01 Aralık 2012, 19:41 | #1 | |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Çocuk Ve Ergenlerde Yalan Söyleme Davranışı Nedenleri Yalan söylemek, bir hatayı gizlemek amacıyla gerçeğe uygun bir girişimde bulunmaktır.Bu girişim, sözle olabildiği gibi jest, yazı ve susmayla da olabilir. Sosyal bir davranış olan yalanın amacı başkalarını yanıltmaktır. Anne-babaların birçoğu, çocuğun gerçeğe sadık kalmasını çok erken bir dönemde isterler. Oysa 3yaşındaki çocuğun "inanılmayacak öyküler" uydurması ve taklit oyunlarından hoşlanması doğaldır. Çocuk, zeki ve hayal gücü geniş olduğu ölçüde bunda başarılı olur. Öykü uydurmak ve taklit oyunu yalan söylemek değildir ve bunu engelleyici hiç bir değişimde bulunulmamalıdır. Öykü uydurmadan ayrı olarak kanıtlı biçimde gerçeğe sadık kalmama, küçük bir çocukta doğaldır. Bu tür yalan çocuğun eğlenmeyi sevmesinin birine takılmaktan hoşlanmasının, doğal övünme arzusunun, arkadaşlarından geri kalmama isteğinin ya da cezalandırma korkusunun bir sonucudur. Ayrıca, ana-babanın üzerinde durdukları bir konu da ilgi çekme ya da anne-babayı taklit etme amaçlarıyla da çocuk bu tür bir yalana başvurmuş olabilir. Yaşamın ilk 5yılında çocuğun yalan söylemesi konusunda endişe etmeye gerek yoktur. Gerçeğe sadık kalma çocukta giderek gelişen bir durumdur. Çocuğun gerçeğe sadık kalması konusunda ısrar etmek ve çocuğa yalan söylediğini kanıtlama girişiminde bulunmak yanlıştır. Çocuk açıkça anlaşılan bir yalan söylediği zaman, endişeyle karşılanmamalıdır. Ancak, çocuk 4 yaşına geldiği zaman, yalan salt övünmekten öte bir amaçla söylenmişse, düş gücü ürünü ya da bir şaka değilse, o zaman anne yada babanın çocuğa, eğer doğruyu söylemezse, ona ne zaman inanabileceğini söylemesi yeterlidir. Sert cezalar suçlanmaktan kaçmak için çocuğun yalan söylemesine yol açar 1. Küçük çocukların Sözde Yalanları: Çocuk psikologlarına göre, çocuk 7 yaş öncesinde yalan söylemez. Bazı uzmanlarsa, ilk yalanın 6 yaş dolaylarında görüldüğünü savunurlar. Çocukların gerçek dışı konuşmaları çok sık görülür. Burada hemen "yalan “damgasını vurmak doğru değildir. Çocukta gerçeklik duygusunun zaman içinde kazanıldığını unutmamak gerekir. 3-4yaş çocuklarının sıklıkla söyledikleri yalanlar aslında gerçek anlamda yalan değildir. Sahte ya da görünürde başka bir deyişle, "sözde" yalanlardır. Bu tür "sözde" yalan gerçek yalandan farklıdır; Gerçek yalanla yüzeysel benzerliği çoğunlukla karıştırılmasına neden olur. Eğitimsel yanlışlıklar, sosyal ve moral anlam verme, kınama, üzüntüyle karşılama, bu tür yalanları doğurur. Örneğin ;sehpadaki bibloyu düşüren çocuk, bunu kardeşinin yaptığını söyleyebilir. Görünürde yalan bazen oyun niteliği taşır. Çocuk, çevresindeki kişiler ya da kendisiyle ilgili olaylara ince ayrıntılar katarak bunları süsler. Gerçeğe bir anlamda bağlı kalabildiği gibi, tümüyle başka bir olayı da yaratabilir. Bu tür uydurmalar 7 yaş öncesi çocuklarda sıklıkla görülür. Uydurmalar zamanla gelişebilir ve bir öykü gibi tamamlanabilir. Bu hayal gücü ürünlerinin özelliği, ikinci bir kişinin yaratılmasıdır. Çocuk, çoğunlukla kendisiyle aynı yaş ve cinsiyette bir kardeş, arkadaş yaratır.Çocuk, duygu ve deneyimlerinin bir bölümünü, sorumluluklarının bazılarını ona aktarır. Tek çocuk ya da kardeşleri kendisinden çok büyük olanlar da bu daha sıktır. Örneğin, 3 yaşında bir erkek çocuğun kendisinden 7 yaş büyük bir kardeşi vardır. Oyun arkadaşı olmayan bu çocuk, kendisiyle aynı yaşta sembolik bir arkadaş yaratır. Kendisi bir şey istediğini de bu hayal ürünü arkadaş da ister ve bu istek çocuk tarafından hemen ailesine bildirilir. Çocuk, bazen arkadaşının anne ve babasının ona armağan verdiklerini söyler. Aslında bu,kendi anne babasından istediği bir şeydir. Çocuk, ailesiyle yaptığı bir gezide korktuğu için salıncağa binmez. Ancak ertesi gün arkadaşının kahramanlık öykülerini ayrıntılarıyla anlatır. 