IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  digitalpanel

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 15 Ekim 2006, 16:47   #31
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: \\ Fizik Tedavi. //




TEŞHİS:

Romatoid Artrit hastalığının teşhisi her zaman bir çok bulguya dayanılarak konulur: Belirtiler, vücudun muayenesi, laboratuar verileri ve röntgen tetkikleri.


Kan değerlerinin tipik değişimleri aşağıda verilmiştir:


Kan çökelme hızı (BSG) ve C-Reaktif-Protein (CRP) gibi iltihap değerlerinin yükselmesi


Romatizma Faktörünün tespiti (değişik antikorlar)


Hemoglobin değerinde düşmeyle birlikte İltihap anemisi
Ancak dikkat edilmesi gereken bir husus, Romatoid Artrit hastalarının sadece yaklaşık % 80 kadarında romatizma faktörünün tespit edilebilmesi ve romatizma faktörünün bazı başka hastalıklarda ve hatta sağlıklı insanlarda da bulunabilir olmasıdır. Bu nedenle çok fazla spesifik olmamaktadır.

Romatoid Artrit hastalığının eklem bozucu sürecine bağlı olarak genelde bir kaç yıl sonra eklemlerin röntgen filmlerinde tipik değişimler görülebilir:


Ekleme yakın Osteoporoz = ekleme yakın kemikte kireç tuzu eksikliği (erken işaret)


Erozyonlar = eklem yüzeyinin dış kenarında fare ısırığını andıran kemik hasarları


Baş-boyun ekleminin de etkilendiği, boyun omurgasında omurların kayması
Vaktinde tipik değişiklikleri tanımlayabilmek için el ve ayakların röntgen filmleri özellikle faydalı olmaktadır.

Teşhisi standartlaştırmak için American College of Rheumatology (ACR) 1987 yılında aşağıdaki teşhis kriterlerini belirlemiştir.


Romatoid Artrit için ACR-Kriterleri


Eklemlerin sabah tutukluluğu (süresi: en az bir saat) > altı hafta


Üç veya daha fazla eklem bölgesinde dokunularak hissedilebilir şişlikler > altı hafta


El veya parmak eklemlerinde artrit > altı hafta


Simetrik Artrit (aynı zamanda her iki eklem bölgesinde) > altı hafta


Romatizma düğümü


Kanda romatizma faktörünün bulunması


Tipik röntgen değişiklikleri (eklem yakınında Osteopeni ve/veya erozyon)


Romatoid Artrit teşhisi için bu 7 kriterden en az 4 tanesinin söz konusu olması gerekmektedir.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet sohbet
Alt 15 Ekim 2006, 16:48   #32
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: \\ Fizik Tedavi. //




TEDAVİ:

Bir Romatoid Artrit hastasının tedavisi büyük tecrübe gerektirmektedir, ayrıca romatolog, ortopedist, hasta jimnastikçisi ve bir ergo terapistin disiplinli bir iş birliği içerisinde çalışmaları gerekir. Takip eden tedavi yolları mevcuttur:
İlaçla tedavi
- En kullanışlı temel ilaçlar
- Eklemlere Kortizonlu preparatların enjeksiyonu
- NSAR
- Biyolojikler


Hasta jimnastiği
- Bireysel ve grup jimnastiği
- Kuru terapi ve hareket banyosu


Fizik tedavi
- Sıcak ve Soğuk uygulaması
- Masaj
- Elektro terapi


Ergo terapi ve Rehabilitasyon
- Eklem koruma eğitimi
- Evde, işte ve serbest zamanda, genel olarak günlük hayatta uyum
- Yardımcı madde tedariki


Psikolojik önlemler
- Gevşeme eğitimi
- psikolojik olarak ağrıyı yenme
- Ruhsal destek ve refakat


Cerrahi tedavi (Synovektomi ve rekonstrüktif cerrahi)
- örn. Eklemlerin bozuk durması veya fonksiyon kaybında düzeltici operasyonlar.
- Suni eklem uygulaması


İlaç tedavisi

Romatoid Artrit'in eklem bozucu sürecine engel olmak için sürekli ve yeterli ilaç tedavisi uygulanmalıdır. Buradaki amaç, eklemlerdeki iltihabı mümkün olduğunca kontrol altında tutmaktır.

