29 Haziran 2012, 21:56 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu Obsesyon tanımında olduğu gibi beyni bazı düşünce ve davranışlar açısından yönetememe durumu. Tıbbi olarak 8/10 kişide rastlanılan fakat şahsi olarak irili ufaklı istisnasız herkeste olduğunu düşündüğüm yaygın bir hastalıktır. Fakat psikolojide;durum, obsede kişisinin sosyal yaşantı ve çevresine zarar veriyorsa hastalık kapsamına alınır. Bu ayrıntı çoğu insanda görülüyor olmasından kaynaklıdır. - Kişinin, obsesyonu bir tepki olarak ya da katı bir biçimde uygulanması gereken kurallarına göre yapmaktan kendini alıkoyamadığı yineleyici davranışlar (örn. el yıkama, düzene koyma, kontrol etme) ya da zihinsel eylemler (örn. dua etme, sayı sayma, birtakım sözcükleri sessiz bir biçimde söyleyip durma) - Davranışlar ya da zihinsel eylemler, sıkıntıdan kurtulmaya ya da var olan sıkıntıyı azaltmaya ya da korku yaratan olay ya da durumdan korunmaya yöneliktir; ancak bu davranışlar ya da zihinsel eylemler ya etkisizleştirilmesi ya da korunulması tasarlanan şeylerle gerçekçi bir biçimde ilişkili değildir ya da açıkça çok aşırı bir düzeydedir. Obsesif-Kompulsif Bozukluğun (OKB) çocuk ve ergenlerde sıklığı %0.3 –0.9 olarak bildirilmekle birlikta daha sık olabileceği düşünülmektedir.. En sık ortaya çıktığı yaş 7, ortalama başlangıç yaşı 10’dur. Ancak literatürde ve klinik pratikte çok daha küçük yaşlarda başlayan (2 yaşa kadar) olgulara rastlanmaktadır. Ortaya çıkışıyla ilgili birçok psikolojik kuram ortaya atılmışsa da artık OKB’nin biyolojik temelleri olan nöropsikiyatrik bir hastalık olduğu kabul edilmektedir. Hastalık tipik olarak obsesyon ve kompulsiyolarla kendini gösterir. Halk arasında ‘takıntı’ veya ‘vesvese’ olarak adlandırılan durumun tıbbi terim olarak karşılığı ‘obsesyon’ dur. Obsesyon, istenmeden gelen, uygunuz olarak yaşanan ve belirgin sıkıntıya neden olan, yineleyici düşünce, dürtü veya düşlemlerdir. Kişi bu düşünce, dürtü veya düşlemlere önem vermemeye, bunları baskılamaya veya başka bir düşünce ya da eylemle bunları etkisizleştirmeye çalışır. Kişi bu düşünce, dürtü ve düşlemlerin kendi beyninin bir ürünü olduğunun farkındadır. Ancak çocuklar bunu tam olarak ifade edemeyebilirler. Kişinin obsesyonlara tepki olarak yaptığı tekrarlayıcı davranış veya zihinsel eylemlere de tıp dilinde ‘kompulsiyon’ adı verilmektedir. Örnek olarak bir kişinin ellerinin temiz olduğu bilmesine rağmen pis olduğunu düşünmesi ‘obsesyon’, bu düşünceden kurtulmak için gereksiz yere ellerini yıkaması ise ‘kompulsiyon’ dur. Obsesyonlar ve kompulsiyonlar az oranda herkeste görülebilir, ancak bunlar kişinin yaşam kalitesini ve işlevselliğini bozuyor ve ciddi zaman kayıplarına neden oluyorsa hastalık kabul edilir ve tedavisi gerekir. Yapılan çalışmalarda çocuklarda en çok görülen obsesyonların; Kirlilik , Hastalık bulaşacağı düşüncesi, Kötü bir şey olacak düşüncesi, Birinin öleceği veya hastalanacağı korkusu, Simetri, Cinsel içerikli düşünceler, Yasak veya şiddet içeren düşünceler, Anlatma, sorma onaylatma ihtiyacı olduğu göze çarpmaktadır. Sık rastlanılan kompulsiyonlar ise; Yıkama, Kontrol etme, Düzenleme, Sıralama, Sayma, Dokunma, Tekrarlama, Biriktirme, Tekrar tekrar düşünme olarak sıralanmaktadır. Yapılan nörokimyasal çalışmalar, beyin görüntüleme çalışmaları ve nöropsikolojik değerlendirmeler hastalığa beynin bazal ganglionlar ve frontal bölgelerindeki birtakım işlev bozukluklarının sebep olduğu, serotonin ve dopamin gibi nörotransmitterlerin düzeylerinin de hastalığın ortaya çıkışıyla ilgili olduğunu göstermektedir. Hastalığın genetik olarak geçişiyle ilgili de güçlü kanıtlar vardır. Yine çalışmalar göstermiştir ki bazı OKB vakaları Tik bozukluğu ve Tourette sendromu ile birliktelik gösterebilmektedir ve bu da bu vakaların benzer genetik orjinden kaynaklanabileceklerini düşündürmektedir. OKB’nin çocuklarda sanılandan çok daha fazla görüldüğü ancak , çocukların sıklıkla ayıplanacakları ve yanlış anlaşılacakları gibi düşünceler nedeniyle sıkıntılarını gizleme eğiliminde oldukları bilinmektedir. Anne- baba veya öğretmenler çocuklara yaklaşımlarında güven verici davranır, çocukların yanlarında rahat ve açık davranmasını sağlayabilirlerse , çocuklar da sıkıntılarını söyleme konusunda daha rahat davranacaktır. Peki çocuklar takıntılarını nasıl dile getirirler? Sıklıkla konudan bahsederken sıkıntılı oldukları göze çarpar. Kendileri aslında bu şekilde düşünmek veya davranmak istemedikleri halde içlerinden bir sesin (bazen kendi düşüncesi olduğunu söylerler, bazılarıysa başka birisinin sesi olarak tanımlayabilir) belli davranış ve düşüncelere yol açtığını dile getirirler. Örn:içinden herhangi bir şeye küfür etmek gelmesi, rahatsız edici cinsel içerikli görüntülerin göz önüne gelmesi, bir şeyi iki kez yapmazsa kötü bir şey olacağı veya kapıyı kilitlemiş olmasına rağmen sanki kilitlemediğini düşünmesi ve tekrar tekrar kontrol etmek zorunda kalması gibi. Bazen düşünceler eşlik etmeden sadece tekrar eden davranışlar (kompulsiyonlar) ortaya çıkabilir ve bunlar dışardan rahatlıkla gözlemlenebilir. alıntı | |
|
Etiketler |
bozukluğu, kişilik, kompulsif, obsesif |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Obsesif Kompulsif Bozukluk | PySSyCaT | Sağlık Köşesi | 2 | 22 Ekim 2014 00:13 |
Obsesif-Kompulsif Kişilik Bozukluğu (OKKB) | Cry | Ruh Sağlığı | 0 | 29 Nisan 2012 10:34 |
Obsesif Kompulsif Bozukluk | KarakıZ | Sağlık Köşesi | 0 | 02 Eylül 2011 20:12 |
Obsesif-Kompulsif Kişilik Bozukluğu ve Tedavisi | Melodram | Felsefe | 0 | 14 Nisan 2011 13:00 |
Obsesif Kompulsif Bozukluğu | YapraK | Sağlık Köşesi | 0 | 28 Eylül 2009 21:00 |