![]() |
![]() |
![]() | #112 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Şairlerimizden Seçme Şiirler Bil Ki Kurtulmuştur... Baba "salih" demiş koymuş adını, Nüfusa "kurtulmuş" diye yazmışlar. Duymazsan mazlumun coş feryadını, Deme ha onlara sakın, "azmışlar". Yaradanım fırka fırka ayırmış, Bakmak için yer yüzüne koyurmuş. "Adem" diye bir de adın duyurmuş, İrfansızlar anlamadan yazmışlar. Habil'le Kablile kavga ettirmiş, Kimini ham koyup kimin yetirmiş. "Enel hak" diyeni dara getirmiş, Fani diye bir de mezar kazmışlar. Gururu, kibiri atıp gidersen, Yaradan yaratmış deyip, seversen. Putları kırarak bir de birlersen, Bilki "kurtulmuş" dur diye yazmışlar. Elest-ü Bezmdeki sözde durursan , Bir ehl-i Kamile ıkrar verirsen, Aşkın badesine dudak değersen, Bil, erenler seni safa almışlar. Ben-i Adem ise üç nişanı var, Gözündeki ışık ay gibi parlar. Sözünde tad vardır şerbetler damlar, Öz'ünü bilmezler hayvan olmuşlar. Aşk yolu çileli, cefası çoktur, Söyle söyle bitmez, hiç sonu yoktur, Dersen, kuru lafa karnımız toktur, İNCE sırlı sözün boşa saymışlar. Sabit İnce |
| ![]() |
![]() | #113 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Şairlerimizden Seçme Şiirler Kızılırmak'a Ah, ey Kızılırmak! Ağlıyor musun? Dalgaların coşmuş, bilmiyor durmak, Çöktü yüzbin ocak, anlıyor musun? Ben geldim başına, isterim sormak: "Yüzlerce yıl evvel üstünden geçen Türklerin başına nedir bu gelen? Yasasız kalmışlar serserilikten Kaçmak isterlerse yol verme, sen ak! Ak, boğulsun kaçan, acıma ona. İster misin yurda baykuşlar kona? Geçmek lazım ise yok mudur Tuna? Geriye bırakma, ak Kızılırmak!" Ömer Seyfettin |
| ![]() |
![]() | #114 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Şairlerimizden Seçme Şiirler Acı Günlerim Acı günlerim Şamatacı günlerim Güneş yüzü görmedi vay Hacı bacı günlerim Değirmenin çarkı yok Bu bahçenin parkı yok Ali gider Veli gelir külhana vay Bir birinden farkı yok Acı acı günlerim Göz boyacı günlerim Ahı vahınan geçti gitti Hacı bacı günlerim Bir ipte iki cambaz Zor olur oynayamaz Dili tatlı içi zehir güzelim vay Böyle kazan kaynamaz Acı acı günlerim Şamatacı günlerim Ahı vahınan geçti gitti Hacı bacı günlerim Mahzuni deli gönlüm Yine yollara düştü Hacı vurdu bacı durdu Kaygı kullara düştü Acı acı günlerim Şamatacı günlerim Ahı vahınan geçti gitti Hacı bacı günlerim Mahzuni Şerif |
| ![]() |
![]() | #115 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Şairlerimizden Seçme Şiirler 50. Yıl Hesabı Bağladım nefsimi zincir yulara Dünyayı duvara astım gel de gör Rahatı huzuru attım kenara Çileyi bağrıma bastım gel de gör Yürüdüm sel oldum, durdum göl oldum Mazluma, mağdura kıvrak dil oldum Zulüm sıcağında serin yel oldum Yürekten yürege estim gel de gör. Sonu hatırladım, ilki duyunca, Kula kul olmadım ömür boyunca! Hakkın zehirini içtim doyunca Batılın balina kustum gel de gör. Ülfetim olmadı iriler ile Ağıla girmedim sürüler ile; Ölümden korkmayan diriler ile Selamı, sabahı kestim gel de gör. Aşk ceylanı emzirince sütünü Taşa çalıp, kırdım benlik putunu Düşmanımdır inkarcının bütünü Allah dostlarıdır dostum gel de gör. Bazı kötülüğü kovdum elimle Bazı kötülüğü yerdim dilimle Gücüm yetmeyince kendi halimle Haksıza buğzettim, küstüm gel de gör. Çıkar için laf davulu çalmadım Hiçbir yerden makam, rutbe almadım Bildimse söyledim, korkak olmadım Bilmediğim yerde sustum gel de gör. Abdullah Işılak |
| ![]() |
