11 Eylül 2012, 14:49 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Akşamın İçinden Geçen Kadınlar - Çiğdem Sezer Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Bahçeye açılan evler suskundur.. Akşamın İçinden Geçen Kadınlar Kendimden bildim seni, içerden bir ses bir kopma gibi düştün toprağıma ne bu bahçeye girmişliğin var oysa ne çıkmışlığın duvarıma dağlar görmüş nehirlerden bildim seni orada çok çocuk öldürdüm kendimi acıya uzadım şehre bir ayna koymuşlar kendime azaldım evler ev değil dere yatağı eşiklerde bilenir kalmanın ağır bıçağı köksüz bir ağaçtım ağladım ara sıra, yalnızlığın Allahı yerleşmiş dallarıma bildim hiçbir şey geri dönmüyor kendimden bildim dönmediğim şehirlerden ellerin tutulmaya hevesinden bildim insan, gölgesine yetişemiyor kimseden mektup beklemedim erken söktüm yazıyı bulut dilinden konuşmayı ve susmayı öğrendim bir çingene gösterdim kendimdir diye saçındaki çiçeğe sokuldu dünya koynundaki yaprağa ben öyle uzağımda bir dal gibi inceldim kuş yuvalarına özendim bir zaman sırtımdaki kamburu gösterdiler seni ürperen tenimden bildim kesik kanadın seğirmesinden ara sıra uçmayı denedim baş dönmesi olarak verdim kendimi rüzgâra dünya dediğim kerbelâ döne döne içimdeki kuyuya attığım taşları saydım gecenin gözleriyle baktım içime en çok buna inandım aslında yalnızca buna? insanın bir kuyudan olmuşluğuna bir dalgınlıktım dünyanın gözünde sandık odalarında tavan aralarında tozlu eşyalar arasında kaybolmuş bir dalgınlık iyi geliyordu sıkıntıya yelken açmak rüzgâra vermek sustuklarımı şefkât diye bellemek kıyıyı döven dalgayı iyi geliyordu, adımı sorsalar şaşırıyordum herkes bir şeylere inanıyordu oysa ve herkes bir şeyler ezberliyordu günaha ve sevaba ve iyiye kötüye şeytana meleğe zor zamanlarda işe yarayacak bir şeylere inanabilirdim bir çiçeğin ansızın büyümesine bir çiçeğin ansızın büyümesine inanabilirdim uzandığım yatağın gökyüzüne dönüşmesine yıldızların gülüşürken çıkardığı seslere inanabilirdim işe yaramayan bütün şeylere aslında yalnızca buna inandım sevişen avuçların terlemesine Ganita'da gemiler oturuyordu yaşlıydılar ve hüzünlü ev kızları gibi dalgaları saymakla geçiyordu ömürleri onlardan birisin dedim kendime kalın halatlarla ıslak bir güverteden ibaretsin ve hiç dinmeyen bir yağmur diliyorsun gökyüzünün bereketinden gökyüzü bulutlarındır, biliyorsun bunu biliyordum bildiğim pek çok şey gibi kalbimin zayıflığını kelimelerin aczini bir çamur gibi yoğrulduğunu insanın ve eller beceriksizse ve parmaklar narin değilse nasıl da hatalı ve çirkin göründüğünü biliyordum bildiğim pek çok şey gibi yutuyordum ve karnım hiç durmadan büyüyordu ama bir yol olmalıydı bir çift kanat kızlar kanatlarını annelerinden alıyordu ve burada rutubetten kanatları kurumuş anneler uzun yaşamıyordu ölmek öyle bir şeydi belki de akşamla evler pencerelerini unutuyordu Yomra'da bir gece kazası gibi deniz kıyıya vurdukça, balıkçılar ağlarını topluyordu nasipsiz sulardan bir köpek