Reçetesiz antibiyotiklerin yanlış ve gereksiz kullanılmasının enfeksiyonları tedavi etmediğini, sadece antibiyotik direncinin artmasına neden olduğunu belirten Türk Hastane İnfeksiyonları ve Kontrolü Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Burcu Çınar, "Direnç oranının bu hızla artmaya devam etmesi halinde, 2050'de antimikrobiyal dirence bağlı olarak her yıl 10 milyon kişinin hayatını kaybedeceği tahmin ediliyor. Bu oran kanserden ölenlerin oranından çok daha yüksek" dedi.
Türk Hastane İnfeksiyonları ve Kontrolü Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Burcu Çınar, antibiyotik direnç oranının bu hızla artmaya devam etmesi halinde, 2050'de antimikrobiyal dirence bağlı olarak her yıl 10 milyon kişinin hayatını kaybedeceğinin tahmin edildiğini belirterek, "Bu oran kanserden ölenlerin oranından çok daha yüksek." dedi.
Çınar, antibiyotik direnci nedeniyle her yıl 700 bin kişinin hayatını kaybettiğini belirterek, Türkiye'nin antibiyotik direnç oranının en yüksek olduğu ülkelerden biri olduğunu söyledi.
Gereksiz ve bilinçsiz antibiyotik kullanımının acilen önüne geçilmesi gerektiğini vurgulayan Çınar, durumun böyle sürmesi halinde yakın gelecekte enfeksiyon tedavilerinin çıkmaza girebileceğini aktardı.
Çınar, gereksiz ve yanlış antibiyotik kullanımı yüzünden mikroorganizmaların direnç kazanmaları sonucu ortaya çıkan antimikrobiyal direncin; gerek toplum sağlığına etkisi, gerekse ekonomik maliyeti nedeniyle son yıllarda küresel sağlık gündeminin en temel problemlerinin başında geldiğini anlatarak, "Türkiye dünyada antimikrobiyal direnç oranlarının en yüksek olduğu ikinci ülke. Aynı zamanda antibiyotik tüketiminde de ilk sıralardayız. Bu veriler bile antimikrobiyal direnç konusunda problemin ne kadar büyük olduğuna işaret ediyor." değerlendirmesini yaptı.
"Önümüzdeki yıllarda direnç oranlarının artmasıyla beraber enfeksiyonların tedavisi için mevcut olan seçeneklerin azalması veya yok olması kaçınılmaz bir gerçek" diyen Çınar, antibiyotik direncinin, hastalık ve ölüm artışına neden olmakla birlikte, hastanede kalış süresinin uzaması, ek tanı testleri, ilaç, tıbbi malzeme ve enfeksiyon kontrol önlemleri gibi ilave maliyetleri de beraberinde getirdiğini vurguladı.
"ANTİBİYOTİK KULLANIMININ AZALTILMASI EN ETKİLİ YÖNTEMLERDEN BİRİ"
Türk Hastane İnfeksiyonları ve Kontrolü Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, şunları kaydetti:
"Direnç oranının bu hızla artmaya devam etmesi halinde, 2050'de antimikrobiyal dirence bağlı olarak her yıl 10 milyon kişinin hayatını kaybedeceği tahmin ediliyor. Bu oran kanserden ölenlerin oranından çok daha yüksek. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı tarafından yapılan ekonomik analizde ise ülkemizde antibiyotiklere dirençli bakteri enfeksiyonlarının hız kesmeden artışı devam ettiği takdirde ülke bütçemizden 2050'ye kadar bu enfeksiyonların tedavisi için 1,4 milyar dolar harcanacağı öngörülüyor. Antimikrobiyal dirence karşı alınabilecek en etkili önlemlerin başında antibiyotik kullanımının azaltılması geliyor. Antibiyotik kullanımının azaltılmasına yönelik birçok farklı ülkede uluslararası ve ulusal program yıllardır devam ediyor. Birçok ülkede, antibiyotiklerin yüzde 20'si hastanelerde ve diğer sağlık merkezlerinde kullanılırken, yüzde 80'i ise sağlık hizmeti verenler tarafından reçetelenerek ya da reçetesiz olarak doğrudan tüketiciler tarafından satın alınıyor. Reçetesiz şekilde kullanılan antibiyotiklerin neredeyse yarısının, uygunsuz ve gereksiz kullanıldığı, enfeksiyonların tedavisinde bir etki göstermeyip yalnızca antibiyotik direncinin artmasına neden olduğu belirtiliyor."