![]() | #116 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Şairlerimizden Seçme Şiirler Duracaksın Acı, ağulu dikenler gibi ruhuna dolandığında, öfke, kızıl bir küheylan gibi koşturduğunda, keder, yaşlı bir ağaç gibi üstüne yıkıldığında, duracaksın, durup, gümüş bir su gibi akan sabahın tazeliğine bakacaksın, sana iki yüz yıl önceden haberler taşıyan alaycı kargaların sesini dinleyeceksin, çiçeklerini koklayıp derin bir soluk alacaksın. Ölüm seni kuşattığında, tam o sırada, hayatı düşüneceksin. Acıyı, öfkeyi, kederi ulu bir gölgeliğe yatıracaksın bir zaman, ?dinlenin biraz? diyeceksin. Bir inci avcısı gibi, ta derinlere dalıp tek tek bütün istiridyeleri açarak, bir sevinç arayacaksın. Hayaller kuracaksın. Hatıralarını bir daha gözden geçireceksin. Sevdiklerini düşüneceksin ve seni sevenleri. Özlediklerini düşüneceksin ve seni özleyenleri. Teninde iz bırakanları ve senin izini taşıyan tenleri. Seni şakalarıyla güldürenleri ve senin şakalarına gülenleri. Sevinçlerini, hayallerini, hatıralarını, sevdalarını, sevişmelerini, özlemlerini, şakalarını bir bir yerleştireceksin içine, hayat denilen mucizenin sana verdiği armağanları sıkıca kucaklayacaksın. Ölüm her yandan üstüne saldırıp seni kuşattığında, tam da o zaman, hayatı düşüneceksin. Güzel bir haber gelecek belki yarın sabah. Belki bir mektup alacaksın. Sana gülümsemesini çok istediğin gülümseyecek belki sana. Serüvenci gemiciler gibi meçhul denizlerde kaybolduğunda, tam da o zaman, karanın bir gün görüneceğini düşüneceksin. Gözcünün ?kara göründü? diye bağırdığını hayal edeceksin. Kara, hiç görünmese bile, hiç olmazsa neyi aradığını ve neyi kaybettiğini bileceksin, çektiğin onca fırtınanın, varmayı umduğun o umutlu hedefle mana kazandığını anlayacaksın. Her şeyini kaybetsen de hayallerini kaybetmeyeceksin. Neyi aradığını hiç unutmayacaksın. Sevinçleri ne kadar hatırlarsan, acının derinliğini o kadar kavrayacaksın. Yaşadığın ve yaşayabileceğin güzel şeyleri ne kadar çok düşünürsen öfken o kadar keskinleşecek. Karanlık inerken ışığa daha dikkatli bakacaksın. Geleceğinle arana, dibinde canavarların dolaştığı bir uçurum koyduklarında, nasıl biteceğini bilmediğin atlayışını yapmadan önce, geçmişine, sevinçlerine, hayallerine yaslanıp güç alacaksın. Sevdiğin bir türküyü mırıldanmaktan hiç vazgeçmeyeceksin. Bir çiçek iliştireceksin yakana. Ölüm seni kuşattığında, tam da o zaman, hayatı düşüneceksin. En azgın, en ihtiraslı sevişmelerini... En çılgın hayallerini... En çağıltılı kahkahalarını... Acı, ağulu dikenler gibi ruhuna dolandığında, öfke, kızıl bir küheylan gibi koşturduğunda, keder, yaşlı bir ağaç gibi üstüne yıkıldığında, duracaksın, durup gümüş bir su gibi akan sabahın tazeliğine bakacaksın, sana iki yüz yıl önceden haberler taşıyan alaycı kargaların sesini dinleyeceksin, çiçeklerini koklayıp derin bir soluk alacaksın. Ölüm seni kuşattığında, tam o sırada, hayatı düşüneceksin. Ölüm seni kuşattığında, tam o sırada, hayatı düşüneceksin. Acıyı, öfkeyi, kederi ulu bir gölgeliğe yatıracaksın bir zaman, ?dinlenin biraz? diyeceksin. Onları, şefkatle dinlendireceksin. Çünkü onlara yine ihtiyacın olacak. Ahmet Altan |
| ![]() |
![]() | #117 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Şairlerimizden Seçme Şiirler Ah... yüzünün yarısı göz kadife yansımalı bulutlu siyah ah bulutları eflatun o boy aynasından çıktı fransız malı vişne asiti vardı tadında rujunun ah sinema yıldızı falan olmalı ağızlığı kristal son derece uzun bir kibrit çakıldımı ah yağmurluklu kız alevinden anlamlı dumanlar üfürüyor ah çocuk yüzünde gül goncası ağız saçlarından incecik süt tozu dökülüyor sağanak gibi derin, ağaçlar gibi yalnız karartma başlamış ışıklar örtülüyor ellerinde ruh gibi ah portakal kokusu kırkmaları mor salkım, göz kapakları saydam çok vapurun battığı bir liman ******su bir hırsla öptüm ki ah ölürüm unutamam ay ışığında deniz akardiyon solosu pırıl pırıl yaşadım üç dakika tastamam tavana asılmış sosyalist saçlarından ah sabah sabah omuzları kan içinde işkence sonrası genç bir kadın militan yığınlar uğulduyor hummalı gençliğinde adı bile çıkmamış dudaklarından doğru yaşadığının sımsıkı bilincinde Attila ilhan |
| ![]() |
