06 Aralık 2007, 00:35 | #11 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Sağlıklı yaşam Günde 8 saat uyuduğunuz halde kendinizi yorgun hissediyor, çabuk yoruluyor, hafıza sorunları mı yaşıyorsunuz? O zaman beslenme sisteminizi gözden geçirin ve güne mutlaka kahvaltıyla başlayın Yemek yeme alışkanlıklarımız, zihinsel ve bedensel faaliyetlerimizi etkiler. Sağlıksız beslenme, düşünme ve kavrama yeteneğinin azalmasına, hatta hafıza kayıplarına neden olur. Günde 8 saat uyuduğunuz halde kendinizi yorgun hissediyor, çabuk yoruluyor, hafıza ve düşüncenizde azalma görüyorsanız mutlaka yemek yeme alışkanlıklarınızı gözden geçirin. En önemli öğün Beynin performansı söz konusu olunca en önemli öğün 'kahvaltı'. Her gün düzenli olarak kahvaltı yapan kişiler, diğerlerine oranla daha başarılı ve verimli. Kahvaltı alışkanlığına sahip olmayanlarda ise konsantrasyon güçlüğü, yorgunluk ve bitkinlik gibi problemler ortaya çıkıyor. Ayrıca, 'sağlıklı bir kahvaltının' yaşlanmayı geciktirdiği, yaşlılık döneminde ortaya çıkması muhtemel bellek ve algı kusurları ile kas zayıflıklarına engel olduğu da araştırmalarla ortaya konuldu. Çocuklar için 'mutlaka' Okul hayatında kahvaltının önemi daha da fazla. Gelişim sürecini henüz tamamlamamış bireylerin hızlı değişimleri, yeterli ve dengeli beslenmeyle desteklenmelidir. Gerekli olan karbonhidrat, protein, yağ, vitamin ve minerallerden oluşan besin öğelerinin doğru öğünlerde yeterli miktarlarda alınmaması, bağışıklık sistemini zayıflatır. Düzenli kahvaltı eden çocukların, derslerdeki motivasyon, fiziksel ve zihinsel performans açısından yüksek başarılı oldukları tespit edilmiştir. B vitamini çok önemli Hafıza ve zekâ gelişimi açısından B vitaminleri içeren yiyecekler ilk sırada gelir. B vitaminleri, beyni strese karşı da korur. Vitaminin eksikliği ise yorgunluğa, hafıza ve zekâ performansının zayıflamasına neden olur. Kuru baklagiller, kırmızı et, ayçekirdeği, balık, yoğurt, süt, peynir, yeşil yapraklı sebzeler, tavuk eti, hindi, yerfıstığı, muz, kavun, brokoli, ıspanak, domates, yumurta, kavun ve enginar B grubu vitaminince zengin besinler arasında yer alır. Demirsiz olmaz! Demir de beynin beslenmesi için hayati önem taşır. Özellikle oksijenin beyne taşınması ve beyin tarafından kullanılmasını sağlayan kandaki hemoglobin ve alyuvarların oluşumunda demire ihtiyaç duyulur. Tüm kırmızı etler, kuru baklagiller, koyu yeşil sebzeler, kurutulmuş meyveler, domates ve pekmez, demir açısından zengin yiyeceklerdir. |
|
06 Aralık 2007, 00:39 | #12 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Sağlıklı yaşam Sağlımız İçin Biraz Daha Dikkat LÜTFENNN!!! CocaCola'nın Son Oyunu: TURKUAZ Gerçeği Dün gece eve dönerken su almak üzere markete uğradım. " Görevliye şöyle sordum : 1,5 lt su var mi? Ama Turkuaz dışında lütfen" Turkuaz cıktığından beri bu şekilde su alıyordum artık. Para verip kötü su içmeye hiç niyetim yok... Marketteki adamın dediklerini aynen aktarıyorum: Abi ben o sudan satmıyorum. İnan ki gelen müşteriden onda dokuzu senin söylediğin şeyi söylüyor" Peki neden halen daha satıyorlar diye sordum. Abi turkuaz suyu, marketlere bedava veriliyor. Satarsankâra geçiyorsun, satmazsan oylece duruyor. Ama ben satmiyorum, cünkü alanyok". Uzun soze gerek yok; hickimse almazsa, hickimseye satamazlar... Lütfen okuyun, okutun! Bir şeye dikkatinizi cekmek istiyorum.Türkiye'de bazi şişeli Icme sulari dogal kaynak suyu degil. Dogal kaynak sularinda devlete para odemeniz gerekiyor, arti bu tesislerin yatirim maliyeti cok yüksek. Dolayisiyla, mesela COCA COLA ne yapti?Uludag'dan