19 Ocak 2016, 19:11 | #11 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Kadim Dolunay - Fatıma Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Aşk’a, “ah” ile başlarken… Rana gecelere süslenince yıldızlar, Hümâ kuşu gözlerinle kon yüreğimin aşk dallarına. Sen Firdevs‘i izledikçe ben, kanatlarının arasına güller dizeyim; Yüzümdeki gamzeler sana açsın Fatıma! Üveysi özlemlerin kırıntısıyla beslenir yüreğim sahra dehlizinde. Yusufi kuyularda kaderden kazaya düşerken Eyyûbi sabırlarla beklerim, beni kalbinin sultanlığına çekecek ipi. Fasl-ı gül‘de aşık turnalar ırmaklara muştularla akarken, Adını satırlara gizledim, gözlerin yıldızları selamlarken. Bir lahzada gülistana döner gözlerinin düştüğü yer… Bir ömrü, uğruna gülşen eyledim, gel, kokla Fatıma! Ey fakirliğimin zenginliği… “Aşk’a”, diye giderken kalbim benden, Gaiplik kararına ramak kala ‘Her cebi senle dolu’ dönüverdi fakirhanesine. Ey daralan ruhumun enginliği… Sevdanın rahlesinde esmanı okurum, Ve aşkın kıyamıyla gözlerine dokunurum. Ey içimdeki yangının serinliği… Ömrüm kadar kısa bakışlar atarken sana, Sen eksenli düşüncelerle, sen tutulması başlar kalbimde. Ram olur dilim aşkına… Bir yusufçuk kanadı kadar titrek, Bir örümcek hassasiyetiyle işlenen duygularla yürürüm yarına. Ve yine karanlıklara kaldı sırrı taşımak… Zeytin gözlerinden gecelere yıldız düşsem Fatıma! Abdestini aldığımız aşk’da üç defa kalbime seni çekerken, Her hükmü mesh ederim başıma, Hamd-ü senalarla. Kelamların en güzelini okuyup “aşk aşk” diye, “Niyet ettim Rabbimin Rızası İçin Sevmeye”, dedik hâyâ kapısında yâr. Sevdamız, ‘bismi’hu’ virdiyle Mim’den Be’ye dolarken, Yayılır inşirah burcusu ruhumuzdan maveraya. Ayet ayet boşalınca kalbimiz aşk’ın kaynağına, Âyetü’l-Kübrâ’da buluşsun nefesimiz… Rahman’a açılsın avuçlarımız; “El-Fatiha” derken tut elerimden, Avuç avuç dualar yudumlayalım Fatıma! Sen yürüyünce gül nazı adımlarla, Attığın her adıma karşılık sayfalarıma bir ‘harf’ düşer. Her harfin damarında sen dolaşırken, Özlemler kabarır, dudaklarımın arasına bir ‘ah’ düşer. Gözbebeklerinde okununca aşk bir ikindi vakti, Her cümlenin sonuna bir ‘sen’ düşer. Aşkın hülyasını dokur gibi kırpılır gözlerin. Sevgili… Gözlerinin karasında rüyalar görmeyi değil, Uyanmayı isterim. Kulağına ezanını ben okurum; Bu aşk’ın adını sen koy Fatıma! Hicranlara mersiyeler okur dilim, ‘inşaAllah’ der, ‘amin’lerle noktalarım her cümleyi. Sevdamızın muskasını asarken yüreğime, Üç heceli ay-rı-lık belasını Üfürdüm ömrümden en uzak düşlere. Ah.. Sen uyuduğun vakit Melekler öper alnından Ben, nuruna müştak olurum. İsmin, her çiçekten bir mana almış, Bin nağme bırakmış her gülün özüne. Adının üç hecesine besmeleyle göm beni Fatıma! Arafat’ta buluşalım seninle yâr! Mescid-i Aksâ’da kıyama durup, aşk’a aşk taşıyalım… Mescid-i Haram’da rükû edelim, sırtımızda sevda yüküyle… Secdede, sonsuzluğa açılan kapıdan içeri girince Selamlarla seslen bana Eymen kapısında… Dârüs’s-Selâm‘da ellerinden cennet şarabı yudumlayıp Firdevs’e yürüsek Rabbimizin inayetiyle. Nefesin, Tûba ağacının yapraklarını öperken Tomurcuklarından feraceler yapsın melekler sana. Tut yüreğimden… Es-selam’ını ruhuma işle Fatıma! Hafâza melekleri şahit olsun sırrımıza… Bu aşk’ın meali bensem, tefsiri sensin Fatıma! Kadim Dolunay |