Burada vazgeçilemez ilaçlar arasında temel ilaçlar dediğimiz ilaçlar veya disease-modifying antirheumatic drugs (DMARD) dediğimiz ilaçlar önemli bir rol oynamaktadır. Bu ilaçlar hastalığın seyrini olumlu yönde etkileyebilirler. Aktif olan her Romatoid Artrit en az bir veya daha fazla temel ilaçla tedavi edilmelidir.


a) En kullanışlı temel ilaçlar

Methotrexat
Sulfasalazin
Hydroxychloroquin
Chloroquin
Aurothioglukose (enjekte edilebilen altın)
Auranofin (oral altın)
Azathioprin
Cyclosporin A
Leflunomid


Temel ilaçlar arasında yüksek etkisi ve kabul edilebilir yan etkileriyle Methotrexat özel bir yer almaktadı. Methotrexat, esasen daha yüksek dozlarda kullanıldığı kanser tedavisinden gelmektedir. Methotrexat genelde ilk seçilen temel tedavi ilacıdır. Tablet halinde verilebildiği gibi enjeksiyon (kas içine, damara ve subkutan) olarak da verilebilmektedir.

Tüm temel ilaçlar belirli bir sürede etkilerini gösterebilirler. Genelde bu süre 4 hafta (Methotrexat, Leflunomid) ile 6 ay (enjekte edilebilir altın) arasındadır.

Sadece bir temel ilaca yetersiz düzeyde tepki alınıyorsa değişik ilaçlar aralarında kombine edilmelidir. Büyük araştırmalarda tercih edilen bir kombinasyon Methotrexat ile Cyclosporin A veya Hydroxychloroquin plus Sulfasalazin ile olanıdır.


b) Eklemlere Kortizon preperatlarının enjekte edilmesi

Romatoid Artrit tedavisinde diğer bir ana direk olarak kortizonlu preperatlar gösterilebilir. (Glukokortikoidler). İltihaba karşı etkileri çabuk olduğundan hastaların şikayetlerini hızla azaltmaktadır. Düşük dozlu uzun süreli tedavide eklem bozulmasında ki ilerleme yavaşlamaktadır. Ne yazık ki Glukokortikoidlerle yapılan uzun süreli veya yüksek dozlu tedavilerde yan etkiler meydana gelmektedir, örn. Osteporoz.


c) Steroidal olmayan anti romatik (NSAR)

Örneğin Diclofenac ya da Indometacin gibi anti iltihap etkili ağrı kesicilerdir. Ortak eki prensibi olarak Prostaglandin üretimi için gereli olan Cyclooxygenase (COX) enzimini azaltırlar. Ağrı kesici etkileri iyi olduğundan Romatoid Artrit hastalığında kullanımına devam edilmektedir. Sık rastlanan bir yan etki mide ve onikiparmak bağırsağı ülserinin oluşumunu desteklemesidir. Bu durum özellikle ilaçlar Glukokortikoidlerle birlikte alındığında ortaya çıkabilir. NSAR'ın bir diğer sınıfı Cyclooxygenase-2(COX-2)- engelleyicileridir. Bunlar sadece iltihap durumunda meydana gelen Prostaglandin üretimini bloke ederken, mide zarının koruması için gerekli olan Prostaglandini bloke etmezler.


d) Biyolojikler

Romatoid Artrit hastalığında iki sitokin özellikle önemli bir rol oynarlar: İnterlökin - 1 (IL-1) ve tümör nekrose faktörü - alpha (TNF - alpha). Her ikisi de bağışıklık sisteminin hücreleri tarafından üretilir ve salgılanır. Biyolojikler, iltihabı teşvik eden ve iltihabı engelleyen faktörler arasındaki dengesizliği kaldırırlar. Bunlar IL-1 veya TNF-alpha fazlasına karşı etkili olurlar.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ekim 2006, 16:49   #33
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: \\ Fizik Tedavi. //




Raynoud fenomeni


Raynaud fenomeni nedir?

Raynaud fenomeni el ve ayak parmaklarına giden kan akımındaki bozulma ile karakterize bir klinik durumdur. İlk tanımlayan Fransız doktor Dr. Maurice Raynaud'dan adını almıştır. Genellikle soğuk ya da stres varlığında tekrarlayan, ataklar halinde seyreden bir hastalıktır. Başka hastalıklar olmadan tek başına bulunabilir ya da başka bir romatizmal hastalığın bulgusu olarak karşımıza çıkabilir. Raynaud Fenomeni ile ilişkili olabilecek romatizmal hastalıklar skleroderma, lupus eritematozus, polimiyozit-dermatomiyozit, Sjögren Sendromu, miks kollajen doku hastalıklarıdır.

