzel uyutuluyorsunuz. Üstadına gelince; istediği kadar mükemmel şair olsun içi boş olduktan sonra, adam olmadıktan sonra ne işe yarar? Öyle dindar ayaklarına yatıp din üzerinden siyaset yapmakla şair olunmuyor BaRoN efendi. Mustafa Kemal konusuna gelince; ön yargılı değilim senin gözün gerçekleri idrak edemediği için ön yargılı görüyorsun beni. Dilerim bir gün gerçekleri idrak edersin. O sabatayist dediğin adamlar Müslüman ayağında istediklerini yapıyordu ondan haberin yok tabii. Aynı şu anda bir kesimin yaptığı gibi. Mustafa Kemal'i iyi bir devlet adamı olarak görmemen senin cahilliğin, geri kafalılığından dolayı kaynaklanıyor. Hiç bir insan kusursuz değildir, eleştirilebilir, tabii saygı ve edep sınırları çerçevesinde! Mustafa Kemal'in işlediği günahlar kendini bağlar bizleri değil. Bizi ilgilendiren kısmı bu ülkeye getirdiği yenilikler ve yaptığı hizmetlerdir. Tabii yaptığı şeyleri içinize sindiremediğinizden dolayı çamur atarsınız gerek aşikâr olarak gerek gizliden gizliye... Sizin gibilerin kanını bilirim ben. Şeriatı(!) getirmeliydi, sizin gibiler de şeriat adı altında istediği gibi at koşturmalıydı değil mi? Tıpkı sözde şeriat uygulanan din kardeşlerimiz(!) gibi... Kaldı ki Kur'anda Allah devlet yönetiminin nasıl olacağı konusunda hüküm vermemiş. Şu âyet var: "İçinizden seçtiğiniz idarecilerinize itaat edin." Tam şekli nasıldı hatırıma gelmiyor, mealen böyle bir şeydi. Beni cahillikle suçlarsın ama bilmezsin ki asıl cahil sensin, sen sözde dindarların peşinden gezerken ben hakiki İslâm'ı öğreniyorum... Seni sözde üstadınla ve muhterem(!) hocanla baş başa bırakıyorum. Dilerim Allah'tan bir gün hakiki İslâm'ı öğrenir, Allah ile aldatanların peşinden değil, gerçek Müslümanlığın peşinden koşarsın... Neyse vaktimi daha fazla sahtekâr iki insana harcayamam. Onlara ayıracağım vakti daha faydalı işlere ayırırım.

Evet atmaca iyice bi atmış saçmalamış yetmemiş küstahlaşmışsın oda yetmemiş küfre varacak kelimler ile cümleler sarf etmişsin! "sana sadece tevbe istiğfar getirmen için telkinde bulunuyor diğer saçma sapan fikir ve soru işaretlerinede cevap vermeyeceğimi bildiririm.!" bu atmalarına daha fazla vakit harcamayacağımı söyledikten sonra sana güle güle ..

Devam ediyorum ..

EDEBİYATÇI BABA

Necip Fazıl, oğlu Mehmed'i kırmaz ve ödevini yapar. Ödevden "orta" not alan küçük Mehmed eve geldiğinde üzüntülü şekilde babasına sitem eder:

"Baba bu nasıl iş. Herkes seni edebiyatçı biliyor. Bense senin yaptığın ödevimde zar zor orta aldım."

Üstadın tebessümü dudaklarına yayılır:
"Üzülme evlat! Şarlo'da kendisine benzeyenler yarışmasında sonuncu olmuştu."

 

Çevrimdışı

GEBE

Oktay Akbal, Necip Fazıl'a dedi ki:

- Üstad, bir hikâyemi şöyle bitirmek istiyorum: "Kadın, Kadiköyü - Suadiye arası, 9 dakika 10 saniye tramvayla gitti; ve tam 9 ay 10 gün sonra doğurdu!"

Necip Fazıl bağırdı:

- Harika! Ve bu satırları kesip belediyeye ve tramvay idaresine gönder! (Afiş) şeklinde büyütüp tramvayların içine assınlar!

(Nasreddin hoca, Büyük Doğu Yayınları, 1. Baskı / s. 63)

 

Çevrimdışı

HÂLİMİZ

Mehmet Şevki Eygi Beyden:
Merhum Ali Ulvi Kurucu, Medine'de Necip Fazıl'ın bulunduğu bir sırada sohbet ederlerken Üstad'a: "Hâlimiz ne olcak, nasıl kurtulacağız?" diye sorar. Çile şairinin cevabı kısa ve öz olur: "Biz Hakk'a sırt çevirdik, şimdi bâtıl da bizi istemiyor."