"DİRENÇ ORANLARININ DÜŞÜRÜLMESİ DE ÖNLEM STRATEJİLERİNİN ODAĞINDA"
Burcu Çınar, son yıllarda önlem stratejilerinin odağında, tek başına antibiyotik kullanımının azaltılması değil, direnç oluşumuna ilişkin diğer tüm nedenleri ortadan kaldırmaya yönelik uygulamalarla direnç oranlarının düşürülmesinin de amaçlandığını dile getirerek, bu kapsamda antibiyotik direnci hakkında bilinç geliştirmek ve farklı paydaşları harekete geçirmeyi teşvik etmek için çeşitli kampanyalar düzenlendiğini söyledi.
Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler Desteği ile Antimikrobiyal Direnç Mücadele Koalisyonu tarafından başlatılan uluslararası kampanya kapsamında, Hasta ve Sağlık Çalışanı Güvenliği Platformu çatısı altındaki Antimikrobiyal Direnç Çalışma Grubu'nun, Türkiye'de antibiyotik kullanım bilincinin artırılması amacıyla 2018'in son çeyreğinde "Antibiyotiklere ya Bilinç Gelişir ya da Direnç" farkındalık kampanyasını başlattığını aktaran Çınar, şu bilgileri verdi:
"Kampanya kapsamında [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] sitesi hayata geçirildi. Site, sağlık çalışanlarının, meslek örgütlerinin, bakanlık yetkililerinin, sağlık kurumlarının ve AMD ile mücadele eden hastaların, ailelerinin rollerine ve etkilerine dikkat çekmeyi amaçlıyor. Bu kapsamda sitede hasta yakını ve konusunun uzmanı pek çok hekimin görüş ve hikayeleri yer alıyor."
"EL HİJYENİ, HASTANE ENFEKSİYONLARININ ÖNLENMESİNDE EN ETKİN YOL"
Sadece hekimin önerdiği antibiyotiğin kullanılması, semptomlar erken düzelse dahi tedavi süresinin tamamlanması ve reçetesiz antibiyotik kullanılmaması gerektiğini vurgulayan Burcu Çınar, konuşmasını şu uyarılarla tamamladı:
"Antibiyotiklerin doğru kullanımı konusunda toplumun bilinçlendirilmesi direnç gelişiminin önlenmesinde önemli bir katkı sağlayacaktır. Ülkemizde tarım ve hayvancılık alanında kontrolsüz antibiyotik kullanımının direnç gelişimini hızlandırması sebebiyle, ilaçların doğru şekilde kullanımı sağlanmalı, denetim mekanizması etkin bir şekilde yürütülmeli. Sağlık hizmeti sunulan tüm alanlarda sağlık çalışanlarının elleri, dirençli mikroorganizmaların hastadan hastaya ya da çevreye yayılmasında önemli rol oynuyor. El hijyeni, hastane enfeksiyonlarının önlenmesi ve azaltılmasında en etkin, basit ve en ucuz yol. Ayrıca hastanelerde antibiyotik yönetim programlarının oluşturulması, sadece endikasyon halinde doğru antibiyotikle müdahale edilmesi, doğru ilaç uygulamaları ve programda yer alan diğer akılcı antibiyotik uygulamalarına tam uyumun sağlanması antimikrobiyal direncin önüne geçilmesi için son derece önemli."
NTV