16 Şubat 2012, 15:18 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Sismoloji Çalışmaları Sismoloji'de 1970'li yıllara kadar bölgesel ölçekli çalışmalarda zaman-uzaklık grafiklerinden yararlanarak, yer içinin hız yapısı bir boyutlu olarak incelenerek sınırlı ölçüde bilgiler sağlanabilmekteydi. Bununla birlikte aynı yıllarda iyi dağılım gösteren istasyon ağlarında (network) standart yer modellerinden yararlanarak hesaplanan sismik dalganın seyahat zamanı farklarından (veya artıklarından-residve), yeraltının hız dağılımının bulunabileceği yönünde çalışmalar yapılıyordu. Bu aşamada Aki ve diğerleri (1977)'nin çalışmaları elastik dalga hız dağılımının yer içinde üç boyutlu olarak incelenmesine yeni boyutlar kazandırmıştır. Gelecekte genel olarak "sismik tomografi" yöntemleri olarak isimlendirilecek bu yeni yöntem ile ortamın üç boyutlu olarak incelenmesi olanaklı hale geliyordu. Öyle ki, düşey hız değişimlerinin yanı sıra yerin belli derinliklerinden alınan kesitlerle hız anomalilerinin yanal değişimlerini incelemeye olanak verir. Sismolojide uygulanan tomografi yönteminin hızlı bir biçimde uygulanmaya konulabilmesindeki neden, yeni veri toplamaya gereksinme duyulmaksızın, dünyadaki sismoloji istasyonlarının uzun yıllardır topladıkları verilerin kullanılabilmesine olanak sağlanmasından kaynaklanmakta idi. Bu veriler yukarıda değinildiği gibi depremlerin odak yerlerinin belirlenmesi için kullanılan, çeşitli istasyonlardaki dalga seyahat zamanlan yada bunların standart yer modellerinde olan zaman farklarıdır (zaman rezidüelleri). Öncelikle sadece bilimsel problemlerin aydınlatılmasına yönelik olarak kullanılan bu yöntem günümüzde ekonomik amaçlı çalışmalarda da başarı ile uygulanmaktadır. Genel olarak bu yöntemin kullanım alanlarını aşağıdaki gibi özetleyebiliriz (Thurber ve Aki, 1987.).Fay Zonları: Bu zonlarda ortaya çıkan ani hız değişimlerinin bulunmasında, Volkanik ve Jeotermel Alanlar : Genellikle bu bölgelerde oluşan magma cepheleri (Magma Chambers) sismik hız bakımından anomali (düşük hız) gösterirler ve ani hız değişimlerine neden olurlar. O yüzden bu alanların ortaya çıkarılmasında tomografi yöntemleri başarı ile kullanılmaktadır. (Foley, 1990) Levha Sınırları: iki levhanın çarpışarak, birinin diğerinin altına dalması ile oluşan yapı dalma-batma zonu (subduction) olarak adlandırılır. Bu ortamda, dalan levha çevresindeki yapıya göre daha yüksek hız değerine sahiptir. Bu nedenle dalan levha, sismik ters çözüm (tomografi) yöntemi ile çok etkin bir biçimde resimlenebilir (Delineation) (Spakman, 1988). Sismik tomografi, sayısal bir grid alanındaki oldukça geniş, doğrusal denklemleri çözen bir yöntemdir (Canıtez 1992). Tomografi olayı kısaca görüntüleme işleminden ibarettir. Bu güne kadar daha çok tıp bilimlerinde, özellikle beyin tomografisinin çekilmesi ve görüntülenmesinde kullanılmıştır. Bu teknikte sorunlar, yapının belirlenmesinden dolayı daha kolay çözümlenmiştir ve sadece görüntünün ayrımlılığının artırılması problemi ortaya çıkmıştır. Jeofizikteki uygulamalarda da temel olarak aynı problemler hakimdir. Tomografik hesaplamalar için son yıllarda bir çok araştırmacı tarafından uygulanmış ve halen uygulanan birkaç çözüm tekniği vardır. Bunlar temel olarak ışın tomografisi (Ray-Tomography) olarak ikiye ayrılmaktadır (Kak. 1985). Eğer cismin hacmi yada büyüklüğü tanımlanan dalgaların dalga boylarıyla karşılaştırılıyor ise kırınım ve saçınım olayları daha baskın bir şekil alır (Devaney 1982-1984). Bu durumda sistem ışın denklemi yerine dalga denklemiyle ifade edilir ve "Difraksiyon Tomografisi" ile çözüm sağlanır. Eğer enerji ile cisim arasındaki ilişki ışın denklemiyle sağlanabiliyor ise bu durumda " Işın Tomografisi" tekniği kullanılır. Bu güne kadar olan çalışmaların büyük bir kısmı ışın tomografisi üzerine yapılmıştır (Dines ve Lytle 1979, McMechan 1983, Menke 1984, Bishop ve Diğerleri 1985 Ancak ışın tomografisi tekniğinin jeolojik uygulamalarda yarattığı iki sorun vardır. 1-Kaynak-alıcı arasında ilerleyen ışınların hepsi cisim üzerinde ilerlemeyebilir. 2-Yeryüzündeki materyallerdeki sönümlemenin dalga boyuna etkisi ışın geometrisiyle ölçülemediği için ve ortamın homojenliği dalga boyu ile karşılaştırılmadığından saçılma ve kırılma (Difraction and Scattering) elde edilemez. | |
|
Etiketler |
Çalışmaları, sismoloji |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Oryantasyon Çalışmaları | Tanem | Okul Öncesi Eğitim ve Öğretim | 0 | 28 Mart 2022 12:19 |
Yol Çalışmaları.. | Zen | Fotoğraf Kulübü | 0 | 04 Haziran 2013 23:42 |
800 - 1549 Yılları Çalışmaları - Matemetik Ve Astronomi Çalışmaları | Liaaa | Matematik | 0 | 14 Mayıs 2012 02:05 |
Çin, Çalışmaları Durduruyor | Liaaa | Covid19 Arşiv | 0 | 28 Şubat 2012 13:00 |
En Hit Avatar Çalışmaları | Dilara | Avatar ve Smiley | 3 | 06 Kasım 2010 16:53 |