05 Eylül 2016, 23:49 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | İSLAMİYETE GÖRE ÖLÜM VE ÖLÜM ADETLERİ Kur’an-ı Kerim’in Ankebut suresinin 57. ayeti “Herkes ölümü tadacaktır” diyerek bu kaçınılmaz sona vurgu yapar. Ancak bu son derece dünyadaki hayatın sonudur. İsra suresinin 99. ayeti “Allah onlar için bir son biçti” diyerek bu kaçınılmaz sona işaret eder. Bu dünyadaki hayatı sona eren kişi ahirette sonsuza değin yaşayacaktır. Peygamber bir hadisinde “Kabir cennet bahçelerinden bir bahçe ya da cehennem çukurlarından bir çukurdur” diyerek ahiret hayatının mezardan itibaren başladığı inancı İslamiyet’te kabirazabı sözünde somutlaşır. İslamiyet’e göre beden gömüldükten sonra çürür, yok olur; ancak ruhu sonsuza kadar yaşar. Mezar azabı yaşayacak olan da yeniden bu ruhtur. Ancak bedenden ayrılan ruh tekrar bedene döndürülebilir. Can verdikten sonra dirilme inancı İslamiyet’in temel taşlarından biridir. Bu görüş Bakara suresinde şu şekilde ifade edilir. “Siz nasıl olur da Allah’ı tanımazlık edersiniz ki, cansızken size o can verdi, sonra sizin canınızı gene o alacak, sonra da gene o diriltecek, daha sonra da gene O’na döndürüleceksiniz.” Yeniden aynı konuda En’am suresinin 36. ayeti şöyle der: “Harbiden çağrıya gelen sadece kulağı duyanlardır. Ölülere gelince, onları ancak Allah diriltecektir. Sonra onlar gene Allah’a döndürülecektir.” İslamiyet’e göre ölünün hemen peşinden ağlamak, matem tutmak doğru değildir; zira hemen peşinden ağlanan ölü mezarda rahat edemez, mezar azabı görür. Peygamber ölünün hemen peşinden matem tutmakla alakalı şu hadisi söylemiştir. “Başına, yüzüne vuran, üstünü başını yırtan, cahiliyetteki gibi ağıtlarla matem tutan, bizden değildir.” Ancak kadının can veren kocalarından sonra yine izdivaç etmeleri için geçecek müddet mananında matem kabul edilmektedir. Bununla alakalı peygamber bir hadisinde şöyle demiştir. “Allah’a ve öteki dünyaya inanan bir kadına üç günden çok ölü matemi tutması (süslenmesi mananında) helal olmaz, meğerse ki can veren kocası ola. Ölen kocasıysadaha gerdeğe girmemiş de olsa dört ay on gün, gebeyse doğurup lohusalığı geçinceye kadar süslenmez, izdivaç etmez.” “Yasaklanan matem haykırarak ağlamak, dövünmek, üstünü başını yırtmaktır.” Mezar azabıyla alakalı olarak İbn Abbas şunu anlatmaktadır. “Resullullah bir kabirlikten geçerken iki ölünün yattığı bir yerden sesler duydu ve: Her ikisi de azap olunuyor diye konuştu. Sonra bir hurma dalı isteyerek ikiye ayırdı ve her iki mezarın başına dikti ve: Bu dallar yaş kaldıkça azaplarının hafiflemesi umulur, emretti.” Peygamberin bu davranışı dinler tarihi süresince bir hayli kültürde görülen kabre ağaç dikme, çiçek bırakma, çeşitli mukaddes nebatlar bırakma davranışlarından izler taşımaktadır. İslamiyet’te kabirlere yalvarmak, kabirleri türbe haline getirmek hoş bir davranış olarak görülmez. Bu konuyla alakalı, Peygamber, bir hadisinde şöyle der: “Peygamberlerininmezarını mescit yapan (tapan) Musevi ve Hıristiyanlara lanet olsun, sakın benim mezarımı mescit yapıp kabrime tapmayın.” İslamiyet’in kabir ziyaretlerindeki pagan uygulamalara bu negatif bakış açısına karşın yurdumuzda bu uygulamalar hali hazırda varlığını devam ettirmektedir. Bu kısa izahtan sonra İslamiyet’te uygulanan ölüm ananenini ölüm öncesi ölüm ve ölüm sonrası olarak özetleyelim. ÖLÜM ÖNCESİ Can vermek Üzere Olan Kişiye Yapılan Uygulamalar 1- Can vereceği anlaşılan kişi, yüzü kıbleye karşı gelecek şekilde sağ tarafına çevrilir. Kişiye Kelime-i Şehadet getirtilir. Başında bulunanlar da onunla beraber Kelime-i Şehadet getirirler. 