28 Aralık 2011, 13:55 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Korece Kelimeler 비키다 : yana kaymak, çekilmek 싣다 : yüklemek 들르다 : uğramak 잠바 : hırka 토빠 : mont 런닝 : atlet 팬타 : külot 굘 : mandalina 부채 : yelpaze 건널목 : yaya geçidi 지하도 : alt geçit 육교 : üst geçit 양복점 : erkek terzisi 고르다 : seçmek, elemek 사진천 : fotoğraf -----ü 6.UNITE 견치 : manzara 가깝다 : yakın 시끄럽다 : gürültülü 열심히 : yürekten, sıkı 다리 : bacak 빌리다 : ödünç almak 일어나다 : uyanmak, kalkmak 일찍 : erken 혼자 : yalnız 문을 닫다 : kapıyı kapatmak 입 : ağız 발음 : söyleme, telaffuz 아까 : az önce 다 : hepsi 지난 번 : geçen defa 기억하다 : hatırlamak 결혼나다 : evlenmek 나이 : yaş 놀다 : eğlenmek 기쁘다 : mutlu 슬프다 : mutsuz 걸다 : çok çeşitli zengin (yemek) 반갑다 : memnun olmak 바람 : rüzgar 불다 : esmek 무겁다 : ağır 출구 : çıkış 입구 : giriş 즐겁다 : eğlenceli 땀이나다 : terlemek 들르다 : uğramak 떨어지다 : düşmek, dökülmek 짜리 : miktar, değer 회의 : toplantı 한가하다 : boş (vakit) 조심하다 : dikkatli olmak 교울 : kış 춥다 : soğuk 성적 : başarılılık derecesi 소풍 : piknik 모르다 : bilmemek 나다 : meydana gelmek 일하다 : çalışmak 교통 : trafik 아무 : herhangi 연락하다 : haberleşmek, haber etmek 노랗다 : sarı 파랗다 : mavi 신발 : ayakkabı 자동차 : otomobil 지키다 : tutmak, sadık kalmak (söz) 밤 : gece 도착하다 : -e varkam, ulaşmak 제시간 : tam zamanında 제때 : tam zamanında 행복하다 : mutlu olmak 세상 : yeryüzü 굼 : rüya 이야기하다 : sohbet etmek, anlatmak 취직하다 : işe girmek 번역자 : mütercim 통역가 : tercüman 가이드 : rehber 독후감 : kitap eleştirisi 독 : okur 감동 : duygu 출근하다 : işe gitmek 퇴근하다 : işten çıkma 근무하다 : görev yapmak 직장 : işyeri 직업 : meslek 초대하다 : davet etmek 필요하다 : ihtiyaç olmak, duymak 공후일 : resmi tatil 약 : ilaç 머리 : saç, kafa 방학 : sömestr 그때 : o zaman 돌아오다 : dönüp gelmek 식사하다 : yemek yemek 복습하다 : dersi tekrar etmek 늘 : daima, herzaman 기도하다 : dua etmek 헤어지다 : ayrılmak (kişiyle) 도나다 : ayrılmak (biryerden) 풍습 : gelenek 다르다 : değişik, başka 줄을서다 : sıraya girmek 자 : hadi 비다 : boş 자리 : yer 입다 : giymek 벗다 : çıkartmak 선님 : müşteri, misafir 교수 : akademisyen, hoca 교사 : lise öğretmeni 기분 : keyif 대통령님 : cumhurbaşkanı 도시 : şehir 의자 : sandalye 호주 : Avustralya 빽빽하다 : kalın 일본 : Japonya 외롭다 : yalnız 8. UNITE 여보세요 : alo, bakar mısınız 그러면 : öyleyse 부탁하다 : rica etmek 들리다 : duyulmak 대다 : bağlamak (tel.de) 잘못걸다 : yanlış aramak 취소하다 : iptal etmek 바로 : direkt, doğrudan 최송하다 : üzgün 급하다 : acil, ivedi 때 : an, zaman 바꾸다 : değiştirmek 다시 : tekrar 이후에 : bundan sonra� 겁 : korku 대답하다 : cevap vermek 듣기 : dinleme 주소 : adres 가져가다 : götürmek 먼저 : önce (den) 힘 : güç 질 : kalite 몸 : vücut 유행가 : popüler şarkı 궁금하다 : merak etmek 졸업 : mezuniyet 저심하다 : dikkat etmek 말씀하다 : konuşma (saygılı) 학기 : dönem 과일 : meyve 아직 : henüz 전보 : telgraf 소푸 : paket (posta paketi) 비소 : sekreter 벌써 : zaten, çoktan 9. UNITE 빨리 : hızlıca 표 : bilet 곳마다 : her yer 한번 : bir kez 만원이다 : kalabalık 넓다 : geniş 비다 : boş 자주 : sık sık 중동 : orta asya 춤 : dans 푸르다 : azur, gök mavisi 바다 : deniz 마음 : iç, kalp, yürek 수영 : yüzme 모레 : iki gün sonra 선수 : oyuncu, sporcu 수영장 : yüzme havuzu 시합 : karşılaşma, mücadele 지다 : kaybetmek 하숙생 : hasug da kalan öğrenci 응원하다 : desteklemek, tezahürat etmek 처음에 : başlangıçta, ilk 마지막 : sonunda, sonuçta 이기다 : kazanmak 체육관 : spor sahası 체육 : beden eğitimi 우체국 : postane 기도하다 : dua etmek 세수하다 : yüzünü yıkamak 닦다 : silmek, parlatmak 씻다 : elini yıkamak 언제든지 : her zaman, ne zaman olursa 불발하다 : yılmaz, boyun eğmez 돌아가시다 : vefat etmek 목 : boğaz 마르다 : kurumak 그만하다 : bırakmak, (böylece) 도시락 : beslenme çantası 청소하다 : temizlik yapmak 설거지하다 : bulaşık yıkamak 도둑 : hırsız 10. UNITE 과장히 : abartılı, çok fazla 내려가다 : aşağı inmek 낚시하다 : balık tutmak 그늘 : gölge 모이다 : toplanmak 소리 : ses 친하다 : samimi 아마 : belki 잡다 : yakalamak 거짓말하다 : yalan söylemek 농담하다 : şaka yapmak 고무신 : lastik ayakkabı 예금하다 : para çekmek 우선 : öncelikle 11. UNITE 별 : özel, başka, değişik, ayrı 유명하다 : popüler 식다 : soğumak 소금 : tuz 여름철 : yaz mevsimi 덕분에 : sayesinde 입에 맞다 : ağız tadına uymak 짜다 : tuzlu 습관 : adet, huy 차츰 : sırasıyla 달라지다 : değişmek 생활습관 : yaşayış şekli 익숙하다 : alışmak 명절 : bayram, festival 간단하다 : basit 생일날 : doğum günü 수저 : kaşık, çubuk 따로따로 : ayrı ayrı 숟가락 : kaşık 아랫사람 : genç insan 윗사람 : yaşlı insan 하늘 : gökyüzü 얻다 : elde etmek 퇴원하다 : taburcu olmak 귀국하다 : ülkesine dönmek 밝다 : aydınlık 국립박물관 : ulusal müze 떡국 : pirinç çorbası 설날 : Sollal 가수 : şarkıcı 잃어버리다 : kaybetmek 이리 : burası, buraya 서두르다 : acele etmek 정화학 : tam, dakik, kesin 사용하다 : kullanmak 만화 : karikatür 지방 : bölge 올리다 : yükseltmek, kaldırmak 술 : içki 기회 : fırsat 분위기 : ortam 출퇴근시간 : iş giriş-çıkış saatleri 성격 : karakter 그만두다 : bırakmak 입사하다 : şirkete işe girmek 사업 : ticari iş 사귀다 : çıkmak, flört etmek 자신 : özgüven 쌀쌀하다 : soğuk 서투르다 : acemi 졸업식 : mezuniyet töreni 참석하다 : katılmak, dahil olmak 꾸중을 듣다 : azar işitmek 갈아타다 : aktarma, transfer 딸기 : çilek 탈 : maske 돈을 바꾸다 : döviz bozdurma 횐전하다 : döviz bozdurma 국립현대미술관 : ulusal çağdaş sanatlar müzesi 환율 : döviz kuru 미끄롬틀 : kaydırak 모자 : şapka 목도리 : atkı 12. UNITE 직접 : düz, direk 호선 : hat 마침 : ne tesadüf! 