01 Eylül 2014, 21:38 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Hukuk Kurallarında Yaptırım Hukuk kurallarına uyulmaması halinde uygulanan zorlayıcı nitelikteki devlet gücüne yaptırım adı verilmektedir ve maddî yaptırım bir hukuk kuralı özelliği olarak diğer sosyal düzen kurallarından farklılık sağlamaktadır. Yaptırım hukuk kurallarına uyulması yönünde bir eğilim yaratır; yani bir hukuk kuralına uymakla yükümlü olduğunu ve uymadığı takdîrde belli bir yaptırımla muhatap kalacağını bilen birey söz konusu kurala uymak yönünde bir eğilim gösterir. Bu bakımdan yaptırım, hukuk kurallarının sosyal hayatı düzenleme işlevi açısından meşru bir caydırıcılık rolü oynar. Yaptırım, hukuk kuralları ile oluşturulmak istenen düzenin güvencesidir. Toplumsal düzen, yaptırımların caydırıcılık işlevi sayesinde gerçeklik kazanır. Yaptırım, zedelenen kamu düzenini ve toplum vicdanını eski haline getirir, hukuk kurallarının ihlâl edilmesiyle zarara uğrayan kamu düzeni ve rahatsız olan toplum vicdanı uygulanan yaptırımlar sayesinde tekrar eski düzenine kavuşur ve toplum vicdanı rahatlatılır. Yaptırımın işlevi kamu gücü desteğiyle “öç alma değil”, toplumsal barış, güven ve insan haklarının gerçekleştirilmesi ve korunması bakımından başlıca görevi ifa etmektir. Yaptırımın Tarihsel Gelişimi 1.Kişisel öç aşaması Bu aşamada hukuk kurallarının ihlâli halinde, ihlâl edene verilecek tepkinin türü ve kapsamını belirleme yetkisi, ihlâlden zarar gören kişiye (mağdur) ve onun yakınlarına tanınmıştır. Burada yaptırımın nesnel ölçütlerinin olmaması ve ayrıca ihlâl edenin yakınlarına da kullanılabilmesi, büyük haksızlıklara yol açmakta ve toplumda önemli huzursuzluklar doğurmaktaydı. Ayrıca, kişisel öç saldırıların zincirleme olarak devam etmesi gibi sakıncayı da beraberinde getirmekteydi. Bu durum ise öç almayı sonraki kuşaklara da taşımakta ve sonu gelmez bir kavgaya yol açmaktaydı. 2.Kısas aşaması Bu aşamada kuralın ihlâliyle bir kimseye zarar verilmesi durumunda, zarara uğrayan, zarar veren kişiye karşı aynı ölçüde zarar verme yaptırımını uygulama hakkına sahiptir. Kısaca, “dişe diş, göze göz” ilkesi uygulanmaktadır. Bireylerin intikam duygularını tahrik eden bu yöntem de zamanla terk edilmiştir. 3. Hakem – uzlaşma aşaması Bu aşamada, kuralın ihlâlinden dolayı zarara uğrayan ile kuralı ihlâl eden arasında varılacak bir uzlaşma ile belirli bir para veya malın ödenmesi yaptırım olarak kabul edilmiştir. Eğer taraflar aralarında anlaşamazlarsa bir hakeme başvuracaklardır. Hakemler toplumda saygı gören, sözü dinlenen kişilerden seçilirdi. Ancak bireylerin anlaşması da hakemin belirlenebilmesi de her zaman çok kolay olmuyordu. Ayrıca hakemlerin kararlarının yerine getirilmesinde sorunlar yaşanıyor, tarafsızlıkları tartışma konusu oluyordu. 4. Modern yargılama yöntemi Uzun bir süreçten sonra yaptırım uygulama yetkisi doğrudan devlete geçmiştir. Bugün yaptırım hukuk tarafından önceden belirlenen esaslar ve usuller dâhilinde yargı organlarınca belirlenir ve yetkili organlarca yerine getirilir. Yaptırım Çeşitleri Hukukun yaptırımları şunlardır: a) Ceza b) Cebri icra c) Tazminat d) Hükümsüzlük/Yokluk e)Geçersizlik A) Ceza: Hukuk kurallarından bazılarının koymuş oldukları emir ve yasaklara aykırı davranışta bulunan kimselerin karşılaşacakları tepki cezadır. Bir hukukî yaptırım olarak cezanın çeşitli türleri vardır. Örneğin hapis ve adli para cezaları gibi özgürlüğü bağlayıcı cezalar. B) Cebri icra: Bir kimseyi hukuk kuralının emrini yerine getirmeye zorlama biçiminde olur. Borcunu kendi rızası ile yerine getirmeyen borçlunun devletin yetkili organları aracılığıyla borcunu zorla yerine getirmesi anlamına gelir. Buna göre, borcunu kendi rızası ile ifa etmeyen borçlunun bu davranışı üzerine; alacaklı devletin bu konuda yetkili oranlarına (mahkemelere ve icra dairelerine) başvurarak alacağına bu organların devreye girmesi yoluyla ulaşır. Cebri icrayı ancak devlet gücü uygulayabilir. C) Tazminat: Bir kimse hukuka aykırı bir fiille bir başkasına