Raynaud Fenomeni nasıl gelişir?

Atak sırasında el ve ayak parmaklarındaki kan damarları kısa süreli daralır ve kan akımı geçici olarak bozulur. Bu sırada etkilenen parmaklarda renk değişikliği meydana gelir. Önce kan akımının kesilmesi nedeniyle parmaklar beyazlaşır, arkasından akımın durmasıyla birlikte toplar damarlarda göllenen kanın etkisiyle mavi renk değişikliği gelişir, kısa süreli bu daralmayı takiben kan akımının normale dönmesiyle de kırmızı renge döner. Bazen parmaklarda sadece tek renk değişikliği de görülebilir. Hastalarda kan akımı durduğunda parmaklarda sızı ve hissizlik olabilir, kan akımı normale döndüğünde de şişlik, karıncalanma, sıcaklık hissedilebilir. Kan dolaşımının normale dönmesi dakikalar ya da saatler alabilir.

Soğukta ya da aşırı sinirlilik ya da heyecan gibi kuvvetli duygusal streslerde kan damarlarında ani daralmalar gelişebilir ve bu da Raynaud Fenomenine sebep olabilir. Ancak hastaların çoğunda belirli bir neden bulunamaz. Genellikle seyrek ve sekel bırakmayan ataklar halinde seyreder. Bazı hastalarda ise daha sık ve şiddetli ataklar sorun yaratabilir. Tedavi olmamış ya da kontrol altına alınamamış hastalarda tutulan bölgelerde hasar gelişebilir. Vücuttaki dokuların normal yapısının korunabilmesi için kan akımının devamı şarttır, Raynaud Fenomeninde kan akımı bozulduğundan ciddi vakalarda morarma, siyah renk değişikliği ve ülserler (yaralar) görülebilir.

Raynaud Fenomeni tanısı nasıl konur?

Hastanın öyküsünde, parmaklardaki tipik renk değişikliği ile tanı koymak kolaydır. Bazen buzlu suya parmakları sokarak renk değişikliğinin olup olmadığını gözlemek tanı için gerekebilir. Ayrıca mikroskopla tırnakların incelenmesi ve anormal kan damarlarının tesbit edilmesi tanıya yardımcı olabilir. Tanıda eşlik eden bir romatizmal hastalığın olup olmadığının belirlenmesi de önemlidir.

Raynaud Fenomeni ile nasıl başa çıkılır?

Raynaud Fenomeni zaman zaman ciddi sorunlar oluşturabilse de, biraz özenle, atakların sıklığını azaltmak ve gelişebilecek komplikasyonları engellemek mümkün olabilir.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ekim 2006, 16:50   #34
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: \\ Fizik Tedavi. //




Raynaud fenomeni olan hastaların dikkat etmesi gereken noktalar şunlardır:
Soğuktan korunma;
1. Vücudunuzu soğuktan koruyun. Raynaud Fenomeni bulunan kişilerin soğuğa karşı hassasiyetlerinin olduğu unutulmamalıdır. Yani soğuk havalarda mutlaka kendinizi sıcak tutacak önlemler alın. Sıcak ortamlardan klimalı yerlere geçerken dikkatli olun.
2. Kıyafetlerinizi tercihen nemi emen doğal maddelerden (pamuklu gibi) seçin. Vücuttaki ısının çoğu baş bölgesinden kaybedildiği için şapka kullanın. Eller ve ayaklarda ekstra koruma gerektiği için mutlaka yünlü eldiven, kalın ya da iki kat çorap, bot kullanın.
3. Geceleri kendinizi sıcak tutmak için elektrikli battaniyeler ya da yeterince sıcak tutacak örtüler kullanın. Gerekirse gece de eldiven ve çorap kullanın.
4. Banyoda soğuk suyla temas etmeyin.
5. Mümkünse ısıtılmış arabalara binin.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ekim 2006, 16:51   #35
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: \\ Fizik Tedavi. //