2- Bu sırada kişinin yanında akrabaları bulunur ve bu anda Yâsin ve ya Ra’d suresi okunabilir. ÖLÜM SIRASI Kişi ölünce çenesi bağlanır, gözleri kapatılır, giysileri çıkartılır ve ince bir örtüyle üzeri örtülür. Ölünün şişmemesi için ölünün üzerine bir demir parçası konur. Yıkanıncaya kadar ölünün yanında Kur’an okumak yasak olmamasına rağmen yapılmaması gereken bir davranıştır. Ölünün Yıkanması İslam inancına göre ölünün yıkanması gerekir. Bunun için ölü, teneşir üzerine veya yüksekçe bir yere sırtüstü yatırılır. Sonra ölüye abdest aldırılır. Abdeste önce yüzden başlanır, ağza ve buruna su verilmez; parmağa sarılı bir bezle dudaklarının içi, dişleri ve burun delikleri ıslatılır. Kolları yıkanır, başı meshedilir, ayakları yıkanır. Abdest bittikten sonra üzerine ısıtılmış su dökülür, saçı ve sakalı başı ve bedeni iyice temizlenir. Sonra sol tarafına çevrilerek sağ tarafı, sağ tarafa çevrilerek sol tarafı yıkanır. Yıkayıcı, ölünün karnına yavaşça dokunarak ölünün vücudundan bir şey çıkarsa onu da yıkar. Ölüyü yıkarken her organı üç defa yıkamak sünnettir. Ölünün tırnak ve saçları kesilmez. Saçları ve sakalı kesilmez. Erkek ölüyü erkek, kadın ölüyü kadın yıkar. kadın, ölen kocasının cesedini yıkayabilir; ancak erkek ölen karısını yıkayamaz. Kefenleme İslam’da kefen üç çeşittir: a) Sünnet Kefeni: Erkekler için gömlek, izar ve lifafe olmak üzere üç kattır. Boyun kökünden ayaklara kadar uzanan gömleğin yeni ve yakası yoktur. İzar ve lifafe baştan ayağa kadar uzanır. Lifafe, İzar ve gömleğin üzerine giydirilir. İzardan biraz daha uzun tutulur. kadın kefeninde ise bunlara ek olarak baş ve göğüs örtüsü kullanılır. b) Kifayet Kefeni: Ölen kişinin maddi durumunun bozukluğuna paralel olarak kifayet kefeni ile yetinebilir. Bu kefen izar ve lifafeden ibaret olup ölen kadınsa bunlara ek olarak baş örtüsü dahil edilir. c) Zaruret Kefeni: Zorunluluk halinde ölü, ne bulunursa onunla kefenlenir. “Kefen hazırlandıktan sonra tütsülenir” “Sünnet kefen şöyle yapılır: Önce lifafe yayılır. Onun üzerine izar konulur. Daha sonra ölüye kefen gömleği giydirilip izarın üstüne konur. İzar önce ölünün soluna, sonra sağına sarılır.” Lifafe de sağa, sonra sola sarılır. Ayaklarının altından ve başının üstünden bağlanır.” “kadın cenazenin kefenlenmesinde, kadınının saçları ikiye ayrılarak göğsünün üstüne konur. kadın kefenlendikten sonra başı ve yüzü başörtüsü ile örtülür. İzarın üstünden göğüs örtüsü bağlanır. Göğüs örtüsü, göğüsten göbeğe veya dizkapaklara kadar olan bir örtüdür.” Daha sonra ise lifafe sarılır. Cenaze Namazı Ölen bir kişinin cenaze namazının kılınabilmesi için, her şeyden önce Müslüman olması ve ölünün yıkanmış olması gerekir. Bunun yanında ölünün vücudunun bütünlüğünüsavunmuş olması, başka bir deyişle başı ile birlikte vücudunun yarıdan çoğunun olması şarttır. Cenaze namazını topluluk içinde birkaç kişinin kılması da yeterlidir. Tüm topluluğun