zarar verecek olursa, bu zararı ödemekle (tazmin etmekle) yükümlü olur. Kişinin sahip olduğu haklarda kendi iradesi dışında bir eksilme meydana geldiği zaman, bu eksilmeye ‘zarar’ denir. Bu eksiklik mal varlığında meydana gelirse ‘maddî zarar’, kişi varlığında meydana gelirse, ‘manevî zarar’ olarak isimlendirilir. Meydana gelen eksikliğin giderilmesi için eksilmeye neden olan kişi ya da kişilerin yerine getirmek zorunda oldukları davranışa ‘tazminat’ denmektedir. Maddî zararın giderilmesi için istenen tazminata ‘maddî tazminat’, manevî zararın giderilmesi için istenen tazminata ‘manevî tazminat’ denir. D) Hükümsüzlük/Yokluk: Yokluk, yapılmak istenen bir hukukî işlemin hukuk düzeni tarafından yok sayılmasıdır. Hukukî işlemlerin hukuk düzeninin öngördüğü belli kurucu unsurları taşıması gerekir. Kurucu unsurları içermeyen bir sözleşme yok sayılır. (Örn. resmi evlendirme memuru önünde yapılmayan evlilik sözleşmesi yok sayılır) E) Geçersizlik: Bir sözleşmenin yasanın öngördüğü şekil şartlarına uymadan yapılması, hukuka veya ahlaka aykırı olması halinde, o sözleşme geçersiz olur ve herhangi bir sonuç doğurmaz. Geçersizlik, yokluktan farklı olarak sözleşmenin kurucu unsurları ile ilgili değildir. Sözleşme meydana gelmiştir, fakat hukuk düzeni onu geçerli saymamaktadır. Geçersizliğin butlan, eksiklik ve iptal kabiliyeti denilen çeşitli biçimleri vardır. · Butlan: Butlan halinde bir sözleşmenin konusunun imkânsız olması, hukuka veya ahlaka aykırı olması söz konusudur. Örneğin bir akıl hastasının yaptığı evlenme (mutlak) butlan sayılır ve savcı ya da ilgililerin dava açması halinde, mahkemece iptal edilir. Geçersizliğin butlan denilen halinde, geçersiz olan sözleşmenin hiçbir şekilde geçerli hale gelmesi söz konusu olamaz. Başlangıçtan beri geçersiz bir sözleşme vardır ve hukukî sonuç doğurmaz. Butlan, kısmi ve tam butlan olarak ikiye ayrılır. Yapılan sözleşmenin sadece bir bölümünde hukuka aykırılık hali söz konusu olup, bu bölüm olmaksızın sözleşme yine de varlığını sürdürme şansına sahipse, kısmi butlandan söz edilerek sadece bozukluğun olduğu kısım geçersiz sayılır. Sözleşmenin aykırılık taşımayan bölümü ise geçerlidir. Tam butlan halinde sözleşmenin tamamı geçersizdir. · İptal Kabiliyeti: Geçerli olarak kurulmuş gibi gözüken sözleşmenin, yasal nedenlerden dolayı iptal hakkına sahip olan kişi tarafından, belli süre içinde iptal edilerek ortadan kaldırılması halidir. İptal hakkının kullanılmasıyla, sözleşme, kurulduğu andan itibaren ortadan kalkar. · Eksiklik: Eksiklik halinde ana unsurları ile sözleşme kurulmuştur. Ancak hukukî bir eksiklik nedeni ile başlangıçta hüküm ve sonuçlarını meydana getirememektedir. Örneğin ayırt etme gücüne sahip olduğu halde henüz ergin olmayan bir kişinin yaptığı sözleşme velisinin onayı olmadıkça geçerli olmaz. Yapılan sözleşmeyi velisi kabul ederse eksiklik tamamlanmış olur ve sözleşme geçerli hale gelir. Yasal temsilcinin hukukî işlem yapılmadan önce rızasını içeren irade açıklamasına ise icazet (onaylama) denilmektedir. Eksik olan unsur tamamlanmadığında ise sözleşme tamamen geçersiz hale gelir. Eksikliğin tamamlanıp tamamlanmayacağı belli olana kadar sözleşme askıdadır. Askı halindeki sözleşme ile hukukî eksikliği olan taraf bağlı değilken, diğer taraf bağlıdır. Eksiklik giderildiğinde artık her iki tarafı da bağlayan geçerli bir sözleşme haline gelir. Eksiklik giderilmezse her iki tarafın da sözleşme ile bir bağlılığı kalmaz. Sözleşme tamamen geçersiz hale gelir. Alıntı | |
|
Etiketler |
hukuk, kurallarında, yaptırım |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Bir şok yaptırım daha | Bozkurt- | Haber Arşivi | 0 | 18 Mart 2014 15:26 |
Hukuk devletinde herkes hukuk önünde eşittir | Violent | Haber Arşivi | 0 | 17 Aralık 2013 19:30 |
Arama Motoru Optimizasyonu kurallarında,-Sitelerin başlıkları ve açıklamasının Önemi | PauL | Alternatif Arama Motorları | 0 | 05 Aralık 2011 15:28 |
Suriye ' ye 9 Maddelik Yaptırım . | LeyLa | Haber Arşivi | 0 | 30 Kasım 2011 12:07 |