IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet odaları

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Konuyu Değerlendir Stil
Alt 03 Eylül 2016, 11:48   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Doğum Ananeleri




Geçiş dönemlerinde ilki olan doğum dünyanın her yerinde olduğu gibi Anadolu’da da her zaman mutlu bir olay olarak kabul edilmiştir. Dünyaya gelen her çocuk sadece anne babanın değil bu arada akrabaları, komşuları, soyu ve sopu da sevindirmektedir. Zira her doğum ailenin akrabaların soyun, sopun sayısını artırmaktadır. Sayının artması ise; gücün dayanışmanın artması itibariyle ehemmiyet taşımaktadır. Bilhassa küçük topluluklarda ve etnik gruplarda aileler nüfuslarının çokluğu oranında kendilerini kuvvetli ve dayanıklı hissetmektedirler. Yaygın olan “çocuk ailede ocağı tutturur” sözü de toplumun bu konudaki değer yargısını ve aileye bakış açısını ortaya koymaktadır.

Diğer bir boyutuyla incelendiğinde ise; doğum kadına duyulan saygınlığı artırdığı gibi, onun aile, akraba ve grup içerisindeki yerini de sağlamlaştırmaktadır. Baba ise evlat sahibi olarak geleceğe güvenle bakmakta, bu arada da akrabaları ve yakınları arasında saygınlık kazanmaktadır. Zira çocuğu olmayan kadın yakınları tarafından ne kadar küçümsenirse, erkek de aynı şekilde etrafından gelen baskının erkek yerine konulmamanın toplumsal ve ruhsal ezikliğini duymaktadır.
Anaya benlik ve bütünlük, babaya güven, akrabaya, soya, sopa da güç kazandıran ve yaşamın başlangıcı olan doğum olayı gerek söz konusu çiftin gerek yakınları tarafından büyük önem taşımaktadır. Doğum ve onun kendi evresi içerisindeki evrelerine de bir takım geçiş töreleri ve törenleri eşlik etmektedir.
Yaşamın başlangıcı olan doğum en önemli geçiş dönemlerinden olup; gelenek, görenek. Adet ve inanmalar hamile kadını ve çevresindekileri daha doğum öncesinden hatta çocuk sahibi olma isteğinden başlayarak birtakım adetlere uymaya bu adetlerin gerektirdiği işlemleri yerine getirmeye zorlamıştır.
Böylece doğum annenin hamile kalma isteğinden başlayarak, yüzlerce adetin, inanmanın, dinsel ve büyüsel özlü işlemin hücumuna uğrayarak adeta onlar tarafından yönetilmektedir.
Anadolu’da doğumla ilgili adet, inanma ve gelenekler;
– Doğum öncesi,
– Doğum sırası,
– Doğum sonrası olmak üzere üç ana başlık altında incelenmektedir.

I. DOĞUM ÖNCESİ
Doğum öncesi gelenek görenek, adet ve inanmalara yönelik uygulamalar; kısırlığı giderme, hamile kalma, aşerme, hamilelik, çocuğun cinsiyetini manaya, gebelik sırasındagebe kadının kaçındığı davranışlar çevreninden yoğunlaşmaktadır.

Kısırlığı giderme, Gebe Kalma
Toplumumuzda geçmişte çocuk sahibi olunamadığı vaziyetlerde kusur çoğunlukla kadında aranmakta, uygulama ve pratiklerin büyük çoğunluğu üzerinde yoğunlaşmaktaydı.
Bu uygulamaları geçmişte genel olarak;
– Dinsel büyüsel nitelikli pratikler,
– Halk hekimliği kapsamına giren pratikler,
– Tıbbı sağaltma alanına giren yöntemler
oluşturmaktadır.
Son zamanlarda ise çocuk sahibi olunamadığı vaziyetlerde kadın ve erkek aynı derecede mesul tutulmakta ve beraber rehabilitasyon görmektedirler. Son zamanlarda de zaman zaman ananesel rehabilitasyon yöntemlerine baş vurulmasına karşın çağdaş tıp yöntemleri hem kırsal kesimde hem de şehir ortamında daha ön tasarıya geçmiştir.

