Çiğ sebze, tohum, kuruyemişler ve meyveler tüketmeye çiğ beslenme yani Raw Food deniliyor. İnsanoğlunun ateşi bulmadan önceki tüm yemek yeme alışkanlıklarına dönüş olarak kabul edilmektedir. Vücudu arındırdığı söylenmektedir.

Çiğ beslenme de, besinlerin pişirilmesi ile enzim ve vitaminlerinin öldüğüne inanılır. Hatta yediğimiz tüm proteinler, böbreklere yüklenmek olarak kabul edilir. Bu nedenle gıdalar sadece ısıtılarak yenilmeye çalışılır. Çiğ beslenme sisteminde iki uygulama vardır. Hiç et tüketilmeyen veya sınırlı sayıda ve az et tüketilen. Sınırlı sayıda et tüketenlerse sadece balık yemeye özen gösterirler. Pek çok uzman Raw Food’un doğal bir detoks olduğuna inanırlar. Besinler herhangi özel bir işlem geçirmediklerinden mineral, vitamin kaybına uğramaz, içinde katkı maddeleri olmadığından kanser riski yarı yarıya düşer. Ayrıca bol lifli ve posalı yiyecekler yenildiğinden sindirim sistemi düzene girer.

Çiğ beslenmede su haricinde hiçbir şey içilmez bu nedenle sağlık kesinlikle kaçınılmazdır. Bu beslenme sisteminde tek problem, bazı vitaminlerin ve minerallerin eksikliğinin baş göstermesidir. Proteinlerle aldığımız, A,K,B12, kalsiyum, demir gibi mineraller fazla alınamadığından eksiklik yaratabilir. Proteinler, hormonlarda ve büyüme, gelişme için gereklidir. Fakat, fazlası da pek çok hasar yaratmaktadır. Bu nedenle uzmanlar belirli dönemler ile bu beslenme tarzının yapılmasını öneriyorlar. Böylece, toksinler ve fazla protein vücuttan atılarak temizlenme sağlanmaktadır.


Çiğ beslenmenin ayrıca kilo vermek isteyen insanlarda 30 günlük kürler halinde uygulanabileceğini kaydeden uzmanlar uzun vadede sorunlar yaşanacağını söylüyorlar. Yoğun ilaç tedavileri sonrası, kanser riski olanlarda, sindirimi rahatlatmak amaçlı uygulanabilir.

alıntı