11 Mart 2009, 00:06 | #51 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Şairlerimizden Seçme Şiirler Hudut Taşları Bu bulanık hava,bu toprak bu su Beni benden beni senden ayırır Bu sabahsız gece bu düş bu uyku Beni benden beni senden ayırır Doğmadık güneşin aydınlığında Uzarsa gölgeler dost kılığında Şüphe keleplenir gönül çığında Beni benden beni senden ayırır Doğrultmak istersem kırılır dallar Sınadım zamana sığmadı yıllar Bu dikenli yollar bu taşlı yollar Beni benden beni senden ayırır Sevgi bulutundan rahmet damlası Düşmeden ayrılık doldurur tası Yoğun maddelerin ince manası Beni benden beni senden ayırır Sen aşka hiç dersin bense hayata Kimbilir belki de bendedir hata Bu dalgalı deniz bu yanlış rota Beni benden beni senden ayırır Abdurrahim Karakoç |
|
11 Mart 2009, 00:07 | #52 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Şairlerimizden Seçme Şiirler İnsan Bir Kere Ölür Her bulunduğum yerde yitiriyorum seni Yanıbaşımda olduğun oluyor kimi gün Ya da ben oluyorum sessizce gözlerinde Bir yaprak kımıldıyor hafiften Bu sessizlik bir kasırga başlangıcı Kükremeye hazırlanışı denizin Bu, aslanların sarı, vahşi gözlerindeki ölüm parıltısı Bu bir yerde erimek Apansız yok olmak belki de Ve sonra susmak, susmak yüzyıllar boyu Beni unuttuğun bir uzak çizgide Tuvale sürdüğüm boya değil artık Kırmızı kan rengidir gözlerimin En karadan daha kara yok Oysa en beyazdın sen gecelerimde O bana en yakın renkti tüy gibi Buram buram sıcaklığını çizerdim duvarlara Kokun bir tuhaftı çocuksu Sonra katmerli bir gül gibiydi baygın Gecenin en koyulaştığı o yerde Düşerdi ellerime darmadağın. Öten bir ishak kuşudur şimdi Haber getirir ölümlerden, dinle Yaşamak bir manga asker karşımda Ateş etmeyin diyorum Bir diyeceğim var Gözlerimi bağlamayın Son defa görmek istiyorum insanı Göğü, güneşi, denizleri Ve bu son ölümün olsun diyorum Bir daha öldürmeyin beni. Kibritim ıslak Sigaram yanmıyor Ne olur bir ateş verin Bu ilk aldanışım değil Bu ilk sönüşü değil umutlarımın Ben bu denizin son kıyısıyım. Bir cam kırıldı uzakta Ta uzakta, içimde bir cam kırıldı Bütün şiirlerim anlamsız şimdi Resimler renksiz, şarkılar ruhsuz Hiç bir şey artık avutamaz beni Bakın, bir çağ devriliyor içimde sersefil Son şair de kırdı son kalemini İlk meşaleyi kim yaktı bu karanlıkta Kimdi aydınlatan benim zindan gözlerimi Sevilmek mi O son artığı en ilkel çağların Bir mağara duvarındaki en eski resim Ya sevmek Hiç sönmeden bir ömür boyu O en güzel huy benimsediğim Yıkıldıkça tutunduğum dal bu boşlukta O en insancıl gerçeğim benim Ben hep böyle yüzyıllar boyu sevdim Çağlar boyu Kopkoyu bir geceydi yaşadığım sevince Ellerimi arardım, bulamazdım çoğu gün Bir saklayan vardı beni Bir tutan vardı Sana yaklaşamazdım Anlayamadığım korkular vardı içimde Hep böyle seninle sensiz kalırdım ben Bir kıvılcım sönerken Bir yanardağ patlardı içimde. Ko şimdi ben yalnız öleyim Vur ellerimi ekmeğimi al Tiksinir beni kim görse sensiz Utanır yalnızlığım bana baktıkça Aynalar mı Hani nerdeler Kimbilir kaç yüzyıl oldu kendimi görmeyeli Adım mı neydi Besbelli unutmuşum Hadi vur Hadi öldür Kurtar beni ezilmekten çürümekten Hadi gel, açtım kollarımı Bir zaman Ölmeye vaktim mi vardı seni sevmekten Sen büyüyen bir sessizliktin içimde Beni ben eden en duru ırmaktın En güzeliydin mozaiklerin Seninle maviydi gökyüzüm Çiçeklerim sende yeşerirdi Sen bambaşka