kaynak suyu araştırmalarında maliyetleri yüksek buldugu icin BURSA/KESTEL deki C.Cola fabrikasinda, derin kuyu pompalariyla ovanin suyunu cekerek bunu da tersosmos'dan gecirip filtre ederek hem Coca Cola meşrubatini hem de TURKUAZ'i şişelemeye başladi.TURKUAZ'in etiketinin üst ve altindaki Kahverengi şeritlere dikkat edin... SOFRA ICECEGI yazar... Devlet, C.Cola'nin uyanikligini kanuna uydurmak ve uyanikliga yapilacak itirazlari bertaraf etmek icin boyle bir kural cikardi... Binlerce donümlük tarim arazisinin bulundugu ve Coca Cola haric hic bir isletmeye Derin Kuyu Pompasi cakma IZNI VERILMEYEN Kestel ovasinda, yeraltindan cekilen su, filtre edilip daha sonra icine bazi mineraller katildiktan sonra Türkiye'nin en ücra kasabalarinda bile satiliyor ve likir likir iciliyor. Bazi yazlik kasaba ve koylerde neredeyse TURKUAZ harici icme suyu bulamazsiniz. Cünkü dagitim agi cok güclü... Bayilere baski bile oldugu yolunda duyumlar aldim.Turkuaz icmeye devam edecekseniz, unutmayin... Yapay bir Su Iciyorsunuz. Duyarli bir vatandaş olarak konuya dikkatinizi cekerim. Her tarafi dogal kaynak sulariyla dolu memlekette, millete kuyu suyunu zorla ve de üstüne para alarak iciriyorlar. Icmeyin arkadaşlar! Y.Doc.Dr...Cemalettin CAMCI Firat Universitesi Genel Cerrahi AD Elazig-Turkiye |
|
06 Aralık 2007, 00:44 | #13 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Sağlıklı yaşam Aşırı bilgisayar kullanımına bağlı olarak ortaya çıkabilen şikayet ve bozukluklar ve bunlardan korunmaya yönelik öneriler: Tekrarlayıcı harekete bağlı bozukluklar El bileği sendromunda median sinir el bileği hizasında içinden geçtiği el bileği kanalında sıkışır, yapısı bozulur ve işlevini yapamaz. Median sinir, küçük parmak ve yüzük parmağının dış yarısı hariç, elin iç yüzünün duyarlığını ve el ayası içindeki bazı kasların ve baş parmağı hareket ettiren bazı kasların çalışmasını sağlar. Median sinir görevini yapamayınca elde uyuşukluk ve ağrı, başparmak hareketlerinde ve el sıkma gücünde azalma ortaya çıkar, el becerisi bozulur, incelik gerektiren el işleri yapılamaz. Eldeki ağrı nedeniyle kişi geceleri uyanır, elini sallayarak ve silkeleyerek ağrıyı bir oranda azaltmaya çalışır. Olay bir kere geliştikten sonra tedavisi güç bazen da başarısız olduğundan hastalık hakkında önceden bilgili olup ortaya çıkışını önlemek en iyi yoldur. Boyun kaslarında ağrı ve tutulma Belli bir duruşta (postürde) uzun süre kalmakla boyun kasları kasılır. Bu durum boyunda, bazen boyunla beraber başın arka kısımlarında ağrı sertlik ve uyuşukluğa yol açar. Çalışırken kişinin stresli olması, monitorün baş hizasından yukarda olması, aynı baş duruşunu değiştirmeksizin uzun süre sürdürmek boyun tutulmasını kolaylaştırır. Gözlerde yorulma Sabit bir noktaya sürekli bakmak gözleri yorar. Gözlerin değişik yönlere hareketi göz küresini hareket ettiren 6 değişik kasla sağlanır. Ayrıca gözler yakına ve uzağa baktığında, görüntünün retinaya odaklaşmasını sağlamak için, göz merceğini bombeleştirip yassılaştıran göz içindeki kaslar çalışır. Değişik yönlere ve uzaklıklara bakmak ile değişik göz kasları çalıştığından göz yorulmaz. Sabit bir noktaya sürekli bakmak ise gözleri yorar. Ayrıca ekrandaki görüntü ve ışık ayarının iyi yapılmamış olması, monitör ışığının titreşimli olması da göz yorgunluğunda etkili olur. Bunlara uykusuzlukta eklenebilir ve böylece uzun süre bilgisayar kullanan kişilerin gözlerinde yorgunluk hissi, kızarıklık ve yanma ortaya çıkar. Uykuya ayrılan saatlerin azalması Bilgisayar tutkunları birazdan kalkacağım diyerek uykularından çalarlar ve gece geç vakte kadar otururlar... Oysa sabah kalkıp işe gideceklerdir. Televizyon uyutur, bilgisayar, özellikle internet kişinin aktif katkısına ve ilgisine bağlı olduğundan uyanık tutar. Bilgisayar tutkunu gecenin ikisinde, üçünde, istemeyerek bilgisayar başından ayrılır. Uyku azlığı sonucu kişi sürekli olarak kendini yorgun hisseder, çabuk sinirlenir, konsantrasyon gücü azalmıştır iş verimi düşer. |
