IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet odaları

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 09 Kasım 2024, 21:45   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Acı Çekmenin Amacı ve Gerçekliğin Doğası Üzerine.




[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]


Acının varlığı, bazı insanları ateist olmaya iten bir şeydir. Tanrı’nın acının var olmasına nasıl izin verebildiğini kabul edemezler. Acının anlamını daha derinlemesine düşünmemiz gerektiğini söylemekten başka, bu kesin bir cevabı olmayan gerçek ve büyük bir ikilemdir.

Acı çekmenin bir mesajı ve amacı olduğunu düşünüyorum. Acı çekmek ne kadar gerçek görünse de aslında bir illüzyondur. Ya da daha iyi bir amaç için geçici bir araç. Başka bir deyişle, acı hala devam ediyor; acıyı deneyimliyoruz, ancak bu nihai gerçeklik değil. Nihai gerçekliğe kıyasla daha bulanık.



Bu, Tanrı’nın acılarımızdan zevk aldığı veya Tanrı’nın kayıtsız olduğu anlamına asla gelmez. Tanrı aslında acıyı bizimle daha büyük bir amaç için deneyimliyor olabilir.

Fiziksel acının bir illüzyon olduğunu zaten biliyoruz. Sinir sistemimiz, acı hissini yaşamamıza neden olan şeydir. Ağrı reseptörlerinin olmadığı yerde ağrı olmaz. Örneğin beyinde ağrı reseptörü yoktur. Bir beyin cerrahı beyninizi dürtebilir ve kesebilir ama siz hiçbir şey hissetmezsiniz.

Ve aynı zamanda beyin, ağrı reseptörlerinin bulunduğu vücudun diğer bölümlerinden gelen sinyaller yoluyla ağrıyı yorumlayan şeydir.

Bu hayatta pek çok şey bir illüzyondur. Örneğin ses. Gerçekte mevcut değildir. Ses bir yorumdur. Aslında bir titreşimdir. Bu titreşim kulak zarımız ve beynimiz tarafından ses olarak yorumlanır. Ormanda bir ağaç devrilirse ve onu duyacak kimse yoksa, ses çıkarır mı? Hayır.

Maddenin oluşumunu açıklayan moleküller bile daha derin bir gerçekliğin yorumudur. Bu moleküller atomlardan oluşur ve bu atomlar daha da küçük parçacıklardan oluşur. Ve bu atom altı parçacıklar, yalnızca onları sinir sistemimiz aracılığıyla deneyimlediğimizde parçacıklar gibi davranırlar.


Bu “dalga fonksiyonunun” gerçekte ne olduğu hakkında hiçbir fikrimiz yok açıkçası. Tek bildiğimiz, gerçekliğin gerçek doğasının doğal duyularımız aracılığıyla deneyimlediğimiz şey olmadığıdır.

Sinir sistemimiz, gerçekliği bize anlamlı gelen ve bizim için yararlı olan belirli bir şekilde yorumlar. Fakat bu durum, sezgilerimizi veya gerçekliğin mistik / ruhsal yorumlarını hesaba katmaz. Bazı “ruhsal” deneyimler hezeyanlardır, ancak doğal dünya deneyimimizin kendisi bile bir tür yanılsamadır.


Rüyalar da bir tür yanılsamadır. Ama yine de doğru olabilirler. Spiritüel iç görü olarak deneyimlediğimiz şeyin her zaman yanıltıcı olduğunu ve bazen sadece gerçekliği yorumlamanın, farklı bir yolunun daha olmadığını kim söyleyebilir.



-alıntı-


Konu SeNaaa tarafından (09 Kasım 2024 Saat 21:59 ) değiştirilmiştir.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Eğitim Felsefesinin Temel Amacı Olan Okuma-Yazma Amacı Nedir? Kalemzede Felsefe 0 26 Ekim 2020 15:13
Gerçekliğin Sınırlarını Aşan Hayaller. See Serbest Kürsü 1 19 Ekim 2014 22:29
Kübizm ve Gerçekliğin Kavramsallaşması AftieL Tarih 0 17 Ağustos 2014 17:11