Diğer noktalar;
1. Yazın bile mutlaka yanınızda koruyucu kıyafetler taşıyın, klimalı ortamlardan kaçının.
2. Buzdolabı ya da dondurucudan birşey almanız gerektiğinde koruyucu eldivenler kullanın.
3. Ellerinizi soğuk yerine ılık su ile yıkayın. Bulaşık yıkarken eldiven kullanın.
4. Çok soğuk içecek şişelerini tutmaktan kaçının.
5. Sigara içiyorsanız mutlaka bırakın çünkü sigara kan damarlarında daralma yaparak yakınmalarınızı artırır.
6. Kendinizi aşırı üzüntü, heyecan, korkulardan koruyun. Stresi azaltıcı gevşeme tekniklerini öğrenin.
7. Kan damarlarında daralma yapan bazı migren ilaçları gibi ilaçları doktorunuza danışın ve mümkünse kullanmayın. Doğum kontrol hapları da atakların sıklığını artırabilir, mutlaka danışarak kullanın.
8. Cildinize bakım gösterin. Cildinizi her zaman temiz tutun ve nemlendirin.
9. El ve ayaklarınıza ekstra bakım gösterin. Günlük temizliğinizi ihmal etmeyin, parmak aralarını iyi kurulayın, masaj yapın. Lanolinli kremleri tercih edin.
10. El ve ayaklarınızı yaralar açısından hergün kontrol etme alışkanlığı kazanın. Yara varsa derhal doktorunuza gidin.
11. Tırnaklarınıza özen gösterin. Tırnak etlerinizi kesmeyin, keskin aletler kullanmayın.
12. Parmaklarınızı kullanarak yaptığınız aktivitelerin atakları artırıp artırmadığını gözleyin. Daktilo kullanma, piyano çalma gibi aktiviteler parmak uçlarındaki damarlarda daralma yapabilir, bunu aklınızdan çıkarmayın.
13. İyi bir kan dolaşımı sağlamaya dikkat edin. Aynı pozisyonda 30 dakikadan fazla durmayın. Aerobik ve dayanıklılık egzersizleri yapın.
14. Atak sırasında mümkün olduğu kadar sakin kalmaya çalışın. El ve ayaklarınızı ısıtmaya, dolaşımı düzeltmek için hareket etmeye dikkat edin. Normal renk dönene kadar bunu sürdürün. Parmak uçlarını koltuk altlarınıza sokmak genellikle yardımcı olabilir. Su kullanacaksınız kesinlikle sıcak değil ılık su kullanın.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ekim 2006, 16:53   #36
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: \\ Fizik Tedavi. //




Eğer bu önlemleri yaşamınızın bir parçası haline getirebilirseniz fazla sorun yaşamadan yaşam kalitenizi sürdürebilirsiniz.

Raynaud Fenomeni ile nasıl başa çıkılır?

Çok şiddetli vakalarda tedavi gerekebilir. Bu hap ya da sürülecek ilaçlar şeklinde olabilir. Çok ciddi durumlarda "sempatektomi" adı verilen cerrahi işlem uygulanabilir. Tedavi şekli hastaya göre değişecektir ancak hastaların çoğu korunma tedbirlerinden fayda görür ve sorunsuz bir yaşam sürdürebilir.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ekim 2006, 16:54   #37
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: \\ Fizik Tedavi. //




Romatizma ve egzersiz


Yürüyüş herkes için çok yararlı bir egzersizdir. Yürüyüş bir dayanıklılık egzersizidir, yani kalbinizi güçlendirir, akciğerlerinizin daha iyi çalışmasına yardım eder, yorgunluğa karşı daha dayanıklı kılar. Kemikler üzerine kuvvet uyguladığı için kemiklerinizi güçlendirir ve kemik erimesinin gelişimini engellemeye yardım eder.

Yürüyüş kaslarınızı güçlendirir ve eklem esnekliğinizi korumanıza yardım eder. Yürüyüşün, romatizması olan hastalarda kas ve ekleme yönelik faydaları çok önemlidir. Çünkü romatizmaya bağlı hareketsizlik eklemlerde tutukluğa ve kaslarda da zayıflamaya yol açar. Yürüyüş ile kaslar ve eklem çevresindeki yapılar güçlendikçe eklemler daha iyi korunabilir ve günlük yaşam aktivitelerinde daha sorunsuz kullanılabilir.

Bütün bu fiziksel yararlara ek olarak yürüyüşün bir çok psikolojik faydaları da bulunur. Düzenli yürüyüş daha iyi uyumanızı sağlar, kilo kontrolüne yardım eder ve moralinizi yükseltir. Ayrıca eklem romatizmasına eşlik edebilecek depresyon, stres ve yorgunluk gibi sorunlarla daha iyi başa çıkmanıza yardım eder.