|
06 Aralık 2007, 00:45 | #14 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Sağlıklı yaşam Amerika'da yapılan bir araştırmaya göre 'gülme beklentisi bile' stresi azaltıp bağışıklık sistemini güçlendiren hormonun kandaki seviyesini artırıyor. KAHKAHA atarak gülmenin sağlık için çok yararlı olduğu bilimsel olarak kanıtlandı. ABD' nin California eyaletindeki Loma Linda Üniversitesi'nden Dr. Lee Berk, 'gülme beklentisinin bile' kanda bağışıklık sistemini güçlendiren hormon düzeyini artırdığını ve bunun gün boyu sürebildiğini ortaya çıkardı. ARAŞTIRMA için 8 erkeğe komedi filmi izlettirildi, 8 erkek ise dergi okudu. Bir komedi filmi izlemeyi umanların kanlarındaki beta endorfin hormonu yüzde 27, büyüme hormonu düzeyi yüzde 87 oranında arttı. 'Stres azaltan etki', kimi deneklerde 12 ile 24 saat arası devam etti. |
|
06 Aralık 2007, 00:50 | #15 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Sağlıklı yaşam SAĞLIKLI BESLENME Sağlıklı beslenme yeterli ve dengeli beslenmedir.Vücudumuzu oluşturan hücrelerin düzenli ve dengeli çalışması için besin öğelerinden yani yağlar, karbonhidratlar, proteinler, vitaminler ve minerallerden yeterli miktarda almalıyız. Vücudumuzun tüm besin maddelerine ihtiyacı vardır. Tek taraflı beslenmek yani sadece protein veya karbonhidratla beslenmek yanlıştır. Dengeli beslenerek vitaminler, mineraller ve lifler gibi önemli besin maddelerinden de almış oluruz. |
|
06 Aralık 2007, 01:05 | #16 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Sağlıklı yaşam İşte sağlıklı bir yıl için yapmanız gerekenler: 1-Her gün bir diş sarımsak yiyin.: Sarımsak vücuttaki hastalık sebebi olabilecek kimyasalların seviyesini yüzde 48 azaltırken, beynin yaşlanmasını önlüyor, kolesterolü düşürüyor. 2-Egzersizi ihmal etmeyin: Günde bir kilometre yürüyüş ya da haftada üç kez hafif egzersiz kalp hastalığı riskini düşürüyor. 3-Kepekli ürünler kanserden korur: Haftada dört kez kepek içeren ekmek, makarna ya da kabuklu pirinç tüketmek kanser riskini yüzde 40 azaltıyor. 4-Sebze-meyveyi eksik etmeyin: Sebze-meyve, özellikle de domates, kırmızı üzüm, brokkoli yiyenlerde kalp krizi, kanser ve şeker hastalığı riski düşüyor. 5-Ayaküstü yemekten vazgeçin: Hamburger, patates kızartması vs. gibi yiyecekleri tüketmeden önce kalp hastalıklarının üçte birinin bu yiyecekler yüzünden ortaya çıktığını hatırlayın ve fast food’dan vazgeçin. 6-Bel ağrısına çalışma iyi gelir: Araştırmalar bel ağrısı çekenlerin yatmak yerine normal aktivitelerine devam ettiğinde daha çabuk iyileştiğini gösteriyor. Fazla zorlamamak koşuluyla hareket etmek belinize yatmaktan daha iyi geliyor. 7-Sofrada balık olsun: Düzenli olarak balık yemek kalp riskini azaltıyor, ayrıca balıkta bulunan yağlar bağışıklık sisteminizi güçlendiriyor. 8-Tuzu azaltın: “Fazla tuz felce ve kalp hastalıklarına davetiye çıkarır” diyen uzmanlar günde 5 gramdan fazla tuz tüketilmesini sakıncalı buluyor. 9-Biraz şarap kanserden korur: Günde bir-iki kadeh şarap, kanser riskini azaltırken, vücudu gripten koruyor ayrıca yaşlılıkta bunamaya engel oluyor. 