|
24 Ocak 2016, 20:02 | #12 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Kadim Dolunay - Ömürden İzler Elem fırçasıyla sürülür yüzümüze, ömürden izler En mecruh vakitlerde içimize düştü gümrah denizler Sallanır tükenen umutlar, yaşamın en korsan dalında Şimdi ruhumuz da bulanır oldu şu ömür sandalında Kış sardı fasl-ı baharı; gül, çiçek, lale… ne varsa vurdu Hayat, leylen, hayallerimizi düşlerimizden savurdu Savunmasız kaldık nefsin taarruzunda, kalkan atarak Devrildi gölgelerimiz üzerimize, ruhu kanatarak Bir heva yokuşuna ram olduk ki, düştü mihraba yılan Günah çukurunda açtı gözlerini, gaflette bayılan Yarınlar kucakladı sineye çekilen sürgün ah’ları Görmeye kördük, kirpiklerimize asılan günahları Hayâ düşer kaftanlardan, ruhun feryadını üryan kılar Arştan sökülüp, çakılır kulaklara arâftan yankılar İhanet sıkılır siper-i aşk’a; katbekat siper deler Yalnızlık şehrinde, yanmadan ışıklar, çekilir perdeler Ayrılık vurdu sözü, dizildi her hazan safa sılası Heyhat! Masivalarla örüldü akıl ve kalp fasılası Hasret içimizde… ezelden sırtımıza koydu dağını Çatladı yüreğimiz, dayadı bulutlara dudağını İndirdi ölüm başını yastığımıza, “merhaba” diye Her hicranda, bağrımıza üfürdü kumlarını badiye Şu görünen dağ, duran ağaç, yürüyen ırmak… Hepsi nedir? Cümle varlığın görünenden ötesini gören sinedir.. Kadim Dolunay Lûgat: Elem: Acı, üzüntü, ıstırap. Mecruh: Yarası olan, yaralanmış. Gümrah: Gür, yüksek, kuvvetli. Leylen: Gece vakti. Heva: Arzu, istek. Ram: Boyun eğen, kendini başkasının buyruğuna bırakan. Mihrab: Câmi, mescid ve namazgâhlarda kıble yönünde bulunan ve imamın namaz kıldırırken durduğu çoğunlukla girintili bölüm. 2: Ümit bağlanan yer. Üryan: Çıplak Araf: Cennet ile Cehennem arasında bir yer. Heyhat: Yazık, ne yazık. Masiva: Dünya malı. Badiye: Çöl. |
|
28 Ocak 2016, 14:18 | #13 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Kadim Dolunay - Gözlerin Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. İlkin, gözlerinden çaldım rüyalarıma giydirdiğim düşleri. Sonra, yüzünün ayva tüylerine astım gördüğüm sergüzeştleri. Ben, aklının kıyılarında donarken Sen, yüreğimde yeni umutlar yakıyordun. Ben, göz pınarlarında şiirlere dalarken Sen yine rüyalı, sen yine uzak bakıyordun. İçimde boğuluşum, gözlerinin derinliğindendir… Uykusuzluğum, gözlerinin sabahında uyanışımdandır… Kirpiklerinden sarkan ıslak bir yıldızın, Gözlerinde şiirleşmesi kadar güzeldir senli baharlar. Anlamı