(Edebiyatımızın Güleryüzü - Mehmet Nuri Yardım)

 

Çevrimdışı

HAYVAN TEKMESİ

Necip Fazıl yolda yürürken birisi ayağına çarpar ve yoluna devam eder. Necip Fazıl'ın karşılık vermediğini gören arkadaşları sebebini sorarlar. Üstadın cevabı hazırdır:
"Sizi bir hayvan tekmelemiş olsa ne yapabilirdiniz?"

(Mehmet Nuri Yardım - Edebiyatımızın Güleryüzü)

 

Çevrimdışı

HAYVANLAR ORUÇ TUTMAZ

Nazım Hikmet ve Necip Fazıl Ramazan ayında arabayla gidiyorlarmış.
Tabi Necip Fazıl oruç ama Nazım Hikmet değil.
Nazım Hikmet Necip Fazıl ile dalga geçmek için yolun kenarındaki zayıf bir ineği işaret ederek Necip Fazıl'a demiş ki:
-'Şunun haline bak, oruç tutmaktan ne hale gelmiş'?
Tabii Üstad altta kalır mı, hemen cevabı yapıştırmış:
-'Nazım sen bilmiyor musun, hayvanlar oruç tutmaz...'

 

Çevrimdışı

HİLKAT GARİBESİ

Son zamanlarda yazdığım birkaç mesajda değindiğim, Mehmed Niyazi'nin Dahiler ve Deliler isimli kitabının 283 ve 284. sayfalarından şu alıntıyı yapmak istedim. Olay Ötüken yayınlarının kurucularından birisi olan Niyazi - ki Mehmed Niyazi Özdemir'in ta kendisidir -, kitapta ismi zikredilmeyen başka bir yayınevinin kurucusu olan Yusuf ve Üstad arasında geçiyor.

Birgün Necip Fazıl'a giderlerken otobüste Niyazi ile Yusuf karşılaştılar. Beraber gittikleri için, ikisine de aynı günde gelmelerini söyledi. Onlar da beraber gidip gelmeye başladılar.

Sözleştikleri vapura Niyazi trafik sıkışıklığından dolayı yetişemedi. Bir sonraki vapurla Kadıköy'e geçti. Necip Fazıl'ın evine geldiğinde, başında büyük, beyaz bir hasır fotör bulunan Yusuf put gibi dikiliyor; aşırı bir şekilde terliyordu. Dışarda kavurucu bir güneş vardı; Niyazi de onun altından geliyordu; ama Yusuf kadar etkilenmemişti. Camdan dışarıya bakan Necip Fazıl'ın yüzünden düşen bin parçaydı. Umulmadık bir şey cereyan ettiğini Niyazi sezmişti; ama ne idi?... Necip Fazıl biber gibi keskin bir sesle ağır ağır söylenmeye başladı:

- Adam olmanız için daha başka ne yapmam lazım; anlayamadım ki?

Yusuf "Üstadım" der demez, Necip Fazıl ona döndü:

- Sus! Öyle dikil! Kıpırdama!

Esas duruşa geçen Yusuf kıpırdamıyordu. Ne olup bittiğini anlayamayan Niyazi de iyice şaşırmıştı. Necip Fazıl, Niyazi'nin yanına yaklaştı.

- Ben bir şövalyeyim; düşmanlarıma karşı kılıcı ben sallıyorum; atı ben tımar edip eyerliyorum; hatta mutfakta bulaşıkları ben yıkıyorum. Davanın sanatıyla, tefekkürüyle, aksiyonuyla, her şeyiyle uğraşıyorum. Bir arpa boyu yol alamadığımızı görünce bunalıyorum. Ben de sinir taşıyorum. - Yusufu göstererek- Şu hale bak! Bir insan palyaço olayım dese, bu kadar beceremez. Balkonda dikiliyordum; karşıda bir mantar peydahlandı. Dikkat ettim. - İşaret parmağını kaldırıp, sağ elini kendine doğru yaklaştırarak- müteharrik bir mantar; eve doğru geliyordu.

Niyazi, gülmemek için kendini zor tutuyordu; Necip Fazıl tasvir edince, Yusuf'un komikliğini iyice kavradı. Kısacık boyu ile başına oturttuğu, büyük, beyaz bir Meksika fotörünün görünüşü bundan daha güzel, daha çarpıcı nasıl tasvir edilebilirdi! Necip Fazıl aynı sinirlilikle devam etti:

- Yaklaşan hilkat garibesi dikkatimi çekti. Fotârün altından bu bacaksız çıkmaz mı? Sizinle mi yeni bir insan tipi üreteceğiz? Estetik zevki olmayan bir insan neye yarar? İçinde bulunduğu ortama azgın fil sürüsüyle mukayese edilemiyecek oranda zarar verir. Hadi, şimdi defolun; daha fazla asabım bozulmasın!