Nasıl başlayalım?
Yürüyüş çok basit bir egzersiz olduğundan, yararlı etkileri genellikle göz ardı edilmektedir. Aslında yürüyüşü pek çok insan için ideal bir egzersiz yapan işte bu basitliğidir. Yürüyüş istediğiniz yerde, istediğiniz zaman, istediğiniz kadar yapabileceğiniz bir egzersizdir. Özel bir yetenek, alet, cihaz gerektirmez ve ucuzdur. Dünyanın dört bir yanındaki yürüyüş yapan insanlar grubuna katılmak istiyorsanız şu noktaları aklınızda tutmalısınız:

Her egzersiz programında olduğu gibi mutlaka doktorunuza danışarak size uygun yürüyüş süresini ve dozunu belirleyin.
Şoku iyi emen esnek tabanlı rahat yürüyüş ayakkabıları giyin. Ayakkabınızda ayrıca uygun taban destekleri ve parmaklarınız için rahat bir boşluk bulunması gerektiğini aklınızda tutun.
Ayakkabınızın ayağınıza iyi ve rahat oturduğundan emin olun, ayakkabı almaya giderken kullanacağınız çoraplarla gidin ki size en uygun ayakkabıyı seçebileseniz.
Rahat ve bol kıyafetlerle yürüyün. Nemi alacak kumaşlar seçin. Ayrıca yürüyüş sırasında değişen sıcaklığa uyum sağlayabilecek şekilde giyinin.
Yürüyüş yolunuzu önceden belirleyin ve tanıyın.
Ailenizi yürüyüş yolunuzdan ve süresinden haberdar edin.

Daha eğlenceli ve sağlıklı bir yürüyüş için yapabileceğiniz bazı şeyler:

Yürüyüş öncesi ve sonrası ısınma ve soğuma için birkaç dakika zaman ayırın. Bu ısınma ve soğuma dönemlerinde germe haraketlerini uygulayın. Her bir germe hareketini ısınma sırasında 20-30 saniye, soğuma sırasında ise 45-60 saniye yapın.
Yürüyüşünüzü kolaylaştıracaksa ve daha uzun mesafeleri daha sorunsuz yürümenize yardım edecekse baston gibi yardımcı cihazlar kullanın.
Herkesin kendine özgü bir yürüme hızı olacağını gözönüne alarak kendinizi en rahat hissettiğiniz hızı saptayın. Bu hızın hastalığınıza bağlı olarak günden güne de değişiklik gösterebileceğini unutmayın. Hızlı bir yürüyüş dizlerinize fazla yük bindirebileceğinden, özellikle başlangıçta yavaş yürümeyi tercih edin.
Başlangıçta yürüyüş mesafesini kısa tutun. Yürüyüş süresini uzatabilmek için gün içinde tekrarlanan kısa yürüyüşler ile hazırlık yapabilirsiniz. Bir seferde uzun mesafeler yürümeyin. Unutmayın ki 3 kez 10 dakikalık yürüyüşten alınan faydalar tek bir 30 dakikalık yürüyüşle aynıdır.
Düz ve sert zeminlerde yürüyün. Düzensiz zeminler ve basamaklar kalça, diz ve ayak ağrılarına neden olabilir.
Çevrenizi rahatça gördüğünüz aydınlık ortamlarda yürüyün.

Yürüyüşün basit olması nedeniyle herkes için uygun bir egzersiz olduğunu belirtmiştik. Ancak bu basitlik bir şekilde renklendirilmezse devamlılığını sağlamak güç olabilir. Yürüyüşünüzü eğlenceli kılmak için değişik şeyler deneyebilirsiniz:

Yürüyüş yolunuzu değiştirebilir, eğlenceli ve ilginç yollarda yürümeyi planlayabilirsiniz.
Bir arkadaşınızla birlikte yürüyebilirsiniz. Hatta gruplarla yürümek hem eski arkadaşlarınızla birlikte olmak açısından hem de yeni arkadaşlar edinmek açısından eğlenceli olabilir.