한참 : bir süre 자동판매기: otomatik satış makinesi 길게 : uzunca 글쎄요 : şey, bilmem ki 별로 : pek (olumsuzlarda) 몰다 : at, araba sürmek 걍찰 : polis 정리 : düzenleme 멈추다 : durmak, stop ettirmek 유창하다 : akıcı (konuşma) 증 : kimlik 해외 : yurtdışı 여관 : pasaport 건강하다 : sağlıklı 끊다 : bırakmak, kesmek 시정 : belediye 성적표 : başarı durum çizelgesi 붓글씨 : fırça yazısı 계단 : merdiven 매점 : büfe-kantin 조금 : biraz 맞다 : doğru, uygun 어울리다 : uymak yakışmak 약국 : eczane 층 : kat 부치다 : postalamak 연구실 : araştırma odası 그치다 : yağmurun dinmesi 용돈 : harçlık 여쭈다 : sormak (saygılı) 산책하다 : yürüyüş yapmak 모자라다 : yetersiz 꿔다 : borç almak 더럽다 : kirli 흘리다 : akmak, damlamak 새우다 : geceyi uyumadan geçirmek 주의하다 : dikkat etmek 막히다 : tıkalı 먼지 : toz 오전 : öğleden önce 돌려드리다 : geri vermek 꽤 : pek, oldukça 환절기 : mevsim değişikliği 장마철 : sağanak yağmur dönemi 항상 : daima 공기 : hava 사고 : kaza 연대 : askeri alay 정문 : ana kapı 좌석버스 : oturaklı otobüs 가 : sokak 집안청소 : ev temizliği 부지런하다 : çalışkan 평일 : hafta içi 단독주택 : müstakil ev 수학 : matematik 점수 : puan 멀다 : uzak 옷장 : gardrop 얼굴 : yüz, çehre 3. DONEM 13. UNITE 갖다 : sahip olmak 답장 : cevap mektubu 도자기 : seramik vazo 포장 : paket 깨지다 : kırılmak 데 : yer 적다 : az 영수증 : fiş, makbuz 항공편 : hava postası 생활 : yaşam 그리다 : özlemek 그립다 : özlem çekmek 진삼으로 : içtenlikle 축하하다 : tebrik etmek, kutlamak 반말하다 : samimi, saygısız konuşma 선풍 : vantilatör 이력서 : özgeçmiş 껌을 씹다 : sakız çiğnemek 서랍 : çekmece 두다 : bırakmak 간장 : soya sosu 치다 : ekmek (tuzmak) 벽 : duvar 긇이다 : kaynamak 칠판 : yazı tahtası 지우다 : silmek 지갑 : cüzdan 장가가다 : evlenmek (erkek) 시집가다 : evlenmek (bayan) 불어 : fransızca 그냥 : öylesine 넣다 : içine koymak 놓다 : üstüne koymak 꺼내다 : çekmek-dışarı çıkarmak 복사하다 : fotokopi çekmek 몹시 : aşırı, çok 신용카드 : kredi kartı 신고하다 : ihbar bildirmek, bildirmek 잠깐 : bir dk. 세탁수 : kuru temizleme 예약 : rezervasyon 문화 : kültür 연구하다 : araştırmak 미리 : önceden 지각하다 : geç kalmak 복도 : koridor 만지다 : dokunmak 대화 : diyalog 외우다 : ezberlemek 기술 : teknik 돈을 벌다 : para kazanmak 유학하다 : yurt dışında okumak 고속버스 : hızlı otobüs 수첩 : adres defteri 설탕 : şeker 바닥 : dip 휴지 : peçete, selpak 버리다 : atmak 식탁 : yemek masası 바르다 : sürmek (krem) 쓰레기통 : çöp tenekesi 나쁘다 : kötü 싱겁다 : tuzsuz 동네 : mahalle 회사원 : şirket çalışanı 시청하다 : başvurmak 장학금 : burs 무섭다 : korkmak, korkunç 잡히다 : yakalanmak 걱정하다 : endişelenmek 14. UNITE 게으르다 : tembel 상차리다 : masayı hazırlamak 접시 : tepsi 담다 : içine koymak 덜다 : azaltmak 꽃다 : çiçek koymak 자르다 : kesmek (bıçakla) 전등 : ışık 켜다 : yakmak,açmak(switch on) 끊어지다 : kırılmak, bozulmak 불이들어오다: ışığın girmesi 전구 : ampul 갈다 : değiştirmek 고장나다 : bozulmak 꾸미다 : dekore etmek 쓸다 : süpürmek 빨래 : çamaşır 모양 : görünüm 일기 : günlük 힘들다 : zor 계획하다 : planlamak 모금하다 : para toplamak 노력하다 : gayret etmek 우수하다 : mükemmel 만년필 : dolmakalem 잔 : bardak 항공사 : havacılık şirketi 반대하다 : karşı olmak/çıkmak 글씨 : el yazısı 칼 : bıçak 썰다 : bıçakla kesmek 저절로 : kendiliğinden 군인 : asker 가난하다 : fakir 세우다 : tasarlamak 진찰 : muayene 씻다 : elini yıkamak 구하다 : istemek 절약하다 : tasarruf etmek 떠들다 : dolaşmak, gezinmek 쏟다 : dökmek (su) 살 : pirinç 두껍다 : kalın 형제 : kardeş 계산하다 : hesaplamak, hesabı ödemek 휴게실 : dinlenme odası 시민 : hemşeri, halk 남편 : koca 여러가지 : çeşitli 세계평화 : dünya barışı 15. UNITE 불편하다 : rahatsız 느리다 : yavaş 음료수 : meşrubat 부족하다 : yetersiz 넉넉하다 : geniş geniş yeterli 엽서 : posta kartı 생선 : balık 손수건 : el havlusu 염려하다 : telaşlanmak, endişelenmek 틀림없이 : kesinlikle 비용 : masraf 주차창 : park yeri 좁다 : dar 결석하다 : devamsızlık etmek 옆집 : yan ev 체육대회 : spor karşılaşması 계속 : sürekli 죽다 : ölmek 썩다 : çürümek 친하다 : samimi olmak 요리책 : yemek kitabı 천천히 : yavaşça 우수하다 : mükemmel 이웃 : komşu 얇다 : ince 발 : ayak 손 : el 코 : burun 귀 : kulak 눈썹 : kaş 어깨 : omuz 뱜 : yanak 무릎 : diz 턱 : çene 치 : diş 팔 : kol 다리 : bacak 16. UNITE 관광철 : turizm sezonu 이요하다 : kullanmak, yararlanmak 관광안내서 : turizm rehber kitapçığı 절 : Budist tapınağı 엄숙하다 : ağırbaşlı, ciddi 깊다 : derin 변하다 : değişmek 해수용장 : sahil 자연화경 : doğal çevre 숙백시설 : konaklama tesisi 국립공원 : milli park 지정되다 : kabul edilmek, ilan edilmek 월급을타다 : maaş almak 마음에 들다: hoşuna gitmek, beğenmek 신경쓰다 : kafaya takmak 미혼이다 : bekar 심하다 : aşırı 생기다 : meydana gelmek, çıkmak 땅 : toprak, arazi, tarla 막내 : en küçük erkek çocuk 장남 : en büyük oğlan 장녀 : en büyük kız 대공원 : lunapark 운전면호허증 : ehliyet 금방 : hemen 안내하다 : rehberlik etmek 옮다 : taşımak 출장 : iş gezisi 예정하다 : planlamak, tahmin etmek 원피스 : entari 등록금 : kayıt parası 축제 : festival, kutlama 사이다 : soda 창가 : pencere kenarı 속달 : ekspres 현금 : nakit para 수표 : Kore Çeki 뽑다 : elaman