değişir, bakışlarınla yıkanan her şeyin… Değdiğin bir kuru dal, gül açar saçlarının gülistanlığında. Ben, fakir bir yalnızlık bırakıyordum yollarına, Sen, kaşlarının arasından yıldızlar geçiriyordun. Şiirleşmiş bir duyguydun yüreğimde… Her okuduğumda bir kez daha sevdiğim. Dünden bugüne bir yalnızlık, Bugünden yarına bir anlamsızlık düşüyor ömrümden. Gözlerine, geceleri sürmelediğinden beri Karanlığı örtüyorum kaderime; Ayakları dışarıda kalıyor yazgımın. İçimde tohumlanan hasretler yeşerir, Güneş gibi doğarken bakışların üzerime. Bir lambanın yorgun aydınlığına dayıyorum yüzümü, Işıklar sürgüsünü çekiyor yüreğime. Caddeler güneşin sıcaklığını çoktan yitirmiş… Saatler, bir mızrak ucuyla çiziyor zamanı titreyen ellerime. Sen, susuyordun… Ben, susarken bile seni konuşuyordum… Ve ben, caddelerin soğuk suretinde sana koşuyordum.. Kadim Dolunay |
|
30 Ocak 2016, 20:07 | #14 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Kadim Dolunay - Sevdiğim Bir ayrılık yankısı var nefesinde… Kelimeler buz tutarak düşüyor dudaklarından. Ellerin, ellerimi öksüzlüğe bırakıyor, Gözlerin rotasını değiştiriyor, uzaklaşıyor gözlerimden. Ey bakışlarına aşktan öte mana verdiğim..! Bıraksan da ellerimi hicranınla, Yüreğimden tutuyorsun sevdiğim! Bir deprem sarsıntısı var sözlerinde… Kelimeler çatırdayarak dökülüyor dilinden. Ayakların ayrılığa dolanmış, hep geriye atıyor… Adım adım çiğniyor, eziyorsun canımı derinden. Ey gözlerine yedi kat püsküllü alem serdiğim..! Konuşsan da ayrılığı intizarınla, Yüreğimde susuyorsun sevdiğim! Bir nehir uykusuzluğu var gözlerinde… Kelimeler ıslanarak sızıyor nefesinden. Sen rüyaları uyandırırken göz kapaklarımda, Cümleler boğularak uzanıyor yürek kıyısına birden. Ey kaşlarına uçurum meltemiyle değdiğim..! Vursan da anıları bizarınla, Yüreğime gömüyorsun sevdiğim! Bir yangın telaşı var adımlarında… Kelimeler tutuşarak firar ediyor sesinden. Ay ışığına dayarken bu sisli bakışlarımı, Kim bilir hangi şehrin sokak lambalarında üşüyecek gölgen. Ey adına, şahikalarda açan gonca dediğim..! Kaçırsan da aydınlığı ruhsarınla, Yüreğimi söküyorsun sevdiğim! Kadim Dolunay |
|
31 Ocak 2016, 15:06 | #15 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Kadim Dolunay - Çocukluğum Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Çocukluğumun vazgeçilmeziydi hüzün. Gökyüzünden çok, beton zeminlere düşen bakışlarım; Ve en yaralı yanımı en kusursuz saydığım hayallerim vardı. Söyleyemediklerimin ağırlığıyla çekilirken omuzlarım, Hummalı bir nefesin gözyaşına gizlendim. Aynasız caddelerde hep boynu kalbe yakın yürüdüm… Ve masum bakışlarımdan bihaber büyüdüm. Konuşmalara küs, susmalara barışık bir hayatın avucunda İçime gömüldü kelimeler… Ve o vakitlerin şulesinde başladı iç yürüyüşlerimin tutarsız ritmi. Duygulardan sayfalara uzanan depremzede yollar yürüdü beni… Ve tutundu yolculuğuma, seferi ruhunum kehribar