4 yaşına doğru çocuk artık arkadaşından pek söz etmemeye başlar. Anne ve babası kendisine arkadaşının ne yaptığını sorduğunda "o trafik kazasında öldü" yanıtını verir. “sözde" yalanlar, çocuk düşüncesinin kendiliğinden ve özgün ürünleridir. Çocuk psikolojik gereksinmeleri nedeniyle gerçek dışı fikir, bilgi ya da hayallere sığınabilir. Çocuk, kurduğu hayalleri gerçek gibi kabul eder. 2. Alışkanlık Haline Gelen Yalan: Çocuğun gerçekle gerçek olmayanı ayırt etmesinden sonra, yalanın hala süregelmesi halinde, yalanın temelinde çevreyle olan olumsuz ilişkiler yatıyor demektir. Burada uydurma sözler anlatma, öyküler icat etme ya da kendi yararına bazı şeyleri reddetme gibi hayali yalandan daha önemli yalanlar söz konusudur. Bu tür yalan, birtakım bencilce sonuçları elde etme amacıyla, bilerek ya da isteyerek başkalarını aldatmaktır. Bu anlamdaki yalancılığın "kendini kontrol edememek ve aşırı bencillik" le yakından bir ilgisi vardır. Alışkanlık halinde yalan söyleyen çocukların kişiliklerinde bu iki özellik vardır. Bu durum, çocukların eğitiminde onların yeteri kadar sosyalleştirilmediklerinin işaretidir. Bir başka deyişle, çocuk başkalarının hak ve çıkarlarına değer vermesini öğrenememiştir. R. Allendy' e göre, yalana neden olan4 etken vardır: aşağılık duygusu, suçluluk duygusu saldırganlık ve kıskançlıktır. Olması gereken eğitimsel koşullarda yetişmiş normal çocuk yalan söylemez. Kendileri ve çevreleriyle barış içinde olan çocukların yalana en az başvuranlar olduklarını, eğitimci ve yetişkinlerin unutmamaları gerekir. Bu tür aldatma olan derste kopya çekmekle bencillik arasında sıkı bir bağlantı vardır. Yine yalancılık, hırsızlık, okuldan kaçma gibi davranış bozukluklarıyla yakından ilgilidir. Bu tür çocuklar ceza tehlikesinden korunabilmek için çekinmeden yalana başvurur, olanı, olduğu gibi değil de, büyüklerin istedikleri gibi göstermekten çekinmezler. Çocuk, ergenlik dönemine girdiğinde yalanın türü ve içeriği değişir. Genç, nezaket ve gönül alma gibi nedenlerle özel ve tümüyle bilinçli bir davranışla yalana başvurur ki bu tür yalan "sosyal yalan" adını alır. 3.Patolojik Yalan : Duygulanım bozukluğunun bir belirtisi olarak görülür. Aşağılık duygusu ve güç sistemi, bazı patolojik yalanların temel nedenini oluştururlar. Patolojik yalanla çocuk sevinçli ve kaygısız görünür ki, bu kaygısızlık dikkat çekicidir. Çocuk, okulla ilgilenmez, aile içindeki olaylara kayıtsızdır, sosyal değişikliklerle yetinir, gerçek arkadaşlığı aramaz. Yaşından aşağı görünür, davranışları oldukça çocuksudur. Duygusal ve ahlaki bakımdan olgunluğa ulaşamamıştır. Çocukta yalanın alışılmamış sıklığı, sürekli hırsızlıkların ortaya çıkışı, alarma geçirilmesi gereken durumlardır. Patolojik yalanın gerçeğe benzerliği önemli özelliklerindedir. Çocuk, inanılmak için yalan söyler ve bu amaçla önlemler alır. Yararsızlık da bir başka özelliktir. Bir kez uydurmak alışkanlık haline geldi mi, hiç bir yarar sağlamazsa bile yinelenir. Bazen de çocuk ilginç olmak için yalan söyler. Patolojik yalan üzücü, sıkıntı veren bir gerçeğin reddini belirtebilir. Hatta çatışma objesi hakkında olabilir, örneğin, kardeşi daha fazla ilgi gören bir çocuk, kardeşinin hasta olduğuna ya da öldüğünü anlatabilir. Patolojik yalan, duygulanımda bir gerilemenin ifadesidir. Patolojik yalanla