aramak 불경기 : piyasa durgunluğu 의논하다 : görüş belirme, tartışma 능력 : yetenek 틈 : zaman, vakit 상여금 : ikramiye, pirim 저축하다 : tasarruf etmek 오락실 : eğlence yeri 아르바이트 : part time iş 승진하다 : terfi etmek 생활비 : yaşam masrafları 민속춤 : folklor dans 군것질 : abur cubur 엄하다 : disiplinli olmak 농담하다 : şaka yapmak 탈춤 : maske dansı 수출하다 : ihracat etmek 양복 : takım elbise 월간 : aylık 주부 : ev hanımı 맑다 : açık parlak (hava) 중요하다 : önemli 규칙적 : düzenli, muntazam 잠그다 : kilitlemek 잠기다 : kilitlenmek 17. UNITE 수리하다 : tamir etmek 손보다 : bir bakmak, el atmak, (tamir) 새다 : damlamak 보름 : 15 gün 이상하다 : tuhaf 공장 : fabrika 고치다 : düzeltmek, onarmak 기름 : yağ, yakıt 괜히 : boşuna 인기 : popülarite 귀찮다 : zahmetli 중고차 : ikici el araba 경제 : ekonomi 고급 : yüksek kalite 대다 : yaklaştırmak 장갑 : eldiven 단골손님 : devamlı öğrenci 추자위반 : park ihlali 주차금지표시 : park yapılmaz işareti 노란선 : sarı çizgi 인도 : kaldırım 꽉 : sımsıkı 차도 : cadde, yol 해방 : özgürlük 떠나다 : ayrılmak 차다 : dolu olmak 자유롭다 : özgür-hür olmak 평화스럽다 : huzur/barış içerisinde 분위기 : atmosfer, ortam 동전 : bozuk para 안아주다 : kucaklamak, sarılmak 짓다 : inşaa etmek 관사 : resmi konut 기초 : temel 튼튼하다 : sağlam 대접하다 : ağırlamak, sunmak 지붕 : çatı 충분하다 : yeterli olmak 이유 : sebep 시장하다 : aç olmak 통학하다 : okula gidip gelme 부럽다 : kıskanmak, imrenmek 상쾌하다 : canlandırıcı olmak 부끄럽다 : utanmak 화장품 : makyaj malzemesi 취미 : hobi 매다 : takmak-bağlamak 무선전화 : telsiz telefon 잘라다 : kestirmek 피서 : yaz tatili 비우다 : boşaltmak 전공하다 : ihtisas alanında çalışmak 정부 : hükümet 국민 : millet, halk 검사 : araştırma, soruşturma 치료 : tedavi 성격 : karakter 빨래하다 : çamaşır yıkamak 널뛰다 : tahterevalliye binmek 연날리하다 : uçurtma uçurtmak 18. UNITE 입대하다 : askere girmek 송별회 : veda partisi 신호 : sinyal (telefon) 혹시 : acaba 전화국 : Telekom 짜증나다 : sinirlenmek 소리를 지르다 : bağırmak 간단하다 : özetle, kısaca 입장 : görüş, düşünce 교제하다 : görüşmek 산골 : vadi 닫히다 : kapalı 옳다 : doğru 외치다 : bağırmak 심부름 : emir 깨다 : uyanmak 깨우다 : uyandırmak 들다 : taşımak, kaldırmak 업다 : sırtında taşımak 입맛이 없다 : iştahı olmamak 아무리 : her ne kadar 나타나다 : çıkmak, görünmek 환자 : hasta 한가운데 : tam ortası 독 : kavanoz 죽이다 : öldürmek 마음 : yürek, iç 사회하다 : toplantı yapmak 사회를 보다 : toplantı yapmak 김장하다 : turşu yapmak 미자원 : bayan kuaförü 달말 : ay sonu 약혼 : nişan 조카 : yeğen 냉장고 : buz dolabı 살이빠지다 : zayıflamak 낫다 : iyileşmek 변호사 : avukat 국산 : ürün (yöresel) 놀이터 : oyun yeri 신랑감 : damat