Çevrimdışı

MHP Genel Başkan Yardımcısı Ruhsar Demirel, Türkiye'de yeterli sayıda hekim olduğunu ve 100 binden fazla ataması yapılmamış hemşire bulunduğunu belirterek, asıl sorunun bilimsel ve metodolojik çalışmama meselesi olduğunu belirtti.
Demirel, yaptığı yazılı açıklamada, son altı ayda kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) hükümetin bakanlıklar kurup, bakanlıkların çalışma alanlarını değiştirdiğini, böylece TBMM'nin yasama görevini fiili olarak ortadan kaldırdığını savundu. ''Tek güç yürütme olmuştur'' diyen Demirel, yapılan düzenlemeler sonucunda kamu çalışanlarının özlük haklarında kayıplar ortaya çıktığını öne sürdü.


Yeni düzenlemeden en çok sağlık hizmeti alan hastalar ve sağlık çalışanlarının etkilendiğini ifade eden Demirel, bu etkinin olumsuz yönde giderek artacağını savundu.


Demirel, yeterli sağlık hizmeti sunucusu olmadığı gerekçesiyle yeni KHK ile artık Türkiye'de yabancı hekim, hemşire çalıştırılabileceğini belirterek, ''Oysa hepimiz biliyoruz ki yeterli hekimimiz ve sayısı yüz binden fazla ataması yapılmamış hemşiremiz var. Asıl sorun bilimsel ve metodolojik çalışmama meselesidir. Yani, sağlık alanında insan gücü planlamasının bilimsel yapılmamasıdır'' dedi.


Sağlık Bakanlığı yöneticilerinin bu planlamayı el yordamına göre yaptığını anlatan Demirel, şöyle devam etti:


''Personel yetersizliğinden söz ederek, batıdan örnekler veriyor. Eğer başka ülkelerden örnekler sağlık alanına yansıtılarak bir ambalaj yaratılmaya çalışılıyorsa, bir örnek de biz verelim. Gelişmiş ülkelerde hekim başına hemşire oranı en az 2'dir, bizde ise 1.4. Bu konuda batı standartlarını uygulayarak düzenleme neden yapılmamaktadır? Atanmamış sağlık meslek yüksek okulu mezunlarını, işsiz hemşirelerimizi neden konuşmuyoruz?


Bizim halk sağlığı sorunlarımız batıyla aynı değildir ve bizim sağlık çalışanlarımız bu gerçeklikle eğitimlerinin özellikle pratik kısmını tamamlar. Örneğin batıda hekimler kızamık, suçiçeği, şark çıbanı gibi hastalıkları görmez, bilmez ve tanı koyamazlar.


Sayın Bakan Türkçe bilen eleman getireceklerini ifade etmiş. Türkçe konuşmak Türkçe'yi bilmek demek değildir. 'Böğrüm ağrıyor', 'gönlüm bulanıyor' diyen hasta, vücudunun hangi organ ya da bölgesinden şikayetçidir, kadın doğum kliniğine gelen hastanın yakını 'nikahlı ama evlenmedi' derken neyi ifade etmeye çalışmaktadır, bunu bizlerden başka kimse anlamaz.''