10-Kahvenin faydaları: Araştırmalar günde iki fincan kahvenin kolon kanseri riskini yüzde 25, safra kesesinde taş riskini yüze 45 azalttığını gösteriyor. Ancak kahvenin çok fazla tüketilmesi yüksek tansiyona neden olabiliyor. 11-Çaya devam: Uzmanlar, bol bol çay içenlerin kalp krizinden ölme riskinin yarı yarıya azaldığını belirtiyor. 12-Şok diyetler faydasız: “Haftada üç kilo” vermeyi vaad eden diyetlerden uzak durun. Kilo vermek istiyorsanız bunu hafta hafta değil uzun vadede yapmaya çalışın. 13-Aşırı kiloya dikkat: Yeni bir araştırmaya göre, kilolu insanların aldıkları her yeni kilo ömürlerini 20 hafta kısaltıyor. Fazla kiloları vermek kalp, kanser, eklem iltihabı hastalıklarından koruyor. 14-Selenyuma ihtiyacınız var: Kansere karşı doğal bir koruyucu olan selenyum fındık, fıstık, balık, tahıl gibi ürünlerde bol miktarda bulunuyor. Hergün selenyum alanlarda kanser riski yüzde 37 azalıyor. 15-Kolesterolü düşürün: Egzersiz yapmak ve yağı, tuzu azaltmak kolesterolü düşürüyor, bu da kalp krizi ve felçten korunmanızı sağlıyor. 16-Mucize ilaç aspirin: Ağrı kesici olarak aldığımız aspirin bizi kalp hastalığı, felç ve kanserden koruyor. 17-Düzenli seks bağışıklığı güçlendirir: Uzmanlara göre haftada dört kez seks yapmak, vücudu gripten koruyan Iga maddesini artırıyor. Ayrıca bu kişiler on yıl daha genç görünüyor. 18-Rahatlamayı öğrenin: Sosyalleşerek, hobi edinerek rahatlamak ruh sağlığına iyi geliyor. Ayrıca haftada üç kez rahatlatıcı egzersiz yapmak stres ve depresyonu önlüyor. 19- Sigaraya hayır: Sigarayı bırakmak artık daha kolay, nikotin bantları ve sakızları, akupunktur vs. gibi yöntemleri deneyebilirsiniz. Eğer tamamen bırakamıyorsanız azaltmak da sizin için yararlı olacaktır. 20-Ağız kokusunun çaresi var: Uzmanlar ağız kokusuna yol açan hastalıkları önlemek için günde iki kez fırçalama, gargara kullanmanın yanısıra havuç gibi lifli yiyecekler yemeyi ve çok fazla kahve içmemeyi öneriyor. |
|
06 Aralık 2007, 01:07 | #17 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Sağlıklı yaşam İngiltere'de Londra Üniversitesi bilim adamlarının Finlandiya, İtalya ve Almanya'daki meslektaşlarıyla üzerinde çalıştıkları bir ilacın 10 yıl içinde kalp krizlerini tarihe gömmesi umuluyor. İlacın orta yaş ve üzerindeki kadın ve erkekler tarafından sürekli kullanılacağını belirten bilim adamları, proje üzerinde 10 yıldan bu yana çalışmakta olduklarını açıkladı. Londra Üniversitesi'nden Prof. John Martin, kalp krizlerinin gelişmiş ülkelerde bir numaralı ölüm sebebi olduğunu, bu nedenle önleyici bir ilaç üzerinde çalışmayı tercih ettiklerini bildirdi. ''Vascular Endothelial Growth Factor'' (VEGF) adı verilen ve kalp damarlarındaki hücre bölünmesini engelleyen vücut kimyasalının salgılanmasını dengeleyeceği belirtilen ilacın, 10 yıl içinde kullanılabilecek duruma gelecek. VEGF'nin zaman zaman yeterince hızlı salgılanmadığına ve kalp damarları içinde gereğinden fazla hücrenin bölündüğüne dikkati çeken uzmanlar, bu durumun kalp damarlarında oluşumlara yol açtığını belirtiyor. Uzmanlar, kolestrolün kalp damarlarındaki bu oluşumlara yapışması sonucunda akyuvarların hareketinin engellendiğine ve kalp krizlerine giden tıkanmaların ortaya çıktığına işaret ediyor. Sorunun temelinde kalp damarlarında oluşumların yattığını kaydeden uzmanlar, geliştirdikleri ilacın vücudun daha çok VEGF salgılamasına yardımcı olacağını belirtiyor. By-pass ameliyatını gereksiz kılan yöntem Öte yandan Orlando'da düzenlenen Amerikan Kardiyoloji Konferansı'na sunulan bir rapora göre ilaca bulanmış stent, by - pass ameliyatına gerek kalmadan damar tıkanmasını önlüyor. Stendin üzerindeki ilaçlar yavaş yavaş kana karışarak daha önce tıkalı olduğu için tıbbı müdahaleyle açılan damarların yeniden tıkanmasını önlüyor. Böylelikle by - pass ameliyatlarına gerek kalmayacağı belirtiliyor. Çok ince damarları tıkayan büyük yağ kitlelerini ortadan kaldırmada da başarılı olan yöntemde, stent görevini tamamladıktan sonra vücut tarafından eritiliyor. |