adayı 구석 : köşe 안내원 : rehber 영수증 : fiş, fatura 종업원 : garson 운동화 : spor ayakkabı 계절 : mevsim 시간을 내다 : zaman ayırmak 참다 : sabretmek 양식 : batı yemeği 과속하다 : hızlı gitmek 생신 : doğum günü 정문 : ana kapı 걸리다 : tutmak (zaman) 서다 : kalkmak, ayakta durmak 붙이다 : yapıştırmak, asmak 19. UNITE 증세 : belirti 독감 : soğuk algınlığı 과로 : iş yorgunluğu 유행 : yaygın 가슴 : göğüs 기관지 : bronşit 답답하다 : sıkılmak 붓다 : iltihaplı 주사 : iğne, enjektör 놀라다 : şaşırmak 결과 : sonuç 무리하다 : aşırı yorgunluk 다치다 : yaralanmak 훌륭하다 : mükemmel, harika 상처 : yara 붕대 : bandaj 누르다 : bastırmak, tuşlamak 감다 : sarmak 베이다 : kesilmek 솜씨 : yetenek 광고 : reklam 신경통 : Sinir ağrısı 콧물 : sümük 설사 : ishal 소화제 : sindirim ilacı 참다 : sıkıntı çekmek (suffer) 불안하다 : rahatsız huzursuz 밑줄을 긋다: altını çizmek 줄 : şerit, satır 잇다 : birleştirmek, bağlamak 친척 : akraba 배우 : oyuncu (artist) 다투다 : tartışmak, kavga etmek 차비 : yolculuk parası 수고하다 : zahmet oldu! 감 : hurma 얼어죽다 : donup ölmek/donmak 재주 : yetenek 바느질 : dikiş 뜨개질 : örgü 양초 : mum 상하다 : bozulmak (yemek,süt) 더럽다 : kirli 편찮다 : rahatsız 서명하다 : imza atmak 보고서 : rapor 야하다 : açık, dekolte 신부 : gelin 통화하다 : tel.de konuşmak 선보다 : görücüye çıkmak 솔직하다 : dürüst 착하다 : samimi, içten� 두드리다 : kapıyı çalmak 교문 : okul kapısı 백과사전 : ansiklopedi 놓치다 : kaçırmak (otbs, metro) 낙제하다 : sınıfta kalmak 창립기념일 : kuruluş yıldönümü 목소리 : ses 태풍 : tayfun 소나기 : sağanak yağmur 무덥다 : nemli 최근잡지 : güncel dergi 킵다 : çocuk büyütmek/bakmak 20. UNITE 소류 : evrak 경험 : deneyim, tecrübe 맞춤법 : imla kuralı 틀리다 : yanlış, hatalı 군데 : yer, mevkii 고치다 : düzeltmek 풀리다 : yatışmak, kaybolmak 환하다 : ışık ışıl parlamak 굶다 : yemek yememek 남다 : artmak, kalmak 정신없이 : bilinçsizce, şuursuzca 갑자기 : ansızın, birden 당확하다 : hayrete düşmek, şaşırmak 동료 : iş arkadaşı, meslektaş 실례하다 : ayıp etmek 예의있게 : nazikçe 정원 : bahçe 심다 : dikmek 말라다 : zayıflamak / kurumak 대단하다 : harika, mükemmel 파래지다 : yeşermek 공해 : çevre kirliği 세금 : vergi 말일 : son gün 성공하다 : başarmak 기계 : makine / alet 김치를담그다: gimçi yapmak 교복 : okul elbisesi 옛날풍습 : eski adetler / gelenekler 편리하다 : kolay 거리 : yol, sokak 예매하다 : ödeme yapıp ayırttırmak 21. UNITE 훨씬 : oldukça, kat kat 들어서다 : girmek 마당 : avlu 그늘 : gölge 두말않고 : düşünmeden..derhal 정하다 : karar vermek 목욕 : banyo 무엇보다도: her şeyden önemlisi 대하다 : davranmak 다행이다 : büyük şans 보통 : normal 더욱 : daha.. 