23 Nisan 2012, 16:52 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Normal Dışı Davranışlar ve Savunma Mekanizmaları Normal birey, psikolojik açıdan sağlıklı birey olarak tanımlanır. Bir bireyin davranışı kendisine ya da diğerlerine zararlı değilse o davranış normal kabul edilebilir. Bazı psikologlara göre, bireyin sağlıklı olup olmadığını belirten özellikler vardır. Normal dışı davranışlar gösteren bireylerin tedavisinde kullanılan farklı yaklaşımlar vardır. Bunlar şöyle sıralanabilir. Psikodinamik, davranışçı, varoluşçu, biyolojik ve etkileşimsel yaklaşımlar. Bir davranışın normal ya da anormal olduğuna karar verebilmek için o davranışı değerlendirmek ve yargılamak gerekir. Bireylerin normal olup olmadığına, toplum, uzmanlar, psikolojik testler ve kendileri karar verir. Normal dışı davranışlar çok çeşitlidir. Psikiyatri Derneği ruhsal bozuklukları ayrıntılı biçimde sınıflandırmıştır. Bunlar; kaygı ile ilgili bozukluklar, bedende görülen bozukluklar, dissosiatif bozukluklar, psikozlar, psikotik duygusal, kişilik bozuklukları psikoseksüel bozukluklar, organik zihin bozuklukları ve kötü alışkanlıklara bağlı bozukluklar biçiminde sınıflandırılabilir. Bireyin zevk dürtülerine,sıkıntı ve engellemelere karşı geliştirdiği uyum yollarına savunma mekanizmaları denir. Bu mekanizmalar şunlardır: Bastırma, mantığa büründürme, yansıtma, ödünleme, hayal kurma, özdeşim kurma, yüceltme, soyut kavramlara bürünme, karşı tepki geliştirme, saplanma, telafi, gerileme, yer değiştirme, inkardır. Her birey psikolojik bütünlüğünü sürdürmek ve benliğinin değerlerini korumak amacıyla çeşitli savunma mekanizmaları kullanır. Bazı durumlarda bireyler sorunlarla karşılaştıkça, onları bir biçimde çözüme ulaştırmak isterler. Bireyin bu süreç içinde engellenmesi ve kaygı duyması son derece doğaldır. Birey kaygıdan kurtulmak için, bilinçsizce savunma mekanizmalarını kullanmaya başlar. Savunma mekanizmasını kullanan birey, davranışının gerçek işlevinin farkında değildir. Savunma mekanizmalarını kullanırken, bir dereceye kadar kendi kendimizi aldatırız ve böylece bizdeki kaygı düzeyinin azalmasına neden oluruz. Savunma mekanizmaları kaygımızı azaltmada gerçekten etkilidir ve herkes tarafından kullanılır ve normal bir davranış biçimi olarak kabul edilir. Ara sıra başvurulan savunma mekanizmaları, kaygı derecemizi azaltarak çevreyle geçici olarak daha etkin etkileşimde bulunmamızı sağladığından, sağlıklıdır. Sürekli olarak kullanılan savunma mekanizmaları ise tam aksine çevreye uyum yapmamızı bozar ve sağlıksız sonuçlara sebep olur. Belli başlı savunma mekanizmaları: Bastırma, mantığa büründürme, yansıtma, hayal kurma, ödünleme, gerileme, saplanma, yerdeğiştirme, özdeşim kurma, yüceltme, soyut kavramlara bürünme, karşı tepki geliştirme, telafi, inkar. 1. Bastırma Korku, suçluluk gibi kaygı yaratan durumların bilinç alanı dışına itilmesi ve bastırılmasıdır. Bilinçalanı dışında bulunan bu tür duygular konuşma sırasında, düşlerde ya da davranışlarda değişik biçimde ortaya çıkar. Konuşurken yerinde kullanılmayan sözcük düşlerde ortaya çıkan cinsel istekler, beklenilmeyen bir davranış, bastırma sonucu engellenen dürtülerin biçim değiştirerek bilinç alanına gelmesidir. 