11 Şubat 2012, 13:54 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Erişkinlerde Şeker Hastalığı Şeker hastalığı (diabetes mellitus – diyabet) dolaşımdaki şeker (glukoz) miktarının yükselmesi ile ortaya çıkan bir durumdur. Diyabet bazen diğer hastalıklar sonucu veya bazı ilaçlara bağlı olarak ortaya çıkabilir. Bu tip diyabet esas hastalığın tedavi edilmesiyle düzelir. Örneğin hipertiroidi – guatr, (tiroid bezinin fazla çalışması) hastalarda, ya da akromegali denilen vücutta büyüme hormonunun artması ile giden hastalıklarda diyabet çıkabilir. Diyabet hastalığı, halk arasında çocukluk diyabeti olarak bilinen insüline bağımlı diyabet veya tıp dilinde tip 1 diyabet ve yaşlı diyabeti denilen tip 2 veya insüline bağımlı olmayan diyabet olarak kendi içinde 2 grupta incelenir. Yaş: Tip 1 diyabet; genellikle 20 yaş altında ortaya çıkarken, tip 2 diyabetin görülme yaşı 40 yaş ve üstüdür. Cinsiyet: Tip 1 diyabet erkek ve kadın arasında farklı bir tutulum göstermezken, tip 2 diyabet kadınlarda daha sıktır. Risk faktörleri: Birinci derecede akrabalarda diyabet öyküsü, aşın şişmanlık, hareketsiz bir yaşam şekli, iri çocuk doğurma (4 kg üstü ağırlıkta) öyküsü, önceden yapılan oral glikoz tolerans testinde (ağızdan belli miktarda şeker verilerek yapılan test) 2. saat kan şekerinin 140-200 mg/dl sınırlarında olması, polikistik over hastalığı (yumurtalıklarda çok sayıda kistler) tip 2 diyabet için önemli risk faktörleridir. Tip 1 diyabette ise en önemli risk faktörü genetik yatkınlıktır. Bunun yanı sıra yeni doğan devresinde erken aylarda inek sütü ile beslenme, stres, viral enfeksiyonlar risk faktörleri olarak alınabilir. Belirti ve bulgular: Tip 1 diyabet hızlı bir başlangıç gösterir. Hastalarda son birkaç ay veya haftada başlayan aşırı su içme, sık idrara çıkma, gece idrara çıkma şikayetleri vardır. Bu hastalar tanıdan önce hızlı kilo kaybederler. Eskiden tip 1 diyabetik hastalar çoğu kez komaya girdikten sonra fark edilirdi. Son yıllarda kan şekerinin daha sık ve erken bakılması, doktora ulaşma kolaylığı hastalığın erken safhada fark edilmesine olanak vermektedir. Erken teşhis bu hastalarda gidişin daha iyi olmasını sağlamıştır. Buna karşılık tip 2 diyabetin başlangıcı sinsidir. Hastalığın ne zaman başladığını bilmek mümkün değildir. Çoğu kez tesadüfen fark edilirler. Hastanın şikayetlerinin ortaya çıkabilmesi için kan şekerlerinin 170-180 mg/dl üstünde olması gerekir. Bu hastalar genellikle şişmandır. Hikayelerinde son ay veya yıllarda hızlı kilo alma vardır. Hastalarda bunun yanı sıra ellerde ayaklarda uyuşma, geçici görme bozuklukları, bulanık görme olabilir. Tip 2 diyabetik hastaların şişmanlıktan dışında çok önemli bir bulguları olmayabilir. Bu hastaların yaklaşık yarısında kan basınçları yüksektir (hipertansif olarak isimlendirilir). Tanı sırasında diyabete bağlı organ bozuklukları olmuşsa farkedilir. Örneğin göz dibinde kanamalar, görme keskinliğinde