elleri. Umutlarımı, yalnızlığımın rahlesinde bırakıp Döndüğüm vakitlerin gıyabında sustum, hüzün adına. Ve her tebessümün ardına pusulanan Hüznü üfledim satır başlarına. Harflerle boyandı tuvâle elemim… Mürekkebini uykusuz gecelerimin karasından aldı Hüznün avucunda rakkas kalemim. Çocukluğumun coğrafyasında büyüdü Yaralı dizleri kabuk tutmayan hüznüm… Şimdi hangi sevincin arkasına gizlensem, Hep hüzünlü yanım ifşa olacak..! Kadim Dolunay |
|
01 Şubat 2016, 19:25 | #16 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Kadim Dolunay - Mehlika Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Yine mi doladın saçlarını güneşe? Gece karası ışıklar sızıyor odama perdeden… Ve sen doğuyorsun içime her pencereden. (…) Özlemim, dualarıma âmin olmuşken, Bir âmin daha çekiyorum dualarımın ardından ‘ah’ çekerek. (…) Seni söyler bu rüzgar, bu gül kokusu… Bu bendeki dert sancısı; kalbimdeki, aşk uykusu. (…) Gözlerini kapatıp uyuduğundan mıdır, Geceler böyle katran karası? Kadim Dolunay |
|
13 Şubat 2016, 13:40 | #17 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Kadim Dolunay - Güneşe Küsmüş Çocuk Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Uyan çocuk.. Kaçıncı rüyaya yumdun gözlerini Bu yalancı dünyanın kan feraceli baharında? Saf değil düşlerin kadar, gözleri açık gördüğün kâbuslar. Uyanmayla başlıyor kalbin ritimsiz vuruşu… Unutulmuş bir sızının, yeniden alev oluşu. Uyan… Kaldır kirpiklerinin düş yükünü; battı Güneş… Yüzüyor yıldızlar yalnızlığına. Gün, karanlık… Kalk çocuk… Kapat artık pencerenin sızdıran çatlaklığını. Dönmeyecek kırık kafesine; Büyük mağrur hayallere yem oldu hayallerin! Sen, yeni ümitler burcunda izle ufukların kızıl rüzgârlarını. Türkünü söyle gözlerin hissetmez sağırlığına… Haykır, karanlığın siyah rengine gülümseyen hilâle. Melal bakışlarınla çizme tavanı… Kalk, yıka gözlerinin masal rengini! Gel çocuk… Ayak izlerime basma; düşersin suskunluğuma… Tut! Bileklerime kelepçele ellerini… Duy, kanın nabza dönüşündeki çaresiz iniltiyi. Ve yeniden sor bana aşk’ın ne olduğunu, Yeniden sor şu kayan yıldızın hangi uykusuz yüreğe düştüğünü, Yeniden sor, neden insanların en çok yorgan altında üşüdüğünü, Kelebeklerin niçin geceyi yarasalara bırakıp gittiğini, İçimizdeki sevinçlerin neden ansızın bittiğini… Yeniden sor… Yeniden! Bak çocuk… Doğuyor Güneş, karanlığın en gebe yanından. Kapatma gözlerini! Birazdan, yüzünden gecenin dudaklarını çekip Öpecek buz tutan bakışlarından. Küskünlüğün dökülürken ayak uçlarına Gözyaşlarını kurutacak kızıl parmaklarıyla. Al çocuk… Tut güneşin ipinden. Götür, her gittiğin gölgesi üşüyen geceye. Dağıt karanlıkları yetim sözler üstünden… Işık tut âmâ yüreklerin hüzünlü yamacına. Kirpiklerine asılırken düş yükü Senin için saklayacak Güneşi dağlar, Bir sonraki sabaha.. Uyu çocuk… Gündüzlere değil, gecelere yum gözlerini. Giydir hayallerinin masumluğunu, rüyalarına… Ve sonra… Yeniden sor, Neden insanların en çok yorgan altında üşüdüğünü… Kelebeklerin niçin geceyi yarasalara bırakıp gittiğini… İçimizdeki sevinçlerin neden ansızın bittiğini… Yeniden.. Çocuk.. Uyu.. Çocuk.. Kadim Dolunay |