|
06 Aralık 2007, 01:10 | #18 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Sağlıklı yaşam İnsan vücudunu şöyle bir düşündüğümüzde ne kadar olağanüstü bir sistem olduğunu fark etmemek mümkün değil. Tıpkı her biri ayrı görevler üstlenerek sistemin ayakta kalmasını sağlayan bir makinenin dişlileri gibi... Dişlilerden biri kırıldığında ciddi aksamalara, bazen de sistemin çöküşüne neden olur. İşte insan vücudu da böyledir. Organizmayı oluşturan tüm sistemlerin her biri büyük önem taşır. Bu hafta beslenme etkinliğimizin insan vücudundaki yolculuğuna şahit olacağız. 3 aşamada sindirim Sindirim sisteminin temel görevi, bizi hayatta tutmak ve enerji sağlamak için yakıtımız olan yiyecek ve içecekleri işlemektir. Yediklerimizi, yaşamımızı devam ettirecek yapıtaşları olan glukoz, aminoasit, yağ asitleri, mineraller ve vitaminlere çevirmek için sindirim sistemine ihtiyacımız vardır. Sindirimin ilk aşaması, yiyeceklerin mekanik veya kimyasal olarak parçalanmasıdır. İkinci aşamada, metabolize edilmiş zerrecikler öğütülür. Üçüncü aşamada ise, kullanılmayan atıklar ortadan kaldırılır. Ana sindirim işlemi, mide ve bağırsaklarda gerçekleştiği halde sindirim aslında ağızda başlar. Yemeğin tadına varın Yemeğinizi hızlı yerseniz; 1. Bize yemeyi durdurmamızı söyleyen geri besleme mekanizmasını atlamış olursunuz, 2. Tat alma cisimcikleri, belirli yiyecekleri parçalamak için doğru sindirim enzimlerini hazırlamak üzere beyne hazırlık sinyallerini gönderemez, 3. Çiğnemeden yemek, fazla tükürük salgılanmasına neden olur ve aşırı salgılama sonucu enzimlerin etkisi azalır. Bu yüzden yavaş yiyin, iyi çiğneyin, yiyecek ve içeceklerin dille yeterince temas etmesine izin verin. Mide, öğütücü değildir Yiyecek ve içecekler ağızdan yemek borusuna geçerek mideye gelir. Mide, yiyecekleri tümüyle sindirme ya da besinleri öğütme yeteneğine sahip değildir. Midenin değişik bölümleri çalkalama, asit ile karıştırma ve çevirme, sindirim enzimleri salgılama ve hamur haline gelmiş yiyecekleri depolama gibi değişik görevleri yerine getirmek üzere yapılanmıştır. Mide, kısmi olarak sindirilmiş içeriğini yavaşça bağırsaklara bırakır. Safra kesesi, onikiparmak bağırsağına henüz gelmiş olan asidik mide içeriğini nötrleştirir. Ölçüyü kaçırmayın Eğer çok yemek yerseniz, özellikle de asitli yiyecekler ise ya da mide çok fazla asit üretirse, onikiparmak bağırsağı bunların hepsini alamaz ve bir kısmı midede kalarak hazımsızlığa neden olur. Tüm bu aşamalardan sonra yiyecekler, pankreasın sindirim enzimleriyle karıştıktan sonra ince bağırsak boyunca yoluna devam eder. Bu yolculuğun son bölümünü kalın bağırsaklar oluşturur. Vücut yiyeceklerden bütün alacaklarını aldıktan sonra, geri kalanları dışarı atar. Bira ve fıstıktan uzak durun Hemen göğüs kafesinin altındaki sıkıntı ve ağrılar, midedeki asit yoğunluğundan kaynaklanır. Asidin fazlası yemek borusundan yukarı çıkıp bronşiyal girişe fışkırırsa, şiddetli bir yanma hissedilir. Bunlardan kaçının: Narenciye, mayalı içecekler (beyaz şarap, şampanya ve bira), fıstık, kırmızı etli ve baharatlı yemekler, konserve yiyecekler ve koruyucu olarak sitrik asit içeren ticari olarak kutulanmış meyveler, sirkeli yiyecekler, sıcak sıvılar, bazı ilaçlar (Steroid, aşırı C vitamini - 1000 mg'ın üstü- ve ağrı kesiciler). Bunları deneyin: Yemeklere anason tohumu ve soğan eklemeye çalışın. Mide yanması başladığında soğuk süt veya bir parça tuzla birlikte nane çayı (soğutulmuş) için. Yemeğinizi yavaş yavaş yiyin. Yemekten sonra yürüyüş yapın. |