kılması şart değildir. Cenaze namazını, usulünü bilen herkes kıldırabilir.” Ölünün Gömülmesi “Cenaze namazından sonra ölü kabre konur. Kabrin en az göğüs hizasına kadar kazılması şarttır. Ölü gömülürken kefenin bağları çözülür ve sağ yanına yatırılarak kıbleye yöneltilir.” “Ölü kadın ise, ölünün en yakınının onu mezara koyması gerekir. kadının mezara inmesi yasaktır. Mezarların üzerine yapı yapmak, süslemek, islamda haramdır. Ancak taş dikmek, isim yazmak, ağaç dikmek yasak değildir.” Telkin Ölü mezara konulduktan sonra ve üzeri toprakla örtüldükten sonra topluluk mezarın başına oturarak, imam veya başka birisinin okuduğu Kur’an-ı dinler ve ölünün ruhuna fatiha okur. İslamiyet’e göre bütün insanlar ister Müslüman olsun, ister olmasın ölüp de mezara konunca Münkir ve Nekir adlı iki melek tarafından sorgulanır. Sorgu dinsel olup ölünün Müslüman olup olmadığını saptamak için yapılır. Cenazenin defin edilmesi sırasında imamın mezar başında verdiği talkın (telkin) sorgu sırasında ölünün korkudan dilinin kekelememesi içindir. ÖLÜM SONRASI Taziye Ölünün yakınları, komşuları, akrabaları tarafından ziyaret edilerek “Allah size sabır ve ecir versin, hüküm Allah’ındır, Allah cennete kavuştursun” denilerek teselli edilirler. Ölünün gömülmesinden sonra kederli olan ve yalnız kalan ölü evinin ziyaret edilmesi, başka bir deyişle taziye ile ilgili peygamber “Kim yıkıma uğrayan kardeşini taziye ederse, Allah ona kıyamet gününde ikram giysileri giydirir” demiştir. Taziye üç gündür; ancak uzakta olanlar daha sonra da taziyeye gelebilirler. Bu müddet içinde komşular yemek yaparak ölü evine getirirler. Kabir Ziyareti İslamiyet’e göre mezar ahret âleminin başlangıcıdır. Ölümü her canlı tadacaktır. Ölüm, yok olmak değildir. Bir haneden bir haneye göç etmek gibidir. Ölen her kişi kıyamette, dünyada yaptıklarından hesaba çekilip cennete veya cehenneme gönderilinceye kadar mezarda kalacaktır. Mezarda, hem ruha hem de bedene nimet ve azap vardır. Peygamberler, veliler ve şehitler kabirlerinde da diridirler. Mezarda ölü kendini ziyarete gelenleri tanır. Bunun için mezarda bulunan ölülere selam vermek sünnettir. Bir hadiste peygamber” “Bir kimse din kardeşinin mezarını ziyarete gider ve kabiri başında oturursa onu tanır ve selamına cevaplar” demiştir. Ölü, mezarında bilinmeyen bir hayatla diridir. Müslümanların mezarını ziyaret etmek, peygamberin de yaptığı, önerdiği bir davranıştır. Bir hadiste peygamber “Mezarları ziyaret ediniz! Mezar ziyareti, ölümü anımsadır” ve “Mezar ziyaretini size yasaklamıştım. Şimdiden sonra ziyaret edebilirsiniz. Böylelikle ibret alır, gafletten uyanırsınız” demiştir. aLinti..
__________________ #MustafaKemaLAtatürkTorunuyum..ღ ❦ {22~02~`22..∞} {09~09~`22..ღ} | |
|
Etiketler |
islamiyete göre ölüm ve ölüm adetleri |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
YÖRÜK ADETLERİ – DOĞUM ÖLÜM ASKERLİK | PySSyCaT | Örf ve Adetler | 0 | 03 Eylül 2016 11:27 |
Ölüm (VOLTAİRE) | “Ölüm olmasaydı onu icat etmek zorunda kalırdık.” | Kalemzede | Felsefe | 0 | 09 Nisan 2012 07:50 |
Ölüm Nedir?Ölüm ve Ölümden Sonraki Hayat | Bozkurt- | Genel İslami Konular | 0 | 30 Kasım 2010 20:48 |
Ölüm Şekillerine Göre Hissedilenler | Ay | Esrarengiz Olaylar | 2 | 10 Ekim 2010 15:32 |