azalma, el ve ayaklarda his kaybı ortaya çıkabilir. Tip 1 diyabetiklerde tanı anında organ tutulumu yoktur. Organ tutulumu sonraki 4-5 yıl içinde görülür. Organ tutulumları böbrek, göz, sinir sistemi gibi organlarda küçük damar tutulumu şeklinde iken kalp, beyin, böbrek ve kol ve bacaklarda büyük damar tıkanıklıkları yapabilir. Bunların sonucunda hastalarda kalp krizi (myokard infarktüsü), beyin tutulumu sonucu inme, felç, böbrek tutulumu sonucu hipertansiyon ortaya çıkabilir. İyi glikoz kontrolü ile organ tutulumlarını önlemek, ortaya çıkışlarını geciktirmek mümkündür. Tanı: Diyabet tanısı koyabilmek için en az 2 farklı günde bakılan açlık kan şekerlerinin 126 mg/dl (bu değer 106 olarak güncellendi) üstünde olması, veya çok su içme, sık idrara çıkma şikayeti olan bir hastada günün herhangi bir saatinde bakılan kan şekerinin 200 mg/dl üstünde olması veya oral glikoz tolerans testinde 2. saat kan şekerinin 200 mg/dl üstünde olması gereklidir. Yukarıda bahsedildiği gibi tanı basittir. Tip 1 ve tip 2 ayrımı mutlaka yapılmalıdır. Bunun için insülin salınımını uyaran maddelerle testler yapılarak insülin salınımının yeterli olup olmadığı anlaşılır. Ayrıca ayırıcı tanıda pankreasın insülin salgılayan hücrelerine karşı gelişen antikorlar ölçülebilir. Tedavi: Diyabet tedavisine diyet ve eğitimle başlanmalıdır. Eğitim önemlidir. Çünkü hastalığını bilmeyen hastalar genellikle tedaviye uyum problemi yaşarlar. Hastalığı hafife alma, ya da inkar etme sık görülmektedir. Eğitim, hastalığın neden olabileceği ani veya geç bozuklukları anlatma, diyet eğitimi, egzersiz eğitimi, insülin tedavisini kapsamalıdır. Diyabet eğitimi bir kez değil ömür boyu devam etmelidir. Egzersiz olarak genellikle orta aktivitede aerobik veya tempolu yürüyüşler önerilmektedir. Bu yürüyüşün süresi haftada en az 4 kez ve 40 dakika olmalıdır. Tip 1 diyabetiklerin insülin kullanması gereklidir. Tip 2 diyabetik hastalarda kan şekeri düzenli gittiği sürece ağızdan alınan ilaçlar kullanılabilir. Bu amaçla kullanılan değişik ilaçlar vardır. Tedavinin amacı açlık kan şekeri değerlerini 100 mg/dl, tokluk 2. saat değerlerini 140 mg/dl altında sürdürmektir. Seyir: Hastalığın tedavisi iyi olursa sonuçlar da iyidir. Düzenli kontrol sağlanmış hastalarda göz, böbrek, sinir, kalp – damar sistemi gibi dokularda diyabetin neden olabileceği bozuklukların (komplikasyonlarının) ortaya çıkma şansı azaltılmış olur. alıntı | |
|
Etiketler |
erişkinlerde, hastalığı, Şeker |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Diyabet (Şeker Hastalığı) | Hestia | Sağlık Köşesi | 0 | 18 Kasım 2020 22:07 |
Şeker Hastalığı Ve Göz Ağrısı | Zen | Sağlık Köşesi | 0 | 18 Mart 2012 16:15 |
Diyabet - Şeker Hastalığı | YapraK | Sağlık Köşesi | 0 | 26 Eylül 2009 17:54 |
Gebelik Ve Şeker Hastalığı | YapraK | Aile Evlilik ve Çocuklar | 1 | 02 Mayıs 2009 04:47 |
Şeker Hastalığı (Diyabet) | KraLiSHE | Sağlık Köşesi | 0 | 20 Mart 2009 01:33 |