|
06 Aralık 2007, 01:15 | #19 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Sağlıklı yaşam SAĞLIKLI hayat için genelde koşma sporu tavsiye ediliyor, yaşına, durumuna ve vaktine bakılmaksızın herkesin koşması isteniyordu. Fakat zamanla koşunun birçok-mahzurları ortaya çıktı. Bazı kişilerin kalbi dayanamadı ve yollarda kaldılar. Sağlanan faydaların, koşu bırakıldığında devam etmediği ortaya çıktı. Bunun üzerine koşudan vazgeçildi ve yürüyüşün en güzel spor olduğu keşfedildi. Gerçekten yürümenin koşmaya göre pek çok üstünlükleri bulunmaktadır. Herhangi bir sistemik (Kalp-Damar, Solunum vs.) hastalığı olanların ve yaşlıların koşması uygun değildir, ama bunlar rahatça yürüyüş yapabilirler. Yürüyüş sporu sürekli yapılırsa, koşu ve diğer ağır sporların kazandırdığı faydaların çoğunu sağlar. Üstelik hiçbir tehlikesi de yoktur. Vücudun adale tonusunu yükseltir, kilo attırır, kalp-damar ve solunum sistemlerini sağlığa kavuşturur. Yürürken tepeden tırnağa bütün vücut idman yapmış olur. Bel kasları kuvvetlenir, hareket etme kolaylaşır ve vücut esnekleşir. Kemikler sağlamlaşır, eklem aşınması gecikir. Sinir gerginlikleri ve sırt ağrıları hafifler. Düzenli bir yürüyüş kalbin kaslarını kuvvetlendirir, çalışma yükünü azaltır ve dinlenme süresini uzatır. Bu bakımdan yürümek, özellikle kalp ve damar hastalıklarına yakalananlar için çok faydalıdır. Çünkü yürüyenlerin bütün vücut hücreleri, havanın oksijeninden daha çok istifade eder. Koşu sırasında ise, beden kapasitesi aniden yükseldiğinden, kas ve eklemler ile dolaşım sistemi zarar görebilmektedir. Yürüyenlerin kanlarındaki plaketler (trombositler) birbirine yapışarak kümeler oluşturmaz. Böylece damarlar tıkanmaz, kanın akımı kolaylaşır ve kalp krizleri önlenmiş olur. Yine yürümek, yüksek tansiyonu aşağı çekerek kontrol altına alınmasını sağlar. Hafif veya orta derecede hipertansiyonu olanların kas basınçları, yürümeye başladıktan birkaç hafta sonra normale düşmektedir. Bu sporu yapan yüksek tansiyonlulardan yüzde 20-25'inde ise, bir iyileşme olmakta ve sentetik ilâçları kullanmasına lüzum kalmamaktadır. Aslında alınan bütün sentetik ilâçların yan tesirlere ve vücutta uyuşmazlıklara yol açtığı bilinmektedir. Vücutta toplanan zararlı yağları eritmek için de koşmak şart değildir. Yürüyerek kilo atmak mümkündür. Sakatlanma tehlikesinin olmamasının sebebi ise, yürürken adımlarımızın vücut ağırlığının 1-1,5 katı gibi küçük bir darbe ile yere çarpmasıdır. Oysa koşmada bu oran vücut ağırlığının 3-4 katıdır. Koşma sırasında önemli miktarda sıvı kaybedildiğinden, mühim elektrolitlerde azalma meydana gelir. Zira terleme ile vücuttan tuzla birlikte potasyum ve magnezyum da atılmaktadır. Bu da yürüyüşte olmayan bazı mahzurlara yol açar. Yürüyenlerin beyninde ağrıları yok eden adrenalin ve anderphin miktarı artmakta bu sayede kişilerin düşünme yetenekleri gelişmektedir. Yürümenin en büyük üstünlüğü ise basitliğidir. Herhangi bir âlet veya oyun sahası bulmak veya tükeninceye kadar zorlanmak gerekmez. Gerçekten bol bol yapılan yürüyüşün vücudumuza sayısız faydalan vardır. Bir yere giderken, elden geldiğince taşıta binmeyelim ve yürüyelim. Asansör yerine merdivenleri kullanalım. Yoruluncaya kadar yürümeyi tercih edelim. Yazımızı, Peygamber Efendimizin (S.A.V.) asırlar öncesinden gelen ve gün geçtikçe tazelenen mesajları ile bitirelim: "En hayırlı tedavi burundan ve ağızdan alınan ilâç, hacamat ve yürüyüşle yapılan tedavidir." (El Uhu-dül Kübra) "Yolculuk edin. Sıhhatli olur, ferahlık duyarsınız." (Tıbbî Nebevî) |