2. Mantığa Büründürme Kabul görmeyecek güdülerin yarattığı kaygıyı önlemek ya da ondan kaçmak için kullanılan en yaygın savunma mekanizmasıdır. En basit biçimleri ile günlük yaşamımızda görürüz. Ders çalışmamayı baş ağrısına bağlamak gibi. Bir başka örnek, dişciye gitmekten korkan birisi, dişçiye olan randevusunu unutabilir. 3. Yansıtma Çatışmalarla başa çıkmanın başka bir yolu da kendi güdülerimiz için başkalarını suçlamadır. Burada iki tür davranış söz konusudur. Birinde, birey beceriksizliğinin, yetersizliğinin, başarısızlığının nedenlerini başkalarında arar. Örneğin okulda başarısız olan çocuk, bu durumundan ana, babasını veya öğretmenini suçlar. Ya evde ona çalışma olanağı verilmediğini, ya da öğretmeninin onu sevmediğini ileri sürer. İkinci yansıtma biçiminde, kişi kendisinin olumsuz, çirkin, hatalı istek ve tutumlarını başkalarına yakıştırır. Ruhsal hastalıklarda yansıtma, algı ve düşünce sapmalarına, sanrılara (halüsinasyon) ve taşkınlıklara neden olur. 4. Hayal Kurma Tatlı hayaller kurma ya da fantazi, bireyin çatışmalarının hayalinde çözümleyerek rahatladığı bir durumdur. Bireyler, olayları gerçekteki şekilleri yerine, olmasını istedikleri biçimde hayal ederler. Fantaziye, genellikle ergenlik döneminde çok rastlanır. Örneğin sekreterlikten hiç hoşlanmayan bayan kendini hayal dünyasında başarılı bir müdür gibi düşünerek, sekreterliğin verdiği kaygıdan kurtulur. 5. Ödünleme Birey, sosyal güdüsünü doyuma ulaştırmak için başka bir faaliyete yönelir. Karşı cinsten ilgisini çekemeyip tatmin olamaması, onun spora yönelerek bu alanda başarılı olmaya çabalaması buna örnektir. Bir başka örnek, kısa boylu, bodur bir adam, boksla uğraşarak erkekliğini gösterme çabasına girebilir. 6. Gerileme Bir olay karşısında basit ve ilkel tepkilere dönmektir. Gerileme daha çok dört-beş yaşlarıdaki çocuklarda görülür; çünkü bu yaşlarda çocuklar oldukça karmaşıklaşan engellemelerle karşılaşırlar. Arzularımız engellendiğinde veya kızdığımız zaman mantık dışı ve fevri davranışlar gösteririz. Sıkıntılı durumlarda yetişkin bir insan kekeler, kızarır, yaşının altında bir genç gibi davranır. Örneğin, altmış yaşındaki bir ihtiyar, gerilim karşısında 25 yaşında bir delikanlı gibi tepki gösterebilir. 7. Saplanma Çocukluk yaşantısında, iz bırakmış bir dönemde, bir bireye, nesneye, duruma bağlı kalmaktır. Saplantı sonucunda çocukluk dönemine özgü duygu, düşünce ve davranışlar ortaya çıkar. Kimi bireyde saplantı nesnesi değişmeden kalır. Saplantılar güdülerin doyumuna bağlıdır. Çocukluk ve gençlik çağında güdünün doyum biçimi kişinin kaygısını giderir. Freud’a göre, ego gelişimi sırasında geçtiği basamaklardan birine saplanan birey o dönemi atlatamaz, o dönem özelliklerini bir sonraki döneme taşır. Örnek, uzun süre parmak emme, altına ıslatma gibi. 8. Yer değiştirme Gücümüzün yetmediği bir kimse, ya da denetimimiz altında olamayan bir olay olursa, kaygımızı veya kızgınlığımızı gücümüzün yettiği bir kimseye veya denetimimiz