bir evren yaratırdın Sularımdan Güneşimden rüzgarımdan Bak! Nasıl da her şey değişiverdi apansız Şimdi bu karanlıklarda yapayalnız Mavi mavi bir resim ağlar duvarlarımdan Ben bir tohumum Al beni toprağa ek yeniden Neredesin hani ne oldun Antik bir kadın başı mıydın Yoksa bir deniz miydin eskiden Yosunların kurudu mu öldü mü balıkların Hani bir Nefertiti yaşamıştı eski Mısır'da Yoksa o muydun sen Hadi, anlat bana neydin Belki de uzak belirsiz bir noktaydın sen Öyküme girmeseydin İnsan bir kere ölür Her gün ölen umutlarımızdır içimizdeki Paramparça olmuş sevgilerdir Her aldanış Yeni bir aldanışa hazırlar bizi Zamanla renkler değişir Donuklaşır anılar Silinir üstümüzden Güzel olan ne varsa Görür içindeki bütün hayallerin olduğunu İnsan yaşarsa. Ve bir gün insan da ölür Çimen gibi yaprak gibi Sarsılır yeryüzü yerinden Devrilen koca bir ağaçtır sanki Durur atışları yorgun kalbimizin El, ayak kesilir Göz ölür, dudak ölür, kan ölür Susar ta içimizde Yıllardır çalan çalgı Bütün teller ses vermez olur Acılar diner Ve bir gün biter bu çirkin oyun Perde iner... Ümit Yaşar Oğuzcan |
|
11 Mart 2009, 00:09 | #53 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Şairlerimizden Seçme Şiirler İnsan Hıçkırıkları Geceyle bir durgunluk oldu suda Balıklar yosunlar gibi uykuda Dallarda rüzgar hışırtısı dindi Bütün kuşlar yuvalarında şimdi Korkusuyla başbaşa kaldı çiçek Artık emniyette hem fil hem böcek Yarab ! semada yıldız yerde kabir Herşey bahtınca huzur içindedir Ürperten bu sakin karıncaları Baştan başa insan hıçkırıkları Cahit Sıtkı Tarancı |
|
11 Mart 2009, 00:10 | #54 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Şairlerimizden Seçme Şiirler İstanbul'u Dinliyorum İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı Önce hafiften bir rüzgar esiyor; Yavaş yavaş sallanıyor Yapraklar, ağaçlarda; Uzaklarda, çok uzaklarda, Sucuların hiç durmayan çıngırakları İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Kuşlar geçiyor, derken; Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık. Ağlar çekiliyor dalyanlarda; Bir kadının suya değiyor ayakları; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Serin serin Kapalıçarşı Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa Güvercin dolu avlular Çekiç sesleri geliyor doklardan Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Başımda eski alemlerin sarhoşluğu Loş kayıkhaneleriyle bir yalı; Dinmiş lodosların uğultusu içinde İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir yosma geçiyor kaldırımdan; Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar. Birşey düşüyor elinden yere; Bir gül olmalı; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir kuş çırpınıyor eteklerinde; Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum; Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum; Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından Kalbinin vuruşundan anlıyorum; İstanbul'u dinliyorum. Orhan Veli Kanık |
|