|
17 Şubat 2016, 00:46 | #18 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Kadim Dolunay - Semaha Durdu Aşk… Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Semaha durdu aşk; döndü durdu yüreğimde… Râm oldum, muhabbet kokusunda temizlendim. Sen üfledin, ney gülleri büyüdü içimde, Can oldum, gözlerinin kuyusunda gizlendim. Kadim Dolunay |
|
18 Şubat 2016, 00:35 | #19 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Kadim Dolunay - Yüreğimiz Nil Olacak… Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Harun gibi konuşan bir nesil gerek bize… Ve Musa’nın inancıyla vurmalıyız asa’yı sinemize! Yüreğimiz Nil olup boğacak zalimleri bir gün… Ve bitecek bu esaret, bitecek bu sürgün! Kadim Dolunay |
|
24 Şubat 2016, 17:37 | #20 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Kadim Dolunay - İçimin Mekkesi Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. İçimin Mekke’sinde bir yetimim şimdi… Hüzün senesinden kalma sanki bütün baharlar. Şafağından vurulmuş geceler düşüyor ömrümüze yine, Ve bir hicretlik uzaklıkta duruyor Medine. Bir şiirin yüreğine bıraktım özlemlere dönüşen sevinçlerimi. Varlığınla derinleşecek satırların Hirasına sükutlar bıraktım. Gözlerimi, hâlâ mağaranın eşiğinde bekleyen örümceklere, Ve ellerimi, yalınayak yürüyen kölelere bıraktım. Ey Yâr… Sensizlik hırkasını giymiş bir ülkede Kanadı kırık hayaller uçurmaya çalışıyoruz Tavanı çatlamış gökyüzüne. Ve aydınlığı yutan bir hüznün meltemiyle dağılıyor karanlık içimize. Yak yüreğimizin kandillerini, Doğ karanlığın en gebe yanından Öksüz ruhumuza yeniden… Gidişinin ardından asırlar geçse de, Gelişinin muştusunu Melekler fısıldar hâlâ her yetimin kulağına… Hâlâ, bakışları sana benzeyen bebekler bırakılır annelerin kucağına. Âmine’nin sevinci kadar derin bir aydınlık üfürmesede gecelerimizi, Adının nuru düşer kalbimizin dudağına… Şimdi bir yetimin yüreğiyle gelsem kapına… Büküp boynumu, kaçırsam öksüz bakışlarımı… O gülefşan ellerinle gül eker misin saçlarıma Efendim? O nurefşan gözlerinle nazar eder misin yüzüme Efendim? Kadim Dolunay |
|
Etiketler |
dolunay|, fasl-ı aşk, kadim dolunay, |kadim, Şiirleri |
Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Üç Noktam – Kadim DOLUNAY | Vesaire | Şairler ve Şiirleri | 0 | 06 Aralık 2014 16:21 |
Kalp Konuşur – Kadim DOLUNAY | Vesaire | Şairler ve Şiirleri | 0 | 05 Aralık 2014 14:57 |
Gidiyorsun - Kadim Dolunay | tiNa | Aşk ve Sevgi Köşesi | 0 | 30 Ağustos 2013 22:32 |
Fasl-ı Aşk - Kadim Dolunay | Afrodit | Kitap Tanıtımları | 0 | 05 Nisan 2013 18:33 |
Mukaddes Aşk - Kadim Dolunay | Afrodit | İslamiyet | 0 | 09 Şubat 2012 00:19 |