Yürüyüş gerçekten de herkesin rahatlıkla uygulayabileceği çok basit egzersizlerden biridir ve romatizmalı hastalar için de faydaları açıktır. Ancak romatizmal hastalıklar kalça, diz ve ayak eklemlerini etkilemişse, bu hastalıkların akut yani alevli dönemlerinde yürüyüş zararlı olabilir. İyileşmenin hızlandırılması ve eklem hasarının engellenebilmesi için belirli süre istirahat daha uygun olabilir. Bu nedenle, sizin için en uygun egzersizi ve yürüyüşün yararlı olup olmayacağını hekiminizden öğreniniz.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ekim 2006, 16:55   #38
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: \\ Fizik Tedavi. //




SLE sistemik lupus eritramatozus


Sistemik Lupus Eritematozus nedir?

Sistemik lupus eritematozus (aynı zamanda SLE ya da sadece lupus olarak da anılır), farklı sağlık sorunlarına yol açan bir hastalıktır. Cilt döküntüleri, artrit, anemi, sara krizleri ya da psikiyatrik hastalıklara neden olabilir ve sıklıkla böbrek, akciğer ve kalp gibi iç organları etkiler. Bir zamanlar yüksek oranda ölüm görülen bir hastalıkken, günümüzde kronik (uzun süren) bir hastalık durumuna gelmiştir. 1954 yılında 4 yıl süren hastalıktan sonra sağkalım oranı %50 iken, günümüzde bu oran %97'nin üzerine çıkmıştır.

Nedeni

SLE normalde vücudu infeksiyonlara ve kansere karşı korumakla görevli olan bağışıklık sisteminin anormal çalışmasından kaynaklanan bir kronik (uzun süre devam eden) inflamatuvar (iltihabi) bir hastalıktır. SLE'de bağışıklık sistemi aşırı çalışmaktadır ve çok miktarda anormal antikor üretmektedir. Bu anormal antikorlar da hastanın kandi dokularına saldırmaktadır. Lupusun nedeni tam olarak bilinmemektedir, fakat kalıtsal nedenler, çevre ve hormonal değişikliklerin rolü olabileceği düşünülmektedir.

Sağlık üzerindeki etkisi


SLE'nin görülme sıklığı 100.000 kişide 40-50 arasındadır.

Bazı etnik gruplarda, örneğin zencilerde, daha sık görülmektedir.

Lupus hastalarının %80'den fazlası kadındır.


Tanı

Semptomlarının çok çeşitli olması nedeniyle, tanı genellikle zordur ve hekimin çok dikkatli olması gereklidir. SLE'nin tipik özellikleri şunlardır:


Yanakların üzerinde kelebek şeklinde cilt lekesi

Güneş gören cilt bölgelerinde beliren bir cilt lekesi

Ağız ve burunda yaralar

Bir ya da daha fazla eklemi tutan artrit

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ekim 2006, 16:56   #39
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: \\ Fizik Tedavi. //




Böbrek iltihabı

Sara krizi gibi sinir sistemi bozuklukları, ruh hastalıkları ve inme

Ateş, kilo kaybı, saç dökülmesi, el ve ayak parmaklarında dolaşım yetersizliği, derin nefes alınca göğüs ağrısı (plörezi = akciğeri saran zarın iltihaplanması) ve karın ağrısı sık görülen belirtilerdir. Laboratuvar testleri SLE tanısında çok önemlidir. Özellikle, antinükleer antikor (ANA) testi SLE'de daima pozitiftir. Hastalık kendini yavaş yavaş gösterebilir, bu nedenle kesin tanı genellikle gecikir.

Tedavi

SLE'nin tedavisi var olan klinik problemlere ve hastalığın o anda aktif olup olmadığına bağlıdır. Daha erken ve daha doğru tanı konması, SLE'deki bağışıklık anormalliklerinin daha iyi anlaşılması ve tedavi araştırmaları hep birlikte, SLE'li hastaların tedavisinin geliştirilmesine katkıda bulunacaktır.

SLE'li hastanın izlenmesinde düzenli tıbbi değerlendirme önemlidir. İlaç tedavisi her hasta için özel problemlerine ve hastalığın şiddetine göre ayarlanmalıdır. Hafif iltihap varsa, steroid olmayan antiinflamatuvar ilaçların yararı olur. SLE tedavisindeki tek ve en önemli ilaç olan kortikosteroidler, dikkatle kullanılmalıdır. Steroidler kullanılırken kemiklerin korunması önemlidir. Hidroksiklorokin gibi antimalaryaller (sıtma ilaçları) hastalığın aktivitesini azaltır ve cilt ve eklem belirtilerine de faydası dokunur. Daha şiddetli SLE olgularında azatioprin ve siklosporin gibi bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar kullanılması gerekir. Hastalık sık olarak sessiz kaldığı ve aktivite göstermediği ya da çok az gösterdiği dönemlere girer (remisyon), bu dönemlerde ilaçlar azaltılabilir ve bazen da tedaviye ara verilebilir.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ekim 2006, 17:35   #40
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: \\ Fizik Tedavi. //




Sjögren sendromu


Sjögren sendromu nedir?