havlaması bir fren sesi uykuyu bölen bir çığlık Yomra'da bir gece vakti yağmur bütün izleri ortadan kaldırıyordu saat kaçtı bilmiyordum onlar da bilmiyordu ben yalnızca gecenin nabzına inandım evin gece hâline eşyanın değişkenliğine duvarlara sinmiş el izlerine unutulmuş kelimelere hiç söylenmemiş belki de uzun bacaklı geyiklere bir de en çok buna inandım yalnız buna inandım suya değiyordu bacakları ben kalbimi onlarla sınadım kanlı bir yumru bir çarpıntı alıp bir dağa bırakırlar belki diye ben kalbimi yalnızca bir geyiğe… sessizliğim duyulsun istemedim bozuk bir musluk geceler boyu kehanet gibi damlayıp durdu senin adın "uzak" olsun senin adın "uzak" çatıdaki baykuş durmadan ötüyordu her şey bekleyebilir sanıyorlar çocuğun büyümesi acının hafiflemesi oysa ne zaman sıkılsak akşam oluyor zamanın içinden geçiyoruz zaman içimizden geçiyor kurtlar bile beklemiyor puslu havayı kuşlar bile ağaç bile beklemiyor biz toplanmış bekliyoruz hayat evimize gelecek bir çay içimi bir konukluk süresi işte o kadar yaz bitiyor kış da bahar ara sıra bir çiçek dalımızda sonrası filizkıran fırtınası işte bu; durdukça koyulaşan o kirli su hiç inanmadım masumiyetine çocukların cennetin vaat edilmiş güzelliğine oysa işe yarar şeydir inanmak iyi düzenlenmiş bir ev, kullanışlı bir yaşamak inanmak böyle bir şeydir dolabın işlevselliğine söküklerin dikilip yenilenmesine duvar kâğıtlarının değiştirilmesine ben yalnızca bulutlara inandım yağmurdur diye bütün bunlar iyi gelir, acıyı alır insan kendine başka nasıl katlanır? kavurduğum soğan yakıyor dünyanın gözlerini gözyaşlarını iyiliğe yoruyoruz oysa hiçbir iyilik işe yaramıyor iyiliğin beyazında ölüm gibi üşüyoruz kötülük renkliydi ve sıcak aşk böyle bir şeydi tutkuyla bağlanmak ruhun inceldiği yere kedere ateşe ve sülfüre kötülük yakıcıydı ateşti cehennem tutkuyla vardığın yerdi kim söylüyor bunları ben adımı şaşırdım sorarlarsa, aklımda diyorum, erteliyorum herkesin herkesi tanıdığı kasabaları bu yüzden sevmiyorum Ayafilibo'da bir kadın bahçeye bakıyor ev bahçeye açılıyor suskunluğu bundan kucağına alıyor bahçeyi çocukluğunu uyutuyor Ayafilibo'da bir kadın gözlükleri yok, anneme mi bana mı bizden olma bir kıza mı benziyor? Ayafilibo'da kadınlar dut ağacından dökülenleri süpürüyorlar öylece geliyor gelmez sanılan akşam sırayla akşamın içinden geçiyorlar.. Çiğdem Sezer | |
|
Etiketler |
gecen |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
İçinden GeÇen Bir Söz Bırak | aZze | Serbest Kürsü | 1 | 12 Temmuz 2023 15:31 |
- Lila Fm - Akşamın parçası | Sizofersin | Yayındaki DJ'ler | 0 | 13 Nisan 2021 21:48 |
Akşamın Anısı | yeSa | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 1 | 31 Ocak 2020 18:04 |
Doğumdan sonra plasenta yeme akımı her geçen gün artıyor! Peki kadınlar bunu neden yapıyor? | Sanem | Güzellik, Sağlık ve Bakım Önerileri | 1 | 30 Kasım 2018 15:57 |
İçinden Yollar Geçen Aşk'lar \ Arzu Ayman | Afrodit | Aşk ve Sevgi Köşesi | 0 | 04 Ocak 2011 00:35 |