Yaşadığımız yüzyılda hızla artan çevre kirliliğine yol açan en önemli kirleticilerden biri toksik ağır metallerdir. Bunlardan en yaygın olanları kurşun, cıva ve kadmiyumdur. İnsan vücudunda bu toksik ağır metallerin tanımlanmış hiçbir biyolojik fonksiyonu yoktur. Toksik ağır metalleri anne, vücudunda yaşamı boyunca depolanabilmektedir. Gebelik öncesi ve/veya sırasında anne vücudunda biriken bu ağır toksik metaller gebelik sırasında mobilize olarak kord kanı yoluyla fetusa geçebilir. Gebelik sırasında fetal iskeletin oluşumu için maternal kemik rezorbsiyonu sırasında kalsiyumla beraber kemiklerden mobilize olan kurşun transplasental olarak fetusa, laktasyon döneminde de anne sütü aracılığıyla bebeğe geçebilir. İntrauterin dönemde kronik olarak kurşunla karşılaşan bebeklerde ileriki yaşlarda büyüme geriliği, kognitif fonksiyon bozukluğu, IQ düşüklüğü, yetenek testlerinde başarısızlık, okul başarısında düşme, davranış değişikliği görülebilir. Cıva ile intrauterin olarak karşılaşan bebek başta normal olarak görünebilmekle birlikte zamanla gelişim basamaklarında gerilik ortaya çıkabilir. Ayrıca intrauterin etkilenmeyle ileriki yaşlarda dikkat bozukluğu, öğrenme güçlüğü, hafıza bozukluğu, konuşma bozukluğu, motor becerilerde bozulma, büyüme-gelişme bozuklukları görülebilir. Cıva ile intrauterin olarak yüksek dozlarda karşılaşan çocuklarda ise mental retardasyon, serebral palsi, hareket bozukluğu, görme bozukluğu, konuşma bozukluğu, duyma bozukluğu bildirilmiştir. Kadmiyumun plasenta ve anne sütü aracılığıyla bebeğe transferi sınırlı olmakla beraber hayvan deneylerinde kadmiyumun teratojenik ve gelişimsel etkileri gözlenmiştir. Bu deneylerde kadmiyuma gebelik öncesinde ve gebelik boyunca karşılaşan bebeklerde doğum ağırlığının azalması, amelia, sternum ve kostaların gecikmiş ossifikasyonu, davranış değişiklikleri gösterilmiştir.