Sjögren sendromu kuru göz ve kuru ağız bulguları ile karakterize kronik yani uzun süreli bir hastalıktır. Adını, ilk tanımlayan İsveç'li göz doktoru Henrik Sjögren'den almıştır. Sıklıkla romatoid artrit, lupus eritematozus, skleroderma ve polimiyozit gibi romatizmal hastalıklarla birlikte bulunur. Ancak hastaların yaklaşık yarısında tek başına görülür.

Sjögren sendromu nasıl gelişir?

Nedeni tam bilinmemektedir. Genetik ya da viral enfeksiyonların bilinmeyen mekanizmalarla Sjögren sendromuna neden olabildiğine dair bulgular vardır. Bu hastalığın esas olarak bağışıklık (immün) sistemindeki bozukluktan kaynaklandığı düşünülmektedir. Bağışıklık sistemi, hastalıklara karşı vücudun korunma mekanizmasıdır. Sjögren sendromunda bağışıklık siteminin normal kontrol mekanizmasında bir bozukluk vardır, bunun sonucu olarak aşırı miktarda beyaz kan hücreleri yapılır. Lenfosit adı verilen bu hücreler gözyaşı ve tükrük bezlerine giderek bu dokularda harabiyet yapar. Bu nedenle de hem tükrük bezlerinde hem de göz yaşı bezlerinde salgıda azalma yani kuruluk meydana gelir. Aynı zamanda bu hücreler "otoantikor" adı verilen protein yapısında maddeler salgılar ve bunlar kanda tespit edilebilir. Bu otoantikorlar bağışıklık sisteminin düzgün çalışmadığının bir göstergesidir ve tükrük ile gözyaşı bezlerinde harabiyet yapma potansiyeline sahiptir. Sjögren sendromunda eklem, akciğer, böbrek, sinir, tiroid, karaciğer ve beyin gibi diğer organlarda da tutulum görülebilir.

Sjögren sendromu kimlerde görülür?

Sjögren sendromu herhangi bir yaşta görülebilirse de en fazla 45 yaşının üzerindeki kadınlarda ortaya çıkmaktadır. 20 yaş altında çok nadirdir.

Sjögren sendromunda bulgular nelerdir?

Genellikle yavaş başlar. Hasta gözlerinde ve ağzında şiddetli kuruluk hisseder. Çoğunda kuru bir öksürük ve boğazda gıcık hissi de vardır. Tükrük bezlerinde şişlik, tat alma ve koklama duyusunda bozulma izlenebilir. Gözlerde kuruluğa bağlı kızarıklık, yanma, kaşıntı ve ışığa aşırı hassasiyet gelişir. Uygun tedavi edilmezse "kornea" adı verilen gözün en dışındaki saydam zarda ülserler, nadiren de körlük gelişebilir. Sjögren sendromu bulunan hastalarda burun, cilt ve kadın genital organlarında da kuruluk izlenebilir.

Ağız kuruluğu nedeniyle çiğneme, yutma ve konuşmada güçlük hissedilebilir. Bu nedenle hastalar bol miktarda sıvı almalıdırlar.

Hastalarda diş çürükleri de sık görülür. Çünkü tükrük, bakterilere karşı savaşan ve çürüklerin oluşmasını engelleyen bir sıvıdır. Sjögren sendromunda tükrük salınımı bozulduğu için çürüklerin oluşumu kolaylaşmıştır.

Bazen hastalarda "lenfoma" adı verilen bir çeşit lenf bezi kanseri gelişebilir. Nadir olsa da hastaların muayenesinde ve takibinde akılda tutulmalıdır.

Sjögren sendromu tanısı nasıl konur?

Ağızda ve gözlerde kuruluk hisseden hastalarda bu tanıdan şüphelenilmelidir. Muayene sırasında kızarmış-kaşıntılı gözler, tükrük bezlerinde şişlik, kuru bir dil, boyundaki lenf bezlerinde genişleme gibi bulgular tespit edilebilir. Kan tetkiklerinde de otoantikorların varlığı tanıyı destekler.