Aşerme
Gebe kadın halk deyimiyle “aş erme” mertebesine gelince kimi şeyleri yapmakta, bilhassa belirli nesnelere bakmaktan, yiyecekleri yemekten kaçınmakta veyahut tersine kimişeyleri yemeye önem vermektedir. Bu türden davranışlar ****olojik olarak kadının bünyesindeki bazı maddelerin eksikliğini gidermek emeliyle yenilmesi ihtiyaç duyulangörülmektedir.
Aşeren kadın çoklukla acı, ekşi ve baharatlı şeyleri yemekten kaçınmaya zorlanmaktadır. Bu davranış Anadolu’da çok olan “ Ye ekşiyi , doğur Ayşe yi ” tekerlemesiyle de dile getirilmektedir. Buna karşılık olarak da aşerirken tatlı yiyeceklerden yemek oğlan çocuğunun ön belirtisi olarak açıklanmakta, bu vaziyet da halk arasında; “ Ye tatlıyı , doğur atlıyı ” tekerlemesiyle anlatılmaktadır.

Gebelik
Kadın gerek gebeliği gerekse lohusalığı müddetince etrafınca bir çeşit hasta kabul edilmekte ve buna göre işlem görmektedir. Bir başka söylemle gebe kadının bağlı bulunduğu grup veyahut cemaatin kültürel değerleri kadını hasta kategorisine sokarak ona hasta gözüyle bakmakta ve kadından bu değerlere uygun beklentilere göre hareket etmesini ve rolünü üstlenmesini istemektedir.
Anadolu’da gebe kadına; yüklü, iki canlı, gebe, ağır ayak, koynu dolu, boğru dolu, guzlacı vb. isimlerle tanımlanmaktadır.

Çocuğun Cinsiyeti
Gebelik döneminin en ehemmiyetli konularından birisini de doğacak çocuğun cinsiyetiyle alakalı yapılan açıklar oluşturmaktadır.
Anadolu’da konuyla alakalı olarak;
– Kadının fiziksel görünümüne bakılarak,
– Kadının yediklerine bakılarak,
– Kadının davranışlarına bakılarak,
– Çocuğun ana karnında oynama müddetine bakarak,
– Sancının geliş biçimi dikkate alınarak
çeşitli açıklar yapılmaktadır.
Son zamanlarda ise; çocuğun cinsiyetiyle alakalı ananesel yorumlardan daha yoğun olarak çağdaş tıp yöntemlerine müracaat edildiği gözlenmektedir.

Gebe kadının kaçınmaları ve yapması uygun görülen bir takım davranışlar
Kadının gebe kaldığı andan itibaren; çocuğu annenin tüm davranışlarından etkileneceği ilmi olarak ispat etmiş olup; bu konuyla alakalı olarak Anadolu’nun ananesel kesiminde çok yaygın olan inanış sistemi son zamanlarda de geçerliliğini savunmaktadır.
Bu inanış sistemi; gebe kadını bazı davranışları yapmaya ve yapmamaya zorlamaktadır.
Yapmaması gereken davranışlara gebe kadın, gebeliği müddetince;
– Ayıya, maymuna, deveye bakmaz,
– Balık, tavşan, paça, kelle yemez, sakız çiğnemez,
– Cenazeye gitmez, cesede bakmaz,
– Saklı gizli bir şeyi alıp yemez.
Gibi davranış biçimlerini örnek olarak verebiliriz.
Yukarıdaki sayılanların dışında birtakım uygulamalar da vardır ki bunlar da aynı çıkış noktasından meydana gelen pozitif istekle yüklü olan davranış biçimleridir.

Gebe kadından yapması istenilen davranışlar
– Aya semana bakar,
– Güzel kimselere bakar,
– Gül koklar,
– Ayva, elma, yeşil erik, üzüm yer
gibi örnekler verilebilir.