그러나 : fakat 구하다 : aramak 독방 : tek kişilik oda 마침 : ne tesadüf 건너 : karşısı 이하 : altında, aşağısında 독 : tek 햇볕 : güneş ışığı 목욕탕 : banyo 바로 : hemen / tam 현관 : giriş 전하다 : bildirmek 맡다 : emanet etmek, vermek 사고방식 : düşünce tarzı 따다 : dışarı çıkmak, ayrılmak 실수하다 : hata yapmak 마련하다 : düzenlemek 치마 : etek 뿌리 : kök 인심 : insanlık, iyi kalplilik 생수 : kaynak suyu 보리차 : arpa suyu 상황 : durum 전세 : depozitolu kiralama 구조 : yapı 시설 : inşaa, tesis 숙박비 : kalma, konaklama ücreti 토콘 : jeton 수술하다 : ameliyat olmak 적당하다 : uygun 관심이 있다 : ilgisi, merakı olmak 차이 : fark 좁다 : dar 주차장 : park yeri 제품 : ürün, eşya 원서 : dilekçe / müracaat formu 신청서 : dilekçe / müracaat formu 선거 : seçim 잔소리 : laf, azar 공사하다 : inşaa etmek 대교 : büyük köprü 배웅하다 : yolcu etmek, uğurlamak 귀가 : eve dönmek 귀국 : ülkesine dönmek 말 : son 초 : baş 중수 : orta 목적 : amaç 목적지 : gidilecek yer 안부하다 : hal hatır sorma 국민학교 : ilk okul 22. UNITE 의미 : anlam 시대 : zaman, dönem, period 뜨다 : gözünü açmak 덜 : eksik, yarım 연구원 : araştırmacı 낯이익다 : tanıdık gelmek 두어 : çift 섭섭하다 : üzgün olmak 눕다 : uzanmak, yatmak 이별하다 : ayrılmak 부처님 : Buda 안다 : kucaklamak 떨다 : titremek 여유시간 : boş zaman 꼭끼다 : tam oturmak 벌금내다 : ceza ödemek (para) 누군가 : birileri 굉장히 : oldukça, aşırı 어둡다 : karanlık 분간하다 : ayırt etmek 혼나다 : biri görür diye korkmak 혼나다 : azarlanmak, uyarılmak 고르다 : seçmek 망설하다 : tereddüt etmek 젊다 : genç 늙다 : yaşlı 햇빚 : güneş ışığı 외우다 : ezberlemek 비웃다 : gülmek, alay etmek 세수하다 : elini yüzünü yıkama 낮잠 : gündüz uykusu 우울하다 : hüzünlenmek 좌석 : taşıtlardaki oturak 소파 : sofa, kanepe 온돌방 : alttan ısıtmalı oda 침대있는방: karyolalı, yataklı oda 달려가다 : koşarak gitmek 허락하다 : izin vermek 소방서 : itfaiye 마중하다 : karşılamak 배웅하다 : uğurlamak 위층 : üst kat 반지 : yüzük 까다롭다 : titiz olmak 성능 : özellik 방송국 : radyo tv istasyonu 풍년 : bolluk yılı, verimli yıl 서로닮다 : birbirine benzemek 팔방미인 : her bakımdan güzel 계약서 : sözleşme (belgesi) 발래를 놀다: çamaşır asmak 인쇄 : matbaa / fotokopi /çıktı alm. 논문 : tez, makale 합격하다 : geçmek (sınavı) 학위를받다: diploma almak/mezun olm. 돌보다 : ..e bakmak/ ..ile ilgilenmek 유치원 : ana okulu, kreş 찾아 뵈다 : ziyaret etmek 발표하다 : sunum yapmak 23. UNITE 빳빳하다 : gıcır gıcır 세다 : saymak 낭비하다 : israf etmek 통장 : banka hesabı 습관이들다 : alışkanlık olmak 일속이조이다 : bir taşla iki kuş vurmak 확인하다 : kontrol etmek 차례차례 : teker teker 펴다 : açmak (paket) 보통예금 : vadesiz hesap 잠시 : bir dk. 