![]() | #118 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Şairlerimizden Seçme Şiirler At, Avrat, Silah Atım öldü. Avradım beni sevmiyor. Silahım suskun Sırtımdan kaç güneşi aşırtarak yürüdüm. Yok. Damarlarımdaki alkollü kolonyayla sildim. Yok. Yükseklik korkumu dirseğimle dürterek Kentin bütün üstgeçitlerinden geçtim Evlerde kabuk bağlayan yaralarımı dışarıda rüzgar örseliyor Atım öldü. Avradım beni sevmiyor. Silahım suskun Yok. Sevgilim. Olamadım. İçkilere daha bir dadandım 1182734. Mesai saatlerinde aranılacak. Yok. Artan her günüm sanki ölüme ekleniyor... Atım öldü. Avradım beni sevmiyor. Silahım suskun Kiraz dalına asılmış bir mendil gibi kaldım bekliyorum tarihin kaçınılmaz fırsatlarını Yok. Sevgilim. Duasız bir din arıyorum. Yok. Leyli bir uyku. Alnı örselenmemiş bir insan Gece yatıya gelen bin bir umut. Gündüz giden bir ehli müslüman Yağıyorum durup durup bütün yağmurlarımı Türklerin anayurdundayım. Yalnızım. Alkol. Yok. Savunduğum herşeyin savunmaya geçtiği. Tanrım Yok. Boğulsam cezir oluyor, yaşasam med. Artık evcil olan kelimeler aranıyorum; Oda. Pipo. Kitap. Çocuk. Ev. Aile. İş. Otobüs. Atım öldü. Avradım beni sevmiyor. Silahım suskun Ancak otuzüç gün üç gece ağlasam avunurum Yok. Küçük Asya'dayım. Ninem Rum. Dedem Yüzbaşı. Kanım A Rh pozitif. Çok bira içince negatifleşiyor. Yok. Sevgilim. Bilemedim iki taşı çatıp bir yapı kurmayı. Atım öldü. Avradım beni sevmiyor. Silahım suskun Kanım çekiliyor dünyayı böyle düşündükçe Yok. Sanki durup dururken saçlarım seyreliyor. Sıcak oldu. Genleştim. Konformist filan oldum. Yenik bir hayvan büyütüyorum koynumda. Yok. Atım öldü. Avradım beni sevmiyor. Silahım suskun At. Avrat. Ve silah. Su. Ateş. Ve toprak. Bütün dinleri böyle kandırarak dinimi buldum Öldüğüm gün davula üç kez vurulacak. Tören. Yok. Kalbim. Bir ayrılığı çalıyor kampana. Tren. Yok. Seni istasyonlarda kaç kere öptüğümü sayamıyorum Atım öldü. Avradım beni sevmiyor. Silahım suskun 365'le 35'in çarpımı neyse ona göre kurdum kendimi Ondan ötesini ister eksilt ister çoğalt Devrim misin nesin ver artık şu adresini. Yok. İnkılap! İnkılap! İnkılap! İnkılap! Ahmet Erhan |
| ![]() |
![]() | #119 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Şairlerimizden Seçme Şiirler Ateş Vapurunu İcat Edenler Ateş vapurunu icat edenler Yelken açıp yel kadrini ne bilsin Süleyman'dır kuş dilini söyleyen Her Süleyman dil kadrini ne bilsin Hayvanlarda bir kaç çeşit fırkalar Kimi düzden aşar kimi yorgalar Necasete müştak olan kargalar Has bahçede gül kadrini ne bilsin Seyrani Baba'nın beli büküldü Ağzının içinde dişi söküldü Davut Nebi sadasından çekildi Saz çalmayan tel kadrini ne bilsin Seyrani |
| ![]() |
![]() | #120 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Şairlerimizden Seçme Şiirler Avuçlarıma Sığmıyor Yıldızlar Öyle dalmışım ki bu akşamüstü, Komşu arsadır gözümde gökyüzü. Ben dünyadan bihaber bir çocuğum, Kayıp zıpzıplarımı arıyorum. Koşun çocuklar, koşun komşu kızlar, Avuçlarıma sığmıyor yıldızlar. Cahit Sıtkı Tarancı |
| ![]() |
![]() |
Etiketler |
sairlerimizden, secme, siirler, Şairlerimizden, şiirler |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
| |
![]() | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Tek Resimli Şiirler -Romantik -Duygusal -Aşk Şiirleri.(En Güzel Resimli Şiirler) | Sevda | Resimli Şiirler | 422 | 22 Ekim 2019 19:26 |
Top 20 Şiir (Şairlerimizden) | YapraK | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 20 | 07 Şubat 2016 00:47 |
Mustafa Kemal ATATÜRK \ Şiirler (Kendi Yazdığı Şiirler) | Sevda | Atatürk Köşesi | 1 | 17 Nisan 2010 09:16 |
Seçme şiirler | Feod4L | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 4 | 14 Şubat 2008 00:18 |
Seçme Şiirler | Mlock | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 10 | 16 Ekim 2006 00:03 |