2. DOĞUM SIRASI
Anadolu’nun kırsal kesimlerinde geçmişte doğumlar köy ebelerinin yardımlarıyla köylerde hanelerde yaptırılmakta doğum sırasında yapılan uygulamaların büyük çoğunluğu doğumun kolay olmasına yönelik uygulama ve pratikler oluşturmaktaydı.
Bu uygulamalara örnek olarak;
– Kadının saç bağlarının çözülmesi,
– Kilitli kapıların, sandıkların, pencerelerin açılması,
– Kuşlara yem serpilmesi,
– Kolay doğum yapan kadının, doğum yapacak olan kadının sırtını sıvazlaması,
– Silah atılması,
– Kadının sırta alınıp silkelenmesi,
– Kadının yüksek bir yerden atlatılması,
– Kadının bir bezin içerisine konarak sallanması
verilebilinir.
Son zamanlarda ise doğumlar hastanelerde yaptırılmakta, hastanelerin uzak olduğu dağ köylerinde ise diplomalı ebelerin yardımlarıyla yaptırılmaktadır.

3. DOĞUM SONRASI
Doğum sonrası uygulamalar;
– Çocuğun göbeği ve eşi,
– Loğusalık,
– Al karası inanışı,
– Kırk basması inanışı,
– Kırklama işlemi
etrafında kümelenmiş durumdadır.

Çocuğun Göbeği ve Eşi
Hamile kadının yediği içtiği şeylerin, baktığı kişi, hayvanların ve nesnelerin çocuğu etkileyeceği tasarımı ve inancı varsa, çocukla göbeği ve eşi arasında da aynı inanç söz konusudur.
Bu nedenle çocuğun geleceğini, ilerdeki işini ve geleceğini etkileyeceği inancıyla göbek gelişigüzel atılmaz.
Bu uygulamaya örnek olarak göbek;
– Cami duvarına, cami avlusuna gömülür. (İnançlı olsun diye)
– Okulun duvarına, bahçesine atılır. (Okusun diye)
– Ahıra gömülür. (Hayvan sever olsun diye)
– Suya atılır. (Kısmetini dışarıda arasın diye)
verilebilinir.
Çocuğun sonu, arkadaşı, eşi, yoldaşı gibi adlarla tanımlanır. Çocuğun sonuna çocuktan bir parça hatta çocuğun kendisi gözüyle bakıldığı için doğumdan sonra genellikle temiz bir beze sarılarak, temiz bir yere gömülmektedir.
Günümüzde doğumlar hastanelerde gerçekleştiği için eşle ilgili geleneksel uygulamalar tamamen yok olmuş durumdadır. Göbekle ilgili adet ve inanmalar günümüzde de yaygınlığını sürdürmektedir.

Loğusalık
Anadolu’da yeni doğum yapmış ve henüz yataktan kalkmamış kadına; loğusa, lohsa, emzikli, loğsa, nevse, kırklı gibi adlar verilmektedir. Doğumdan sonra kadının yatakta kalma süresi; kadının ****olojik durumuna, doğumun güç ya da kolay olmasına, iklime, çevre koşullarına, ailenin ekonomik durumuna ve gelinin sevilme durumuna bağlıdır.
Loğusalık süresi içerisinde kadının çeşitli doğa üstü güçlerin etkisinde olduğu Anadolu’da yaygın bir inanıştır. Geleneksel kesimde sıkça kullanılan “kırklı kadının kırk gün mezarı açık olur söylencesi” bu inanışı desteklemektedir.