이자 : faiz 깜빡잊다 : bir anda unutmak 형금인출카드 : bankamatik kartı 보람있다 : işe yarar 총장님 : rektör 미루다 : ertelemek 표현하다 : ifade etmek 입후보하다 : adaylığını koymak 돌 : taş 대나무 : bambu 태우다 : arabaya almak,bindirmek 나중에 : daha sonra, sonrasında 수위실 : kapıcı odası 진행하다 : devam ettirmek,sürdürmk 기르다 : uzatmak (saç) 안개 : sis 벌 : arı 나비 : kelebek 날다 : uçmak 욕심부리다 : boşuna heveslenmek 찢다 : yırtmak 봐주다 : affetmek 오해 : yanlış anlaşılma 가구 : mobilya 간식 : hafif yemek 고속도로 : otoyol 귀성길 : memlekete dönen yol 가뭄 : kuraklık 경쟁률 : rekabet oranı 착륙하다 : uçağın havalanması 주식값 : hisse senedi fiyatları 일반버스 : genel otobüsler 대기업 : holding 해결하다 : çözmek, halletmek 정공하다 : ihtisas yapmak 전시회 : sergi 책임자 : sorumlu kişi 북경 : Pekin 녹다 : erimek 포기하다 : vazgeçmek 정리하다 : düzenlemek 수리 : tamirat, tadilat 24. UNITE 피부 : deri, cilt 불행 : mutsuzluk 하여튼 : her neyse 우연하다 : tesadüf 뜻빡이다 : beklenmedik 여전하다 : muhafaza etmek 인상 : intiba 무뚝뚝하다 : ters, sert, kaba 표정 : yüz ifadesi 추천 : öneri, tavsiye 계시판 : ilan tahtası 당근 : havuç 귀하다 : değerli 괴롭다 : zor 정장 : resmi elbise 철이들다 : olgunlaşmak 대신에 : � yerine 편식하다 : dengesiz beslenme 통하다 : temas etmek 변치다 : değişmek 행동하다 : hareket etmek 사계절이있다 : dört mevsim 다림질하다 : ütülemek 토론하다 : tartışmak 내용 : içerik 요약하다 : özetlemek 멋있다 : iyi görünümlü 낳다 : doğurmak 전기밥솥 : elektrikli tencere 주변 : çevre, civar 중심 : merkez 연말 : yıl sonu 조건 : şart 정기휴일 : periyodik tatil 종합병원 : genel hastane 참가하다 : katılmak 미역국 : yosun çorbası 금연 : sigara içme yasağı 철학 : felsefe 완공되다 : tamamlanmak 자료 : malzeme, bilgi ,istatistik 정치 : siyaset 청첩장 : davetiye, duyuru 서양 : Batı 자세하다 : ayrıntılı 차선 : şerit, trafik çizgisi 풀다 : sorun çözmek 배구 : voleybol 상받다 : ödül amak 연주하다 : sahnede müzik yapmak 연주회 : konser
__________________ [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] | |
|
Etiketler |
kelimeler, korece |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Adım Adım Korece: Tanışma. | PySSyCaT | Yabancı Diller | 0 | 09 Kasım 2014 18:12 |
Korece Hakkinda Bilgiler - Kore Dili Hakkinda | PySSyCaT | Yabancı Diller | 0 | 28 Ekim 2014 00:38 |
Kelimeler Eksik, Kelimeler Yaralı, Kelimeler Cılız | Amelia | Aşk ve Sevgi Köşesi | 0 | 06 Ağustos 2014 20:17 |
Kelimeler Kelimeler - Dücane Cündioğlu | Afrodit | Dünya Edebiyatları | 0 | 30 Ağustos 2013 18:52 |
Korece'de "Han"( 汗) Kelimesi ve Önemi | KarakıZ | Ödev ve Tezler | 0 | 28 Aralık 2011 13:56 |