Çevrimdışı

Düzenli fiziksel aktivitenin bedensel ve zihinsel sağlık üzerindeki önemli etkisinin yeterince anlaşılamaması ve giderek hareketsiz bir yaşam tarzının benimsenmesinin, toplumda kalp-damar hastalıkları, hipertansiyon, diyabet ve osteoporoz gibi kronik hastalıkları artırdığı bildirildi.

Nevşehir Sağlık Müdürlüğü’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, çocukluk çağından itibaren düzenli aktivite alışkanlığı kazandırmak, egzersizi günlük yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline getirmek ve en azından her birey için günlük bedensel aktivite miktarını artırmak bireysel sağlığın korunması ve ileride karşılaşılacak sağlık tehditlerinin azaltılması konusunda büyük öneme sahip olduğu vurgulandı. Fiziksel aktivite; günlük yaşam içerisinde kas ve eklemleri kullanarak enerji tüketimi ile gerçekleşen, kalp ve solunum hızını artıran ve farklı şiddetlerde yorgunlukla sonuçlanan aktiviteler olarak tanımlandı.
Sağlıklı yaşam için ise şu önerilerde bulunuldu: “Yürümek, koşmak, sıçramak, yüzmek, bisiklete binmek, çömelmek-kalkmak, kol ve bacak hareketleri, baş ve gövde hareketleri gibi temel vücut hareketlerinin tümünü ya da bir kısmını içeren çeşitli spor dalları, egzersiz, oyun, ve gün içerisindeki aktiviteler fiziksel aktivite olarak kabul edilebilir. Fiziksel aktivitenin yetişkinlik ve yaşlılık dönemlerinde olumlu etkilerinin görülebilmesi için özellikle çocukluk ya da ergenlik döneminde düzenli fiziksel aktivite yapma alışkanlığı kazanılmalıdır. Bunun için çocuklar yaşlarına uygun spora veya egzersize yönlendirilmeli, bilgisayar veya TV karşısında uzun süre kalmaları önlenmelidir. Haftada 3- 4 kez yapılan, 30-60 dakikalık orta şiddette yürüyüş genellikle sağlığımız üzerinde olumlu etkilen açığa çıkarmaya yeterlidir. Bireylerin düzenli fiziksel aktiviteyi yaşamlarının bir parçası haline getirmeleri sağlıklı kilonun sürdürülmesi, dayanıklılık, güç ve esnekliğin artmasında rol oynadığı gibi kronik hastalıklara yakalanma riskini azaltarak artan sağlık harcamalarının azaltılmasında da önemli rol oynamaktadır. Ancak ülkemizde toplumun büyük çoğunluğunun konuya gereken önemi vermediği de bir gerçektir.”