IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  reklamver

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Konuyu Değerlendir Stil
Alt 13 Eylül 2016, 10:55   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
RİZE’DE KIZ İSTEME VE DÜĞÜN




Evlilikler yakın etraftan yapılır, yakın etrafta kız yoksa dışarı çıkılırdı.
Beşik kertme vardı. Ancak bu zorlayıcı olmayıp, çocuklar büyüyünce evleme zorunluğu taşımazlardı.
Kız arama da elçi denilen insanlar devreye girerdi.


Erkeklerin az da olsa eş seçiminde rolü olmasına karşın kızlar için bu söz konusu değildi.
Kız seçimine çok önem verilirdi. Kızın soyu sopu araştırılırdı. Kız tarafıda erkeğin soyu sopunu araştırır, uygunsa verirdi.
Kızın erkeğe gönüllü olması ve kaçma işini beraber planladıkları durumlarda olay fazla büyütülmez, zamanla örtbas edilirdi.
Sevenlerin kavuşamama durumunda maraz denen ruh hastalıkları olurdu.
Kız istenmeden önce evde ondan büyük kız olup olmadığı araştırılırdı. Böyle bir durum varsa kız istenmez, istense de büyük kız varken ufak kız verilmezdi.
Kız onsekizini geçmişse “küle kalmış” yani evde kalmış kabul edilir, istenmezdi.
Kızın bir başkasına sevdalı olup olmadığına bakılırdı.
Kız daha istenmeden, yani iş resmiyete dökülmeden elçiler sayesinde iş halledilmiş olurdu.
Kız istenmeye gidilirken karşı taraf haberdar edilir, hazırlıklı olmaları sağlanırdı. Erkek tarafı karşılanır ağırlanır. Bir süre ordan buradan konuşulduktan sonra asıl konuya girilirdi. “Allah’un desturuyla, Peyganberun kavliyle kizinuzi erkek çocuğumuz Temel’e istiyiruk” denirdi. Kız tarafı kendini naza çeker, cevaplamak istemez, çay kahve, yemek ikram edip konuyu dağıtmaya çalışırdı. Erke tarafı da israr eder “Kızı vermezseniz ne yemeğinizi yeriz nede kahvenizi içeriz” derdi. Hayli mücadele nihayetinde istekler sıralanır, kabul edilince de kız verilirdi.
Kız istendiğinde verilirdi. Zira söz evvelce alınır ve kararlaştırılmış olurdu. Söz alınmadan kız istendiğinde, istenmedik olaylar olabilirdi. Erkek tarafı soğuk karşılanır. Mazeretler uydurulur. Bazen de kız görücüye çıkmazdı.
Kız tarafı erkek tarfının karşılayabileceği kadar başlık parası isterdi. Bu kıza harcanırdı. Ayrı olarak kıza alınacak eşya ve altın tesbit edilirdi.
Ara kesildikten sonra (kızın sözünün alınması) olay hemen duyurulurdu. Bu da erkek tarfının dılaru da hava ya mermi sıkmasıyla olurdu. Peşinden yemek yenir. Düğün günü belirlenir, ayrıntılar konuşulurdu.
Ara kesilirken kız tarfına verilen sözler düğnden önce yerine getirilirdi. Bir alış veriş günü tesbit edilirdi. Genellikle Çarşamba günü olurdu. Her iki tarfta birinci derece yakınlar olurdu.
Takılardan genellikle çok eskiden dilme fes, beşli, daha sonraları zincir, bilezik, küpe, yüzük, saat, alyans, iğne gibi altın eşyalar alınırdı. Daha sonra söz verilen giyim kuşam ve yerleşimle ilgili diğer eşyalar alınırdı.
Alınan eşyalar önce kız evine gönderilir, kızın kendi hazırladığı eşyalarla birlikte sergilenirdi. Bu olaya “Bohça Açıldı” denirdi. Perşembe’den Cumartesiye kadar açık kalır isteyen gelir bakardı.
Eşyalar evden çıkarken, kızın erkek kardeşi yoksa bir yakını kapıyı keser ya da sanduğa otururdu. Kapı erkek tarafının bir miktar para vermesiyle açılırdı.
Cumartesi erkek evine getirilen eşyalar kız tarafınca yerleştirilirdi.
Kına gecesi Cumartesi olup her iki taraftada yapılırdı. Konuklar horon eder, oynar, toplu halde mermi sıkılırdı.
O gecede geline kına yakılır. Başka isteyenlerde var ise onlarda kına yakardı. Bazen geline yakma işlemi Pazar sabahına bıraklıdığı da olurdu.
Erkek tarafı kına gecesinde şeker, fındık türü yiyecekler gönderirdi.
Pazar sabahı erkek tarafı kalabalık bir halde kızı almaya giderdi.

