IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet odaları

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 04 Eylül 2011, 14:04   #1
Çevrimdışı
Ruj
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Tarik Akan




Asıl adı Tarık Tahsin Üregül olan Tarık Akan, bir abla ve bir ağabeyden sonra ailesinin üçüncü çocuğu olarak 1948’de İstanbul’da dünyaya gelir. Babası subaydı. 20 yaşına kadar da bir subay çocuğu gibi yaşadı. Lise çağına kadar Anadolu'yu dolaştıktan sonra ilk gençlik yıllarında babasının emekliliği ile İstanbul'a, Bakırköy'e geldiler. Asker çocuğu olduğu kadar halk çocuğu da oldu. Bu yüzden işportacılık, cankurtaranlık gibi işleri gocunmadan yaptı: Liseden sonra makine mühendisliğinde okumaya başladı. Ve okulun ikinci sınıfında biraz heves, çokça da maddi beklentilerle, birazda arkadaşının ısrarı ile ses dergisinin ‘‘artist’’ yarışmasına girip birinci seçilir. Akan'ın hayatı bu yarışmadan sonra değişir ve sinema teklifleri almaya başlar. İlk filmi 1971 yapımı olan “Solan bir yaprak gibi”’dir. Bir anda düzgün fiziği ile 70’li yılların, romantik komedi ve aşk filmlerinin aranılan jönü olur. O dönemler ona kartpostal çocuğu denilirdi. Filmlerde kızların kalbini çalan zengin şımarık oğlan ya da fakir – dürüst genci oynuyordu. Emel Sayın'la ‘‘Mavi Boncuk’’, Hülya Koçyiğit'le ‘‘Sev Kardeşim’’, Hale Soygazi ile ‘‘Gece Kuşu Zehra’’ gibi filmlerde oynar. Ertem eğilmezin ünlü ‘‘Hababam Sınıfı’’nda Damat Ferit ile unutulmaz bir karakter çizer. “Canım Kardeşim” filminden sonra ise sanat hayatını sorgulamaya başlar. Tarık akan, 70’li yıllarda Cüneyt Arkın, Kadir İnanırla birlikte Türk sinemasının 3 dev isminden biri olmayı başarır.

BÜYÜK DÖNÜŞÜM BAŞLIYOR

Akan, sinemaya hayatına başlamasından 7 yıl sonra değişmeye başlar. Kartpostal çocuğu birden göbek, sakal, bıyık bırakır. Biranda sanat hayatını 180 derece değiştirir ve ağırlıklı olarak sosyal içerikli filmlerde oynamaya başlar(Sürü; Kanal; Nehir). Akan, kendisindeki bu değişimi kendisi şöyle anlatır. “Ben üne kavuştuğum sırada “Canım Kardeşim” diye bir film çektim. Bugüne kadar oynadığım filmlerden çok farlı bir şeydi. Film, seyircinin gösterdiği tepki ile iki seksen yattı. Böyle bir denemeyi yaptım, hemen geri çekildim. Bir yerlerde yanlışım var diye. Çünkü olay yanlıştı. O kişinin içini doldurmak bir bilgi ve birikim gerekiyordu. Ben o yıllarda bu bilgi ve birikime sahip değildim. Film hiç iş yapmadı, çok iyi hatırlıyorum, gösterildiği sinemaya gittim. Kimse yoktu salonda oturdum ağladım. Sonra “maden”i yaptım. Burada işçiyi oynayacaktım. Aynı hatayı yapmadım. İşçinin işini çok çalışarak, araştırarak doldurdum. Bu filmde halkla bütünleştim. Aklı bir karış havada çok filmler yaptım ama sonunda bir dönüşe gereksinim duydum. Ancak bu gereksinim sonunda piyasadan dışlandım. Yaklaşık 1.5 sene film çekemedim. 7 büyük film şirketi , Anadolu sinemalarını tehdit etti, Tarık akanın filmlerini oynatmayın diye. Sonradan bana konulan ambargo kalktı.”



Yinede bu değişim ilk zamanlar ona pahalıya patlamış, uzun bir süre ambargo nedeniyle film çevirememişti. Şansı Yılmaz Güney’in Sürü ve Yol filmleri ile açılmış, ünü yurtdışına bile taşmıştı. Ama bu filmler ona pekte şans getirmemiş, uzun bir süre yasaklılar listesine girmişti. Hatta pasaportu olmadığı için yurtdışına bile çıkamıyordu. Ama o, bu durumdan pekte şikayetçi değildi çünkü doğru şeyi yaptığını biliyordu. Onun sanat anlayışı zaten bu idi. Yani düzeni eleştiren filmler yapmak. Ama yinede yurtdışından gelen teklifleri değerlendirememek onu çok üzüyordu.



YOL MACERASI

1981’de Yılmaz Güney’in senaryosunu yazdığı ve Şerif Görenin yönettiği “YOL” filmi ile sanat hayatında zirveye çıkar. Film 1982 yılında Cannes film festivalinde Altın Palmiye kazanır. Yol filminde bir anısını şöyle anlatır. “En zor sahnelerden biri atı öldürme sahnesiydi. O atla benim aramda müthiş bir ilişki doğdu ki ben böyle olacağını hiç düşünmüyordum. Filmin başından beri ben bu atı öldürürüm, bir doktor nasıl mesleği için kobay olarak hayvanları öldürüyorsa ben de yaparım sanıyordum. Ama fırtınada, karda yürürken at ben tutmadan köpek gibi arkamdan geliyordu, kafasını koltuğumun altına sokuyordu. Bir ilişki doğdu aramızda. Hayvana iğneyi vurduk fakat ben öldüremedim, benim yerime başkası öldürdü. Çok zor bir sahneydi benim için. Yapmak zorundaydık, at öldükten sonra karnını yarıyorum, ellerimi ve ayaklarımı karnının içine sokuyorum donmamak için. Ama o sahne kullanılamadı, gece olmak üzereydi, mor renkli çıktığı için.”


HAYATINI DEĞİŞTİREN KADIN

80 sonrası daha az filmde daha çok seçici olmaya başlar. Bir dönem Taşların sırrı diye bir Tv dizisi bile çeker. Tarık Akan hayatının kadınına bir film setinde rastlar. Yağmur kaçakları adlı bir filmde, filmin dans sahneleri için oraya gelen Ankara Devlet opera ve Balesi sanatçısı Acun Güney ile tanışır. Yemeğe çıkarlar ve kısa bir süre sonra beraber yaşamaya başlarlar. Bu beraberlikleri 14 yıl boyunca sürer. Şimdilerde bu beraberlikleri halen mutlu bir şekilde devam etmektedir.


[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Cevapla

Etiketler
akan, tarik


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
DJ-TARIK yayında hakanim1215 Yayındaki DJ'ler 0 25 Ekim 2021 21:05
EHL-İ TARÎK PySSyCaT Dini Sözlük 0 08 Mart 2017 16:56
Tâc-ı Târik-i Cerrahiyye Swat İslamiyet 0 07 Mart 2012 22:34
86-et-TÂRIK Sır Kuran-ı Kerim 0 26 Kasım 2011 00:41
86-tarik: Ecrin İslamiyet 0 04 Mayıs 2011 09:13