|
06 Aralık 2007, 01:23 | #20 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Sağlıklı yaşam Sıklıkla, sporun sağlığı bozan bir çok faktörün kaynağı olduğu unutulur. Sporun yararlarını bir tarafa koyarak, “hasta olmak istiyorsanız spor yapın” da diyebiliriz. Yılda milyona yakın ölümün spordan kaynaklandığı tahmin edilir. Ölümler yalnızca, otomobil yarışçıları ya da alpinistler gibi üst düzey sporcuların şaşırtıcı kazalarından kaynaklanmaz. Ölümlerin çoğu yetersiz hazırlanma yanlışlıklarından da kaynaklanır; güneş altında tenis oynamak, çok yoğun bir koşu sonrası ya da yüzerek gereğinden fazla kuvvetine güvenerek plajdan çok uzaklara açılma sonrası kramp girmesi nedeniyle boğulmaların görülmesi Spora başlarken mutlaka çok dikkatli olunmalı ve hekimin öğütleri göz önüne alınmalıdır. Kırk yaşından sonra, sağlıklı olsanız bile, özellikle kardiyak yıkımlardan sakınmak için düzenli olarak hekim kontrolünden geçmek gerekir. Spora bağlı kazalar ve sonuçlarını 4 guruba ayırabiliriz; kalp-damar bozuklukları, travmatik sorunlar, hareket sisteminde aşırı işlevsel sorunlar ve dopinge bağlı sorunlar. 1. Hareket sistemi üzerine: hareket sisteminde görülen rahatsızlıklar çok fazladır fakat ağır bir sorun değildirler. Önem derecesine göre sıralayacak olursak; Kas tutuklukları; bu sonunlar, aşırı bir çalışma sonrası kaslarda biriken aşırı toksinlerin, özellikle laktik asitin birikmesinden kaynaklanır. Bu olay çalışmadan 24 saat sonra başlar ve 2-3 gün kadar sürebilir. Bu durum da çok su içmeli ve kaslara yumuşatıcı pomadlar sürülmelidir. Sauna ya da sıcak bir banyo iyi bir etki sağlayabilir. Kasılma; istemsiz kas kasılmalarıdır, refleks bir reaksiyondan, aşırı uzamadan ya da eklem travmasından kaynaklanırlar. Olayın durumuna göre kas üzerine buz ya da tersine, sıcak banyo ve masaj uygulanır. Uzama; kas liflerinin gerilmesine neden olan, kasın elastikiyet sınırının aşılmasıdır. Bu durumda zorunlu olarak tüm masajlardan kaçınmak ve liflerin toparlanması için 10 gün beklemek gerekir. Lif kopması; belirli sayıda kas liflerinin yırtılmasından kaynaklanır ve beraberinde kas düzeyinde bir iç kanama görülür. Masaj sakıncalıdır, iyileşme en az bir ay sürer. Kas Yırtılması; kasın yırtılması çok ağır bir tablo oluşturur. Cerrahi bir girişim gerektirir. Tendinit; sporcularda sıklıkla görülür. Genellikle aşil tendonunda, pubisde, diz kapağında, uyluk addüktörlerinde ve dirsekte odaklanırlar (tenisçi dirseği). Tendinitler bazen tüm sportif aktivitelerin bir süre kesilmesini zorunlu kılar. 2. Kalp-damar sistemi üzerine; kalbin, saygı gösterilmesi gereken sınırlarının bilinmesi gerekir. Bu tür riskler özellikle; uzun süreden beri spor yapmayan, hiçbir ön hazırlığı olmayan, akşam karar verip sabah başlayan, kırk yaş üzeri yetişkinlerde ortaya çıkmaktadır. Çok anlamlı bir örnek squaç’ tır ve görünmediği kadar çok şiddetli bir spordur. Tenis ve koşu da, özellikle güneş altında uygulandıkları zaman bazen tehlikeli sporlar olarak ortaya çıkarlar. Sigara içmek ya da önemli bir fizik aktiviteden sonra saunaya girmek gibi yanlışlardan da kaçınmak gerekir. 