“Duğunci” tecrübe et grup yol süresince sık sık silah sıkardı. Bunu duyan kız tarafı da karşılık verirdi.
Gelini haneden genellikte güveyin babası veya ağabeyi çıkarırdı. Aynı zamanda kapı kesilir bahşiş istenirdi. Yol süresince yer yer yol kesildiği olurdu.

Gelin haneden çıkarken mermi sesleri ortalığı yıkardı. Kimi evlerdede ilahiler okunurdu
Yol yakınsa gelin yaya, uzaksa at ile getirilirdi.
Gelinin evinden gelenlere ikram edilen lokumu güveye ulaştıran ödüllendirilirdi. Bu kimseye “müjdeci” denirdi. Müjdeciye ya para veyahut bir tepsi baklava verilirdi.
Kız ve erkek tarafı beraber mermi ata ata gelinle beraber erkek evine gelirdi. Bu gruba “alay” denirdi.

Kız ağlarsa, “Hem ağlıyalum, hem gidelum” denirdi.
Kız haneye girmeden önce tatlı dilli olsun diye, elini bala tutturup sağ parmaklarıyla kapının başına sürerlerdi. Zengin olsun diye başına bez koyup para dökerlerdi.

Kız tarafından birileri gelini içeri sokmaz.Bir şeyler isterdi. Buna “kapılık istemek” derlerdi.
Gelin odasına götürülür, oturtulur, yanında çoğunlukla ablası veya yengesi bulunurdu. Bazen de o mahalede yeni gelin olmuş birisi de olabilirdi.
Düğün akşama kadar devam ederdi. Aynı zamanda sıksaray, sallama, atlama, titreme gibi horonlar yapılırdı. Horonlar çoğunlukla erkek erkeğe, kadın kadına oynanırdı. Erkekler daha çok evin dışında veya avluda, kadınlar ise evin içinde bir yerde oynarlardı.

Erkekler kızlar bir arada oynadığında kadın veya kızların kollarına ancak yakınları girebilirdi.
Horonlar kaval, tulum, akordiyon, mozika (mızıka) nadir olarak zurna ve daha çok kemençe eşliğinde oynanırdı.
Çoğu tabanda şairle atma türkülerle horona ayrı bir renk katarlardı.
Aynı zamanda erkek anaları da boş durmaz. Sağa sola göz gezdirir. Bir kız ararlardı.
Yakın komşuların yardımıyla konuklara yemek verilirdi. Aynı zamanda bazıları bahşiş almak için yemeği engellerdi. Buna “sofra bağlama” denirdi.
Hava kararamadan düğün alayı dağılır ancak kız tarafından bir kaç kişi bir süre daha beklerdi.
Gerdeğe girilmeden şayet evvelce kıyılmadıysa ” hoca nikahı” yapılırdı.
Hane gerdeğe gireceklere bırakılır. Bir günlüğüne hane sakinleri komşulara kalırdı.
Pazartesi günü gelin erken kalkar ve hane işlerine konulurdu. Sözde uğursuzluk getirmesin diye geline bir hafta süpürge tutturulmazdı. Bugün bu arada kız ve erkek tarafının birbirine bohça içersinde armağan verdiği gündür. Bu olaya “bohça çıktı” denirdi.
Düğünden bir hafta sonra “yedi” olurdu. Yedi, kızın güveyle babasının evine gitmesiydi. Güvey’a aynı zamanda bazen ağra kaçan şakalar yapılırdı. Bu şakalardan savunmak içingüveyin yanında savunmaları olurdu.
Güvey sofraya oturduğunda sofra arkadaşları tarafından bağlanır. Kayınvalide sofranın açılması ve güveyin yemek yemesi için bahşiş verirdi.
Yedididen birkaç gün sonra da kız tarafı erkek tarafınca devet edilirdi.



aLinti..

__________________
#MustafaKemaLAtatürkTorunuyum..ღ ❦

{22~02~`22..∞}
{09~09~`22..ღ}
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Cevapla

Etiketler
rize’de kız isteme ve düğün


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
RİZE’DE DOĞUM ve SONRASI İLE İLGİLİ ADETLER PySSyCaT Örf ve Adetler 0 03 Eylül 2016 11:49
Kız İsteme Afrodit İslamiyet 0 02 Ekim 2013 00:00
Düğün Ayrıntıları - davet masası tasarımları - düğün masası - düğün organizasyonları yoSun Aile Evlilik ve Çocuklar 0 18 Nisan 2011 00:06
Karadeniz Derbisi RİZE'nin. RizeLi 1. Lig ve Diğer Ligler 0 20 Şubat 2011 16:40
Msn'de Kız İsteme By`BiLaL Komedi ve Mizah 2 10 Nisan 2007 21:06