altındaki bir olaya yöneltiriz. Ofisteki müdüre kızan sekreter, kızgınlığını evde bulunan kardeşinden alır. 9. Özdeşim Kurma Engellemeyle başa çıkmanın başka bir yolu da, bir başkası ile özdeşim kurmadır. Başkası gibi durma, düşünme ve davranma yoluyla uluşmak istediğimiz amaçlara uluştığımızı sanırız. Örneğin Galatasaray’ın ünlü teknik direktörü Fatih Terim’e duyulan hayranlık nedeniyle, onun tanıtımını yaptığı ürünü satın alarak kendisini Fatih Terim gibi hissetme. 10. Yüceltme Yüceltme, cinsel dürtü ya da arzuların, cinsel olamayan davranım ve yollarla doyuma ulaştırılmasıdır. Erkeklerin ilgisini çekemeyen çirkin bir kadın, yaratıcı bir artist ya da sanatçı olabilir; böylece cinsel dürtüleri yüceltmiş olur. 11. Soyut Kavramlara Bürünme Bizde kaygı uyandıran duygusal bir durumu soyut kavramların ışığında görerek, gerçekle ilişkimizi kesme eğilimine, soyut kavramlara bürünme adı verilir. Yakını ölen birey, bu kimseyi bir daha hiç göremeyeceğini bildiği halde, ölümü son derece soyut bir olay yaparak duyduğu acıyı bastırmaya çalışır. 12. Karşı-Tepki Geliştirme Birey esas güdüsünün tam tersi bir güdüye sahip olduğuna inanarak esas güdüsünü gizleyebilir. Örneğin, manevi huzursuzluğa düşen, başkasına karşı derin bir kin duyan biri, bunu örtmek için, yapay bir sevgi davranışına bürünebilir. Bu durumda, saldırgan ve olumsuz duygular daima bu sevgi örtüsü altında kalırlar. Bazı üvey anneler, eşlerinin eski çocuklarına, yapmacık ve gösterişle bir sevgi gösterirler. Bazen görülen bu davranışlar, karşı tepki geliştirmeye örnektir. 13. Telafi Kendimizi zayıf gördüğümüz bir alandaki eksikliğimizi kuvvetli olduğumuz başka bir alandaki başarıyla örtme çabasına telafi denir. Örneğin, zihinsel yetenekleri kısıtlı olan bir kimse spor alanında büyük başarılar kazanarak bu eksikliğini giderebilir. Kadınların dikkatini çekemeyen çirkin bir erkek başarılı bir ressam ya da heykeltraş olarak ilgi çekebilir. 14. İnkar Birey daha önce yapmış olduğu bir davranışı kabul etmeyip, inkar ederek de bir savunma mekanizması gösterebilir. Çirkin bir davranışta bulunan birey, “Hayır ben hiçbir zaman o kişiye kaba davranmadım, sürekli saygılı davrandım” diyerek daha önceki davranışı intkar eder. Bazı kişiler, ruhsal çatışma ve buna bağlı derin iç sıkıntısı halini hafifletmek ve avunmak için bu mekanizmayı kullanırlar. Bu unutulan veya inkar edilen şey bir arzu veya bir vaad olabilir. Farkında olmadan yaptığımız savunma mekanizmaları, kaygımızı azaltma yolunda bize yararlıdır. Her kimse, değişik zamanlarda şu veya bu şekilde savunma mekanizmalarını kullanır. | |
|
Etiketler |
davranışlar, dışı, mekanizmaları, normal, savunma, ve |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Savunma Mekanizmaları | Sanem | Sağlık Köşesi | 0 | 04 Nisan 2018 14:28 |
Ayrıntılı savunma mekanizmaları | Amelia | Ruh Sağlığı | 0 | 16 Mart 2014 22:31 |
Savunma Mekanizmaları... | ELa__ | Genel Paylaşım | 0 | 19 Mart 2012 05:56 |
Savunma Mekanizmaları | AngeLus | Ödev ve Tezler | 0 | 25 Aralık 2009 16:07 |
Savunma mekanizmaları | YapraK | Felsefe | 0 | 29 Mart 2009 06:48 |