11 Mart 2009, 00:22 | #55 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Şairlerimizden Seçme Şiirler İstanbul'un Fethi Beş yüzüncü yıldönümü için: I Gün batmada İstanbulun üstünde Haliçten, Bir renge bürünmüş yanıyor Marmara içten. Durgunlaşıp engin, silinirken kırışıklar, Oklar gibi fışkırmada her yandan ışıklar... Bir penbe bulut bağrı delinmiş kanamakta, Yorgun uyuyan tekneler altında uzakta. Altındır ufuk çizgisi, altındır akisler, Altın tozlu hainde iner her yana sisler... Durgun sular üstünde kesik vakvakalarla, Uçmakta gümüş martılar, altın gagalarla. Gök şimdi yeşil, şimdi kızıl, şimdi turuncu, Camilerin andırmada mermerleri tuncu Kandır dağılan şimdi günün battığı terden, Kandır sızan etrafa alev pencerelerden. Kandır görünen Fatihin altın aleminde, Fethin yine İstanbul o en kanlı deminde: II Mevsim mayısın sonları, yaz başlamış artık, Gittikçe açılmakta, dağılmakta karanlık. Her şey hareketsiz, ağaran tan yeri sessiz, Kalmış gibi şehrin sarılan bağrı nefessiz... Bir korkulu rüyayı yataklarda sayıklar, Dalgın uyuyanlar beraber uyanıklar... Bir saltanatın son gününün korkusudur bu! " - Türkler hareketsiz duruyor, bir pusudur bu!" Kostantin ümitsiz, saray erkanı telaşta Surlarda Bizans askeri, Jüstinyani başta! Çarpmakta bugün bir yeni korkuyla yürekler, Zağnos Paşa bir yanda hücum emrini bekler. TURHAN Bey uzaklarda yakıp yıkmada hâlâ! Bir yandan o Beylerbeyi korkunç Karaca'yla, Türk ordusu İstanbulu sarmış çepeçevre, Dünya girecektir bu sabah bir yeni devre! III Birdenbire gökkubbe dolar velvelelerle, Atlar koşar ön safta kabarmış yelelerle! Tozlarla, dumanlarla karışmakta ateş, kan..., Yer yer tutuşur toprağın altındaki volkan! Mızraklar uçar, oklar uçar, taşlar uçarken, Burçlar yıkılırken, kesilen başlar uçarken, Etrafa saçılmakta cehennemden alevler, Tunç topların ağzıyla homurdanmada devler... Her hamleyi bir hamle kucaklar yeni baştan, Jüstinyani bir sedyede kaçmakta savaştan! Bir burca zafer sancağı dikmiş Ulubatlı... İlk hızla girer Topkapıdan yirmi bin atlı! "Türkler geliyor!" çığlığı aksetmede dağ dağ, Bir çağ kapanır böylece, başlar yeni bir çağ Rum Kayseri'nin kellesi bir mızrak ucunda, Şarkın eşi yok incisi Türkün avucunda! IV Ey Kayser, öğünsen yeridir kanlı başınla, Tarihe adın geçti o erkek savaşınla! Ey Fatih, iraden gibi kuvvetli bir elde, Dünyanın asırlar boyu göz koyduğu belde! Ey ünlü kumandan paşalar, tuğlu vezirler, Ey tulgalı erler, ağalar, beyler, emirler... Haşmetli zafer menkibeniz geçti şafaktan, Gördüm, düşünürken sizi beş yüz yıl uzaktan! Ey mutlu ışık beldesi, nurunla yıkansın, Her türlü hiyanet dolu tarihi Bizansın! Artık savaşın hüsnüne hayranlık içindir, Artık zaferin şi'r için, insanlık içindir. Sihrinle, füsununla, gururunla, nazınla, Altın Halicin, Marmaran, aşık Boğazınla, Endamını sarmakta ipek tüllü karanlık, Türkün güzel İstanbulu mesut uyu artık! Orhan Seyfi Orhon |
|
11 Mart 2009, 00:24 | #56 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Şairlerimizden Seçme Şiirler Karlı Kayın Ormanında Karlı kayın ormanında yürüyorum geceleyin. Efkârlıyım, efkârlıyım, elini ver, nerde elin? Ayışığı renginde kar, keçe çizmelerim ağır. İçimde çalınan ıslık beni nereye çağırır? Memleket mi, yıldızlar mı, gençliğim mi daha uzak? Kayınların arasında bir pencere, sarı, sıcak. Ben ordan geçerken biri: "Amca, dese, gir içeri." Girip yerden selâmlasam hane içindekileri. Eski takvim hesabıyle bu sabah başladı bahar. Geri geldi Memed'ime yolladığım oyuncaklar. Kurulmamış zembereği küskün duruyor kamyonet, yüzdüremedi leğende beyaz kotrasını Memet. Kar tertemiz, kar kabarık, yürüyorum yumuşacık. Dün gece on bir buçukta ölmüş Berut, tanışırdık. Bende boz bir halısı var bir de kitabı, imzalı. Elden ele geçer kitap, daha yüz yıl yaşar halı. Yedi tepeli şehrimde bıraktım gonca gülümü. Ne ölümden korkmak ayıp, ne de düşünmek ölümü. En acayip gücümüzdür, kahramanlıktır yaşamak: Öleceğimizi bilip öleceğimizi mutlak. Memleket mi, daha uzak, gençliğim mi, yıldızlar mı? Bayramoğlu, Bayramoğlu, ölümden öte köy var mı? Geceleyin, karlı kayın ormanında yürüyorum. Karanlıkta etrafımı gündüz gibi görüyorum. Şimdi şurdan saptım mıydı, şose, trenyolu, ova. Yirmi beş kilometreden pırıl pırıldır Moskova... Nazım Hikmet Ran |