Al Karısı inanışı
Loğusa ve kırklı çocuklara sataştığı ve kimi zaman da onları öldürdüğü tasarımlanan alkarısı; al, cazı, cadı, al anası, al kızı, al karası, koncoloz, goncoloz, kara koncoloz gibi adlarla tanımlanmaktadır.
Anadolu’da ahır, samanlık, değirmen, terkedilmiş virane yerlerde, su kuyusu, su kaynakları ve loğusa kadın ve kırklı çocuğun yalnız olduğu yerlerde bulunduğuna inanılan al karısından korunmak için halk birtakım uygulamalara baş vurmaktadır.
Bu uygulamalara örnek olarak;
– Loğusa ve kırklı çocuğun bulunduğu yere süpürge, Kuran-ı Kerim, soğan, sarımsak, nazarlık asılması,
– Loğusa veya kırklı çocuğun yastığının altına iğne veya çuvaldız sokulması,
– Loğusa ve kırklı çocuğun yastığının altına kama, orak, bıçak vb. gibi kesici aletlerin konulması
– Loğusa ve kırklı çocuğun bulunduğu yere ekmek ufağı ve su konulması
verilebilir.
Al karısına ait uygulamalar geçmişteki uygulamalara göre daha az olmasına karşın son zamanlarda de devam etmektedir.

Kırk Basması İnanışı
Anadolu halkı loğusayla kırklı çocuğun doğumdan sonraki kırk gün içerisindeki hastalıklarına ve ileriki aylardaki gelişim eksikliğine; kırk basması, kırk düşmesi, kırk karışması, loğusa basması, aydaş gibi isimler vermektedir.
Kırk günlük dönem içerisinde loğusa ve kırklı çocuğa birtakım canlı ve nesnelerin zarar vereceği inancı yaygındır. Kırk baskınlığını önlemek için yapılan pratik ve uygulamalar oldukça yaygındır.
Kırk baskınlığını önlemek için;
– Anne ve çocuk kırk gün dışarı çıkarılmaz,
– Loğusa kadın ve kırklı çocukların birbirleriyle karşılaştırılmamasına dikkat edilir,
Anadolu’da çocuğa kırk basması çocuğun gelişmemesi ve zayıflamasıyla ilişkilendirilmekteydi. Kırk baskınlığını giderme yolunda da dinsel, büyüsel birtakım pratik ve uygulamalara baş vurulmaktaydı. Son zamanlarda artık bu türden uygulamalar yok denecek kadar azdır.

Kırklama
Loğusa ve kırklı çocuğa kırk basmaması için loğusanın ve çocuğun serbeste çıkması için; kırk gün içerisinde genellikle kadın ve çocuğun yıkanması biçiminde yapılan uygulamaya “kırklama” adı verilmektedir. Yaygın olarak kullanılan “kırklama” tanımlanmasının dışında bu olaya halk arasında; “kır dökme”, “kırk çıkarma” vb. adlar da tanımlanmaktadır.
Anadolu’da kırklama işlemi en yaygın olarak kırkıncı gün yapılmaktadır. Bu süre yörelere göre farklılık göstermekte; 7., 20., 30., 37., 39., 41. günlerde de kırklama yapılmaktadır. Bu işlem yörelere göre şekilde bazı farklılıklar gösteriyor olmasına karşın içerikte aynı amaca yönelik bir uygulamadır.
Doğumla ilgili adet ve uygulamalar içerisinde kırklama işlemini geçmişte olduğu gibi günümüzde de değişmez bir kural olarak geçerliliğini sürdürmektedir.




aLinti..

__________________
#MustafaKemaLAtatürkTorunuyum..ღ ❦

{22~02~`22..∞}
{09~09~`22..ღ}
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Cevapla

Etiketler
doğum ananeleri


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Çocukluk Çağı Ananeleri PySSyCaT Örf ve Adetler 0 03 Eylül 2016 11:46
Ünlülerin Gerçek İsimleri, Doğum Yerleri ve Doğum Tarihleri AnqeL Serbest Kürsü 0 11 Kasım 2011 16:11
Doğum Lekeleri Nasıl Geçer? Doğum Lekelerine Bitkisel Çözüm Ve Krem Tarifi Dilara Aile Evlilik ve Çocuklar 0 21 Eylül 2010 13:57
Doğum, Doğum Kontrol ve Doğum İle İlgili Herşey Lady Aile Evlilik ve Çocuklar 0 22 Nisan 2010 15:53