basit yalan arasındaki farklar şunlardır: Olağan yalancılıkta gerçek, bencilce bir sonuca ulaşmak için bilerek saptırılır.patolojik yalancılıktaysa, birey, hiç olmazsa görünürde çıkar peşinde değildir.Olmayacak şeyleri anlatmak, olanı abartmak, hayret verici şeyler söyleyerek,çevresindekilerin şaşkınlığını uyandırmak kendi içinde bir zevk vermektedir. Şiddetli aşağılık duygusu olanlar, söyledikleri sistemli yalanlarla bu duyguyu ödünleyip yatıştırmak isterler. Nedenleri: Bu alışkanlığın her şeyden önce, çocuğun aile çevresinde ve ailede aldığı eğitimle bir ilgisi vardır. Özellikle aile çevresinde çocuğun aşırı bir baskı altında tutulması isteklerinin gizli kapalı yollardan ve büyüklere sezdirmeden doyurmak zorunda kalması, yalancılığı kolayca geliştirir. Çocuk, devamlı yakalanma,azarlanma ve cezalandırılma tehlikesi içinde olduğundan, yalan, onun tek korunma silahıdır Bazen de çocuk kendisine fazla karışılması nedeniyle, yalan söyler. Bu durumda, hata yetişkindedir. Aile çocuğun dünyasına ait her şeyi öğrenmek ister. Bu davranış, çocuğa zayıflığıyla alay edilmiş izlenimini verir. Kendince karşılık vermek için yalandan yararlanır Bunlardan başka büyükler hareketleriyle çocuğu yalana teşvik eder ve alıştırırlar. Birçok ana-baba, çocuklarının yapışkanlığından kurtulup, hareket serbestilerini elde etmek için yalan söylemekten çekinmezler. Sinemaya ya da ziyarete giderken; dişçiye, doktora gidiyoruz, derler. Bir kaç saat sonra da gerçeği ağzından kaçırıverirler. Böylece, çocuk hem onlara karşı güvenini kaybeder, hem de işine yarayacağı zaman kendisinin de yalan söyleyebileceğini öğrenir. Bunun yanı sıra, iyi gelişmemiş ahlak bilinci ve grup içinde statü kaybetme endişesi bazen çocuğu içinde bulunduğu bazı durumları utanç verici gibi gösterebilir. Örneğin, ailenin fakirliği, cinsel konular üzerinde bilgi eksikliği gibi. Çocuk bu durumda ailesinin geçim sıkıntısı yokmuş gibi tanıtır. Cinsel konuların kendisi için bir sır olduğunu söyler. Tedavisi: Yalancılık vakalarının ancak, çevresel ilişkileri ele alındığı taktirde yoluna konulabilir. Tabii önce çocukta yalancılığın gelişmesini kolaylaştıran sebepler bulmak gerekir. Bunlar, ortaya konduktan sonra da aile ve çevresiyle işbirliği yapılıp, ona doğruluğun yararları öğretilmelidir. Bunlarla bir arada çocuğun sosyalleştirilmesine önem verilmelidir. Arkadaşlık, grup, kurul ve kurum gibi bağlılıkları millet ve memleket, nihayet insanlık sevgi ve bağlılıklarını öğrenen, bunlara karşı sadakati benlik düşüklüğünün üstünde tutmaya alıştırılan bir çocukta yalancılıkla birlikte bir çok kusurlar kaybolur Yetişkinler çocuğa iyi birer örnek olmalı ve davranışlarında, çocuklarında görmek istedikleri hatalara yer vermemelidirler Babası hesabına yalan söyletilen bir çocuk, babasına aynı silahla karşılık verince şaşmak yersiz olur. Bir taraftan çocuklarına günlük hayatları için kötü örnekler veren ana-babanın, diğer taraftan işlerine gelmediği vakit, yalanın kötülüğü hakkında konuşmalar yapması, onları doğruluğa alıştırmaya kalkmaları, etkisiz kalır, Çocuk, belirli davranış şekillerini soyut, törel konferanslarda öğrenmez, kendine verilen örnekleri taklit yoluyla davranış şeklini tekrarlama yoluyla besler. | |
|
Etiketler |
cocuk, sÖyleme |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Nil Timsahları (Resimler) Gözlerim Bana Yalan Söyleme. | Sevda | Hayvanlar Alemi | 3 | 08 Eylül 2012 02:34 |
Çocuk Ve Ergenlerde Görülen Tikler | Ecrin | Çocuk Sağlığı | 0 | 19 Şubat 2012 21:06 |
Çocuk ve Ergenlerde Cinsel İstismar | KarakıZ | Çocuk Sağlığı | 0 | 02 Eylül 2011 22:17 |