|
11 Mart 2009, 00:25 | #57 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Şairlerimizden Seçme Şiirler Kavak Yelleri gündöndü ve bakla tarlalarında sevişmelerin pomakçasını öğreniyorum o korkunç hazzını duyuyorum toprağı doyuma kavuşturmanın ve hâlâ anlatılmaz bir cinsel koku buharlaşıyor göğsümün kıllarından anımsadıkça pomak sevgilimi On sekizindeyim ve tip'i övmekten suçlanıp sürülüyorum Okudukça aşık, aşık oldukça daha çok okumaktayım bu aylar biraz ayten, biraz süeda ayları bunlar kurutulmuş çiçek mevsimleri yani yıllar sonra daha iyi anlaşılıyor o kaçak şevişmelerin tadı Fabrika bacalarından yağlı bir duman ağıyor göğe çiziyor İlk gençliğimin haritasını Ahmet Telli |
|
11 Mart 2009, 00:26 | #58 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Şairlerimizden Seçme Şiirler Kendim Ettim Kendim Buldum Karadir şu bahtim kara Sözüm kar etmiyor yara Sen düşürdün beni dara Eyvah eyvah eyvah ey Kendim ettim kendim buldum Gül gibi sarardim soldum Eyvah eyvah eyvah ey Bilmez yar derdimden bilmez Akar gözyaşlarim silmez Bir kere yüzüme gülmez Eyvah eyvah eyvah ey Neşet Ertaş |
|
11 Mart 2009, 00:27 | #59 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Şairlerimizden Seçme Şiirler Kıssadan Hisse Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey! Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi? 'Tarih'i 'tekerrür' diye tarif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi Mehmet Akif Ersoy |
|
11 Mart 2009, 00:29 | #60 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Şairlerimizden Seçme Şiirler Kısa Türkiye Tarihi I Şelaleye Düşmüştür Zeytinin dalı; Celaliyim Celalisin Celali. II Üç anayasa ortasında büyüdün: Biri akasya Biri gül Biri zakkum. III Türkiye'nin adı, Soyadı yasasından beri Atatürk adından Soyutlanamadı: 1930'lu yıllarda Etitürkiye; 1940'lı yıllarda Atetürkiye; 1950'li yıllarda Uditürkiye; 1960'lı yıllarda Ötetürkiye; 1970'li yıllarda Atatürkiye; 1980'li yıllarda Aditürkiye; Mavi yolculuklar var bir de O yunani o güzel yolculuklarda, Hemen her zaman: Adatürkiye. IV O yıllarda ülkemizde Ceşitli hükümetlerle Yetmiş iki dilden İkisi yasaklanmıştı: İkincisi Türkçe. V Kahvede subay yok, Bu nasıl iştir. Cemal Süreya |
|
Etiketler |
sairlerimizden, secme, siirler, Şairlerimizden, şiirler |
Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Tek Resimli Şiirler -Romantik -Duygusal -Aşk Şiirleri.(En Güzel Resimli Şiirler) | Sevda | Resimli Şiirler | 422 | 22 Ekim 2019 19:26 |
Top 20 Şiir (Şairlerimizden) | YapraK | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 20 | 07 Şubat 2016 00:47 |
Mustafa Kemal ATATÜRK \ Şiirler (Kendi Yazdığı Şiirler) | Sevda | Atatürk Köşesi | 1 | 17 Nisan 2010 09:16 |
Seçme şiirler | Feod4L | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 4 | 14 Şubat 2008 00:18 |
Seçme Şiirler | Mlock | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 10 | 16 Ekim 2006 00:03 |