Gözde kuruluk "Schirmer testi" ile tespit edilir. Korneanın bir göz doktoru tarafından incelenmesi de kuruluk hakkında bilgi verecektir.

Tükrük bezlerin düzgün çalışıp çalışmadığını kontrol etmek için "sialogram" yapılabilir. Bu test tükrük bezi içine boya enjekte edildikten sonra özel filmlerin çekilmesi ile yapılır. Sjögrensendromunun kesin tanısı için dudak biopsisi, yani dudak içindeki küçük tükrük bezlerinden ufak bir parça alınıp mikroskop altında lenfositlerin varlığı açısından değerlendirilmesi gereklidir.

Akciğer ve böbrek fonksiyonlarının gerek direkt grafilerle gerekse de laboratuvar testleri ile takibi yardımcı olabilir.

Sjögren sendromu nasıl tedavi edilir?

Bu hastalığın kesin tanısı olmasa da bulgulara yönelik özel tedavilerle hastaların yakınmaları giderilebilir ve yaşam kaliteleri düzeltilebilir. Her hastada aynı bulgular olmadığından tedavi programı hekim tarafından hastanın ihtiyaçlarına göre bireysel olarak planlanmalıdır. Düzenli hekim ve diş kontrolü şarttır.

Gözlerdeki kuruluk için yapay göz yaşı ve göz damlaları kullanılabilir. Ağızdaki kuruluk için en etkili rahatlama yollarından biri bol sıvı alımıdır. Yine özel sakızlar (çürümeye engel olmak için şekersiz olmaları koşulu ile), diş macunları, düzenli diş fırçalama hastalara yardımcı olacaktır.

Ciltte kuruluk varsa hassas ciltler için önerilen nemlendiriciler kullanılabilir. Evde ve işyerinde buhar havayı nemlendiren buhar makinalarının kullanılması önerilebilir.

Hastalarda şişlik, katılık, kas ağrıları ve eklem inflamasyonunun engellenmesi amacıyla steroid-olmayan antiromatizmal ilaçlar kullanılabilir. Ağır hastalarda kortizon da önerilebilir ancak yan etkilerinin ciddiyeti açısından mutlaka hekim kontrolünde alınması önerilir. Hastalarda eşlik eden başka bir romatizmal hastalık varsa (romatoid artrit, lupus vb. gibi) bunun tedavisi de esasdır.

Yürüme, yüzme gibi hafif egzersizler kasların ve eklemlerin elastikiyetinin korunması için faydalıdır. Egzersizlerin eklem hasarını engelleyici etkisi de bulunduğundan mutlaka tedavi programında yer almalıdır. Ayrıca hastalara hastalığı ile bilgiler ve stresini azaltmaya yönelik tavsiyeler de verilmelidir.

Sjögren sendromu bulunan kadın hastalarda kanda bulunan belirli bir "antikor" nadiren yenidoğan çocuklarda kalp problemleri ile ilgili olabilir. Bu nedenle hamile olan ya da çocuk sahibi olmak isteyen kadın hastaların mutlaka doktorlarına bunu danışmaları gerekir.

Sjögren sendromu genel olarak hayatı tehdit eden bir hastalık değildir. Ancak ağız ve gözdeki kuruluk uzun sürelidir ve hayatın geri kalan kısmı boyunca devam edebilir. Yapay nemlendiricilerin kullanılması ve diş hijyenine dikkat edilmesi ile genellikle ciddi problemlerin engellenmesi mümkün olacaktır.

 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
fizik, or or, tedavi


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
FİZİTEK: Ankara Çankaya'da Fizik Tedavi ve Rehabilitasyonun Öncü Adresi ZeuS Web Site Tanıtımı 0 02 Mayıs 2024 17:59
Prematüre Bebeklerde Fizik Tedavi Tanem Aile Evlilik ve Çocuklar 0 06 Aralık 2022 17:53
Philips fizik tedavi makinası (Antika) Dedecan61 Antikacı 1 30 Kasım 2022 19:09
Fizik tedavi nedir nasıl yapılır? PySSyCaT Sağlık Köşesi 0 30 Kasım 2015 00:46
Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Bölümü YapraK Ödev ve Tezler 0 29 Nisan 2009 23:04