3.Doping; Yıllardan beri doping sorunu kaygı verici boyutlara ulaşmıştır, 1988’ de Seul Olimpiyatlarında Ben Johnson’ un altın madalyasının geri aalındığı hatıralardadır. Doping olarak kullanılan ürünlerin listesi hayli kabarıktır, özellikle yapay olarak performansta iyileşme sağlayan anabolizanlar ön sırayı almaktadır. Bunlar çoğunlukla vitaminler gibi psikolojik etkiye sahiptirler. Üstelik, düşüncesizce bu riski göze alan sporcuların yaşam ve sağlıkları için gerçek bir tehlike oluştururlar. Anabolizanlar; bunlar hormonlardır, erkek testosteronu olarak takdim edilirler. Yoğun bir antrenmanı uygulamak koşuluyla önemli ölçüde kas kitlesini artırırlar. Kaslarda kitle artışı görülse bile tendonların üzerine hiçbir etkileri yoktur, kasın kasılma kuvveti tarafından kopmalar olabilir. Anabolizanlar bazen tehlikeli tendon kopuklarına yol açmaktadırlar. Bunun yanında, kadınlarda geri dönüşümü olmayan erkekleşme, seksüel yaşam bozuklukları, bazen kanser (özellikle prostat kanseri) gibi çok ağır tabloların kökenini oluştururlar. Amfetaminler; en çok bilinen ürünlerdir, uyarıcı ilaçlardır. Açlık duygusunu, özellikle yorgunluk hissini yatıştırırlar. Yarışma esnasında öfori sağlarlar ve sporcu kendisini yenilmez hisseder. Fakat, uzun sürede önemli psikolojik bozukluklara yol açarlar, özellikle kişi sürekli olarak hallisünasyonlar ile karşı karşıya kalır. Kortikoidler; strese karşı mücadeleye ve çabuk toparlanmaya olanak sağlarlar. Fakat, hormonal sistemi tamamen bozarlar, kas ve tendon düzeyinde ağır yaralanmalara yol açarlar, bazen diyabete neden olurlar ya da kullanımlarından uzun yılar sonra osteoporoza yol açarlar. Kardiyak uyarıcılar; uzun zamandır, yarışma öncesi eritrosit enjeksiyonu, özellikle dayanıklılık sporlarında destekleyici rol oynadığı sanıldı. Oysa, bu doping tamamen etkisizdir ve günümüzde terk edilmiştir. Kardiyak tonik olarak bilinen ünlü efedrin bir çok öksürük şurubu ve burun damlası gibi ilaçlarda bulunur. Kafeinin aşırı tüketimi yasaktır, fakat yinede kontrole yakalanmamak için 6-8 fincan içilebilir. Medikal kontrol; sportif bir aktiviteye başlamadan önce medikal bir kontrolün yapılması kaçınılmazdır. Bu kontrol özel bir merkezde yapılmalıdır. Bu kontrolün amacı, genel olarak bir sporu yapmaya ya da belli bir spor için olası yasaklı durumların varlığını saptamayı amaçlar. Bu durum EKG, kardiyak enzimler, röntgen ve hastanın muayenesi ile araştırılır. Kesin yasaklı durumlar; -yeni geçirilmiş miyokard infarktüsü -tipik göğüs ağrısı -konjenital kardiyopati (doğuştan kalp hastalığı) -kardiyomiyopati (kalp kasının kasılma özelliğinin azalması) -akut perikardit (kalp zarının iltihabi hastalığı), miyokardit (kalp kasının iltihabi hastalığı), -kalp ritim ve iletim bozuklukları Göreceli yasaklı durumlar; -miyokard infarktüsü; yeterli bir aradan sonra (en az 6 ay) ılımlı egzersizi engellemez, fakat yarışma yasaktır, -kalp ritim bozuklukları (hastanın takibi gerekir), -göğüs ağrısı (EKG ve kardiyak enzimler normal, atipik göğüs ağrısı olursa spor yapılabilir), -orta derece arteriyel hipertansiyon (yüksek hipertansiyon yasak) , -tansiyonu düşük olanlar ya da efor testinde tansiyonu yükselmeyenler Bu incelemelerden sonra, hekim size yapabileceğiniz sporu önerecektir. Mesela, kulak ağrınız var ise suya dalmanız yasaklayacaktır. |
|
Etiketler |
sağlıklı, saglikli, yasam, yaşam |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Sağlıklı Yaşam Diyeti! | SeytaninOrkestrasi | Komedi ve Mizah | 0 | 12 Ağustos 2010 04:02 |
Sağlıklı Bir Yaşam Seçin! | Dilara | Diyet ve Sağlıklı Beslenme | 0 | 26 Mayıs 2010 17:48 |
Sağlıklı Yaşam-Karalahana | YapraK | Yemek Tarifleri | 0 | 11 Ocak 2010 17:30 |
Sağlıklı Yaşam Testleri | Dilara | Diyet ve Sağlıklı Beslenme | 0 | 23 Mart 2009 13:44 |
SağLıkLı Yaşam | EsiLa | Sağlık Köşesi | 0 | 13 Şubat 2009 13:28 |